02 Mart 2016
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç TRT Spor’da Ersin Düzen’in sunduğu özel yayında canlı yayın konuğu oldu. Bakan Çağatay Kılıç’ın TRT Spor’un sorularına verdiği yanıtlar şöyle
Sporun, siyasetin gündemi yoğun. Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Derbi ile başlayalım. Fenerbahçe – Beşiktaş derbisini takip edebildiniz mi?
Bazı bölümlerini izledim. Baştan sona izleme imkanım olmadı. Yoğun bir gündem içerisindeyim. Önemli pozisyonları takip etme imkanım oldu. Güzel bir derbi olduğunu düşünüyorum. Önemli olan güzel bir futbol sergilenmesi. Takımların mücadelelerini en iyi şekilde ortaya koymaları. Mücadelenin sonunda futbolun o şölen havasının yaşanması.
Nasıl buluyorsunuz şampiyonluk yarışını? Fenerbahçe ile Beşiktaş şu an yalnız görünüyor…
Öyle görünüyor. Puan durumuna baktığımızda önümüzde oynanacak olan maçlara baktığımızda iki takım arasında geçecek olan bir şampiyonluk yarışı var, Süper Lig açısından. Tabi sadece Süper Lig’i düşünmemek lazım. PTT 1. Lig’de de takımlarımız mücadele ediyor. Orada da birbirine çok yakın puanlar var. Önümüzde yoğun geçecek bir dönem var diye düşünüyorum. Süper Lig’e çıkmak için ortaya konulacak bir mücadele var. Puan durumuna göre 10’a yakın takımın mücadelesi devam edecek. Orada da büyük bir heyecan olacak. Süper Lig’e baktığımızda iki takımın arasında geçecek bir mücadele söz konusu…
Sahada takımların birbirleriyle olan mücadelesi güzel fakat, derbiden sonra tribünlerde edilen ve sonrasında Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında iki kulübün yapmış olduğu açıklamalar var. Az önce de Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman bu konuda sıkıntılarını dile getirdi. Sadece Fenerbahçe ile Beşiktaş’a özel değil de bütün tribünlerde yıllardır süregelen, bizler de yol göstermeye, önüne geçmeye çalışıyoruz… Cezalar veriliyor ama bir türlü sorun çözülemiyor, ne yapmamız lazım?
Şunu açık yüreklilikle dile getirmek lazım. Söz konusu olanlar tezahürat değil, affedersiniz bunlar küfürdür. Bu olumsuz tavırları bir kere amasız, sebep, bahane aramaksızın hepimizin kesin dille reddetmesi gerekiyor. Herkes kendine bir bahane arayabilir. Bunun bahanesi yok, olmamalı. Hiçbir kulüp başkanı, yöneticisi, futbolcusu, spor insanı açısından bunun kabul edilir bir yanı yok. Cezalarda geçen seneye nazaran ciddi bir düşüş var. Bunu göz ardı edemeyiz. Ama istediğimiz noktada değiliz. Çok kolay eleştiri yapıyoruz, aslında. Diyoruz ki; ‘Ortaya konulan çabalar yetersiz, çabalar yeterince cevap vermiyor’ hepimiz gerçekten bunun önüne geçmek için çaba sarf ediyoruz ama futbolun içinde olan aktörler buna ne kadar destek veriyor... Bu önemli bizim için. Hiçbir bahane aramadan tek cümle; ‘Biz bunu kabul etmiyoruz. Bunu yapanları da taraftar olarak görmüyoruz’ ve bunun arkasında durmalıyız. Türkiye’de yıllarca futbol, spor camiasının içerisinde bulunan, bir çok sporcuya destek olmuş, yol göstermiş bir spor insanı hakkında kim olursa olsun, insana ya da insanlara hakaretvari hiçbirimizin kabul etmediği bir takım sözler söyleniyor. Bunu hiçbirimizin kabul etmemesi gerekir. Bunun bahanesi de yoktur. Ben zaten bunu hiçbir kulübümüzün ve yöneticimizin kabul edeceğini düşünmüyorum. Taraftar olarak takımını desteklemek için orada bulunduğu sırada bu tip bir saldırıya maruz kaldığını düşünenlerin de sesini çıkarması gerekiyor.
"Bu tip davranışlar içerisine girenlerin hem emniyetimizle hem yargıyla sonuna kadar takipçisi olacağız"
Yakın zamanda futbol dışındaki salon müsabakalarında da olumsuz şeyler yaşandı.
Statlarda kendilerine yer bulamayanlar belki buralara gidebileceklerini düşünüyorlar ama, oralara da gidemeyecekler. Bunu önlemek için yasanın kapsadığı alan içerisinde çok ciddi çalışmalarımız devam ediyor. Bu tip davranışlar içerisine girenlerin hem emniyetimizle hem yargıyla sonuna kadar takipçisi olacağız. Samsun’daki bir basketbol maçında olumsuz bir şey yaşandı. O gün demiştim. Bunun sorumlusu adalet önünde hesap verene kadar bunun peşini bırakmayacağım ve bırakmıyorum. Savcılarımıza da seslenmek istiyorum. Yasanın kendilerine vermiş olduğu yetkiyi kullansınlar. Bu dünyada böyledir.
Neden kullanmıyorlar peki?
Bir alışma sürecinden geçildi o da önemli tabi. Yasanın çıkmış olmasından sonraki süreçte üzerlerine yüklendikleri bazı sorumluluklar var ama… Avrupa’dan örnek vermek hoşuma gitmiyor ama. Avrupa’da bu tip olaylara karışmış olan kişiler, taraftar demiyorum üstüne basa basa taraftar kelimesini kullanmıyorum, uluslar arası maçlarda pasaportlarını karakollara teslim edip imza atmak zorundalar. Niye, milli takımların maçlarına gitmesinler diye. Takımlara yönelik bu tip olumsuz hareketlerde olan bu kişiler yine maç günü belli bir adli kontrol çerçevesinde nerede olduklarını beyan etmek zorundalar. Kanunun size verdiği yetki belli. Bunu ona göre kullanın. Sporu barış, kardeşlik ve aynı zamanda ülkemizin gelişimi için bir araç olarak görüyorsak, ki öyle görüyoruz, maçlara gidip takımınızı destekleyeceksiniz ama taraftar olacaksınız. Bunu olumsuz anlamda kullananlara karşı biz zaten cevabı veriyoruz.
