15 Ekim 2015
Terörün dini, dili ve milleti olmadığını vurgulayan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, “Terör terördür. Terör vurduğu zaman ayrım yapmaz. Bunu en açık şekliyle Ankara’da maalesef yaşadık” dedi.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç Samsun’da yayın yapan HaberAks TV canlı yayınında Genel Yayın Yönetmeni Fatih Korkmaz ve Program Koordinatörü Sinan Sallabaş’ın konuğu oldu. Son dönemlerde artan terör olaylarından siyasete, spordan bakanlık yatırımlarına kadar gündeme dair pek çok değerlendirmeler yapan Bakan Çağatay Kılıç’ın sorulara verdiği cevaplar şöyle:
-A Milli Futbol Takımımız, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma hakkı elde etti. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
A Milli Futbol Takımımız büyük bir başarı elde etti. İlk başta elemelerde beklemediğimiz sonuçlar aldık. Fakat daha sonra azimle yoluna devam eden millilerimiz, Avrupa Şampiyonası finallerine doğrudan katılma hakkını elde ettiler. Zor bir dönemden geçiyoruz Türkiye’de. Az da olsa bize tebessüm ettirdiler, kendilerine teşekkür ediyorum. Milli Takımımızla inşallah Fransa’daki finallerde de iyi bir sonuca imza atarız. Türk futbolunun olması gereken yeri tüm dünyaya gösteririz.
-Sanırım siz de maçı izlerken bayağı heyecanlandınız.
İzlanda ile çekişmeli bir müsabaka oynadık. Diğer takımların oynadığı maçların sonuçlarını da takip etmek durumundasınız. Dolayısıyla heyecanlı bir maç oldu. Gülen taraf olmak mutluluk verici.
-Elemelerdeki ilk maçları kaybetmiştik. İlk başlarda umutsuzluğa düşmüş müydünüz?
İstenilen sonuçların alınmaması insanı bir düşünceye sevk ediyor. Ama milli takıma olan inancımızı hiçbir zaman kaybetmedik. Her maçın kendi içinde bir final olduğunu biliyoruz. Milli Takımımız, hiç kimsenin şans vermeği bir noktada play-off oynamadan şampiyonaya doğrudan katılma hakkını elde etti. İnancın, birliğin ve beraberliğin bir başarısı olduğunu düşünüyorum. Bizleri bu başarıyla sevindirdiler.
“TERÖR TERÖRDÜR, VURDUĞU ZAMAN AYRIM YAPMAZ”
-Cumartesi günü Ankara’da yapılan terör saldırısını ilk duyduğunuzda neler hissettiniz? Bu olayı nasıl görmeliyiz?
Öncelikle bu terör saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Ailelerine de sabır diliyorum. Bu çok hain bir terör saldırısı. Bu Türkiye’ye, milletimize yapılmış bir saldırıdır. Demokrasimize, tarihimize, kültürümüze tüm değerlerimize yapılmış bir saldırıdır. Şu an üzerinde durduğumuz konu faillerin ortaya çıkarılması. Araştırmalar hızlı bir şekilde devam ediyor. Ciddi anlamda belli noktalara gelindi. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız hep şunu dile getirdi. Terörün dini, dili, milleti olmaz. Terör terördür. Terör vurduğu zaman ayrım yapmaz. Bunu en açık şekliyle Ankara’da maalesef yaşadık. Bizim hükümet olarak görevimiz böylesi bir olaydan sonra ülkede sükuneti sağlayarak olayın üzerine gitmek, yaralı vatandaşlarımızın sağlığına kavuşmasını sağlamak bir yandan da olayı aydınlatmaktır.
“TERÖRE TERÖR DİYEMEYENLER BU OLAYDAN BİR ŞEY ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR”
Bu saldırıdan sonra yine konuşanlar oldu. Bazıları bu olaydan bile birtakım siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştı. Kimi kastetmeye çalıştığımı iyi anladınız ama ben adını anmak istemiyorum. 97 vatandaşımız hayatını kaybetmiş. Teröre terör diyemeyenler, terör örgütüne terör örgütü diyemeyenler çıkıp meydanlarda bundan bir şey çıkarmaya çalışıyorlar. Kusura bakmasınlar bu iş böyle ucuz değil.
-Siz isim vermediniz ama ben kamuoyu bildiği için söylüyorum. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, ABD’de yayın yapan bir TV kanalında ‘Devlet artık seri cinayet işlemeye başladı’ gibi ağır bir ifade kullandı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Sen önce çıkacaksın teröriste terörist diyeceksin. Terör örgütüne terör örgütü diyeceksin. Ben gerçekten fikri yapısını, yaklaşımını ve siyasetini anlamakta zorlanıyorum. Siz, devletin insanları sistematik bir şekilde öldürdüğünü iddia ediyorsunuz. Ve bu insan devleti yönetmeye talip. Bu nasıl bir çelişkidir. Yani geçmişle alakalı nasıl bir tecrübesi var. Cumhurbaşkanını, Başbakanı, Bakanları kendi vatandaşlarını öldürmekle suçluyor. Bu hadsizlik ve edepsizliktir. Yani bu kelimeleri kullanmak zorunda bırakıyor. Hele bir de yabancı kanallara çıkıp bunu dile getiriyor. Önce partisinin yurt dışında organize ettiği toplantılarda Türk Bayrağı asmayı öğrenecek. Önce buna bir cevap versin.
“SÖZLERİNİN HESAPLARINI ADALET ÖNÜNDE VERECEKLER”
Biz terörden kaçan 2,5 milyon Suriyeli vatandaşı ülkemizde misafir edeceğiz. Sonra gidip kendi vatandaşımıza… Yani benim aklım almıyor. Bunu dile getiren kişinin de herhalde dünyaya bakışında, algılayışında bir sıkıntı var. Partisinin bir milletvekili ‘sizi buradan kovacağız’ dedi. Kendi partisinden seçilmiş bir belediye başkanı ülkenin parçalanması ile ilgili açıklamalar yapıyor. Sen belediye başkanısın. Üstüne üstlük seni yurt dışından getirip belediye başkanı yapmışlar. Türkiye’nin gerçeklerini de bilmeden konuşuyorsun. Bu sözlerinin hesabını adalet önünde verecek. Sorumluluk makamında olanlara yakışmayacak açıklamalar yapılıyor. Biz ölen vatandaşlarımızın acısını yüreğimizde hissederken, failleri yakalamaya çalışırken bunlar olacak şey değil.
