22 Ekim 2015
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Kayserispor-Fenerbahçe maçında Fenerbahçeli küçük taraftar Berkay Çoban’ın yaşadıklarını çok üzücü ve düşündürücü bir olay olarak değerlendirirken, “Spordaki şiddete, olumsuzluğa karşı bir duruş ortaya koymamız gerekiyor. Bu holiganların gerekli cezaları alması lazım, özür dileyerek kurtulamazlar” dedi.
Habertürk Televizyonu’nun canlı yayın konuğu olan Bakan Çağatay Kılıç, siyasetten, spora güncel konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Çağatay Kılıç'a, yöneltilen sorular ve yanıtları ise şöyle:
-1 Kasım’a doğru giderken, zorlu bir süreç yaşadık önceki gün Kayserispor- Fenerbahçe maçında Berkay’ın yaşadığı olumsuzluklar spordan da önemli olarak, bir baba olarak ne hissetiniz?
Ben Berkay’ın babası Ramazan Bey’le görüştüm. Birinci elden bilgi aldım. Bir babadan, bir babaya bilgilerimizi aktardık. Çok üzücü ve düşündürücü bir olay. Spordaki şiddete, olumsuzluğa karşı bir duruş ortaya koymamız gerekiyor. Bunda sporcusundan, yöneticisine, sahaya giden seyircisine kadar herkesin sorumlu olduğunu biliyoruz. Daha önce sahaya yabancı madde atılmasıyla ilgili bazı önlemler alındığında, ciddi yaptırımlar getirildiğinde, tepkiler olmuştu ve ben oradaki top toplayıcı çocuğa bir şey gelse ne yaparsınız? dedim. Bu yavrumuz daha dört yaşındayken böyle bir travma yaşadı. Bir takımın taraftarı olduğu için birileri ona tepki gösterdi. Daha sonra babasına “Ben Volkan’ı alkışlarsam beni burada döverler ” tarzındaki bir korkuyu yaşaması hepimizi düşündürmesi gerekiyor. Örneğin, toplu tezahüratlardaki “çirkin tezahüratlar” konusu, bunu çok açık ve sert bir biçimde dile getirdik, toplu halde küfür etmek için oraya gitmeyin! Bunun örneği yaşandı, bu yavrumuz bundan etkilendi. İnşallah Fransa’da milli takımımızın maçlarını seyretmek üzere misafir edeceğiz ailesiyle. Böylece farklı bir mutluluk yaşamasını ve ay yıldızlı bayrağın altındaki mücadeleye şahit olmasını sağlayacağız.
-CHP Seçim bildirgesinde biz iktidara gelirsek Passolig’i kaldıracağız diyor. Neden toplumda böyle bir talep var Passolig’in kaldırılmasıyla ilgili?
Elektronik biletin uygulanması sorumluluğu tamamen Futbol Federasyonundadır. Ama Kayseri’deki bu olaydan sonra bu soruya verilecek cevap ortada. Tartışılacak şeyin altında imzanız var ve bunu kaldıracağız diyorsunuz. O zaman neden imza attınız? Elektronik biletin altındaki imza bu tip olumsuz, sportif olmayan hareketleri ortadan kaldırmak için. Siz bunu dile getirdiğiniz zaman Berkay’ın babası sorar, “Çocuğumun karşısına çıkıp bu hareketi yapanın cezasını ben nasıl vereceğim?” diye.
“E-BİLET KARABORSAYI BİTİREN BİR UYGULAMA”
-Passolig’in haricinde bir sistem yok mudur?
Tartışılmaya çalışılan şey ne biliyor musunuz? Bu işi tartışmaya çalışanlar herhangi bir para ödemeden bedava bilet alanlar. Bu işin içinde olan farklı gruplar. Aynı zamanda statlarda şiddetin, olumsuz hareketin içerisinde olanlar… Bunun dışındakiler neden böyle bir şeyi dile getirsin. Özellikle karaborsa bileti bitiren bir uygulama bu.