Yasanın uygulanması demek aynı zamanda 3-4 taraftarın meydana getirmiş olduğu olaylar nedeniyle tüm tribünün kapanmasının da önüne geçilir…
Buna öncülük eden kişiler çok fazla değil. Bunlar, kulüpler, emniyet, adalet tarafından iyi takip edildiği taktirde ortaya çıkarılır. Spor için, gençlerimiz için bu kadar yatırım yapıyoruz. Niye yapıyoruz bunları. Gençlerimiz, çocuklarımız bir araya gelsin, spor yapsın, sosyal aktivite yapsın. Bunun için yapıyoruz. Bir stat niye yapılır. Orada futbol şöleni yapılsın diye. İnsanlar bir araya gelsin, farklı bir hava yaşasınlar, aileleriyle güzel bir gün geçirsinler diye yapıyoruz. Hiçbir yerde duymayı kabul edemeyeceğimiz hakaretleri, kelimeleri kullanmak, duymak için orada olmuyoruz.
Aynı zamanda statlarda inşaatlar devam ediyor. “Tecrübe Konuşuyor” projesi kapsamında Türkiye’nin birçok farklı noktasına gidiyorum ve yeni yapılan statları görüyorum ve inşaat halindekilere de bakıyorum. Açıkçası çok heyecanlanıyorum. Türkiye'nin dört bir yanına stadyumlar inşaa ediliyor. Fakat İzmir ile ilgili bir soru işareti var.İzmir'deki statların son durumu nedir? Sanki İzmir’e stat yapılması isteniyor fakat Bakanlık bu yönde çalışma yapmıyor gibi bir algı var…
“Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın talimatıyla her ilimize aynı hizmeti götürüyoruz”
Bu konuda konuşma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Şu anda ekranlarda, yapımı devam eden inşaatların görüntülerini izliyorsunuz. İlk olarak açık ve seçik olarak söylememiz gereken şeyler var. Bizi izleyen tüm sporseverlere ve kamuoyuna belirtmemiz gereken konular var. Biz, Türkiye’mizin hiçbir iline farklı gözle yaklaşmıyoruz. Bizim AK Parti olarak da bütün iktidarımız döneminde, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlık döneminde ve şu anda Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı dönem içerisinde, Sayın Başbakanımızın şu anda Genel Başkan olarak görev yaptığı dönemde de bize talimatları net ve açıktır. Bizim, hiçbir ilimize veya bölgemize farklı gözle bakma şansımız olamaz. Ancak, yaptığımız güzel yatırımları da ortaya koymamız gerekiyor. Bunlar Türkiye’mizin farklı illerinde yapılıyor. Bursa bitti, Antalya bitti, Sivas bitmek üzere. Sivas’ın inşaatı bitti ama son detaylar üzerinde çalışılıyor. Gaziantep hızlı bir şekilde yükseliyor. Malatya’da bir sıkıntı yaşandı. Müteahhitten kaynaklanan bir mali sıkıntı yaşandı. Yine ihalesi yapıldı ve inşaat devam ediyor. Samsun’daki ve Trabzon’daki stat inşaatları devam ediyor. Bununla beraber şu anda İstanbul’da Beşiktaş’ın kendi stadıyla ilgili çalışmaları sürüyor. Diyarbakır’da inşaat devam ediyor. Afyon’daki inşaat bitti. Eskişehir’de sona geldik.
“Bu kadar çalışma yapan bir Bakanlık ve İktidar Partisi, İzmir’e farklı gözle bakabilir mi ?”
Ülkenin farklı bölgelerinde bu kadar altyapı yatırımı yapan, konumuyla ilgili olarak da birçok hamleyi hayata geçirmiş olan yönetimin, İzmir gibi ülkemizin en değerli şehirlerinden birisi olan yerde, “Kamuoyunda lanse edilmeye çalışıldığı gibi” bir duruş sergilediğini İzmir kamuoyunun kabul ettiklerini düşünmüyorum. Biz, İzmir’de iki stat için 2 sene önce TOKİ aracılığıyla belli protokoller çerçevesinde ihale yaptık. Karşıyaka ve Göztepe ile alakalı olan süreçten bahsediyorsunuz. Alsancak’a değineceğiz. İzmir kamuoyunun şunu çok iyi bilmesini istiyorum. Biz, diğer illere olduğu gibi İzmir’e de hizmet etmek istiyoruz ve hizmet ediyoruz. “İzmir’e yeni bir salon daha kazandırın” talimatı bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızdan geldi. Karşıyaka Basketbol Takımımızı ziyaret ettiğimiz esnada gündeme gelen bir konuydu salon sıkıntısı. Bu yönde değerlendirmeler yaptıktan sonra adımlar attık. Sayın Cumhurbaşkanımızın, “Bu güzel şehre bir salon daha kazandırın” ifadesiyle talimatı oldu. Biz de bu doğrultuda çalışmalarımızı yapıyoruz ve adımlarımızı atıyoruz. Seçim ziyaretlerimiz sırasında İzmir’de olimpik havuz eksiği olduğunu fark ettik. Belli bölgelerdeki sporcu kardeşlerimizin yeteri kadar antrenman yapamadığı yönünde duyumlar aldık. Yine sporcu kardeşlerimizden gelen talep doğrultusunda İzmir’e yeni bir olimpik havuz kazandırmak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmaları yapan bir Bakanlık ve bir iktidar partisi, İzmir’e farklı gözle bakabilir mi?
“Karşıyaka ve Göztepe statlarıyla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi ile sıkıntı yaşıyoruz”
Karşıyaka ve Göztepe’de statların yapılacağı yere gittim ve gördüm. Gittiğimiz yerde Karşıyaka’ya gönül vermiş kardeşlerimizin zemin ile ilgili çalışma yaptığını gördük ve onlarla da görüştük. Oradaki spor kültürüne çok büyük önem veriyorlar. İhalesini yaptık, çalışmasını yaptık, testler yapıldı, müteahhitler çalışmalara başladı. Bu konuda polemiğe gerek yok ve açıkça söylüyorum. Bu konuyla ilgili yürüyemiyoruz. Bu konuyla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi ile bir sorun yaşıyoruz. Sayın Başkan nu noktada farklı yerleri düşünüyor olabilir. Bunların hepsi tartışılmış ve bu yönde bir yol çizilmiş. Taraftarlar ve kulüpler bu yönde taleplerde bulunuyorlar. Göztepe ve Karşıyaka konularıyla ilgili her şey ortada. Artık engel olmayın. Biz engel olmuyoruz. Biz, Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak, AK Parti olarak her iki stadı da inşa etmek istiyoruz. En kısa süre içerisinde statlarımızı taraftarlarımıza kazandırmak istiyoruz. Kulüplerimizin oralarda en iyi şekilde müsabakalarını oynamalarını istiyoruz. Bir taraftan da Atatürk Stadyumu’nun belli noktalarda onarımlarını yapıyoruz. Düzenlenmesi gereken bazı konular var.