“HUNHARCA BİR SALDIRIDAN AK PARTİ’Yİ VURARAK PAY ÇIKARMA ÇABALARI İNSANLIKLA BAĞDAŞMAZ”
Bakın saldırıdan sonra kan eksiğimiz olduğu söylendi. Bizim kan eksiğimiz yok. İktidara geldiğimizde en öncelikli konumuz kan eksikliğini gidermekti. Bu yapıldı. Hastane önünde bir kişi çıkıp megafonla kan ihtiyacı var diye anons yapıyor. Sağlık çalışanları ihtiyaç yok diyor. Ama orada bir yığılma oluyor. Bu nasıl bir şeydir. Patlamadan sonra bazı kişiler emniyet güçlerimize saldırıyor. Bunlar nasıl provokasyonlardır, ben anlayamıyorum. Bunlar neye hizmet etmeye çalışıyor. Bu nasıl bir zihniyettir.
Suriye ve Irak ile 1290 km sınırımız var. İki ülke fiilen yönetilemiyor. Biz 2,5 milyon Suriyeli vatandaşı ülkemizde misafir edeceğiz, buna muktedir olacak bu devlet ama kendi vatandaşını da öldürtecek. Bu abesle iştigaldir.
Bir algı operasyonu var gibi… Terör örgütleriyle AK Parti’yi yanyana getirerek, AK Parti’yi siyaseten vurma çabası var.
Bizim insani ve siyasi açıdan sorumluluklarımız vardır. Millete hizmet etmek için buradayız. Biz yönetmek, hizmet etmek için talip isek bunu gereğini yapmamız gerekir. Hunharca yapılan bir saldırıdan AK Parti’yi vurup kendime pay çıkarayım düşüncesi insanlıkla bağdaşmaz. Cumhurbaşkanımıza saldırmak, onun duruşunu farklı noktalara çekmeye çalışmak nasıl bir düşüncedir. Bir Cumhurbaşkanı vatandaşının ölümünü nasıl isteyebilir! Böyle bir şey olamaz.
“POLİSİMİZ EVİNDE ŞEHİT EDİLİRSE DEVLET ELBETTE BUNUN CEVABINI VERİR”
-Tekrar seçime gidiliyor. 7 Haziran’dan sonra terörün birden artması, IŞID’in eylemlerinin olması… Bunun arkasında olan nedir? HDP mecliste yer alırken, HDP ile PKK arasında bir doku ilişkisi ortada iken bu olay neden olmuş olabilir sizce?
Biz var olan terör sorununu çözmek için Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı zamanında çözüm süreci başlatıldı. O zaman herkes bu adımı sadece Tayyip Erdoğan atar diyordu. Kurallar çerçevesinde ortaya konulmuş bir yol izleniyor ve sabrediliyor. Silahlarınızı bırakın, terk edin, gidin denildi. Bu bir süreçtir. Bu dönemde eylem olmadı ama devletin güvenlik güçleri her zaman hazır bekler. Suruç olayında DAEŞ, PKK, DHKP-C bütün terör örgütlerinin içinde olduğu yapı var gibi. İki tane polisimiz evinde uyurken, şehit edilirken olaylar başladı. O zaman koalisyon kurma süreci vardı. Zayıflamış bir irade olduğunu sandılar herhalde. Devletimiz tabi ki polisi şehit edenleri gerektiği şekilde cezalandıracak.
Polisimiz evinde şehit edilirse Devlet elbette bunun cevabını verir. Cevap veremez diye düşünenler o cevabı aldılar. Alacaklar da. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Hatırlayın bazı siyasiler neden çözüm sürecini yapıyorsunuz diyordu. Devlete bir saldırı olduğu zamanda niye gücünü gösteriyorsun diyorlar.
“HİÇBİR SİYASİ GETİRİ BİR İNSANIN HAYATINDAN ÖNEMLİ OLAMAZ”
-AK Parti tek başına iktidarı kaybedince şahinleşmeye başladığı, kaybedilen oyları geri almak için tüm bunların yapıldığı konuşuluyor…
AK Parti iktidarda olmasın diye düşünenler var. Biz hiçbir zaman o gitsin de ülkeye ne olursa olsun düşüncesinde olmadık. Hiçbir siyasi getiri bir insanın hayatından önemli olamaz. Allah aşkına kim buna inanır. Bu ülkenin vatandaşları ölecek ve siyaseten biz bundan bir şey kazanacağız. Böyle şey olmaz. Bizi suçlayanlar önce aynaya baksın. Biz her zaman milli iradeye saygılı olduk. 7 Haziran’da yüzde 41 oy aldık. Birinci parti biziz. İki muhalefet partisinin oyu bizim kadar. Yüzde 13 oy alanlar tek başına iktidar olmuş gibi havalara girdiler. Diğer taraftan da birisi sürekli ‘hayır’ diyor.
-Muhalefetin terör olaylarından sonra tutumu farklılaştı. Kılıçdaroğlu iki bakanı istifaya çağırdı. MHP hayır politikasını sürdürdü. HDP’yi Başbakan muhatap olarak görmek istemedi. Başbakanın terör olaylarından sonra diğer parti liderleriyle biraraya gelmek istemesindeki niyet neydi?
Başbakanımız birlik ve beraberlik anlamında bu çağrısını yaptı. İlk başta Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları sükûnetli idi. Demirtaş’ın söylemlerinden sonra onunla görüşmek gibi bir şey olamaz.
-Bu olay 1 Kasım siyasi malzemesi mi yapıldı?
Şunu da tabi söylemek gerekiyor, polemik çıkartmak istemiyorum ama siyasilerin seçim zamanları ortaya koymuş oldukları vaatleri yerine getirmesi gerekir ki, ülke yönetmekle yükümlü olan kişilere de herhangi bir eleştiri yapabilsin. Vaatleri, seçim sonrası yerine getirmezseniz yaptığınız bu çağrı havada kalır. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ‘parti olarak iktidar çıkamazsam istifa edeceğim’ demişti ve biz çıktık. 7 Haziran seçimleri öncesi bunu konuşmuştuk ama ben bu konuda bir şey söylemek istemiyorum bu sadece CHP Genel Başkanı için değil MHP Genel Başkanı içinde geçerli.
