BAKAN ÇAĞATAY KILIÇ NTV SPOR’DA

04 Aralık 2015

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, NTV Spor canlı yayınında spor gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

NTV Spor Haber Müdürü Özgür Buzbaş’ın sorularını yanıtlayan Bakan Çağatay Kılıç, Türkiye ile Rusya arasındaki gerilimin sporu olumsuz etkilememesi gerektiğini belirterek, “Çünkü sporun ve gençlerimiz arasındaki iletişimin, çok farklı bir önemi ve anlamı var. Rus tarafının bunu iyi değerlendireceğini düşünüyorum” dedi, Bakan Çağatay Kılıç’a yöneltilen sorular ve verdiği cevaplar şöyle:
 

-Kulüplerimiz UEFA ile Mali Fair Play Kriterleri konusunda toplantıdalar... Kulüpler Yasası gündemde. Kulüpler Yasası kulüplere ne getirecek. UEFA’nın kulüplerimizle yaptığı görüşmeler konusunda sizin düşünceleriniz nedir?

Bazı kulüplerimiz UEFA’nın finansal kriterleri konusunda birtakım zorluklarla karşı karşıyalar. Daha önce yaptığımız toplantılarda hep ekonomik yapıya düzenleme getirmemiz gerektiğini söylüyorduk. Çünkü eğer biz bunu yapmazsak, UEFA getirdiği fair play kriterleri çerçevesinde bizim kulüplerimize ağır yaptırımlar getirecek. Kulüpler Yasası’nın bu anlamda özel bir durumu var. Seçim döneminde takip etmemiz gereken işlerimizi hiçbir zaman aksatmadık. Kulüpler Yasasını hazırlamak amacıyla bir araya gelmiş olan tüm paydaşlar masadan ortak bir metin üzerinde anlaşarak kalkmış vaziyetteler. Bu metni biz inceleyeceğiz. Kulüplerle de bir çalışma yapacağız. Ulusal ve uluslararası bir takım kurallarında uygunluğu noktasında yapılan çalışmayı gözden geçireceğiz. İnanıyorum ki kısa bir zaman içerisinde ortak bir payda ile bunu başarabileceğiz.  UEFA’nın ortaya koyduğu mali fair play kriterleri zaten yasanın içerisinde olacak.

-UEFA’nın sistemi gibi bir sistemimiz olacak yani…

O bize zorunluluk olarak geliyor zaten. Uygulamadığınız zaman, kaldı ki bugün iki kulübümüzün temsilcileri UEFA yetkilileri ile görüşme halinde, biz bunları uygulamazsak doğal olarak uluslararası kurallar anlamında bunlar uygulanacak. Sizlerin bunları uygulamış olması size ancak eksi getirir. Sizin de kendinizi bununla ilgili düzeltmeniz gerekiyor ki, ileride bir olumsuzluk yaşamayın.

“FİNANSAL YAPI KONUSUNDA SADECE FUTBOL DEĞİL, DİĞER BRANŞLARDA DA SIKINTI VAR”

Bizim bunu yapmamız lazım. Hep ne diyoruz;  spor kulüplerimizin finansal yapısı konusunda sıkıntı var. Futbolun branş olarak daha çok gündemde olmasından dolayı futbolu konuşuyoruz ama diğer branşlarda da bununla alakalı sıkıntı yaşanıyor. Çünkü siz finansal yapınızı doğru yönetmediğiniz takdirde, örneğin olimpik branşlarla ilgili yeterli desteği veremezseniz, o hazırlığı yapamazsanız federasyonlar ayağında, kulüpler ayağında bu eşgüdümler gitmezse o zaman başarı elde etme konusunda da sıkıntıya girersiniz. Tabi bizim olimpiyatlar ile ilgili yapmamız gereken çalışmalar var, biz bunları yapıyoruz. Ama kulüplerimiz içerisinde olimpik branşlara destek olma ile ilgili maddi bir gücün olması gerekiyor.

“AMATÖR KULÜPLERİMİZ ÜZERİNDEKİ VERGİ YÜKÜNÜ HAFİFLETEREK, BELKİ DE KALDIRARAK ONLARA BÜYÜK DESTEK VERMİŞ OLACAĞIZ”

Şunu da sizin aracılığınızla ilk kez gündeme getirmek istiyorum. Seçim öncesi o zaman Maliye Bakanımız olan Mehmet Şimşek Bey ile kulüplerin amatör branşlarla ilgili yaptığı harcamalarla ilgili vergi konusunda bu yükü azaltmak ve kaldırmakla alakalı bir mutabakata varmıştık. Ümit ediyorum ki yeni Maliye Bakanımız Naci Ağbal ile beraber yapacağımız çalışmalar ki,  Mehmet Şimşek de Başbakan Yardımcımız oldu, kulüplerimiz üzerindeki bu yükü hafifleterek, belki de tamamen kaldırarak onlara amatör anlamdaki yaptıkları çalışmalara büyük destek vermiş olacağız diye düşünüyorum.