Alsancak Stadı’nda yapılan çalışmalar neticesinde depreme dayanıklı olmadığı ortaya çıktı. Uzun süredir bu konu konuşuluyor. Bu konuya açıklık getireyim ve İzmir kamuoyu da rahatlasın ve bir daha konuşulmasın. Alsancak Stadı’na gittim ve bizzat gördüm. Mühendis değilim ama raporları gördüm. Yıkılması gerekiyor çünkü yıkım tehlikesi var. Gittiğimde gördüm ki; Çok eski bir stat ve ömrünü tamamlamış. Biz bunu kendi imkanlarımızda tribünler üzerinden inşa ederek yapacağız. O konuda da tartışmalar yaşandı. Bir alışveriş merkezi yapılacak diye bir dedikodu çıktı ama yok böyle bir şey. Zeminle ilgili çalışmalar başladı da herkes gerçeği gördü. Ben burada İzmir kamuoyunun şunu görmesini istiyorum. Bu tür ortaya atılan iddialar gerçeği yansıtmıyor. İlk günden beri ne dedim. Bu konu benim sorumluluğum altında. Bu konu hakkında yeni bir stat yapılacağını söyledim. Stat da bir spor alanı. Biz, sporla ilgili farklı alanlar da düşünüyoruz. Bu konuda mesela Büyükşehir Belediye Başkanı boş alanları verip spor alanlarının yapılmasını istedi. Birlikte yapalım dedik işte. İddia edildiği gibi hiçbir şekilde alışveriş merkezi yapılmayacak. Stat yapılacak. Yandaki alanların da içerisinde katılıp daha büyük bir stat yapılması yönünde talepler oldu. Ama maalesef, uluslar arası kurallar gereği, oyunun düzeninin oturması gerektiği yönde stadın aksını çevirmek mümkün değil. Bu teknik bir konu ve bu yönde UEFA’nın koyduğu kural var. Dolayısıyla şu andaki zemini koruyarak Alsancak stadını İzmirlilere en kısa sürede kavuşturacağız. Büyükşehir belediyesinin bize vereceği boş alanlarda da halkımızın yararlanabileceği spor alanları inşa edeceğiz.
Statların çevresinin muhakkak ki bir yaşam alanı da olması lazım. Aksi takdirde çünkü statlar sadece maça için gelen belli kişilerin gidebildiği yer oluyor.
''Yaşayan statlar oluşturmak için çalışıyoruz''
Zaten bu yönde çalışmalarımız var. Olgunlaşmış vaziyette. İnşa ettiğimiz statlar, sadece 2 haftada bir maç oynanan alan değil ayrıca yaşayan statlar diye tabir ettiğimiz statlar olacak. Uluslararası anlamda böyle örnekler var. Chelsea Stamford Bridge, Real Madrid'in, Barcelona'nın, Köln'ün farklı ülkelerin stadyumlarında farklı sosyal aktiviteler ve spor aktiviteler yapılıyor. Burada bizim amacımız şu anda tribün altı diye tabir ettiğimiz o alanları kazanıp oradan bir salonu ve sportif alanda çıkarttıp gençliğe yönelik aktiviteler de yapabileceğimiz çalışmalar da içerisine koyularak aynı zamanda sosyal anlamdaki alanları da koyularak belki biraz da sportif ticaret, spor malzemesi gibi çalışmayla yaşayan statlar diye tabir ettiğimiz alanların inşa edilmesi statların inşa edilmesi ve kazandırılması şehirler için de aynı zamanda büyük bir çekim alanı olacaktır diye düşünüyorum iyi değerlendirirsek.
Tüm dünya ülkelerine baktığımızda, Avrupa'yı da bir kenara koyarsak, ancak farklı bir organizasyon var ise bir Avrupa Şampiyonası ya da Dünya Kupası varsa bir stat şöleni gerçekleşir. Şampiyona için yapılır. Ancak biz bir Avrupa, Dünya Şampiyonası olmamasına rağmen şu anda belki de onun hazırlıkları yapılıyor. statlarımız yarın bize bir organizasyon verildiğinde hemen organizasyonu yapabilecek durumdayız. İlk etapta hayaliniz nedir bu konuda?
Biz her zaman her türlü organizasyonu yapmaya hazırız.Zaten şu anda uluslararası spor camiasında yani seçimler oldu. FIFA başkanlığına bu hafta içerisinde seçilen İnfantino'ya da başarılar diliyorum. Tabi önünde götüreceği önemli bir süreç var. FIFA'nın yaşadığı bir süreç var. Uluslararası camiada hiç birimizin görmek istemediği, sporun içerisinde olmaması gereken konular ile anılır oldu. Bunu tüm spor camiası içinde dile getirmek istiyorum bu tip gölgeleri atıp olumsuz anlamdaki gölgelerden bahsediyorum. Bunları kenara atıp artık yol alabilir. Sporun ruhunu yaşayabiliriz diye düşünüyorum.
Çünkü atletizm ile ilgili uluslararası Atletizm Federasyonu eski başkanı ve oğlu ile ilgili yaşananlar bununla beraber WADA'nın ortaya koyduğu bazı konular ile ilgili Rusya'nın yaşadığı sıkıntılar var. Şu anda bildiğim kadarıyla da Rusya'nın üyeliği askıda. Müsabakalara katılamayacaklar. Hatta olimpiyatlar ile ilgili de bazı olumsuzluklar söz konusu. Ümit ediyorum ki bunlar bir çok kişiye de ders anlamında örnek olur.