‘’7 HAZİRAN AKŞAMI BİZ ÇIKIP DA ‘KOALİSYON YAPMIYORUZ SEÇİMSE SEÇİM’ DEMEDİK’’
-Muhalefet partilerinin ortak bir söylemi var 2 partinin de milletvekili ve adaylarının ‘’ bize 7 Haziran’dan sonra bize millet bir koalisyon hükümeti kurun dedi ama Ak Parti tekrar seçime gitmek umuduyla bize koalisyon şansı vermedi ve seçime sürükledi ’’ gibi söylemleri var ne diyorsunuz teklif etmediniz mi?
Biz 7 Haziran’dan sonra Ankara’da, AK Parti MYK ve Bakanlar Kurulu olarak yan yana geldik ve seçim sonuçlarını değerlendirdik. 7 Haziran akşamı biz çıkıp da ‘koalisyon yapmıyoruz seçimse seçim’ demedik. Bunu söyleyen Sayın Bahçeli’ydi. 7 Haziran akşamı, daha sandıkların hepsi açılmadan, ‘seçimse seçim, ne zamansa o zaman.’ dedi. Koalisyon falan yoktu, kapıyı kapattı. HDP çıktı ‘AK Parti ile bizim işimiz olmaz.’ dedi kapattı. Bir tek CHP ‘bakalım’ dedi.
‘’HER ŞEYE ‘HAYIR’ DİYEN BİR BAHÇELİ VAR’’
Meclis başkanlığıyla ilgili olarak biz AK Parti milletvekillerimizle görüştük. ‘İsmet Bey’i biz başkan olarak çıkartıyoruz ve arkasında duruyoruz’ dedik ve arkasında durduk. 258 milletvekilinin oyuyla Sayın İsmet Yılmaz’ı Meclis Başkanı seçtik. Yüzde 41 oyu alarak en yüksek oy almış olan siyasi parti olarak blok siyaseti mi yapacağız? Bu ne demek? Bahçeli diyor ki ‘ben HDP’nin olduğu hiçbir yerde durmam.’ Kılıçdaroğlu kendisinde olmayan bir yetkiyle hükümet kurma önerileri yapıyor. Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre hükümet kurma görevi Cumhurbaşkanı’nın yetkisindedir. O da bu görevi Sayın Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu’na verdi. Her şeye ‘hayır’ diyen bir Bahçeli var. En son bombalı saldırı olayından sonra da görüşme talebine ‘hayır’ dedi. Sayın Kılıçdaroğlu’nun davetine de ‘hayır’ dedi.
“İSTİKRARLI DURUŞUMUZDAN DA VAZGEÇECEK DEĞİLİZ”
7 Haziran seçimlerinde biz, milletimizden gereken cevabı aldık. Bize söylenen belliydi. ’Siz Türkiye’yi yönetmekle en üst seviyede sorumlusunuz. Ama biz sizin bu noktada birinci sorumlu olmanızı istiyoruz ama bu sefer yanınıza birisini alın’ dedi. Biz bunu yapmak istedik, görüşmeye çalıştık ama öyle bir noktaya gelindi ki yapacak bir şeyimiz kalmadı. Zorla da olmaz biz fedakarlık yapıyoruz ama istikrarlı duruşumuzdan da vazgeçecek değiliz bize oy verenlerin hukukunu da korumak zorundayız.
‘’TEK BAŞIMIZA İKTİDAR OLARAK TEKRAR GÖREV BAŞINDA OLACAĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUZ’’
-1 Kasım’da seçime gidiyoruz benzer seçimler olursa ne olacak Türkiye’nin hali?
Bizim düşüncemiz tek başımıza hükümeti kurabileceğimiz oyu alabileceğimiz noktasında vatandaşımızın bunu tercih edeceği noktasından buna göre çalışıyoruz. Biz inanıyoruz ki tek başımıza iktidar olarak tekrar görev basında olacağımızı ortaya koyacak bir sonuç olacak.
‘’BİZ 13 YILDIR VAAT ETTİKLERİNİ GERÇEKLEŞTİREN BİR PARTİYİZ’’
-18 milletvekiline ihtiyacınız var ve sizi çok daha rahat görüyorum tedirginlik yok. Sizin tahmininiz nedir milletvekili sayısı olarak hem de oran olarak ?
Biz 7 Haziran seçimlerinden sonra neden tek başımıza iktidar olamadık? Bunun analizlerini yaptık ve bu seçimde, neleri yapmamalıyız? Bunu masaya yatırdık ve teknik anlamda oy verme işlemi sırasında sandıklarda ne oldu? Ak Partinin en kuvvetli olduğu yanlardan birisi teşkilatının sandık başında ortaya koyduğu çalışmalar ve organize olmasıdır. Birinci sorumlu, üst yönetimdedir her zaman. Biz demek ki; başta 7 Haziran olmak üzere bir eksiklik ortaya koyduk. Bunu gidermek için ne yapmalıyız? Bunu çalıştık. Daha önceki seçimlerdeki sandık başındaki performansımızla Haziran seçimindeki, performansımız bir değildi, bunun öz eleştirisini yapmamız gerekir. Geçersiz oy sayısı Samsun’da 17 bin civarında, demek ki burada ciddi bir çalışma yapmamız gerekiyor. Sandıklara sahip çıkmamız gerekiyor. Biz 13 yıldır yaptığımız çalışmalar içerisinde vaat ettiklerini gerçekleştiren bir partiyiz. Bunun vatandaşta bir karşılığı olduğunu, sahada Samsun’da görüyorum. Siz sakin diyorsunuz ama biz milletimize güveniyoruz ve rahatız ama sorumluluklarımızın da bilincindeyiz. Sorumluluklarımızı yapmaktan da asla geri durmayız. Görevimizin sorumluluğu ne ise onu yaparız. Bizim amacımız şudur 7 Haziran seçimlerinde yüzde 41 oranında bir oy aldık. Şu anda o oy oranımızın üstüne çıkarak tek başımıza iktidar olmak. 276 milletvekilinin üstüne çıkmak durumunda olduğumuz barizdir.
‘’GENÇLİK KAMPLARINDA EN ÖNEMLİ OLAN ŞEY; GENÇLERİMİZİN KAYNAŞMASI’’
-Bakanlığınızın yaptığı Türkiye gençlik ve spor için 5 büyük hizmet ve proje nedir desek neleri söylersiniz?