-Sadece futbol olmasın diyorsunuz yani…

Olmamalı zaten. Tabi futbol en çok takip edilen, en çok sponsorlukların, özel sektörün de en çok bir arada olduğu, destek verdiği branş olarak tabi ki ayrı bir yerde. Ama bununla beraber diğer branşlarımızın da ciddi anlamda ortaya çıkması için onlara desteklememiz lazım. Hep diyoruz ki; olimpiyatlarda daha fazla başarı elde edelim. Doğru edelim. Bunun için sporcularımızın, gençlerimizin desteklenmesi lazım. Nasıl olacak bu iş? Bu kulüplerle olacak. Federasyon takibi noktasında, belki bazı yerlerde destekler olacak. Ama kulüplerin bu anlamda rahat ve kuvvetli olması gerekir ki sporcuyu yetiştirebilsinler. Bu anlamda hem Kulüpler Yasası’nın hem ortaya çıkaracağımız vergi ile ilgili muafiyet ve avantaj sağlamanın bu konuda katkı sağlayacağını düşünüyorum.

-FIFA ve UEFA’da yaşanan soruşturmalar hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bu gün bana gelen bilgiye göre programlarımızdan dolayı henüz teyit etme imkânım olmadı ama 2016’daki gençler atletizm müsabakalarının Rusya’dan alındığına dair bilgiler var. Bir organizasyon daha vardı ikisinin Rusya’dan alınacağını belirtiliyor. Bu soruşturmaların çerçevesinde oradaki delillere göre yürüyen bilgilere göre yürüyen bir durum. Bizimle alakalı değil ama demek ki bazı yerlerde bir şeyler şüpheye sebep olmuş ki böyle bir çalışma içerisine girildi.

“DÜNYA, DOPİNGLE MÜCADELEDE TÜRKİYE DOĞRU YOLDA DİYOR”

Dopingle alakalı atletizm Federasyonu’nda gündeme gelen bir durum oldu bizim bunlar ile alakalı olarak Türkiye’de bunla daha önce yüzleşmiş olmamız hiçbir şekilde bundan kaçmamış olmamız aslında bizi kuvvetli bir noktaya getirdi. Belki bazı yansımalarının içerisinde uluslararası bazı müsabakalarda bir dönemle alakalı olarak belki biraz daha az katılım olabilir. Ama katılan kardeşlerimizin sporcularımızın gönlü rahat bir şekilde oraya katılacak olmaları da önemli bir durum. Bizim bu mücadelemiz zaten uluslararası kuruluşlar tarafından da desteklenen tescil edilen ve açıkça dile getirilen konular. Ben spor medyamızdan da biraz serzenişte bulunmak istiyorum. WADA Başkanı dopingle mücadelede Türkiye’yi örnek alın Türkiye doğru yolda diye bir konuşma yaptığı zaman ben inanıyorum ki bizim spor medyamızın bunu daha fazla gündeme getirmesi gerekiyor. Neden bu olumlu bir şey. Tabi olumsuzluk olduğu zamanda doğru bir şey olmadığı zaman da haber olacak ama buna karşılık burada yapılan iyi bir çalışmanın çabanın da desteklenmesi anlamında spor medyamızın da özenli olması gerekir diye düşünüyorum.

Tabi bu uluslararası soruşturmaların sonunun nereye gideceğini hep birlikte göreceğiz. Sayın Platini ve Blatter ile ilgili olarak zaten UEFA ve FIFA ile adaylık süreçlerinde bir onay çıkmadı. Tabi bu ulusalar arası camia içerisinde yeni isimlerin gündeme gelmesine sebep oluyor. Bizim de bu kurullar içerisinde daha fazla aktif olma daha fazla temsil edilme konusunda bir çabamız var. Temsilimizin yüksek olması bizim oradaki karar mekanizmaları içerisinde sesimizin daha fazla yükselmesi anlamına geliyor. Bunu yapabilmeliyiz. Türkiye gerçekten 78 milyon nüfusu ile genç nüfusu ile sportif camia ve dünyası içerisinde önemli bir konumda. Bunun da iyi değerlendirmesi ve planlı çalışmalarımıza devam etmemiz gerekiyor. Uluslararasındaki başlatılan soruşturmaların nereye varacağı nereye gideceği noktasında takipçi oluyoruz. Çünkü bizim de bazı sporcu kardeşlerimizin bu anlamda bir takım olumsuzluklar ile karşılaşıp karşılaşmadıklarının da takibini yapıyoruz. Özellikle atletizm federasyonu nezdinde Uluslararası Atletizm Federasyon’unda yaşananlardan sonra, acaba orada herhangi bir şekilde bizim sporcularımızın konusunda da bir sıkıntı var mı yok mu acısından takip ediyoruz.

“DOPİNGE SIFIR TOLERANS HÜKÜMET POLİTİKASI”

 

-Demek ki biz sadece izleyici değil müdahil de olmak istiyoruz. Dopingde nereden nereye geldik? Olimpiyat almaya çalıştığımız dönemde çok konuşuldu geçen 2-3 sene içerisinde nereden nereye geldik?

Şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim; bizim bu noktada hükümet olarak ortaya koyduğumuz duruş şuydu… bir hükümet politikası olarak dopinge sıfır tolerans dedik. Bu bir hükümet politikası olarak ortay konulmuş bir duruş. Bizim üzerimizde olan icrai sorumluluktan dolayı bunu çok sıkı bir şekilde takip ettik.  Federasyonlarımız ile bu anlamda ciddi toplantılar görüşmeler yaptık. Spor Genel Müdürlüğümüz bu noktada özellikle sporcularımızın bilinçlendirilmesi anlamında çalışmalar yürüttü.

