14 Ocak 2016
İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda yaşanan terör saldırısını lanetleyen Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, “Bu bizim huzurumuza, barışımıza aynı zamanda birliğimize beraberliğimize ve ortaya koyduğumuz değerlerimize yapılan bir saldırıdır'' dedi.
Bakan Çağatay Kılıç, Strateji Üreten Kuruluşlarla Gençlik Çalıştayı’nda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Çağatay Kılıç, çalıştayda yapılan çalışmaların hazır bir metin üzerinden değil, katılımcılar tarafından tartışılarak oluşturulacak bir metin üzerinden götürülmesinin önemine işaret ederek, çalıştayda ortaya çıkacak metnin, hem ülkemiz, hem bölgemiz hem de tüm dünyaya katkı sunabilecek bir yapının ortaya çıkmasını sağlayacağını vurguladı.
''İstanbul'da meydana gelen terör saldırını şiddetle lanetliyorum''
İstanbul Sultanahmet’te meydana gelen terör saldırısını kınayan Bakan Çağatay Kılıç, şöyle konuştu:
“ İstanbul’da meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybeden, orada ülkemizi ziyaret eden ve bizim misafirimiz olan tüm insanlara Allah rahmet eylesin, tüm ülkemizin başı sağ olsun. Bu ülkemize yönelik bir saldırı. Bu bizim huzurumuza, barışımıza, aynı zamanda birliğimize berberliğimize ve ortaya koyduğumuz değerlerimize yönelik bir saldırıdır. Bu terör saldırısını yapanları şiddetle lanetliyorum. En kısa sürede bu saldırıyı gerçekleştiren caninin, temasta olduğu kişilerin, azmettirenlerin yakalanması için çalışan tüm kuruluşlarımıza başarılar diliyorum.”
''Sivil bir anayasaya ihtiyacımız var''
Bakan Çağatay Kılıç, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu vurgularken, “Bizim sivil bir anayasaya ihtiyacımız var. Tüm halkı kucaklayan bir anayasaya olmalı. Biz bir kanunlar manzumesi değil, yol gösteren genel çerçeveyi çizen, ruhunu da milletin değerlerinden alan, bu milletin geleceğe yürüyüşünde aydınlatacak olan ve geleceğe taşıyabilecek bir anayasa ve ruhu diyoruz” dedi.
“Üzerimizde yeni anayasa yapmak gibi bir sorumluluk var”
Bakan Çağatay Kılıç, yapılacak yeni anayasanın numaraların, rakamların değil, içeriğindeki ruhun önemli olduğunu ifade ederken, “Anayasa, ülkemize, gençliğimize, milletimize ne katabilir? Bunu değerlendirmemiz gerekiyor. Bizim üzerimizde yeni anayasayı oluşturmak gibi bir sorumluluk var. Evet, siyaset kurumu buna ön ayak olması gereken kurum. Sayın Cumhurbaşkanımızın zaten yıllardır ortaya koyduğu bir irade var. Ve bununla ilgili bir çalışma da var. Bundan 5 - 6 yıl önce oluşturulmuş çalışmalar, üzerinde fikir alışverişleri yapılmış müzakere edilebilecek metinler var” diye konuştu.
TRT Genel Müdürü’nün odasını basan CHP’lilere eleştiri
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ve bazı CHP’li milletvekillerinin TRT Genel Müdürü Şenol Göka’nın makam odasını basmasını da sert sözlerle eleştiren Bakan Çağatay Kılıç, şöyle konuştu:
“Kendilerinden başka hiçbir düşünceyi doğru görmeyen, sadece kendilerininkini doğru gören, ama yeri geldiği zaman en ağar eleştiri getirdikleri hiçte eleştiri getirdikleri noktadaymış gibi düşünmeden daha farklı şekilde yansıtanlar var. Dün TRT'de yaşananlar örnek, gidip de ülkenizi yurt dışında şikayet ettiğiniz eylemin en kabul edilemez halini, siz gerçekleştiriyorsunuz. Ondan sonra niye inanılabilir değiliz diye düşünüyorsunuz. İşte bu noktada ortaya koyduğunuz yaptığınız ile söylediğiniz aynı değilse yaptığınız bir anlamı olmuyor. Çünkü orada bir samimiyet olmuyor.”'
Siyasi başarının temelinde samimiyet olduğunu dile getiren Bakan Çağatay Kılıç, “Ortaya konan samimi duruşun, yaşantının, yaklaşımın, eleştirel anlamda olduğu zaman verilen samimi tepkinin de altında yatan bir bağ var. İnanıyorum ki sizin bu gün burada yaptığınız samimi çalışmanın gençliğimize, milletime büyük bir katkısı olacaktır. Gönüllülük, katılım ve değerler anlamında ortaya koyduğunuz çalışmanın inanıyorum bizim ulaşmak istediğimiz ''asımın nesli'' vizyonumuza büyük katkı sağlayacak. Bizim amacımız istişareleri daha yoğun ve daha fazla yapmak. Birbirlerimizin fikrinden haberimiz olmaz ise suni gündemlerde debelenir dururuz. Sonra o suni gündemlerin hiçbir gerekliği olmadığını anladığımızda da yürümüş gitmiş olur” şeklinde konuştu.