Benim en çok önem verdiğim konu gençlik kamplarımız. Şu anda sayısını 27’ye çıkardık ve devam ediyoruz. Önümüzdeki sene bu 35’e çıkacak. 50 bin gencimiz bu yaz kamp yaptı. Geçen yaz 35 bin civarındaydı. Doğa ve deniz kamplarımıza gençler Türkiye’nin dört bir yanından geliyorlar ve orada kurdukları dostluklar bir ömür boyu hatırlanıyor. Bu kamplarda benim için en önemli olan şey; gençlerimizin kaynaşması. Az önce konuştuğumuz konuların temelinde, birbirimizi tanımamamız , birbirimizle diyalog kuramamamız yatıyor. Bu kamplar işte bunun panzehiri. Birbirilerini tanıdıkları, tecrübe paylaştıkları, gençlerimizin illerini, evlerini birbirilerine anlattıkları yer bu çok önemli inanın bana. Burada geliyoruz gençlik merkezlerine… şu anda 205’e çıkmış durumda 2013’de 116 idi. Bu gençlik kamplarından ve gençlik merkezlerimize katılan gençlerimizden hiç para alınmıyor.
“ULUSLARARASI CAMİADAKİ TANINIRLIĞIMIZI ARTIRMALIYIZ’’
Atakum Gençlik Merkezimizin önümüzdeki hafta açılışını yapacağız. Şuanda gençlik merkezlerimizin üye sayısı 1 milyon 210 bin yani gençlik merkezine üye olan genç sayısı. İlkadım’da da yapacağımız gençlik merkezinin temelini atacağız o da gençlik merkezlerinin en büyüğü olacak. Burada kardeşlerimiz farklı sanat eğitimlerinden, dil eğitimine ve aynı zamanda şehirleriyle ilgili proje yapmaya kadar, gençlerin eğitimine destek verilen şeyler yapılıyor. En önemli unsurlardan birisi Uluslararası camiadaki tanınırlığımızı arttırmak için yaptığımız çalışmalarında çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yabancı misafirlerimizin ağırlanması, uluslararası federasyon temsilcileriyle bir arada olmamız, spor yöneticileriyle görüşmeleri daha sık hale getirmemiz, bizim camiamızda çok önemli biliyorsunuz. Bu anlamda görünürlüğümüzü arttırdık. Bu Türkiye adına çok önemli olduğunu düşündüğüm bir şey.
“2016 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI İÇİN HEDEFLEDİĞİMİZ TOPLAM KAPASİTE 600 BİN CİVARI”
Kredi Yurtlar Kurumu’ndan başlarsak, Türkiye’de 2013’de 362 yurdumuz vardı, şu anda 571 yurdumuz var. Ama 2002’de Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun Türkiye’de toplam kapasitesi 181 bin ile 185 bin civarındaydı. Bugün yurtlarımızın kapasitesi 425 bin civarında. ‘Civarı’ diyorum çünkü her hafta yeni yurtlar devreye girmeye devam ediyor. Yılbaşına kadar 475 bin ile 480 bin arası bir rakam hedefliyoruz. İnşaatlar bazen beklenen zamandan sonra tamamlanıyor ve devreye girmeye devam ediyor. 2016 eğitim ve öğretim yılı için hedeflediğimiz toplam kapasite 600 bin civarı. Bunun çalışmaları da çok ciddi anlamda devam ediyor. Bu çalışmalar proje değil, inşaatı ve yapımı devam eden yurtlarımız. Bu sene bizim ilk yerleştirmede açıklanan öğrenci sayısı 150 bindi ve yerleştiler. 2002’de kurumun toplam kapasitesi 185 bin civarı, 2015 yılında ilk yerleştirmedeki öğrenci sayısı 150 bin… Neredeyse kurumun 2002’deki toplam kapasite sayısı bugünün sadece ilk yerleştirme sayısı.
“1 milyon 400 bin kardeşimize kredi ve burs imkanı sağlıyoruz”
Şu anda Kredi ve Yurtlar Kurumu’na başvuru yapmış öğrencilerimizin verdikleri bilgiler 13 farklı kurumdan doğrulanarak sıralama yapılıyor. Bizim herhangi bir şekilde ayırdığımız yer yok. Bakan olarak benim belli bir kontenjan kullanma hakkım var ama ben bunların hepsini öğrencilerimiz için kullanarak kendime kullanmıyorum. Bu bir hükümet kararıdır.
1 milyon 400 bin kardeşimize kredi ve burs anlamında da aynı imkanı sağlıyoruz. Muhalefetten aldığımız eleştirilerde 6 milyon öğrenciden bahsediliyor. Fakat ikinci öğretim var, açıköğretim var ama bizim için geçerli olan başvuru yapanların sayısıdır. Bu sayı da 410 bin civarındadır. Bunun geçerli başvurusu üzerinden yaptığımız yerleştirmedir bizim için önemli olan.
“VERİLEN BİR HİZMET VAAT EDİLMEZ”
Muhalefet partileri gençlerimizi etkileyebilmek için veya onlara bir şeyler söyleyebilmek için vaatlerde bulunuyorlar. Pazartesi günü Sayın Kılıçdaroğlu ilçe ilçe gezecekmiş ve burada bir takım vaatlerde bulunacaktır. Eminim tekrar yurtlarda internet kullanımının ücretsiz olacağını sunacaktır. Ben bunu iki kere cevapladım. Zaten 2013 yılından beri Kredi ve Yurtlar Kurumumuzdaki geniş bant internet ücretsiz. Bunu lütfen vaat olarak dile getirmesinler. Verilen bir hizmet vaat edilmez. Bazı yurtlarda internetin olmadığını söyleyecekler ama devreye yeni soktuğumuz yurtlarda bağlantı süresi biraz sürebiliyor. İnternetin hızı konusunda bazı öğrenci kardeşlerimizden eleştiri geliyor ama ben öğrenci kardeşlerime şunu hatırlatmak istiyorum; saat 23.00 ile 01.00 arası internet biraz yavaşlıyor. Yoğun bir şekilde herkes internete girmeye çalışınca sistemin fiziki altyapı imkanı yavaş kalıyor. Tabii ki bu film ve video izlemekten de kaynaklanabiliyor. O noktada kardeşlerimizin biraz anlayış göstermesi gerekiyor.