-Siz sporcuların doping konusunda çok bilinçsiz olduğunu ne yiyip içeceklerini bilmediklerini aktarmıştınız. Hatta sporcular ile tek tek konuşmuştunuz anlamaya çalıştınız.  bu sadece bir politika olarak değil sanırım sahaya inerek de yaptınız?

Orada söyle ince bir nokta var. Doping olayında sporcu kardeşimiz bu işin görünen yüzü en son yüzü medyaya çıkan olumsuzluk yaşandığında konuşulan, eleştirilen. Bu görünen yüzü, ama bunun bir de görünmeyen yüzü var. Bizim görünmeyen yüzü ile de mücadele etmemiz gerekiyor. Antrenörlerimizin de sporcularımızı doğru şekilde eğitmeler ve yönlendirmeleri, sporcularımıza doğru bir biçimde sağlık desteğinin saplanması hem psikolojik hem fiziki olarak. Aynı zamanda vücut gelişimi ile fizyoterapi ile alakalı desteğin de sağlanması gerekiyor. Bir spor dalı ile uğraşan kardeşimizin vücudunun neresini daha fazla geliştirmesi gerektiği, hangi kas grubunu geliştirmesi gerektiği bilimsel bir yaklaşımdır. Rakiplerimizin de bu şekilde çalıştığını biliyoruz. Bunların içerisinde bir ekip ve bir birliktelik var. Görünün yüz ile uğraşır, altı ile uğraşmazsanız o zaman konuyu tam anlamıyla çözemezsiniz. Her zaman birileri mutla belki biraz avantaj sağlamak için belki kendini öncelik sağlayabilmek için yanlış yola tevessül etmeye niyet edebilir.

Bu anlamda ahlaki eğitim de devreye girmeli. Sporcu kardeşlerimizin topyekûn bir eğitim toplu bir paket ile bu işin başarısını sağlayabileceklerini dile getiriyoruz. O yüzden ben sporcu kardeşlerimiz ile özel konuşuyorum, neyi bilip neyi bilmediklerini öğrenmeye çalışıyorum ve bununla ilgili olarak yapmamamız gerekenleri geliştirmeye çalışıyoruz.

-Aslı ile ilgili karar uzadı geldi gitti biyolojik pasaporttu orayı nasıl görüyor sununuz? Tabi doping ile biyolojik pasaport arasında bir fark var bu zamanlı olarak kan değerlerindeki inişli çıkışlı değerleri doping sayarak ceza verme kararı almıştı uluslararası atletizm federasyonu aslı bunun ile ilgili dava sürecini sürdürdü sürdürüyor.

Bu konuda devam eden bir süreç var. Bu tabi spor hukuku ile ilgili bir karar olacağından dolayı bunu takip ediyoruz. Bizim sporcumuzun hakkının da, hukuken kendinizi savunma hakkından bahsediyorum bunu da dikkatlice takip ediyoruz. Tüm iddiaların iyi araştırılması gerekir. Bu anlamda takibini yapıyoruz. Elimizden geldiği kadarı ile bu noktada bir destek verebilirse destek olmaya çalışıyoruz. Ama şu bir gerçek ki bu konular işte tüm bir paket olarak ele alınıp bunun üzerine çalışılması gerekiyor. Bunların yaşanması için neler yapılmalı?  Bunun bilimsel olarak ele alınıp takip edilmesi iyi incelenmesi sporcumuzun ve antrenörlerimizin iyi bilinçlendirilmesi ve bunun doğru bir şekilde anlatılması gerekli. Biz farklı branşlarda gördük. Tıbbi anlamda kullandığı bir ilaçtan dolayı sıkıntıya düşen sporcu kardeşlerimiz de oldu. Bununla ilgili olarak daha sonraki dava süreçlerinde aklanan da oldu olumsuz sonuçlanan da oldu. Buradaki asıl püf noktası şu; kullandığınız ilacın ne olduğu neler içerdiği veya onu beyan edip etmemenin ne anlama geldiğinin iyi bilinmesi lazım. Bazı örnekler var ki sadece bir beyan ile hiçbir sorun ile karşılaşılmayan durumlar oluyor. Ama orada antrenörün, sporcunun bunu bilmesi yapması gerekiyor. İçeceğiniz suyun bile menşeinin ne olduğunu eğer o müsabakalarda yer alıyorsanız bilmenin lazım. Olumsuz anlamda birbiriyle avantaj sağlamaya çalışan arkadaşlar bile gördük. Amerika Birleşik Devletlerinde buz pateniydi sanırım, iki tane arkadaşın müsabakalar esnasında birinin birine yaptığı olumsuzluklar olabiliyor.

-Son günlerde Suriye’de yaşananlar sporu da etkilemeye başladı.  Bizim takımlarımız Rusya’ya gidiyor. Herhangi bir sıkıntı yok ama Rus takımları Türkiye’ye gelmiyor. Voleybol takımları geçtiğimiz günlerde gelmediler.

Gelen de oluyor gelmeyen de oldu.