“BU OLUMSUZ HAREKETİ YAPAN KİŞİ ÖZÜR DİLEYEREK KURTULAMAZ”
-Tribünler boş deniliyor…
Bu seneki rakamlara baktığımızda geçen seneki rakamın yüzde 60 üzerine çıkmış bir seyirci kitlesi var. Seyirci futbolda takımını desteklemeye, güzel futbola gelir. Biz istiyoruz ki aileler gitsin. İnsanlar ailecek maçları takip etsinler. Bunu sağlamak için de böyle bir şeyi yapmamız gerekiyordu. Bazı ülkelerde tribünden ses maytabı atıldı diye 3 ay soruşturma açıldı. “nasıl atıldı bu ses maytabı deniliyor” Biz de meşaleler atılıyor. Biz de çok olumsuz tezahüratlar yapılıyordu, çok şükür bunda ciddi manada azalma var. Burada emniyete olduğu kadar yargıya da büyük görev düşüyor. Kanunun kendilerine verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanarak bunu önünde durmaları gerekiyor. Bu olumsuz hareketi yapan kişi özür dileyerek kurtulamaz. Kanunun kendisine vereceği ceza sonuna kadar işletilecektir. Bunun da takipçisi olacağız.
“BUNLAR AMİGO DEĞİL HOLİGAN”
-Berkay’a bunu yapan amigodan bahsediyorsunuz…
Berkay’a bunu yapana amigo diyorlar ama aslında o amigo değil. Bunun karşılığı futbol teriminde holiganizm. Bunlar holigan. Bunlar taraftar değil. Bunlar farklı şeyleri ortaya koyan kişiler. Taraftar maça gidip, slogan atıp, marş söyleyip, takımını destekleyen, ateşleyen, futbolculara, kulübüne destek olan kişidir, zarar veren değil.
-Sportif başarılar birleştirici unsur. Ama ne yazık ki, Türkiye’deki gerilim yükseldi ki stadyumlara da yansıyor. Aynı şeye sevinemez olduk. Konya’daki milli maç sırasında Ankara’da ölenler için saygı duruşu sırasında yaşananlar. Islıklamalar… Yaşananlar insanların vicdanını rahatsız etti. Neden acıda kederde birleşemiyoruz. O olay için ne söyleyeceksiniz?
Statlarımızda ve spor müsabakalarındaki şiddeti ve olumsuz hareketleri engellemek üzere bir takım yasal değişiklikler yapıldı, bunlar devreye girdi. Futbol statlarımızda geçmiş dönemden daha az şiddet var. Bunu kabul etmemiz lazım. Yabancı maddelerin sahaya atılması konusunda çok ciddi bir azalma var. Hatta artık bitti noktasına geldi diyebiliriz. Konya’daki milli maça gitmedim. Ama giden arkadaşlarımızla görüştüm. Televizyondan bazı şeyleri duyduk ve gördük. Stadın farklı yerlerindeki arkadaşlarımızın anlattığına göre aslında orada bireysel bir takım şeylerin yapıldığını, ciddi bölümde taraftarların da bunun durması için bir tepki gösterdiğini ortaya koyuyor. Olmasa daha iyiydi. Ama herkes aynı şeyi düşünecek diye bir şey yok. Ama bunun neden olduğunu da iyi görmek lazım. Madem siyasetçiyiz, burada siyası şeyler de söylememiz gerekiyor. Sayın Demirtaş’ın menfur terör saldırısından sonra yaptığı açıklamaların da bu anlamda birtakım etkisi olmuş olabilir. O sorumluluğunda farkında olması gerekir.
-Bu son dönemdeki terör saldırıları. IŞID’e, PKK’ya katılan gençler… Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak gençleri bu terör örgütlerinden kurtarmak için, o yola hiç yönlenmemesi için neler yapıyorsunuz?