Yurtlarda biz beslenme yardımı yapıyoruz. Aylık beslenme yardımı 11 TL idi, şu anda sabah kahvaltı için 2,50 TL, akşam yemeği için 5,50 TL veriyoruz. Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından öğrencilerimize gönderdiğimiz burs 330 TL, aylık beslenme yardımı ise 240 TL. Bütçe görüşmeleri sırasında, tüm muhalefet milletvekilleri de plan ve bütçe komisyonunda Kredi Yurtlar Kurumu’nun bütçesi ilgili olarak hiç bir sıkıntı göstermedi. ‘Her türlü bütçe desteğini bu aşamada size vermek istiyoruz. Çünkü bu yaptığınız hizmet gerçekten önemli’ dediler. Kendilerine teşekkür ediyorum. Ama yaptıklarımızı da yapacağız demesinler onu da özellikle dile getirmek istiyorum.
‘’YURTLARIMIZDA VERDİĞİMİZ EĞİTİM FAALİYETLERİ HIZLA ARTIYOR ‘’
Bizim yurtlarımızda eğitim faaliyetlerimiz de hızlı bir şekilde artıyor. Birincisi üniversiteler ile işbirliği içerisinde ders anlamında derslere destek verilmesi. İkincisi gençlik merkezlerimizde yaptığımız faaliyetlerin aynı zamanda yurtlarda da yapılabilmesi için genç ofis ismini verdiğimiz ofislerin kurulması. İş dünyası ile işbirliği içerisinde öğrencilerimizin üniversite birinci sınıftan itibaren iş dünyası ile bir arada olabilmesi onlarla irtibatta olması kariyerleri için önemli.
‘’BAZI İLLERİMİZDE YEDEK SIRAMIZ KALMADI’’
Yurt kapasiteleri ile ilgili olarak çok ciddi bir çalışma var. Önümüzdeki yıl itibari ile çok ciddi bir rakama ulaşacağız. Biz şu anda zaten tarihi bir rakama ulaşmış durumdayız. Bazı illerde bizim yedek sıramız kalmadı. Şu anda başvuran herkesi almış durumdayız. Bazı illerde yoğun olan illerde yedek sıramız var her iki 3 günde bir yenileniyor yedek sıraları. Bir şeyi göz ardı etmememiz gerekiyor. Şu anda YÖK’le de onun çalışmasını yapıyoruz. Üniversite rektörlerine de bu aradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Öğrenci sayılarını artırma çalışmaları sırasında bizleri bilgilendirmeleri gerekiyor ki biz de planlamamızı yapalım. Oradaki yurt sayımızı artıralım. İyi bir noktayız yurt anlamında daha da iyi noktaya geleceğiz.
-Seçim vaatleri ile de devam etmek istiyorum Önümüzdeki dönemde yurt için müracaat eden tüm öğrencilerimize barınma imkânı sağlayacağız vaadi.
2019’a kadar gerçekleşmesi öngörülüyor. Biz önümüzdeki yıl içerisinde yaptığımız yatırımlar ile 2016 öğretim yılına başlarken, tahmin ediyorum ki yüzde 80’in üzerine çıkacağız. Ek yaptığımız yatırımlar ile bu daha da azalabilir. Bazı iller için şu anda dahi yedek sıralamamız yok. Önümüzdeki yıldan sonra takribi 2016’nın sonunda çok farklı bir noktaya gelmiş olacağız. Bizim 2013’teki kapasitemiz 280 bin civarındaydı ben görevi devraldığımda ve şu anda bu yılsonu itibariyle 480 bin civarına geleceğiz. Şu anda 425 bin civarındayız. Buradaki ivme önemli. Hem kiralama hem ön protokol usulü ile hem de kendi yatırımlarımız çerçevesinde hızlı bir çalışma içerisindeyiz.
‘’PARALEL YAPI İLE MÜCADELEMİZDE KARARLILIĞIMIZ ÇOK AÇIK’’
-Bu hızlı çalışmanın altında da 17-25 Aralık’ta yaşanan paralel yapı operasyonu var. Burada da yaptığınız bu çalışma ile bu yapıların yurtlar vasıtası ile kaynak elde etmesinin de önüne geçmiş oluyorsunuz.
285 binden 485 bine geldiğimizde, 200 bin artırmış oluyorsunuz kapasitenizi bunlar ciddi rakamlar. Bizim burada paralel yapı ile mücadelemizde kararlılığımız çok açık, burada Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın ortaya koyduğu kararlı duruş ortadadır. Basın özgürlüğü ile alakalı bazı tartışmalar yapılıyor. Ülkemizde, bunu kendi medyamızı içerisinde olan bir grup sürekli olarak dile getirerek yapmaya çalışıyor. Bir iki gün önce yine bir takım iddia o ki, yine bir takım dinlemeler ile elde etmiş oldukları bir takım görüşmeler ile ilgili bazı yazılar yazılmış. Yıllardır gazetecilik yapıyorsunuz ben size sormak istiyorum; Oturup da şuradaki şu şunları görüştü diyerek gazete basmak. Bu gazetecilik midir? Bu bir kere dürüstlükle, meslek etiği ile bağdaşmayan bir şey. Bundan sonra bir eleştiri getirildiğinde de kusura bakmayın basın özgürlüğü olmuyor.
‘’13 YILDA BİZ TÜRKİYE’DE 1658 SPOR TESİSİNİ ENVANTERİMİZE EKLEDİK’’
-Spor yatırımları ile devam edelim yurtları bitirdiniz?
Spor yatırımlarımızı ikiye ayırmamız gerekiyor. Bir fiziki anlamdaki tesis yatırımlarımız var. İki bununla beraber sporcularımıza yaptığımız yatırımlar var. Antrenörlerimize, sporcularımıza yani insana yaptığımız yatırımlar var. Bu anlamda Türkiye genelinde tesis envanteri açısından baktığımızda, 2002‘ye kadar yapılmış olan tesis sayımız 1575. Bizim şu anda güncel anlamda geldiğimiz nokta 3 bin 233. Yani 13 yılda biz Türkiye’de 1658 spor tesisini envanterimize ekledik. Bu 2002’ye kadar yapılan Cumhuriyet tarihindeki tesislerden fazladır. Fiziki mekân yapmak ile olmaz, sadece ve sadece inşaat yapmakla spor salonu, yüzme havuzu, stat yapmakla, halı saha, basket sahası, yapmakla olmuyor. Ama onları yapmadan da olmaz. Bu imkânları yapmazsanız bu imkânları kullanacak olan sporcuyu yetiştiremezsiniz. Sporcu orayı kullanacak orada yetişecek.