-Edirnespor Basketbol takımı orada bekletildi. Onun dışında ‘Biz Türk oyuncu almayacağız’ gibi bir duruma kadar Rus Spor Bakanlığı’nın bir açıklamasının olduğunu okuduk. Tabii bunlar ne kadar gerçekçi. Biraz dedikodu da büyüyor mu? Yoksa gerçekten bunlar olabilir mi. Çünkü işin içinde UEFA, FIFA da uluslar arası kurumlar var.  Bu durum şu anda  spora ne kadar yansıyor?

Tabii sportif anlamdaki ilişkilerle birlikte gençlerle olan ilişkiler de aynı zamanda burada dile getirilebilir. Çünkü öğrenciler de bu konunun içerisine giriyor. Biz ülkemiz olarak kendi sınırlarımızı ve hava sahamızı ülkemiz olarak korumakla sonuna kadar uluslararası hukuk önünde de haklıyız. Bu aynı zamanda egemenlik meselesidir. Bununla alakalı olarak da duruşumuz zaten sayın cumhurbaşkanımız ve sayın başbakanımız açıkça dile getirdiler. Olayı sportif tarafına baktığınız zaman biz bunu farklı konularla karıştırılmaması gerektiği düşüncesindeyiz. Bizim takımlarımız herhangi bir olumsuz ir düşünce içerisinde değil bu anlamda. Rusya’da yapacakları müsabakalarla ilgili takvim zaten önceden belli. Burada yapılacak müsabakalara katılma konusunda herhangi bir sıkıntı yok. Açıkçası Rusya tarafından da takımlarımıza veya bize ulaşan ‘takımlarınız gelmesin’ gibi bir şey de olmadı.  Voleybolda, gelmek istemeyen bazı Rus takımları oldu. Bununla alakalı olarak yaptıkları başvurularda bildiğim kadarıyla olumlu sonuçlanmadı. Çünkü o noktada farklı anlamda güvenlik gibi bir takım şeyleri dile getirmeye çalışmışlar herhalde.  Türkiye’deki bir sportif müsabakaya gelecek olan yabancı misafirlerimizle ilgili hiçbir güvenlik sıkıntısı olmaz. Böyle bir şey mümkün değil. Örneğin Türkiye ve Rusya kadın futbol takımları bir müsabaka yaptı. O karşılaşma, yakın zamanda yapılan bir müsabakaydı. Daha sonra Abdullah Gül Üniversitesi takımının bir Rus rakibi vardı.  O da Türkiye’ye geldi. Edirnespor takımının bir ufak sıkıntısı oldu ama o da oradaki büyükelçiliğimizin çalışmalarıyla aşıldı. Çok yakın bir temas içerisindeyiz. Bize açıkçası şu anda sportif anlamda ‘gelmeyin' diye bir şey gelmedi. Gelmek istemeyenler oldu, doğrudur. Bizim de uluslararası takvim içerisinde yer alan ve daha önce belirlenmiş olan müsabakalara onları burada ağırlamaktan bizim hiçbir sıkıntımız yok. Biz bu konuları birbirine karıştırmadan yolumuza devam ediyoruz. Sporun içerisinde yer alan uluslararası kurallar da vardır. Transfer konusunda da tabii ki her takımın transfer edeceği oyuncuyu seçme hakkı vardır ama bunun kriterleri de bellidir. Bu kriterler içerisindeki yapılacak olan her şeye uluslar arası anlamdaki kurallara da uygun olan her şeye tabii ki diyecek bir şeyimiz yok. Uluslararası kuralların dışarısına çıkılması durumunda da biz de o uluslararası kuralların sonuna kadar işletilmesi konusunda durumun takipçisi oluruz.  Zannetmiyorum ki bu anlamda olumsuz bir şey olsun. Çünkü gerçekten sporun ve gençlerimiz arasındaki iletişimin, çok farklı bir önemi anlamı var. Bunu iyi değerlendireceklerini düşünüyorum. Bu anlamda bir sıkıntı yaşayacağımızı tahmin etmiyorum.

-Milli takımın Avrupa futbol şampiyonasına gitmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öyle bir zamanda bu başarıyı elde ettik ki gerçekten bütün vatandaşlarımızın çok mutlu olduğu bir dönem oldu. Psikolojik olarak zor bir zamandan geçtiğimiz dönemde güzel bir başarı oldu. Ben buradan tekrar bütün futbolcu kardeşlerimize başta Fatih hoca olmak üzere teknik heyette yeralan çalışanlara ve federasyonumuza tekrar teşekkür ediyorum. EURO 2016’da büyük bir başarı elde edeceklerini ümit ediyoruz. Ben bu anlamda onların alt yapısının buna yeterli olduğunu düşünüyorum.  Mental ve fiziksel olarak da bu şampiyonaya iyi hazırlanacaklarını biliyorum. Tabii bu anlamda beklentimiz en üst seviyede. Ben şahsen final neden olmasın hatta finalin de bir başarıyla sonuçlanıp şampiyonluk neden olmasın diye düşünüyorum. Çünkü 90 dakika oynanacak olan maçlar, psikolojisi yerinde olan ve iyi hazırlanmış fiziksel seviyede kondisyonu üst seviyede olan iyi bir takım ruhuyla sahaya çıkan ekiplerin büyük bir başarı elde etmesinin çok da zor olmadığını düşünüyorum. Biz de onlara elimizden gelen her türlü desteği vererek inşallah  büyük bir başarı elde etmelerini bekliyoruz.