“Türkiye organizasyonlarla alakalı büyük bir tecrübeye sahip''
Artık dünyada bunun pardonu yok onu da iyi görmemiz gerekiyor. Tabi Türkiye artık öyle bir hafızaya sahip ki o anlamda organizasyon anlamında söylüyorum. G 20 yapıldı. Türkiye'deki G20 en iyi G -20'lerden biri olarak anılıyor. Antalya'da yapılmış olan G-20 toplantısı. Benim daha önceki görevim gereği G-20 toplantılarına yoğun bir şekilde katılmışlığım var. Gerçekten oradaki toplantılara da baktığımız zaman Antalya'da gördüklerimiz ve yaşananlar çok farklı şeyler. Çok güzel bir organizasyon. Liderlerin ve ekiplerinin hazırlıkları çok farklı noktadaydı. Bu organizasyon tecrübesi önemli. 2017'de ki Avrupa Basketbol şampiyonasının finali Türkiye'de oynanacak. Bazen eleştiriler oluyor. Ben de okuyorum uluslararası müsabakalar noktasında Türkiye eskisi kadar yoğun bir ev sahipliği içerisinde değil diye. Dile getirten arkadaşlar herhalde yapılan uluslararası organizasyonları takip etmiyorlar. Ocak ayında İstanbul'da tekvandonun kıta elemeleri yapıldı. Kadın voleybol takımlarının olimpiyat elemeler yapıldı Ankara'da . Maalesef kadın voleybol mili takımımız başarılı olamadı. Bu sefer onların olimpiyata katılma şansı olmayacak. İnşallah bir dahakine daha iyi hazırlanıp başarı elde ederler. 2017 Avrupa Basketbol Şampiyonası erkeklerde finali gibi bir çok organizasyonu Türkiye'de yapıyoruz. 2017 İşitme Engelliler Olimpiyatları Samsun'da yapılacak. 2017'de üniversite oyunları festivali yine Erzurum'da yapılacak daha önce de yapılmıştı. Türkiye organizasyonlarla alakalı büyük bir tecrübeye sahip, ama şunu söylüyoruz biz her organizasyona ev sahipliği yapacak değiliz. Biz gerçekten ülkemizin tanıtımına katkı yapan ağırlığına yakışan ülkemizin tanımına katkı sağlayacak organizasyonları yapmak için uğraşıyoruz. Olimpiyat elemeleri önemli bu noktada. Siz de aynı zamanda sporcularınıza psikolojik bir destek sağlamış oluyorsunuz. Dolayısıyla bu anlamada yapılan çalışmalarda inşallah önümüzdeki dönemde bir takım şeyler olacak.
''Dünya spor camiası içerisinde yükselen bir önemimiz var''
Hayaliniz derseniz hepimizin ön gördüğü bir çok organizasyon oluyor ama bizim altyapımız gerçekten bir çok organizasyonu rahatlıkla kaldırabilecek noktada. Bakalım önümüze hangi fırsatlar gelecek. Dünya, spor camiası içerisinde yükselen bir önemimiz var. Hem yaptığımız çalışmalar hem de kurullardaki temsilimiz noktasında tabi sadece büyük statlar ile alakalı salonlar yüzme havuzları ile ilgili değil çalışmalar. Temelden yetişecek olan kardeşlerimiz ile de aynı zamanda çocuklarımızın da daha rahat bir alanda spor yapmaları için gerçekleştirdiğimiz çalışmalar var.
''750'yi aşkın mahalle tipi saha yaptık ''
Özellikle yaz döneminde açtığımız ve devam eden 750'yi aşkın mahalle tipi saha olarak dile getirdiğimiz değerlendirdiğimiz, futbol sahası halı saha yanında voleybol ve basketbol da olan mahalle tipi spor kompleksi diye adlandırdığımız. Sadece mahalle arasına yaptığımız bir yatırım. Bu çok büyük bir anlamda maddi getirisi olmayan ancak çok büyük sosyal getirisi olan özellikle genç kardeşlerimizin çocuklarımızı kullanabileceği, ailelerimizin çocuklarını gönül rahatlığı ile gönderebilecekleri bir sosyal alan olması hasebiyle önemli. Sayın Danolt Tusk'ın Polonya başbakanı olduğu dönem içerisine Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde yaptığımız bir ziyarette orada dile geldi. Orada demişti ki Sayın Tusk, biz Polonya'nın değişik yerlerinde 100 tane halı saha yaptık. Bunlardan çok güzel verim alıyoruz. Gençlerimiz yoğun bir şekilde spor yapıyor. Biz 750 tane yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz. Bir takım yatırımları da Türkiye'ye kazandırıp genç kardeşlerimizin kendilerini spora daha iyi vermeleri için federasyonlar ile de çalışıyoruz. Basketbol, futbol ve voleybol federasyonlarımız ile çalışıyoruz. Bu sahalarda çeşitli organizasyonları mahallelere yönelik olarak yapıyoruz. Gençlerimizin aynı zamanda yeteneklerinin taranması anlamında bir hizmet verecek bu yatırımlar bunlar doğrudan vatandaşımızı etkileyen yatırımlar oluyor. Özellikle şu anda tabi ülkemizin gençlik ile ilgili yapılan çalışmalar da bu yatırımları çok büyük önemi olacak. Bunları yapmaya devam ediyoruz.
Türkiye’nin her yerinde spor yapabilmek için tesis ve altyapı anlamında her türlü olanak mevcut. Peki vatandaşlarımızın ilgisi ne durumda?
Tabii öncelikle alt yapıyı yapacaksınız, fiziki imkanı vereceksiniz. Ondan sonra sporcularımız gençlerimiz ve vatandaşlarımız bunu kullanacaklar. Tesisi yapıp oraya koyarsak ve bu boş durursa bunun bir anlamı yok. 2002 yılında 6 bin olan spor kulübü sayısı şu anda 13 bin 635. Bu bizim bakanlığımıza kayıtlı olan kulüplerin sayısı. Lisanslı sporcu sayısı şu anda 6 milyonun üzerinde. Bu istatistiksel anlamda önemli bir rakam ama yeterli değil. Çünkü 278 binden 6 milyona geldik. Yeterli değil çünkü inşa edilen tesisler içerisinde çok daha fazla kardeşimizin spor yapmasını ve bu envanterin kullanılmasını istiyoruz.
“Lisanslı sporcu sayımız yeterli değil”
Geçenlerde Buz Hokeyi Kadın Milli Takımımızla bir aradaydık. Onların hangi eğitim durumlarında olduğunu konuştuk. Lise ve üniversite öğrencilerinden oluşan bir takım. Tıp öğrencisi, siyasal fakültesi öğrencisi, endüstri mühendisi öğrencisi var. İmam hatip öğrencisi var, meslek lisesi öğrencisi var. Bunların hepsi bir araya gelerek milli takımı oluşturmuşlar. Gerçekten çok heyecanlılar. Federasyon balkanımıza buz hokeyinde kaç kadın lisanslı sporcu sayımız var? diye sordum. Federasyon başkanımız 75 kadın lisanslı buz hokeyi sporcumuz var dedi. Erkeklerde de 400’ün biraz üzerinde. İnşa ettiğimiz buz pistleriyle ilgili olarak bu sayı tabii ki yükselecek. Bu sadece bir branş. Bizim bunun sayısını arttırmamız lazım. Evet başlangıçta yoğun bir yatırım gerektiren bir branş ama buz hokeyi, dünyada en fazla izlenen ilk 5 spor dalı arasında.