''Biz hiçbir zaman şiddetten yana olmadık olamayız''
Bakan Çağatay Kılıç, son günlerde bazı çevrelerin üniversiteleri karıştırmak istediğine işaret ederek, “Son günlerde üniversitelerimizde ayrılıkçı ve birbirine karşı tahammülü olmayan fikir yapılarının fiziki yapıda ortaya koymaya çalıştıkları şiddet ile karşı karşıyayız. Hepimizin ve hepinizin üzerinde vakur bir şekilde onurlu bir şekilde dik durmak sorumluluğu var. Biz hiçbir zaman şiddetten yana olmadık olamayız. Ama hakkımızı fikrimizi sonuna kadar savunacağız. Ve bunu kanunlar çerçevesinde yapacağız. Ama kanun dışına çıkanlar onlar zaten yargıda hesaplarını verecekler” dedi. Bakan Çağatay Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz fikrimizi düşüncemizi ortaya koyarken ve savunurken, üzerimizdeki medeniyet sorumluluğunu bilerek hareket edeceğiz. Şunu da unutmayalım hakkını savunmak için yapılan protesto da bir kültür dür. Benim fikrimi ortaya koymak hakkım, bunu yeri geldiği zaman tepki koyarak koymak gerekiyorsa bunun da en güzelini en doğrusunu ve aynı zamanda sonuç elde edebilir olanını yapmakta görevimiz. Bu nedir barışçıl, demokratik haklar çerçevesinde sesini duyurmaktır. Kanun dışına çıkanların karşısına geçip de onlar ile ilgili işlem yapmakta emniyetin ve yargının görevi. Bunu yapmakta, sivil toplumun bizin görevimiz değil.Bu anlamda bu tip olumsuzluklar içerisine girenler ile alakalı üniversitelerimize gençlerimize alakalı her zaman sesimizi yükselteceğiz ve her zaman dik duracağız. Hiçbir şekilde geri durmadan bunu söyleyeceğiz dik duracağız. Hakkımızı da savunurken aslında onların da hakkını savunduğumuzu bileceğiz. Biz eğer hakkımızı savunmak için ortaya çıkmaz isek onlar hangi haklarını kaybedeceklerinin farkında bile değiller.”
“Kazdığın hendeklere bomba yerleştirerek kimin hakkını savunuyorsun?”
Bakan Çağatay Kılıç, Güneydoğu Anadolu’nun bazı illerinde PKK’lı teröristlerin hendekler kazarak, bombalar patlatarak güvenlik kuvvetlerimizi şehit ettiklerini ve bazı siyasilerin de bu hendekler üzerinden siyaset yaptığını belirterek, “Ülkemizin çeşitli yerlerinde çukur kazanlar, gelip de kamu düzenini bozduklarında emniyet ve güvenlik güçleri müdahale ettiğinde nasıl böyle bir şey söylediklerini ben anlamıyorum. Kamu düzenini tahsis etmek üzere harekete geçmek zorunda olan devletin kurumlarına hakkımızı ihlal ettin diyorsun. Ama sen orada çukur kazarak, ortalığı kapatarak logar kapaklarının içerisine silah yerleştirerek kimin hakkını savunuyorsun. Hak böyle savunulmaz” şeklinde konuştu.
Hak arama konusunda başörtüsü yasağının olduğu dönemi örnek gösteren Bakan Çağatay Kılıç, “Türkiye'de suni bir gündem içerisinde başörtülü evlatlarımızın üniversite eğitimlerini alamama noktasındaki engel olduğunda ortalık yakıp yıkılmadı. Kanun dışına çıkılmadı. Huzur bozulmadı. Demokratik bir biçimde hak arandı. Haklar geldiğinde ve elde edildiğinde de en vakur şekilde de konu burada bitmiştir konu kapanmıştır dendi hayat yürüdü. Halkın böyle bir derdi olmadığından bir anda kapandı gitti. Kimse de bunu tartışmıyor ama konunun sosyolojik açıdan incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kadar bir anda yok olan bir yasak hatırlamıyorum. Bir gün vardı. Ertesi gün yok toplumda tepki yok. Demek ki bu toplum tarafından kabul edilmeyen bir şeymiş” diye konuştu.
Protestonun demokratik bir hak olduğunu ve bu çerçevede yapılması gerektiğine dikkat çeken Bakan Çağatay Kılıç, sözlerini söyle sürdürdü:
''Bu anlamda vakur ve onurlu bir duruş ile ortaya konan her fikir, demokratik haklar çerçevesinde gerçekleştirilecek protestolar yapıldığı zaman bir anlam ifade eder. Siz hakkın, hukukun, edebin dışına çıkarsanız ortaya koyduğunuz hukukun bir anlamı kalmaz. Kamu huzurunu bozmaktan başka bir şey yapamazsınız. Bizim gençlerimize erken yaşlarda bunları anlatmamız, hatırlatmamız gerekiyor. Çünkü milli gururumuz var. Milli ve manevi değerlerimiz diyoruz. Manevi değerlerimizin içinde haklarımızı da en iyi şekilde savunmak vardır. Ama yine medeniyetimize uygun şekilde bazen istememekte dilimizi ısırmamız, istediğimizi yüreğimizde taşımamız gerekiyor. Bazen sabretmemiz gerekiyor. Bazen zorlanabiliriz ama o zorluğun sonrasında nasıl bir getirinin olabileceğinin de anlatılması gerekir. Çünkü ortaya koymuş olduğunuz ve tüm milletin tüm insanlığın faydalanabileceği hayırlı bir işin sonucundaki o hayıra ulaşmış olmanın huzuru hiç bir ödülle, hiç bir dünyevi payeyle ölçülemez.”