Şu anda yaptığımız birçok proje, faaliyet var. Örneğin gençliğe yönelik yaptığımız bağımlılığa karşı yaptığımız mücadele var. Uyuşturucu ticareti bir insanlık suçudur. Terör bir insanlık suçudur. Bir terör örgütünün uyuşturucu ticareti yapmasını açık açık konuşuyor ve söylüyoruz. Sırtını terör örgütüne yaslayanlar acaba buna ne diyecekler. Özellikle dış ülkelerde, ‘devletler anlamında söylemiyorum bunu’ bazı siyasiler ve bazı basın kuruluşları terör örgütüne terör örgütü demiyor. Ama bu terör örgütünün aynı zamanda uyuşturucu ticareti yaptığı, insan kaçakçılığı yaptığını dile getirdiğimizde ne cevap verecekler acaba. Bizim örneğin 205 tane gençlik merkezimiz var. Bu sene 91 tanesini daha bitirip, önümüzdeki sene bitirilecek olanlarla birlikte sayıyı 355’e çıkaracağız.
-Ne yapılıyor şimdi bu gençlik merkezlerinde?
Bir çok sportif ve sanatsal faaliyetlerimiz var. Ama her şeyden öce gençleri bulundukları yerde bir araya getirici bir unsur. Gençlerimiz birbirlerini tanıyorlar. Yaz döneminde yaptığımız gençlik kamplarında bu yıl 50 bin gencimizi misafir ettik. Artık onları sadece yaz dönemi için değil kış dönemi için de kamp yapmak için hazırlıyoruz. Böylece ülkemizin farklı coğrafyasından gelen gençlerimiz birbirlerini tanıyacaklar. Terörün panzehiri birbirini bilmek tanımaktır. Gençler bir araya geliyorlar bizim kamplarımızda ve öyle güzel anlar yaşanıyor ki o kadar duygusal anlar yaşanıyor ki bunların sayılarını artırıyoruz, artırmaya da devam edeceğiz.
-Her şeyden önce BESYO mezunlarının size çok sayıda sorusu var. Bin kadro için ne zaman atama yapılacak diye soruyorlar.
BESYO mezunlarıyla ilgili olarak 2017 yılına kadar aslında planlanmış olan bir kadro yoktu. Kadro planlaması çerçevesinde bakanlığımıza verilmişti ve kullanılmıştı. Biz BESYO mezunu kardeşlerimizden gelen talepler üzerine Maliye Bakanlığımız ile yaptığımız görüşmeler neticesinde 2017’ye kadar alınmayacak BESYO’lularla ilgili bin yeni kadro aldık.
- Ataması yapılmadı galiba
Son rötuşları yapılıyor şartların. KPSS'nin temel olacağı ve mülakatın da olacağı bir sistem olacak ki biz bunu geçen sene Kredi ve Yurtlar Kurumu'nda 900 tane sözleşmeli personel alımında yaptık. Çok da başarılı bir süreçten geçti. Başlayan 900 sözleşmeli personelimizden 860 tanesi hala ayrılmadı. Aynısını burada da uygulayacağız ve bin kadroluk hakkımızı ilk önce KPSS temelli ama daha sonra mülakatla yapacağımız bir alımla gerçekleştireceğiz.
“SPORUMUZUN TEMİZ OLMASINI İSTİYORUZ”
-Spor Bakanlığı ve Spor Genel Müdürlüğü olarak dopingli atletler Aslı Çakır Alptekin ve Nevin Yanıt’ın antrenörlerin ve kulüplerinin verilen 2 milyon 229 bin TL’den fazla ödülün iadesi söz konusu. Dopingli çıkmaları çok büyük bir sorun ve Türk sporuna leke. Daha önce de dopingli çıkan sporculardan bu ödüller istenmedi bizden neden istemiyor diye bir tartışma var.
Spor Genel Müdürlüğümüz yaptığı işlemi yasal mevzuat çerçevesinde gerçekleştiriyor. Bununla ilgili bir açıklama da yapacaklar. Biyolojik pasaportun devreye girmesinden sonra dopingle mücadelede durum biraz değişiklik göstermeye başladı. Biyolojik pasaport verileri anlık olarak ortaya koymuyor. Daha uzun zamanı tarayan verileri inceleyen bir olgu olduğu için bazı farklılıklar meydana gelmiş vaziyette. Oradaki mevzuat açıklamaları da yapılacak. Benim asıl söylemek istediğim; dopinge sıfır tolerans duruşumuzun bu noktadan sonra da devam edeceği. Bu anlamda da şu anda gerçekten başarılı gidiyoruz. Yurtdışında bunun takibini WADA yapar ve Türkiye’deki laboratuvarımızda tekrar WADA sertifikasını almış durumda. Bu anlamda yaptığımız çalışmalar devam edecek. Bizim istediğimiz bir şey var, sporumuzun temiz olması. Bizim için amaç bu.
