BAKAN ÇAĞATAY KILIÇ 24 TV'YE KONUŞTU

14 Nisan 2016

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’na yönelik sözlerine sert tepki gösterdi. Bakan Çağatay Kılıç, “Biliyorsunuz Sporda Şiddeti Önleme Yasası var. Hakaretin, küfürün olmamasıyla ilgili çalışma yapıyoruz. Şu anda daha iyi bir ortamdayız. Herhalde bizim bu yasa çerçevesinde Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın konuşmalarını da değerlendirmemiz gerekecek” dedi.

Bakan Çağatay Kılıç, 24 TV Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel'in sorularını yanıtladı. Bakan Çağatay Kılıç'ın, Yiğitel'in sorularına verdiği cevaplar şöyle:

“KILIÇDAROĞLU’NUN KONUŞMALARINI SPORDA ŞİDDET YASASI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRMEMİZ GEREKECEK”

-Kabinenin en genç bakanı Akif Çağatay Kılıç ile Türkiye gündemini konuşacağız. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri çok tartışılıyor. Bir önceki grup toplantısında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’na yönelik sözleri vardı. Herkes özür bekliyordu, dil sürçmesi diye bekliyordu ama son grup toplantısında daha ağır şeyler söyledi. Ben bunu burada tekrarlayamayacağım, kusura bakmayın. Neden böyle yapıyor sizce?

Tüm seyircilerimize hayırlı günler diliyorum. Kutlu Doğum Haftası başladı. Peygamber Efendimizin dünyaya teşrifi ile ilgili olarak bu haftanın güzel etkinliklerle hatırlanması noktasında biz de üzerimize düşeni yapmış olalım. Bu güzel haftanın hayırlara vesile olmasını Allah’tan temenni ediyorum. Gençlik ve Spor Bakanı olarak, genç bir bakanım ancak artık en genç bakan değilim. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanımız Berat Albayrak yaş olarak en genç bakanımız. Bu şunu gösteriyor; ülkemizin yaş ortalamasının düşük olduğu genç bir kabineyle yönetildiğini hatırlatmış olalım. Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı son zamanlarda özellikle hatırlatmak istemeyeceğimiz dile getirmek istemeyeceğimiz sözler söyledi. O sözleri hatırlamanın gereği yok. Şu anlamda gereği yok. Söylemek anlamında gereği yok. Vatandaşımız yeri ve zamanı gelince hatırlıyor ve ona göre de cevabını veriyor. Kendisinin ortaya koymuş olduğu sözler vatandaşlarımız neyin ne olduğunu iyi biliyor. Bizim CHP’ye o veren arkadaşlarımız var. Onlar da bu durumdan rahatsız. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı… Ben ismini çok fazla anmak istemiyorum. Çünkü kendisinin ortaya koymuş olduğu davranış ve sözler ismen kendisini hatırlama noktasında çok da bir anlam katmıyor. Vatandaşlarımız neyin ne olduğunu çok iyi görüyorlar. Aslında bir taraftan da olumlu yönünü görmek gerekiyor. Demek ki içinde neler biriktirmiş mi onları açığa vurdu. Ve bunu öyle konular üzerinden yapıyor ki, düşüncemizin, yapımızın zaten çok farklı yerde olduğumuzu ortaya koyduğumuz konular üzerinden yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızla, hükümetimizle, partimizle ilgili olarak ortaya koyduğu sözleri de aynen kendisine iade ediyoruz. Biliyorsunuz Sporda Şiddeti Önleme Yasası var. Hakaretin, küfrün olmamasıyla ilgili çalışma yapıyoruz. Şu an da daha iyi bir ortamdayız. Herhalde bizim bu yasa çerçevesinde Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın konuşmalarını da değerlendirmemiz gerekecek. Bizim burada tekrarlamayacağımız kelimeler kullanıyor. Sizin yayında tekrarlamaktan imtina ettiğiniz, benim sadece bakan olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tekrarlamaktan imtina edeceğim tekrarlayamayacağım kelimelerden bahsediyoruz. Bunu bu anlamda kullanıyorsanız, oturup düşüneceksiniz, bir aynaya bakacaksınız. Ben CHP’ye oy vermiş olan vatandaşlarımızın da bu durumdan rahatsız olduğunu biliyorum.