-Tabii Avrupa Futbol Şampiyonası’ndan sonra Olimpiyatlar gelecek…

Orada tabii arada belki başka bir şey daha olacak.  İnşallah Erkek Basketbol Olimpiyat elemelerini de belki Türkiye’ye almaya muvaffak olacağız Türkiye’de oynanacak eleme turnuvasının da bizim de avantajımıza olacak.

-Daha önce de söylemiştiniz çok katılmaktansa derece alacak kadar katılmak belki de biraz daha önemli olabilir.  Kota sayısı olarak şu anki durumumuz nedir?

2012 Olimpiyat Oyunlarından sonra yaşadığımız bir süreç var. Biz bu süreçte ciddi anlamda bir yüzleşme yaptık.  Yani biz konuyu kapatmaya çalışmadık.  Herhangi bir şekilde olumsuzluk yaşadığımız konuları halının altına süpürmeye çalışmadık. Bunlarla yüzleştik. Bu yüzleşmenin tabii bize getirmiş olduğu bazı yansılamaları olacak.  En önemli yansıması bence şu olacak; gittiğimiz müsabakalara,  kendimize çok güvenli  ve zihnimiz rahat bir şekilde gidebileceğiz. Şu anda olimpik dallarda 8 farklı branşta 32 kotayı almış durumdayız. Paralimpik oyunları için de  yine 8 branşta 45 sporcumuz kotalarını almış durumdalar. Tabii farklı branşlarda devam eden kota müsabakaları olacak. Orada katılımların yükselmesi söz konusu. Takım müsabakaları var… Tabii çok da iddialı olmak istemiyorum çünkü biliyorsunuz sporda her şey olabilir. İyi bir hazırlık dönemi geçirirsiniz, ama tam müsabakadan önce bir olumsuzluk, şansızlık, sakatlık  olabilir. Ondan sonra başka bir sıkıntıyla karşı karşıya kalırsınız. Giden sporcularımızın hepsinin de müsabakalara katılması önemli bizim için. Yani sadece gitmek değil, çünkü gidip de katılamamak o da ayrı bir şey. O da geçmişte  yaşandı yani katılma hakkını aldı ama müsabakaya çıkamadı. Bunun da olmasını istemiyoruz.  Madalya sayısına baktığımız zaman orada ben farklı bir ümit içerisindeyim.  Şimdi fazla da bir şey söylemek istemiyorum ama o anlamda Londra 2012’yi aşma imkanımızın olduğunu biliyorum. İyi bir hazırlıkla ve çalışmayla bunu başaracağımıza inanıyorum. Bu bizim için önemli.

“ASIL HEDEF 2020 TOKYO OLİMPİYAT OYUNLARI”

 78 milyonluk bir ülkenin tabii ki katılım sayısı önemlidir ama o katılımın getirdiği madalya sayısının da önemli olduğunu görüyoruz.  Üzerine çalıştığımız ve yoğunlaştığımız asıl hedefin 2020 Olimpiyat Oyunları olduğunu da bilmemiz lazım. Önümüzde 5 yıllık bir süre var.  Bu  5 yıl içerisinde hem yetenekleriyle hem de hazırlıklarıyla olsun ciddi anlamda olimpiyatlara hazırlayabileceğimiz sporcular var. Maddi anlamda olsun, sportif anlamda olsun bunun da alt yapısını oluşturmuş durumdayız. Uluslararası spor camiası içerisinde edindiğimiz tecrübelerimiz de var. Yani olimpiyatlara adaylık süreci içerisinde de edindiğimiz ciddi tecrübeler var. Onlar da işin ayrı tarafı. 2016 Rio olimpiyatlarında çok büyük bir aksilik olmazsa farklı bir madalya sayısıyla dönebileceğimizi ümit ediyorum.

“2020’DE JAPONYA’DA TARİHE ALTIN BİR SAYFA YAZMAK İSTİYORUZ”

-2020 olimpiyatlarına nasıl bir perspektifle bakıyorsunuz?

Şunu düşünüyoruz ve istiyoruz… Türkiye’nin katılımının ve aldığı madalya sayısında da en üst seviyeye çıksın istiyoruz. Bu bir hedef ve o hedefe gitmek için yaptığımız çalışmalar var. Biliyorsunuz daha önce başlattığımız TOHM Projemiz var. AK Parti hükümetlerinin başlatmış olduğu bir proje. Bunun sayısını artırarak 30’a çıkaracağız. Ama aynı zamanda maddi kaynakların da sporculara verilmesi ile ilgili çalışmalarımız hukuki olarak bitti. Yasa olarak çıktı.

 Önemli olan şu; sporcularımızın aileleriyle beraber, milli eğitimle beraber 2020 için özel yetiştireceğimiz, kulüplere destek vereceğimiz o portföydeki  yetenekli sporcuları ortaya çıkarıp yetiştireceğimiz sporcularla katılımımızı en üst seviyeye çekip o katılımdan da en üst madalyayı almak hedefimiz.  2020 için önümüzde 5 yıllık bir hedefimiz var.  Bu hedef doğrultusunda hep beraber federasyonlarıyla, kulüpleriyle ve milli eğitimle beraber koordineli bir şekilde Türkiye’yi hazırlayıp 2020’de en üst seviyede Japonya’da tarihe altın bir sayfa yazmak istiyoruz.