-Bu doping olayları spor sevincimizin üstüne gölge gibi düştü. Önce seviniyoruz daha sonra mahcup oluyoruz…
Bu bir mücadele ve biz 2012 Olimpiyatlarından sonra bu mücadeleyle yüzleştik. WADA’nın başkanı Türkiye’ye geldiğinde, ‘Dopingle mücadele etmek isteyen ülkeler Türkiye’yi kendine örnek alsın’ dedi. Biz şu anda iki sene önceki noktada değiliz, çok daha iyi bir noktadayız. Bu anlamda hem sporcularımız hem antrenörlerimiz hem de bu alanda çalışan tüm birimlerimiz çok ciddi bir çalışma içerisinde. Bazı yerlerde hala çıkıyor evet ama onları iyi incelemek gerekiyor. Çok ciddi bir anlamda düşüşün olduğunu görüyoruz ama bu bilinçlendirme ve eğitimle alakalı bir şey. Sadece kasıtlıdan bahsetmiyorum. Farkında olmadan yapılan olumsuzluklar var hatta sporcularımızın geçmişte farkında olmadan rakipleri tarafından tuzağa düşürüldüğü de oldu tabiri caizse. Sporcularımızı çok erken yaşta eğitip onları duyarlı hale getirmek de en büyük görevimiz
-A milli Futbol Takımı’nın primine yönelik Ankara barosundan Sedat Vural adlı avukat Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. Primin anayasal eşitliğe aykırı olduğunu söylüyor. Bu konu hakkındaki yorumlarınız nelerdir?
Tabii bu primi veren TFF’dir. Karşıya dava açan da dediğiniz avukat bey. Acaba neden böyle bir girişimde bulunduğunu avukat beye sormak lazım? Gerçi anayasal eşitlikten bahsediyor ama prim sistemleri malum federasyonların veya kulüplerin kendi aralarında sporcularına daha fazla teşvik etmek için kullandıkları bir unsur. Bu, hepimiz tarafından biliniyor. Orada öyle bir tasarruf olmuş. Nasıl bir yol izleneceğinin göreceğiz. Ben bu anlamda sporcularımızın ve futbolcularımızın şevklendirilmesi noktasında bir olumsuzluk görmüyorum ama tabii ki bunun belli bir takım belki de önceden belirlenmiş oranlar içerisinde yapılması da gündeme gelebilir. O ayrı bir şey.
- Futbol Türk sporunda hep kayırılır ya…
Ama dünyada da öyle. Çünkü şöyle bir şey var. Bu durum, ortaya çıkarttığınız ekonomik değerle de alakalı bir şeydir. Bugün baktığınızda örneğin ABD’de veya Avrupa’da branşlar arasında farklı ölçekler ortaya çıkıyor. Dünyada en çok gelir elde edilen branşlardan biri de futbol. Futbolun ekonomik açıları var. Bu anlamda da bundan dolayı buradaki şeyler biraz daha farklı ortaya çıkabiliyor. Tekrar söylüyorum, belki bu anlamda bir belli değerlendirme yapılıp bazı standartlar getirilme konusunda bir şey yapılabilir. Özellikle Avrupa futbolunda bu belli dönemlerde çok ciddi tartışıldı. Maddi anlamdaki çok fazla erken yaşta elde edilen getirinin belki olumsuz etkilerinin de olabileceği tartışılırdı. Bu sosyolojik ve psikolojik bir durumdur. Bu anlamda tabii kulüplere, antrenörlere, teknik direktörlere büyük görevler düşüyor. Bunun için bu bağlamda olaya bakılabilir. Yoksa onların ülkemizin bayrağını ve herkesin kendini bağlı hissettiği bu formaya karşı ortaya koydukları çabaya karşılık da tabii ki belli bir geliri olacaktır.