‘’KAYNAK AKTARMA AÇISINDAN SIKINTIMIZ YOK BİZ VERİMLİK AÇISINDAN SIKINTIDAYIZ’’
-Birçok ilde görüyoruz tesisler yükseliyor. Avrupa’da eşdeğeri olmayacak kadar lüks altyapısı olan tesislerimiz var. Türkiye’de de en iyi ben yapayım yarışı var ama içerisinde seyirci az sporcu az.
2014 başından Mayıs 2015’e kadar tamamlanan hizmete giren tesis sayısı 280. Sadece 1,5 yılda hizmete giren tesis sayısı. Lisanslı sporcu sayısında ciddi bir artış var. 6 milyona yakın lisanslı sporcumuz var. Faal sporcu sayımız ise 3 milyonun biraz üzerinde. Kulüp sayımız da 13 bin 580’e çıkmış durumda, spor camiasının içerisinde yıllar yılı yöneticilik yapmış ve bu camianın içerisinde görevleri üstlenmiş olan arkadaşlarımıza da şunu söylemek istiyorum. Lütfen artık daha verimli çalışalım. Biz verimlik açısından sıkıntıdayız. Kaynak aktarma açısından bizim bir sıkıntımız yok.
‘’FEDERASYONLARA VERDİĞİMİZ DESTEK KARŞINDA İSTEDİĞİMİZ VERİMİ ALAMIYORUZ’’
Antrenör ve sporcu açısından dengemiz yeterli değil, daha fazla antrenöre ihtiyacımız var. İyi yetişmiş antrenörlere ihtiyacımız var. BESYO mezunlarına bin kadroyu verdik. İnşallah onlar da 9 Ekim itibariyle o süreç başladı, devam edecek. 2017’ye kadar bizim bakanlık ile alakalı olarak kadro verilmeyecekti. Biz maliye bakanımız ile konuştuk bu anlamda bize bir ayrıcalık yaptı. Herkes spor ile ilgili olarak diyor ki, bu olmuyor, şu olmuyor. Bazı eksikliklerin biz de farkındayız. Benim verimlilikten kastım şu; sporcularımızın yetişmesi ve kendilerini uluslararası anlamda kanıtlamaları için federasyonlarımız üzerinden yapılması gereken çalışmalar var. Ana bel kemiği burada amatör kulüplerdir. Amatör kulüplerin federasyonlardan alacağı alması gereken destektir.
Bakın altyapı desteği anlamında 13 bin kulübe destek verdik. Federasyonlarımıza yıllık 260 -270 milyon lira ayırdığımız bir bütçe var. Onlara bunu biz veriyoruz ama bunların verimli kullanımı anlamında isteğimiz verimi aldığımızı düşünmüyorum, alamadığımızı biliyorum. Biz daha verimli çalışma ile daha çok verimi alabiliriz daha az anlamdaki harcama ile de alabiliriz. Bunun peşindeyiz biz Rio olimpiyatlarına bir taraftan hazırlığımızı yaparken. Tabi sadece sayılar üzerinden ortaya konan bazı parametreler oluyor. Burada ben spor camiasına seslenmek istiyorum. Bizim altyapı anlamında yapmamız gereken yatırımlar ile birlikte sporcularımızın kendilerini geliştirebileceği imkânları sunmamız gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı ile bu anlamda çok ciddi bir çalışma içerisindeyiz inşallah bu eğitim öğretim yılının sonuna biz bunu yetiştireceğiz.
Çok daha erken yaşlarda bizim gençlerimizi tarama içerisinden geçirmemiz gerekiyor. Taramadan kastım yeteneklerine göre belirlenmesi. Bunları da kalifiye uluslararası camiada antrenörlük yapmış veya yapabilecek kapasitede antrenörlerimiz ile yapmamız gerekiyor. Antrenörlerimizin de kendini daha iyi yetiştirmesi gerekiyor. Bizim de bu anlamda daha sistematik bir yönlendirme içerisine girmemiz gerekiyor bunu yapacağız. Özetle daha erken yaşta çocuklarımızın sportif anlamdaki kabiliyetlerini ortaya çıkartıp bunlarla yönlendirme yapmak. Bu şekilde başarı elde edebiliriz.
‘’BİZ TEMİZ SPORUN PEŞİNDE KOŞUYORUZ’’
Biz temiz bir sporun peşinde koşuyoruz. Bu anlamda, özellikle doping konusunda uluslararası camiada büyük bir başarı yakalamış durumdayız. Hem algımız açısından hem de uyguladığımız kurallar açısından. Burada hiçbir tavizimiz yok, sıfır toleransımız var. Bundan geri adım atmayacağız. Bu bir hükümet ve devlet politikasıdır sıfır tolerans diyoruz. Kimse kusura bakmasın. Buradan tekrar tüm sporcularımıza da söylüyorum burada bizim pardonumuz yok. Sistematik ve verimli çalışmamız lazım. Yapılan çalışmaları içerisinde de bizim denetimsel anlamda yaptığımız çalışmalara da hiç kimsenin farklı karşılamaması gerekiyor. Çünkü verdiğimiz bir kaynak var, aktardığımız bir kaynak var. Bunun karşılığında yapılan çalışmaları incelenmek bizim en doğal hakkımız. Hatta ve hatta görevimiz. Çünkü bu kamu parasıdır. Kamunun vergileriyle ortaya koyulan bir paradır. Bunun en iyi şekilde harcanıp harcanmaması ve yapılıp yapılmadığı noktasında incelemek görevimizdir.