“Daha fazla sporcu kardeşimizi tesislere çekmemiz lazım”
Engelli sporcularımız da çok büyük başarılar elde ediyorlar. Bu noktada çok güzel çalışmalar var. Ben tüm engelli kardeşlerimizin spor yapabilmeleri adına onlara her türlü imkanı ve teşviki önlerine koyacağımızı bir kere daha belirtmek istiyorum. Tabii yıllar öncesinden inşa edilen tesisler engellilerin kullanımı için uygun değildi. Hala bu anlamda az sayıda tesisimiz var ama yeni yapılan tesislerimiz tamamen her türlü donanıma sahip olarak her vatandaşımıza hizmet verecek kapasitede olan tesisler. Tabii eskileri de buna uygun hale getiriyoruz. Bizim ortaya koyduğumuz bu yatırım hamlemizin, sporcularımız ve gençlerimiz tarafından doldurulması lazım. Şu da bir gerçek bu altyapınız olmazsa bunun içini dolduramazsınız. Bunu da göz ardı etmeden yoğun bir şekilde kulüplerimizle çalışarak sporcu kardeşlerimizi tesislere çekmemiz lazım.
“Milli Eğitim Bakanlığı ile yoğun bir çalışma içerisindeyiz”
Milli Eğitim Bakanlığı ile şu anda yoğun bir temas içerisindeyiz. Önümüzdeki sene inşallah daha farklı bir spor alt yapısıyla okullarımızdaki çalışmaları da başlatacağız. Bu anlamda bakanımız sayın Nabi Avcı’ya da teşekkür etmek istiyorum. Bizim her türlü çalışma talebimize olumlu cevap vererek bu yolda bize destek oluyor.
“2 Milyon TL’ye yakın yatırımla 20’den fazla sporcu sağlık ve performans ölçüm cihazı aldık”
Sporcu sağlığı gerçekten çok önemli bir konu. Yakın zamanda sporcularımızın sağlık taramalarının daha verimli yapılabilmesi ve kendilerini daha iyi şekilde hazırlayabilmeleri için 2 Milyon TL’ye yakın bir yatırımla 20’den fazla cihaz aldık. Bunlar dünya standartlarındaki cihazlar. Sporcularımız şu anda bu cihazları kullanıyorlar. Bu anlamda spor sağlık dairemiz de çok farklı bir yeni atılım içerisinde. Federasyonlarımız ve kulüplerimizle birlikte çalışarak sporcularımızın birçok konuda erken yaşta eğitilmesi çok önemli. İnsanız tabii hepimiz hastalanabiliriz ama doktorun, antrenörün, beslenme uzmanının bilgisi dahilinde hangi ilacı kullanacağınız bilmeniz gerekiyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak bağımlılıkla mücadele konusunda önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
“2015 yılında 1316 antrenörümüze bağımlılıkla mücadele eğitimi verildi”
2015 yılında 1316 antrenörümüze bağımlılıkla mücadele eğitimi verildi. Bu eğitimleri arttırmaya devam edeceğiz. Antrenörler doğrudan sporcularla temas içerisindeler. Dopinge karşı sıfır tolerans duruşumuz aynen devam ediyor. Bunu takip edecek olan kurumlar da bellidir. Ölçümler yapması, takip etmesi gerekenler bellidir. Bu konuda sporcularımıza da önemli sorumluluklar düşüyor ama antrenörlerimize düşen sorumluluklar da var.
“Bugün belki bazı şeylerin bilinmiyor olması yarın bilinmeyeceği anlamına gelmez”
Sporcu bu işin görünen yüzü ancak buz dağının altında sorumluların kim olduğu noktasında herkesin dikkatli olması gerekiyor. Antrenörlerimiz ciddi anlamda sporcularımızın kendini geliştirmesi başarı sağlaması için büyük çaba içerisindeler. Bunların hepsine teşekkür ediyorum. Bunların içerisinde bir azınlık var ki belki bazen farklı yollara tevessül etmiş ve farklı yolları sporcularına telkin etmiş olabilirler geçmişte ama ben bugün olduğunu düşünmüyorum. Bu kadar yapılan çalışmalar sonunda herkes herhalde bu noktadaki duruşumuzu çok doğru bir şekilde anlamıştır. Dünyada tıp o kadar gelişti ki bugün belki bazı şeylerin bilinmiyor olması yarın bilinmeyeceği anlamına gelmez. WADA şu anda ‘5-10 sene önceki numunelerini araştıracağım’ diyor. Teknolojiler sürekli değişiyor.
"Olumsuz durumlarda sporcunun yanı sıra antrönör de sorumlu"
Dolayısıyla bu bir karşılıklı yarış ama şunu söylemek istiyorum; ben sporcu kardeşlerimizin temiz bir şekilde, milli sporcularımızın yoğun bir çaba içerisinde olduklarını biliyorum. Ay yıldızlı bayrağımızı temiz ve doğru bir şekilde temsil etme çabası içerisinde olduklarını biliyorum. Antrenörlerimizin de bu noktada çaba içerisinde olduğunu biliyorum ama şunu söylüyorum bakın, ne dedik? Sporcu görünen yüz! Bu işte olumsuzluk içerisine girmiş olan sporcu kardeşlerimizle ilgili bir olumsuzluk yaşanırsa ben sadece sporcunun üzerindeki durumu araştırmayacağım, aynı zamanda onu oraya getiren yola da bakıyorum. O güne kadar onun eğitiminde antrenmanında yardımcı olması gereken ama onu belki farklı yollara götürmüş olan kişilere de bakıyorum. Çünkü bu sorumluluğu üzerinizden atamazsınız. 10 yıldır, 5 yıldır bu sporcuyla çalışan antrenör, yardımcısı, beslenme uzmanı...vs. Hiç bir şekilde "haberimiz yok, kendisi yaptı" diyemez! Sizin göreviniz olumsuzlukların içerisinde olmamasını teşvik etmek değil mi? Sporcuyu en temiz şekilde hazırlamak değil mi? Demek ki sizin de burada bir eksikliğiniz var. Ama burada önemli olan şu ki dünyada gerçekten bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Bizim ülkemizde de 2012 yılından sonra yoğun bir mücadele içine girdik. Bu yoğun mücadelede hiçbir zaman geri durmadık. Sonuçları ne olursa olsun. Bundan dolayı baktığınızda bazı sporcu kardeşlerimiz artık aktif sporda değiller. Onların o noktaya gelmesinde sorumluluğu olanları da dediğim gibi takip edip inceliyoruz.