-Özellikle milli eğitimde artık sadece sınavla değil; sanat, spor gibi konularda da yetenekli olan gençlerin üniversiteye geçişlerinde bir kolaylık olacak bu da bunun içerisinde …

Sadece o değil şunu da değerlendirmemiz gerekiyor. Olimpiyata giden sporcumuz orada elde ettiği başarıdan sonra ne yapacak? İş hayatı içerisindeki durumu ne olacak? Avrupa’da ve bazı ülkelerde şöyle bir uygulama var; örneğin emniyet teşkilatında, silahlı kuvvetlerde, kamunun çeşitli yerlerinde görev alıyorlar. Bunların hepsinin değerlendirileceği ama en önemlisi sporcunun sporuna yönelebilmesi için ve sporuna konsantre olabilmesi için, eğitim hayatında o yolun çok düzgün bir şekilde hazırlanması gerekiyor ki ne aileler ne de sporcu kardeşimiz onu düşünmesin. Bu çalışmanın alt yapı çalışmaları başlamış durumda. Milli Eğitim Bakanımızla da görüştük, nasıl eğitim hayatının daha rahat desteklenmesini sağlayabiliriz ki sporcumuz sporuna konsantre olsun.

Tabi bu da erken yaşta hem psikolojik olarak hem fiziksel olarak hem  tıbbi olarak bir destekle yürüyeceğiz. Sporcumuz da artık ne yiyip ne içeceğini bilecek.  11, 12 yaşında 13 yaşında olan sporcumuz da ne yiyip yememesi gerektiğini neyi nasıl yapması gerektiğini, beklentinin ne olduğunu bilecek. Bunu başarabilirsek ki başaracağız… İnanıyorum ben buna. Sporla çok iç içe olan  Cumhurbaşkanımız ve sporla çok ilgili bir Başbakanımız var. Ama bizim ciddi anlamda atılım yapmamız gerekiyor. Şu bir gerçek ki Türkiye’de bugüne kadar uyguladıklarımız  ve başarı ortada. Federasyonlarımızın ve spor camiamızın maddi kaynaklarımızı verimli kullanmak konusunda sıkıntıları var. Verimli kullanılsa ve yapılan işler çok daha doğru olsa o zaman başarı çok daha fazla olur. Demek ki bir eksiklik var, tespit ettiğimiz noktalar var onların üzerinde çalışarak inşallah geleceğe doğru daha farklı bir noktaya geleceğiz.

“İSTANBUL DOĞAL BİR OLİMPİYAT ŞEHRİ, OLİMPİYAT RUHUNU YAŞAYAN BİR ŞEHİR”

 

Türkiye olimpiyatı çok istedi. Ama yapılan o çalışmaların içerisinde de bir lobi durumu var uluslararası konularda temsilcimiz bunların hepsinin etkisi var. Bu anlamda İstanbul üzerinde düşünürsek, İstanbul zaten doğal bir olimpiyat şehri, çünkü orada verilmeye çalışılan ruhu yaşayan bir şehir. Birlikteliği, farklı kültürlerin biraraya gelmesi, dostça bir rekabetin içerisinde bir takım müsabakaların yapılıp başarı elde edilmeye çalışılması bunlar zaten İstanbul’da varolan şeyler. Kültürlerin, tarihin birleşmesi, ülkemizde de varolan bir şey. İstanbul’un doğal bir olimpiyat şehri olması kadar, Türkiye’de aynı zamanda doğal bir olimpiyat ülkesidir. Bu yolda yapılacak olan çalışmaların da elde ettiğimiz uluslararası tecrübeler ışığında değerlendirmelerini yapmak gerekiyor. Bu maddi külfeti olan ve aynı zamanda bir maddi getirisi de olan bir proje. Hem dönüşümü oluyor hem katkısı oluyor ama ciddi anlamda yapmanız gereken sorumluluklarınız da oluyor. 

“2017 İŞİTME ENGELLİLER OLİMPİYAT OYUNLARI SAMSUN’A ÇOK ŞEY KATACAK”

Olimpiyatlardan sonra belki de en büyük organizasyon olan İşitme Engelliler Olimpiyatı. 2017’de Samsun’da olacak. Eski İlkadım Stadyumu yeniden elden geçiriliyor 2017 İşitme Engelliler Olimpiyatı için stadyumu revize ediyoruz. Ve halkımıza açık olacak. Biz yaptığımız çalışmalarda halkımızın kullanması konusunda hassasiyet gösteriyoruz. Çok farklı tesislerimiz olacak. İşitme engelliler geleceği için işitme engellilerin kullandığı lisanı da yaygınlaştırılması gerekiyor ki sporcuların ve ailelerinin, mihmandarlarının daha verimli bir şekilde ağırlanabilsin. Zaten belli sorumluluklar ve beklentiler var. Şu anda samsunda ciddi anlamda işitme engelliler lisanını öğrenen insanlar var bu örneğin katacağı sosyolojik bir şey. Ama tabi bunun yanında ekonomik anlamda ve tanıtım anlamındaki katkısı da ayrı. Bütün bu bilgiler ışığında tabii ki olimpiyat adaylığı konusu en üst siyasi irade tarafından değerlendirilmesi gereken konudur. Ama bizim de görevimiz bu anlamdaki bütün bilgileri toplayıp bunu arzetmek. Dediğim gibi zaten hem Türkiyemiz hem İstanbulumuz bu anlamdaki doğal bir olimpiyat şehridir, ülkesidir. İstanbul mu olur, başka bir şehir mi olur? Bu Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın vereceği karardır.