“İSTERİM Kİ ÜLKEMİN ANA MUHALEFET PARTİSİNİN GENEL BAŞKANI KONUŞTUĞU ZAMAN DİNLENSİN, BİR AĞIRLIĞI OLSUN”

-Sayın Kılıçdaroğlu dün bir canlı yayına katıldı. Gazeteciler bu üslubun sorunlu olup olmadığın sordu. Hayır dedi. “Ben bunu bilerek kullandım, bundan sonra daha ağırını da söyleyeceğim. Bunu siyaset etme biçimi olarak yeni dönemde kullanacağım” dedi.

Olayın iki tarafı var. Bir siyasi açıdan düşünüyoruz bazı konuları bir de vatandaş olarak düşündüğümüz yanı var. Siyasi olarak düşünecek olursak şunu dememiz lazım; Sayın ana muhalefet partisi’nin lideri… genel başkan demek lazım. Lider demek yanlış olur. Düzeltiyorum. Genel başkandır kendisi. Göreve gelişi ile ilgili de tabi enterasan süreçler yaşanmıştı. Akşam aday değilim deyip, sabah çark edip aday olan kendisidir. Bunları da vatandaşımız çok iyi biliyor. Biz iktidar partisiyiz. Siyaset yapıyoruz. O zaman dememiz gerekir ki, ‘bu genel başkan ana muhalefetin başından ayrılmasın bizim işimiz çok rahat olur’ Ama biz ülkemizi düşünüyoruz. Ülkemizin kalkınması için 2023-2053-2071 vizyonlarımızı düşünüyoruz. Bir vatandaş olarak üzülüyoruz. İsterim ki ülkemin Ana muhalefet partisinin genel başkanı konuştuğu zaman dinlensin. Bir ağırlığı olsun. Bu beyefendinin söylediğinin bu anlamda bir ağırlığı var mı?”Bu üslubu bundan sonra böyle kullanacağım’ diyor. Bunu nerede kullanacak. Bunu açıklasın. Halkımızın önünde bu üslubu nasıl kullanacak. Söylediği kendisiyle yaptığı işle çelişiyor zaten.

“AVRUPA’DA HANGİ MUHALEFET GENEL BAŞKANI BU KADAR YENİLGİYE RAĞMEN KOLTUĞUNDA OTURUR?”

-Almanya’da bir komedyen benzer bir şey yaptı ama yayını kaldırıldı, soruşturma başlatıldı. Türkiye’de ana muhalefet için ne yapılır bilmiyorum ama Almanya’da duruma hemen müdahale edildi.

Vatandaşımız onunla ilgili olarak gereğini zaten yapıyor. Ana muhalefet partisinin genel başkanı seçimlerden önce kazanamazsam, falanca oyu alamazsam bırakacağım demedi mi? Dedi. Bırakmadı. E biz daha neyi söylüyoruz. Ama bu kaçıncı. Farklı ülkelerden örnek vermek konusunda istekli değilim. Kendi ülkemizle karşılaştırma yapmak durumundayız. Onlar yurtdışından örnek verdikleri için söyleyeceklerimi dile getireceğim. Onların iddiasına göre Avrupa standartlarında bir demokrasi Türkiye’de henüz yok. Diyorlar ki onlar gibi yapalım. E başla o zaman kendinden. Avrupa’da hangi muhalefet genel başkanı bu kadar yenilgiye rağmen koltuğunda oturur? Hangi ana muhalefet partisinin sözcüleri, milletvekilleri yurtdışında kendi ülkesini karalar, şikayet eder? Cumhurbaşkanını, başbakanını, hükümetini, siyasi kurumlarını, milletini nasıl şikayet eder? Eder mi, etmez. Ülkemizde konuşuruz, her türlü tartışmayı yaparız. Yurtdışına çıkıp da ülkenizi nasıl şikayet ediyorsunuz? Buna yüreğiniz nasıl elveriyor? Milli olmak dedik ya, milli olmak olmamak budur.  