"TOHM merkezlerinden yetişen sporcular daha bilinçli"
Ama şunu söylemek istiyorum; şimdi yaptığımız çalışmalarda TOHM merkezlerinde olsun, kulüplerimizde olsun sporcular eskisine göre çok daha bilinçli. İşte bunu artırmaya çalışıyoruz. Çok temel yaşlardan sporcuya eğitim verip onun bilincini artırmaya çalışıyoruz. Ben, bazı sporcu kardeşlerime "başın ağrıdığında ne yapıyorsun" diye sorduğumda "annemizin, babamızın verdiği ağrı kesiciyi kullanıyoruz" diyorlardı. Bu olmaz! Niye olmaz biliyor musunuz? Çünkü anne ve baba tamamen iyi niyetle bir ağrı kesici vermiş. Ama ağrı kesicinin içinde hangi maddeler var bilmiyor, hekim değil. Buna izin verilmemesi gerekiyor, bunu o sporcu kardeşimize öğretmemiş olan antrenörler bundan sorumludur, onu anlatmaya çalışıyorum. O alacak ve anlatacak. Bakın; şu, şu, şu! Şimdi biz bunu yapıyoruz. Mümkün olduğu kadar seminerlerle sağlık dairemizle birlikte bu çalışmaların içerisindeyiz. Bunları niye anlatıyorum böyle? Çünkü bakın biz mücadelemize devam ediyoruz. Ama biz tek başımıza mücadele etmiyoruz. Bunun yapılması gereken kurumlar var, bunu takip etmesi gereken sorumlu görevliler var. Onlar da görevlerini yapıyorlar ve aynı zamanda bununla ilgili çalışma ortaya koyması gereken antrenör ve sporcular var. Hep beraber spor ailesi olarak bu noktada başarıyı sağlayacağımızı düşünüyorum.
Sayın bakan tekrar futbolla ilgili birkaç soru daha yöneltmek istiyorum size. Son 10 yılın içerisinde kulüpler yasası sürekli gündeme geliyor. Fakat hala meclise gitmedi. Bu kulüpler yasasını herkes merakla bekliyor. Üzerinde sürekli konuşuluyor tartışılıyor. Bu konu acaba 2016 yılı içerisinde çözüme kavuşacak mı?
"Futbolun yönetim tarzında bazı eksiklikler var"
Tabi Ersin Bey şunu söylemek lazım, bu uzun zamandır konuşulan müzakere edilen bir şey. Neden müzakere ediliyor? Demek ki futbolumuzun yönetim tarzında bazı eksikliler hissediliyor ki bu sürekli olarak dile getirilen ve istenilen bir şey. Bugün ki yapıda bir eksiklik olduğu anlamına geliyor ve bunun üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Ama aynı zamanda şunu da bilmemiz gerekiyor; işin en önemli noktası kulüplerimizin finansmanı. Bu finansman sağlanırken yöneticilerin üzerindeki sorumluluk ve ya sorumsuzluk. Bu yapı yönetilirken ortaya koyulan artı eksi durumlar. Bunlar zaten UEFA'nın ortaya koymuş olduğu mali fair-play diye adlandırdığı kriterlerde var. Bu kriterlere uymayanlarla alakalı olarak zaten Avrupa müsabakalarında yaptırım söz konusu. Dolayısıyla zaten sizi o noktaya zorunlu olarak itiyorlar, bunun ortada olduğu kesin, bunun değerlendirilmesi lazım ve bundan kaçış yok. Tabi şunu dile getirmek istiyorum; UEFA'nın da bu kriterleri uygularken tüm ülkelerdeki spor kulüplerine de eşit şekilde yanaşması gerektiği noktasında da takibimiz var. Evet bizim bazı kulüplerimizde mali durumlarla ilgili sıkıntılar olabilir ama Avrupa'nın farklı ülkelerindeki kulüplerde de olabilir onların da aynı şekilde takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kuralların içerisinde olacağı ve aynı zamanda spor camiasının, kulüplerinin kendi yönetimlerinin daha sağlıklı bir yapıya kavuşacağı bir yasa.Tabi biz buna kulüpler yasası diyoruz genel anlamda fakat bu sadece bir branşı kapsayacak bir konu değil. Ana unsur olarak ortada olduğu için ve mali portrenin orada çok olumsuz olmasından dolayı ortaya koyulan bir müzakeredir. Bu noktada farklı rakamlar telafuz ediliyor, bir borcun olduğu kesin ve borcun büyük olduğu kesin, bunun yönetilmesi gerektiği kesin, geleceğe yönelik olarak da bunun tekrar etmemesinin sağlanması ortada.
"Kulüp yöneticileri de borçlardan sorumlu olmalı"
Peki olmazsa olmazı şu mudur sayın bakan; bugün bir başkan geliyor göreve, kulüp çok ciddi bir borç içerisinde, daha sonra seçim kararı alıp gidiyor ve herhangi bir sorumluluğu kalmıyor. Bu yeni yasayla birlikte kişiler bu işin mutlaka sorumluluğunu alacaklar mı?
Şimdi herkes çok yakın takip ettiği için spor camiasında herhangi bir şekilde farklı anlaşılacak bir şey de söylemek istemiyorum ama yönetimde olan ve başkan olan kişi evet seçilerek geliyor. Seçilerek geldiği için kendisinin zaten yapmaya haklı olduğu konular var. Ama şunu söylüyorum; hiç bir şekilde yaptığından hiç bir sorumluluk almadan kenara çekilme lüksü olmamalı. Bir başkan bir kulübü yönetmeye talipse, orada yaptığı çalışmalardan da bunun karşılığında bir sorumluluk taşıması gerekiyor. Çünkü sonuçta bunlar bir camia, bunların delegeleri var bu delegelerin onlara yüklediği bir sorumluluk var. Şirket olarak düşünecek olursanız, halka açık şirketlerin de ortakları var genel kurullar yapıyorlar, seçiyorlar sizi kötü yönetirseniz de bunun neden olduğunun hesabını soruyorlar. Bu anlamda düşünmek lazım. Yaptığınız işin sorumluluğunu taşıma minvalinde düşünmek lazım. Aynı zamanda sporumuzun genel finansman yapısıyla alakalı olarak da geleceğe yönelik bir düzenleme yapılması gerekiyor.