-Kulüpler Yasası’nda da bir hazırlık vardı…
Bu hafta içerisinde Kulüpler Yasası çalışması ile ilgili gelinen son noktayı gösterecekler ama şunu söyleyebilirim ki farklı görüşleri olan tüm tarafların masada bir araya gelebildikleri bir noktaya gelindiği bilgisi bana verildi. O masa etrafında birleşip ortak bir metin üzerine geldiklerini öğrenmiş olmak beni mutlu etti. Bu hafta içerisinde inşallah metnin son halini ben de göreceğim. Oradan çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu önemli bir şey çünkü hem kulüplerimizle alakalı çok ciddi bir düzenlemeyi getirecek hem de gelecekte sporla alakalı bir düzenleme sağlayacak. Çünkü uluslararası anlamda UEFA’nın belirlemiş olduğu mali kriterlere uymadığınız zaman Avrupa’ya gidemeyeceksiniz. Bu kriterlere uymadığınız zaman neler yaşanabileceğini en iyi biz biliyoruz. Kulübü yönetmekle sorumlu olan profesyonellerin de bu anlamda çok dikkatli olması lazım.
-Herkes harcadığının bedelini bir şekilde ödeyecektir. Samsunspor’da da böyle bir problem var…
Futbolda ve diğer spor dallarında yaşanan finansal durumlar var ve buna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Siz burada sonsuz bir kaynak harcamıyorsunuz ve gelir-gider dengesinde tutmanız gereken bir şey var. ‘Çözün’ bunu demekle olmuyor. Bunun hukuki yapısı var, mali yapısı var ve bir borç var ortada. Burada karşılıklı ortaya konulması gereken kurallar var. ‘Yapın’ demekle olmuyor.
-Sayın Kılıçdaroğlu iktidara geldiklerinde Passolig’i kaldıracağını söylüyor. Suruç ve Ankara’da yaşanan terör olaylarını stadyumlara taşınmasında passolig bir önlem değil midir? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ortaya koyulan ve hoş olmayan bir takım sözler var. ‘Fişleme’ gibi çok farklı anlamlar taşıyacak iddialar ortaya atılıyor. 6222 sayılı Sporda Şiddeti Önleme Yasası Meclis’ten geçerken altında 4 partinin imzası vardı. Elektronik biletin uygulaması ile ilgili sorumluluk Türkiye Futbol Federasyonu’nundur. 2013 yılının Temmuz ayında yapılan bir ihale ile kanunda yer aldığı şekilde uygulanması federasyonundur. Altını çizerek söylüyorum yapılan bir ihale ile hayata geçirilmiştir.
-Ticari bir iş konumuna gelmiştir…
Sadece o anlamda değil. Burada ilk unsur güvenlik unsurudur ve onun bir maliyeti vardır. Ama kulüplerimizin de buradan elde ettiği bir gelir var. Tek taraflı bir şey değil. Türkiye’de futbol, basketbol ve voleyboldaki unsurlar içerisinde ortaya konulan bir şey daha vardır. Ücretsiz verilen bilet bitmiş durumdadır artık.
“STATLARDA YAŞANAN ŞİDDET OLAYLARINDA ÇOK CİDDİ AZALMA VAR”
Statlarda yaşanan şiddet olaylarında çok ciddi azalma var. Seyirci sayısının azaldığını söyleyemezsiniz. Geçen sene Süper Lig’in izleyicisinde yüzde 58, PTT 1.Lig’de yüzde 67 artış var. Siz bugün uçak bileti alırken vatandaşlık numaranızı vermiyor musunuz? Sayın Kılıçdaroğlu’nun uçağa binerken vatandaşlık numarasının verildiğinden haberi yok. Orada bir opsiyon da var, istemiyorsunuz onu kullanmıyorsunuz. Ama bazı eksikleri vardır ve oturulup konuşulur ve uygulayıcı firma ile federasyonun çalışmasıyla olur. Bir şey daha var. Milletin aldığı biletin yüzde 48’i doğrudan kulübün kasasına gidiyor. Çünkü seyircinin alacağı maç biletinden elde edeceği gelirle yapılacak olan bir destek var.
“ONLAR TARAFTAR DEĞİL, HOLİGAN”
Üzülerek söylüyorum Samsun’daki Cumhurbaşkanlığı Kadınlar Basketbol Kupası maçında yaşanan olayları gördünüz mü? O taraftara seslenmek istiyorum. Onlar taraftar değil. Onlar holigan. Bir spor salonu içerisinde meşale yaktılar. Koltukları söktüler. Onların peşindeyiz. Polisimizin yaptığı çalışma neticesinde hepsinin görüntüleri tespit edildi. Sizin salonun içerisinde meşale yakma hakkınız var mı? Yok.
Koltuğu sökerek siz neyi elde etmeye çalışıyorsunuz? Kadınlar maçında ağıza alınmayacak sözler ve küfürler sarfedildi. Bunu engellemeyeceğiz de neyi engelleyeceğiz? Hiçbir şekilde o koltukları sökenlerin peşini bırakmayacağız. Kanundaki ceza neyse hepsini alacaklar. Ailesiyle, arkadaşıyla o maçı izlemeye gidenlerin suçu ne? Ben sayın Kılıçdaroğlu’ndan, ”Statlarda ve sporda şiddeti engellemek için her şeyi yapacağız, onun karşısında duracağız” demesini beklerdim. Ama O “İsteyen istediği sloganı atacak” diyor. Statlarda isteyen istediği sloganı zaten atıyor. Taraftarın orada bir şekilde slogan atması, tempo tutması, koreografi yapması sporun zaten bir parçası. Ama küfür veya şiddet sporun parçası değildir. Tribünden sahaya atılan madde sporun parçası değildir.
“SAMSUNSPOR SİYASET MALZEMESİ DEĞİLDİR”
-Samsunspor’a puan silme cezaları kapıda. Borçlar da malum.’Spor bakanımız var ama bu borçlardan kurtulamıyoruz’ şeklinde yorum yapanlar var. Siz bu konuda ne söylersiniz?
Ben bir siyasetçiyim. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin Gençlik ve Spor Bakanıyım. Samsun milletvekiliyim. Samsun benim memleketim. Şunu açıkça söylüyorum; Samsunspor siyaset malzemesi değildir. Ne başarısı ne de yaşadığı olumsuzluklar siyaset malzemesi değildir. Hangi siyasi partiye gönül vermiş olursanız olun, hangi farklı grup içerisinde yer alıyorsanız alın ama Samsunspor’u siyasete malzeme yapmayın. Bunu açık ve seçik olarak ortaya koyalım. Birileri yetkim içerisinde olup da yapmadığım bir şey olduğunu iddia ediyorsa, bu söylem beni üzüyor. Samsunspor’a neden 3 puan silme cezası verildi? Çünkü bir futbolcuya olan borcuyla ilgili olan konu CAS’a kadar gitti. CAS sporun en büyük karar mekanizmasıdır, yargısıdır. Mevcut başkan sayın Erkut Tutu, bu konuda çok büyük çaba sarf etti. Kendisine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Bugünlerde de çok büyük bir çaba içerisinde çünkü mali anlamda Samsunspor’un sıkıntısı var.