“ANKARA’YA YENİ BİR STADYUM İÇİN ÇALIŞMALARIMIZ SÜRÜYOR”

-Statlar yapılıyor ve belki olimpiyatlar dışında bir Avrupa Şampiyonası ya da Dünya Kupası … Çünkü öyle bir hazırlık yapılıyor ki Ukrayna-Polonya’nın yaptığı Avrupa Şampiyonası’nın hazırlığından daha fazla bir hazırlık var gibi. Antalya’da, Bursa’da, İstanbul’da, Sivas’ta stat inşaatları var. Bu projeler ne durumda ve akıllarda Avrupa Şampiyonası ya da Dünya Kupası var mı?

Bunların hepsi olabilecek düşünceler. En yakın zamanda devreye aldığımız stat Antalya’ydı. Şu anda Sivas Stadımız bitme noktasına gelmiş durumda ve son devir teslim sürecindeki incelemeler yapılıyor. Samsun’daki ve Gaziantep’te devam eden, Afyon’da biten bir stadımız var. Türkiye’nin dört bir yanında devam eden inşaatlarımız var. Ankara’nın da yeni bir stadyuma ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bununla ilgili yerel yönetimlerle ve sivil toplum da yapacağımız çalışmalarla Ankara’ya da yeni bir stadyumun kazandırılması için çalışacağız. Bu konuda büyük bir beklenti olduğunu biliyorum. Aynı zamanda Diyarbakır’da, Batman’da, Trabzon’da devam eden inşaatlar var ve İzmir’de iki tane stadyumumuz var. Alsancak Stadımız vardı ve depreme dayanıklılık noktasındaki sıkıntısından dolayı tribünlerdeki yıkımdan sonra en kısa sürede yenilenecek. Bursa’da stadyum devreye girmek üzere, Malatya’da yüklenici firma ile yaşanan bir sıkıntı var, onun tekrar ikmal ihalesi yapılarak hızlandırılması gündemde. Biz bunları TOKİ ile yaptırıyoruz ama şu bir gerçek ki, stadyumların sadece iki haftada bir futbol müsabakası oynanacak bir yer değil, bir yaşam merkezi olarak görüyoruz. Bu anlamda onların gelişimini sağlamaya çalışıyoruz. Sportif anlamda bir ticaretin de orada yapılabilmesi, kulüplere gelir getirebilecek forma satışının yapılabilme imkanı sunulsun istiyoruz. Spor organizasyonlarının yapılabilmesi bir takım imkanların sunulması, tribün altlarından spor salonlarının dizayn edilmesi konusunda talimatlarımız oldu, arkadaşlarımız çalışıyorlar. Bazı yerlerde de gerçekten güzel sonuçlar elde ettik. Orada daha fazla imkanlar sunabilmek için bunları yapıyoruz. Zaten varolan bir yapının daha da verimli hale getirilerek her açıdan kullanılabilirliğini sağlamak için yapıyoruz bunu. Avrupa’daki bazı statların etrafında ofisler vardır stadın içerisinde ve bu aynı zamanda sportif bir ofis anlamında devreye girebilecek yerler olabiliyor. İstanbul’da Fatih Terim Başakşehir Stadı’nda takım kamp da yapabiliyor. Kafe tarzı yerler söz konusu olabilir. İngiltere’de Chelsea Stadı kentin merkezindedir, Almanya’da da aynı şekildedir. Real Madrid, Barcelona gibi takımların stadları aynı zamanda bir çekim merkezi. Bütün bu çalışmalarla beraber, bu yatırımların çok daha iyi değerlendirilmesini sağlayacağız.

-Şu anda Passolig uygulamasından memnun musunuz?

Elektronik bilet, Meclis’ten geçen bir kanunun uygulamasıdır Passolig. Biz elektronik bilet olarak uygulama kısmından ilgiliyiz. Şu anda elde edilen sonuçlarda stadyumlarda daha rahat bir ortam olduğunu görüyorum. Sporun içinde yaşadığımız bazı şeyleri de siyasetle alakalıymış gibi ilişkilendirmek ve bir olumsuzluk çıkarmaya çalışmanın hiçbir anlamı yoktur. Seçim döneminde bu yapılmaya çalışıldı. Bugün siz bir stadyuma gidiyorsanız ve elektronik biletinizle maçı izleyebiliyorsanız bu bir kazanımdır.  Bunun uygulanmasıyla ilgili bazı eksiklikler varsa onun giderilmesi de federasyonunu sorumluluğu alanındadır. Geçen sene başlamış olan bir uygulama ve bazı aksaklıklar görüldü ve bu sezon giderildi. Stadyuma gelen insanların kim olduğunun araştırılması gibi bir şey yok. Ama stadyuma geldiği zaman olumsuzluk içerisinde, şiddet içerisinde olan ve ağza alınmayacak küfürlü sözler paylaşanlarla ilgili kanun vermiş olduğu yetkiyi, yargı kullanılacaktır ve bu doğaldır.