"Kulüplerin borçlarının hibe edilmesi asla söz konusu değil"
Düzenleme için futbol federasyonunun sizden de bir yardım talebi oldu bu konuda. Borçların ödenmesi ve daha sonrasında ödemelerin belirli bir yıla bölünmesi böylelikle her şeyin artık tamamen yeniden yeni bir sayfayla başlaması yönünde. Düzelebileceğine inanıyor musunuz ve önümüzdeki günlerde böyle bir çalışma olacak mı acaba?
Her şey düzelir. Yeter ki siz bu noktada iradenizi ortaya koyun ve "biz bunu düzelteceğiz" deyin. Her şey düzelir Allah'ın izniyle ama şunu söyleyeyim bakın orada da yanlış bir algılama oldu, dile getirilen bazı talepler var herkes fikrini talebini söyleme hakkına sahiptir. Ama asla ve asla bir hibeden söz etmiyoruz. Altını çizerek söylüyorum, herhangi bir şekilde bir borcun, bir takım farklı finans kuruluşlarıyla alınabilecek olan bir krediyle ödenmesi sonra hibe edilmesi gibi bir şey yok. Bunu açık ve seçik söylüyorum, karşılıksız herhangi bir şeyin yapılması söz konusu değil. Bunun haricinde belli kurumlarla da değil. Yani bu yönetilmesi gereken finansal bir borç. Bunun yönetilmesi gerekirse, bunun içerisinde yapılması gereken finansal çalışmalar neyse tabi ki bakılır ve bizim de verebileceğimiz destek neyse bakılır ve değerlendirilir. Ama asla devletin üstlenmesi gibi bir şey söz konusu değil. Bunlar kulüplerin kendilerinin ortaya koymuş olduğu bir takım...
Herhangi bir şekilde bir borcun hibe edilmesi gibi bir durum yok. Karşılıksız herhangi bir şey yapılması söz konusu değil. Bu borcun yönetilmesi gerekirse, finansal çalışmalar neyse buna bakılır. Bizim de bu noktada verebileceğimiz bir destek olursa bakarız. Bugüne kadar gelmiş olan borçlar vardır ve bunların sorumluluğu kulüplerin yöneticileridir. Bizim devlet olarak destek vermek noktasında çalışmalarımız olabilir. Asla ve asla hibe söz konusu değil. Herkes sorumluluğunun gereğini yapmak zorunda.
"Ülke olarak spora destek vermek anlamında en ön sıralardayız"
Devletin katkısı olmasa özel şirketler tarafından karşılanması çok zor...
Sponsorluk çok önemli bir kavram. Biz hükümet olarak gidip bir sporun içerisindeki yöneticiye müdahil değiliz. Verdiğimiz kaynaklar var. Ülkemizin tanıtımı için federasyonlara destek ve kaynaklar sağlıyoruz. Ama verdiğimiz bu kaynağın nasıl değerlendirildiğini takip ediyoruz. T.C. Gençlik ve Spor Bakanıyım. Verdiğim kaynağın nereye harcandığını takip etmek benim görevim. Spora siyaset karışmasın diyorlar. Ben siyasetçiyim. AK Parti Samsun milletvekiliyim aynı zamanda Gençlik ve Spor Bakanıyım. Hem karışma diyorlar hem de neden böyle oldu diye soru sorabiliyorlar. Kendileriyle çelişiyorlar. Uluslararası organizasyonlarda üstümüze düşen sorumluluklar var. Sporcularımızın durumunu tabi ki takip edeceğiz. Bu oradaki muhalefetin söylediği anlamda karışmak olmayacak. Verdiğimiz kaynağın nasıl kullanıldığını bilmem gerekir. Burada gerçek olan bir şey vardır ki biz devlet olarak spora destek vermek anlamında en ön sıralardayız. Biz 2013-2015 yıllarında 2725 altın madalya, 2705 gümüş madalya, 3108 bronz madalya almışız. Peki neden farklı anlamdaki, olimpiyat ve paralimpikte daha fazla madalya alamıyoruz. Bizim eğitimle ilgili olarak yapacağımız çalışmalar var. Sporcularımızda yetenekler var. Eğitim mi spor mu anlamından bir ayrıma gidilmesi gerekiyor. Bu ayrımın farklı noktalarda yapılması için çalışmalarımız var. Orta ve lise eğitimi esnasında yapılması gereken çalışmaları Milli Eğitim Bakanlığıyla birlikte yapıyoruz. Yapacağımız çalışmaları belli bir noktaya gelmeden paylaşmıyoruz. Bu noktada ortaya koyduğumuz çalışmalarla 936 tane TOHM’da sporcularımız var. RİO’ya katılacak farklı branşlarda sporcularımız var. Kano’da da katılacağız farklı branş olarak. Bizim farklı branşlardaki katılımımızı artırmamız gerekiyor. RİO’ya temiz bir şekilde katılmamız gerekiyor. 2012’den sonra yoğun bir çabayla sporcularımızla yakın temaslarla yaptığımız çalışmalar var.
-Kulüplerin büyük sorumlulukları oluyor. Fenerbahçe ülkede öncü kulüplerden birisi. Bütün kulüplerin maddi sıkıntısı söz konusu. Kulüpler branşları kapatmayı düşünüyor. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Kulüplerimizin amatör branşlardaki vergi yükünü kaldırmayı düşünüyoruz. Bu şekilde onlara doğrudan bir kaynak yolu açmış olacağız. Maddi destek de veriyoruz kulüplerimize.
-Avrupa şampiyonasına 100 gün kaldı. Milli takımımız ve hakemlerimiz orada olacak ve iki farklı heyecan yaşayacağız. Siz ne düşünüyorsunuz ?
Bizim hayalimiz en üst noktadaki başarıyı gerçekleştirmek. Fatih hocanın da üst bir noktada başarı isteğinin olduğunu biliyoruz. Sporcu kardeşlerimizin en başarılı şekilde ülkemizi temsil edeceğine inanıyorum. Fransa’da yer alıyor olmamız çok önemli. Orada Türk kökenli sporcularımız oldukça fazla. Oradaki destekle milli takımımızın başarılı olacağını düşünüyoruz. Hakemlerimizin de şampiyonada görev alıyor olması önemli.