-Fatih Terim ile de görüşmüşsünüzdür. O anları anlatır mısınız?
Tabii o günlerde hatırlayın ülkemiz daha farklı bir noktadaydı ama şunu görebiliyorsunuz gerçekten. Tabii yoğun bir duygu oluyor. A Milli Takım’ın bu sürece başladığı zaman belli zamanlarda ümidini kaybedenler oldu. Eleştiri üstüne eleştiri yapanlar oldu. Tabi onun sonucunda insanlarda doğal olarak bu yorumlardan etkileniyorlar. Böyle bir başarının gelmesi sonucunda. Ben özellikle hem futbolcularımızı, hem teknik kadroya gerçekten teşekkür ediyorum. Özellikle son üç maçta ortaya konan birlik, beraberlik ve motivasyon takımımızın çok daha büyük başarılara imza atabileceğinin de göstergesi oldu. Bu başarılara çok da ihtiyacımız olan bir dönemdi. O anda yaşanan o duygular gerçekten yoğun duygular ama şunu bilmemiz lazım; bu ülkenin sevinci, bayrağımızın en üst noktalarda dalgalanması için milletimizin kendini iyi hissetmesi için milli duygularla ortaya konan bir çaba. Bu anlamda da onlarda bu hissi görüyorsunuz. Göğüslerinde taşıdıkları ay-yıldızlı bayrağı en iyi noktalara taşımak için büyük gayret sarf ediyorlar. Tabii onun yansıması olarak da ciddi anlamda duygusal bir atmosferin içerisinde oluyorlar. Ümit ediyorum ki 2016’da Fransa’daki Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde çok büyük başarılara imza atarız. A milli futbol takımımız geçmişte dünya kupasında çok büyük başarılara imza attı. Kulüpler bazında başarılar oldu. İnşallah bunun arkası da gelir.
“GENÇLERE HİÇ BİR ZAMAN YALNIZ OLMADIKLARINI SÖYLÜYORUZ”
-Gençler bu seçimlerde kilit bir rol üstleniyorlar. 330 bin yeni seçmen var. Siz gençlerin oylarını almak için neler yapıyorsunuz ya da gençler sizden ne istiyorlar?
Gençlerin sadece bu dönem içerisinde değil, her zaman önemleri büyük olmuştur. Özellikle bizim için büyük olmuştur. Zaten 13 yıldır Türkiye’de yapılan değişikler ve çalışmalardan en çok pay alan, yeniliklerle tanışan gençlerimiz olmuştur. Ortaya koyduğumuz seçim beyannamemizde de gençlerle ilgili çok ciddi anlamda yenilikler getirdik. Onlara istihdam alanında yeni bir takım şanslar tanıdık. Biliyorsunuz seçilme yaşının düşürülmesi noktasında biz meclis anayasa komisyonuna teklifimiz oldu. Başka bir siyasi partinin gençlerimizin bu teklifine karşı verdikleri örneklemelerinde nasıl yaşandığını hatırlıyoruz.
-Çok genç bir isimsiniz. Gençler de yaş olarak sizi mutlaka kendilerine yakın hissediyorlardır. Size neler söylüyorlar?
Gençlerimizin özellikle sosyal paylaşım siteleri ve internetle ilgili çok talepleri oluyor. Bu anlamda da zaten seçim beyannamemize internetin kullanımı noktasındaki ücretlendirmelerin gençler için ücretsiz olacağı yönünde eklenmiş olan bir vaadimiz de var. Yurtlarımızda zaten ücretsiz internet kullanıyorlar. Bu anlamda onların özellikle gelecekte istihdam anlamında kendilerini geliştirmeleri için bugünden itibaren gelişimlerini kişisel gelişimlerini sağlayabilmek için onlara bu imkanları daha fazla verme noktasında çalışmalarımız sürüyor. Onlara hiçbir zaman yalnız olmadıklarını her zaman bizimle beraber olacaklarını söylüyoruz.