“SPORDA ŞİDDETİN HİÇBİR AÇIKLAMASI VE GEREKÇESİ OLAMAZ”

Sahaya yabancı madde atılmasının önünde hiçbir engel olmayışını düşünebiliyor musunuz? Bunu yapanın takip edilip adalete teslim edilmemesi kabul edilebilir bir şey değil. Spor müsabakasında sahada mücadele veren sporculara yönelik şiddetin hiçbir açıklaması olamaz. Bunun ne sebebi olabilir, ne gerekçesi olabilir… Hiçbir şeyi olamaz. Kulüpler olarak ya da milli takım olarak sahada mücadele veren insanların kafasına, başına herhangi bir şey atamazsınız. Buna anlamda bir güvenlik önlemi aldığınız zaman bunun başka şeylerle karıştırılmaması gerekir. Ailesiyle maça giden, marşla, tezahüratla gönül verdiği takımını destekleyenlerin elektronik biletle bir sorun yaşadığını düşünmüyorum. Sportif müsabakaya farklı bir ajandayla giden ve orada sahaya yabancı madde atmak isteyen ve toplu halde küfürlü tezahürat yaparak başkalarını rahtsız edenlere karşı önlemler. Sadece sporcuyu düşünmemek lazım, tribünden atılan bir şey sadece sporcuya değil basın mensuplarına, top toplayan çocuklara, emniyet görevlilerine gelebilir. Bunun hesabını bize sormak istiyorlar, biz de gerekli önlemi almamız gerekiyor. Geçtiğimiz yıllara da bakarsanız bu olumsuzluklarda ciddi bir düşüş var. Bundan da bir mutluyuz. Aileler gitsin, takımlarını desteklesinler, orada güzel bir şölen havası yaşansın, spor budur. Hepimiz belli takımları destekliyor olabiliriz ve stada bir taraftar olarak gidiyorsunuz. Bunun da bir usulü vardır, güzelliği vardır. Taraftarı olmayan, tribünleri boş olan müsabakalar daha heyecansız geçer, olduğu zaman da çok güzel ve heyecanlı geçer.

-Yabancı kontenjanı uygulanıyor. Sizce alınan karar futbolu nasıl etkiledi?

Futbolda rekabet ortamının artmasında kalitenin yükseldiğini görebiliyoruz. Türk oyuncularımız farklı ülkelerde ülkemizi temsil etsinler isteriz. Arda hepimizin gurur duyduğu bir kardeşimiz. Yunanistan Başbakanı geldiğinde de gayet güzel bir şekilde bütün takımı tanıttı. Arda bu noktada da kendini güzel geliştirmiş bir kardeşimiz. Diğer futbolcu kardeşlerimiz gitsinler ve yurtdışında oynasınlar. Oralarda ülkemizi temsil etsinler. Ülkemize gelmek isteyen yabancıların sayısı ve kalitesi yükselsin. Ümit ediyorum ki altyapılardan daha verimli bir gelişme olsun. Bütün amacımız o ve ben şu anda iyi gittiğini düşünüyorum. Yapılan uygulamanın bir verimini aldık. Ortaya koyulan futbolun da kalitesinin artmaya başladığını ve rekabet ortamının arttığını görüyoruz.

“TÜRKİYE’DE GENÇLİĞİMİZLE VE SPORLA ALAKALI BÜYÜK HAYALLER KURUYORUZ”

Önümüzdeki sportif takvim içinde müsabakalarda tüm sporseverlere hangi branşlarda olursa olsun güzel müsabakalar yaşamalarını istiyorum. Sporun içindeki birliktelik ve kardeşlik ruhunun en iyi şekilde tezahür etmesini istiyorum. Bütün sporseverlerden birbirlerine karşı daha müsamahalı olmalarını istiyoruz. Hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız, farklı takımları destekleyebiliriz ama ortak paydamız bu ülkenin evladı olmak. Ortaya koyulan tüm güzellikleri en iyi şekilde yaşamamızı istiyorum. İleriye dönük olarak sportif başarılar konusunda bizleri ve sporcularımızı desteklemelerini rica ediyorum. Lütfen sporcu kardeşlerimizin 2016 Rio’ya gidecek yolda olimpik ve paralimpik müsabakalara çıkacak olan kardeşlerimizin desteklenmesi konusunda onlara daha dikkatli ve hassas davranmalarını rica ediyorum. Biz Türkiye’de gençliğimizle ve sporla alakalı büyük hayaller kuruyoruz, büyük projeler peşinde koşuyoruz. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın talimatları doğrultusunda gece gündüz çalışacağız. Milletimizin vermiş olduğu temsil ve icra görevini en iyi şekilde yapmak için çabalayacağız. Bu noktada bize de olumlu ve yapısal anlamdaki eleştirileri ile destek olsunlar, biz her türlü eleştiriye açığız. Bütün amacımız gençlerimizin ve sporcularımızın ülkemizi en iyi şekilde temsil etmelerini sağlamak. Onlara verebileceğimiz her türlü katkıyı verebilmek, bun anlamda bize destek verecek herkese de bizim kapımız açık. Ümit ediyorum ki önümüzdeki dönem içerisinde de 2016 ve 2020’de de Türkiyemizi çok farklı noktalarda temsil edecek sporcu kardeşlerimiz olacak.