Samsunlulara ve Samsunspor’a gönül vermiş herkese seslenmek istiyorum; hangi siyasi partiden olursanız olun Samsunspor’un başarısında pay sahibi olmak istiyorsanız, gelip de destek olma zamanı şu andır. Geçmiş borçlarla alakalı olarak şu anda bir zaman var. Bununla ilgili Samsunspor’a eğer destek olmak istiyorsanız şu anda tam vaktidir. Samsunspor’a destek olmak istiyorsanız buyurun yapın. Bundan biz mutluluk duyarız. Yaşanılan olumsuz süreçten çıkabilme adına Erkut beyin gerçekten çok büyük bir çabası oldu. Geçmişte Samsunspor’u yönetmekle sorumlu olan kadronun takibi var mı ? hayır.
Şunu algılayamıyorum. Ben Samsun milletvekili ve Samsun’un bir evladı olarak buna karşı bir şey yapabilecek durumda olacağım. Üstelik hükümetin üyesi olacağım ve yapmayacağım öyle mi? Bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Bazı kişiler Samsun’da bunu şu anda siyaseten kullanmaya çalışıyor. Kusura bakmasınlar. Onlar önce kendi işlerine baksınlar. Ben onlarla muhatap olacak da değilim.
“TARTIŞMAK YERİNE BUYURUN KULÜBE DESTEK OLUN”
Geçen sene sezonun sonunda Samsunspor play-off oynadı. ‘Neden Antalyaspor’a orada kupasını verdi?’ diye beni eleştirenler olmuş. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Gençlik ve Spor Bakanıyım. Benim gönlümden geçen ortadadır ama ben bütün kulüplere karşı tarafsızlığımı korumak durumundayım. Kimseyi de itham ettiğim yok. Benim ortaya koyduğum bir duruşum var belli bir siyaset anlayışım var. Bundan da ödün verecek biri değilim. inanıyorum ki herkese karşı da belli bir seviye içerisinde bir duruşum var.
Samsunspor’a destek olmak istiyorsanız, tartışmak yerine buyurun kulübe destek olun. 1 Kasım seçimlerinden sonra bir daha bunu dile getirmeyecek olanlar lütfen bu konuyu istismar etmesinler. Şu anda Samsunspor lider durumda. Bu tartışmalar futbolcu kardeşlerimizin ve yönetimimizin ancak dikkatini dağıtır ve moralini bozar.
-Samsun’da spor vizyonu olarak ne hedefleniyor?
2017 yılındaki İşitme Engeller Olimpiyatları ile ilgili alt yapı çalışmaları hızlı bir şekilde devam ediyor. Burada sayın büyükşehir başkanımızın da çok ciddi çalışmaları var. Bizim de çalışmalarımız devam ediyor. Samsun, fiziki anlamdaki alt yapısıyla çok iyi bir noktaya geldi. Yakında Bafra’daki tesislerimizin, Atakum’daki olimpik yüzme havuzumuzun ve gençlik merkezimizin açılışını gerçekleştireceğiz.
“SAMSUNSPORUMUZ LİGİN İKİNCİ YARISINDA MAÇLARINI YENİ STADINDA OYNAYACAK”
İnşallah ligin ikinci yarısında da Samsunsporumuz maçlarını yeni stadımızda oynayacak. Samsunspor Stadının inşasıyla alakalı bir sıkıntı yok ancak yaz dönemi içerisinde yüklenici firmanın kendisiyle anlaşmış olduğu çelik tedarikçisi firmayla bir sıkıntısı oldu. Firma, taahhütlerini yerine getiremediği için kısmi bir gecikme yaşandı. Onun dışındaki çalışmalarda herhangi bir sıkıntı yok. Şu anda dış cepheyle alakalı olarak çalışmalar devam ediyor. Yüklenici firmanın herhangi bir maddi sıkıntısı yok. Ödenek sıkıntımız yok.
“ULUSAL VE ULUSLARARASI ORGANİZASYONLARIN SAMSUN’A GELMESİ GAYET DOĞAL”
Spor müsabakalarının artık Samsun’da yer alıyor olmasının en önemli sebebi, bu fiziki imkanların gelişiyor olması. Tesislerimizin alt yapı çalışmalarından sonra sporcu yetiştirme bazında da çok ciddi çalışmalarımız olacak. Bunlar zaten devam ediyor. Samsun, sporda çok farklı bir noktaya gelmiş bir şehir olacak. Sadece spor yatırımları değil, uluslararası organizasyonların da çok rahat yapılabileceği bir şehir haline geliyor. 2011 seçim döneminde vaatlerimizle ilgili yaptığımız konuşmalarda otel eksikliğinden söz ediyorduk. Şu anda 2 tane 5 yıldızlı otelimiz var, yeni yapılmış olan 4 yıldızlı otellerimiz var. Bu anlamdaki alt yapıyı oluşturduk. Tesislerimiz de tamamlanıyor. Böylece ulusal ve uluslar arası organizasyonların Samsun’a gelmesi gayet doğal.
“SAMSUN SADECE TÜRKİYE’DE DEĞİL DÜNYADA ADI SAYILIR BİR SPOR KENTİ OLACAK”
Bu anlamda yapılan alt yapı çalışmaları içerisinde raylı sistem çalışmasını da büyükşehir belediye başkanımız hızlı bir şekilde devam ettiriyor. İnşallah 2017 İşitme Engelliler Olimpiyatları’nda bu yatırımların karşılığını da göreceğiz. Her gelen yabancı veya yerli misafirlerimiz Samsunumuzu hem görecekler hem de ekonomisine katkıda bulunacaklar. Samsun bu yatırımlar neticesinde sadece Türkiye’de değil dünyada adı sayılır bir spor kenti olacak. Bunun ne kadar önemli olduğunu ve neler getireceğini de gelecekte inşallah hep beraber göreceğiz. İnşallah, yapılan ulusal ve uluslararası organizasyonların bir şehrin ekonomisine ne kadar katkı verdiğini birinci elden yaşama imkanımız olacak.