“Herkesin emeğinin karşılığını bekleme hakkı var”
-Hakemlerin üzerinden ciddi bir baskı var
Sporcularımız kendilerini hazırlıyorlar, taraftarın beklentisi var, kulübün beklentisi var. Hakemlerin de aynı şekilde. Herkesin emeğinin karşılığını bekleme hakkı vardır. İyi yönetimler olur, kötü yönetimler olur. Ortaya koyulmuş o kadar emek varken bunun boşa gitmemesini herkes ister. En iyi çabayı ortaya koyacağız, hata hatadır. Kasıtlı olduğu zaman o başka bir şeydir. Bazen öyle hatalar olur ki bunun karşılığında hakemler elbette eleştirileceklerdir. Bunlar da yaşanacak. Futbol camiasında genel anlamda geleceğe yürüyecek olan bu hazırlıklar içerisinde herkesin üstüne düşeni yapması gerekir.
Seçimlerde vaatlerde bulunurken, kaynağı nereden bulacaksınız diye soru soruldu. Kaynak Türkiye’den. Gençlerimiz çok büyük bir önem taşıyor. Dünyanın en iyi ilk 10 ekonomisine girmeyi hedefliyoruz. Bu çabalar ortadayken verilen zor kararlar da oldu. Eleştiriler de oldu. Herkesin ortaya koymuş olduğu eleştiriyi belli bir usul içerisinden tutması gerekiyor. Şu andaki yönetimler içerisinde açıklamalardan dolayı tüm kulüp başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Siyaset ve spor ilişkisi kapsamında sahalarda yaşanan farklı olayları lütfen siyaset malzemesi yapmayalım. Her bir takımımızın taraftarlarının takımını destekleme hakkı vardır. Gururla, demokratik yolda protestosunu yapma hakkı da vardır.
Galatasaray - Trabzon maçında yaşananlardan sonra özellikle Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta’ya teşekkür ediyorum. Ortaya koymuş olduğu tavırdan dolayı. Trabzon halkının ortaya koymuş olduğu belli anlamdaki protestosunu yaparken demokratik yaklaşımdan dolayı teşekkür ediyorum. Bütün spor camiasının da sakin tavrı için teşekkür ediyorum. Oradaki hatayı yaşayan hakem için de şanssız bir gece olduğunu söyleyebilirim. Büyük emek sarf etmiş sporcular var. Ortaya koyulmuş olan bir karar var ve bu karara uyulması gerekiyor. Bunlar konuşabilecek şeylerdir.
Spor; birliğin, beraberliğin ortaya koyulduğu bir şeydir. Avrupa kupası maçında bir sporcunun formasını çıkardığı bir olayda UEFA’nın da ortaya koymuş olduğu bir yaptırım var. Spor, beraberliğin olması gereken bir yapı. Bunu hep beraber daha iyiye götürmek için birbirimize kenetlenerek zor kararları beraberce verelim. Sahada yaşanan olayları siyaset malzemesi haline kimse getirmesin. Sporseverlerimizin imkanlarını kullanmasını rica ediyorum.
“Biz milletin hizmetkarı olmak için bu yola çıktık”
-Güneydoğu’ya yapılan yatırımlar bir hayli fazla buralara gidiyorsunuz güvenlikle ilgili bir endişeniz var mı?
Hakkari’de kayak merkezimiz var, Bingöl’de vatandaşlarımız köylerde yaşayan insanların daha iyi spor yapabilmesi için maddi destek istediler. Urfa’da, Mardin’deydim. Katılımlar nasıl bizim hiç böyle bir endişemiz yok biz tüm gençlerimizin en iyi şekilde bundan faydalanmasını istiyoruz. Gençlik çalışmalarıyla ilgili sosyal aktivitelerle ilgili büyük işler başardık. Biz bu ülkenin gençliğine ve evlatlarına imkan sağlamak için buradayız. Bizim bütün çabamız bu. Bu çalışmaların hepsi ümit ediyorum ki çok güzel meyveler vereceklerdir. Fikir tartışmanızı edepli adaplı yapacaksınız. Şiddetle asla. Farklı şekilde sanal ortamlar içerisinde de şiddet kullanılabiliyor. Bununla ilgili de çalışmalarımız var. Karşınızdaki bireyle iletişim içersinde olduğunun unutulmaması gerekiyor. En önemli konulardan birisi sanal ortamdaki gerçeklikle ilgili yapılan yanlışlar. Bununla ilgili de gençlerimizi yönlendiriyoruz. Sosyal medyanın perdesinin arkasına sığınıp hakaret içerikli mesaj atan arkadaşlar yanlış yapıyorlar. Bunlar hayatta size başarı getirmez. Söyleyeceğiniz bir şey varsa gelin tartışalım.
- Galatasaray UEFA’dan 1 yıl Avrupa Kupalarından men cezası almış. 1+1 yıl diye bekleniyordu ama şu an için gelen bilgi 1 yıl. Transfer yasağı görünmüyor. Avrupa kupalarından 1 yıl men cezası.
Görüldüğü gibi uluslar arası kurullar bu noktada hiç esneklik göstermiyor. İnşallah en kısa süre içerisinde toparlarlar ve tekrar Avrupa’daki yolculuğuna devam eder.Umarız Galatasaray’ın yaşamış olduğu sıkıntıyı, daha önce Beşiktaş yaşamıştı, diğer kulüplerin de yaşamaması için iyi bir yönetimin olması lazım. Bu herkesin sorumluluğunu iyi bilmesi ve bu noktada da ortaya doğru bir çabanın konulmasının ne kadar önemli olduğunun göstergesi. Maalesef bir kulubümüz 1 yıl Avrupa’dan men cezası aldı. Üzücü bir şey. Umut ediyorum ki geleceğe yönelik olarak da yapılması gereken çalışmaların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Soru: Ampute liglerinde oynamaya çalışan Emre isimli bir arkadaşımız size sosyal medyadan ulaşmaya çalışıyordu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Emre kardeşimizin çabasını desteklememiz gerekiyor. Bizim siyaset yaşamımız içerisinde, çabalayan, çalışan, halka hizmet eden başarılı olur. Aynı zamanda halkın gönlünü kazanır. Sayın Cumhurbaşkanımız hep açık açık ortaya koymuştur; biz milletin hizmetkarı olmak için biz bu yola çıktık.