“ALMANYA’DA YAPILAN ŞEY SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZA YÖNELİK KİŞİSEL BİR SALDIRIDIR”

-Almanya’da yaşanan komedyen olayının muhalefet partilerine cesaret verdiğini düşünüyor musunuz?​

Sayın Angela Merkel komedyen konusunda, ‘Bu kabul edilebilir eleştiri tabirine giren bir şey değil ve kişisel olarak yaralama için yapılmış bir şeydir’ açıklaması yapmıştır. Bunu söyleyen Almanya Başbakanıdır. Almanya’da yapılan şey Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılmış kişisel bir saldırıdır. Ama içerisinde başka unsurlarda barındırmaktadır. Bu süreci iyi takip ettiğimizi belirtmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD ziyaretinde bir akşam yemeğinde, Amerika siyasetinin önde gelen bürokratları ile beraber olma fırsatı yakaladık. Bu akşam yemeğinde demokratik yollarla seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımız, basın özgürlüğü konusuna da değinmiştir. Türkiye’de ki basın özgürlüğü konusunda Amerika’da oluşmuş farklı algılar oradaki bir misafir tarafından dile getirilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konunun cevabını vermeden önce, ülkemizde bugün yayın yapan bazı gazetelerin manşetlerinin örneklerini ve sosyal ağlarda şahsına yapılan hakaretleri konuklara göstermiştir. Hatta bir dergi Sayın Cumhurbaşkanımızın fotoğrafını kapağına taşımış ve kendisini açıkça hedef gösterdiğini vurgulamıştır. Aynı zamanda, bu slayt gösterisinin sonunda, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Obama’ya yapılan hakaret ve tehditlere verilen cezaların dökümünü de gördük. Hapis cezaları ve doğrudan verilmiş olan yayın yasakları gibi.

“BİZİM ZATEN MEDENİYETİMİZ İSTİŞARE ÜZERİNE KURULMUŞTUR”

Bizim medeniyetimiz istişare üzerine kurulu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, demokratik ve anayasal hükümlerle yönetilen bir hukuk devletidir. Evet, bazı noktalarda eksiklerimiz olabilir. Daha iyiye götürmek için çalışıyoruz. Türkiye’de siz dersiniz ki; eleştiri konusunda yeterince özgürlük yok, ben size o zaman tek bir şey söylerim. Kendilerini Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret etmeyi görev gören insanlar var. Bunlar, her gün televizyonlarda, internette sosyal ağlarda yaptıklarına bakmamız gerekiyor. Bizimde sosyal ağlarımız var ve bizlere de sürekli olarak buralardan hakaretler yapılmaya devam ediyor. Siyasetçiler eleştirileri kaldırmakla yükümlüdür diyorlar. Doğru, siyasetçi eleştiriyi kaldırmak zorundadır. Ama hakareti niye ben kaldırmak zorunda olayım ki. Ben siyasetçi ve görevim gereği hükümet üyesi olmak ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı askıya almıyorum. Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının haklarına bende sahibim ve o haklarımı sonuna kadar kullanmaktayım. Bu benim hakkımdır. Eleştiri konusunda gelin beraber oturalım ve bütün gün istişare edelim, bizim zaten medeniyetimiz istişare üzerine kurulmuştur. Ama, hakareti asla kabul edemeyiz. Yurt dışında yayınlanan bazı basın organları tarafından sürekli ve sistematik olarak yalan ve yanlış haber yapılıyor. Yurt dışında bazen o kadar yanlış şeyler yazılıyor ki. Bir kere de bu gazeteler yazdıklarının delillerini ortaya koysalar. Yani, terör örgütüne üye olan bir kişiyi, terör örgütüne üyelik suçundan ceza vermek dışında ne yapmamızı istiyorlardı. Pardon, bu arkadaş bir yerde yazı yazıyor ve ondan dolayı terör örgütü suçu işleyemez mi dememiz gerekmektedir. Dünya standardında hukuk bu mudur? Örnek verdikleri ülkelerde, herhangi bir terör örgütü üyesi olan ve o terör örgütünün sözcülüğünü yapan kişiye ne yapılıyor? Bunları da görmemiz gerekiyor.

 

“BİZİM ONLARA KARŞI GÖSTERMİŞ OLDUĞUMUZ BİRLİK VE BERABERLİĞİ, ONLARDAN GÖREMEDİK”

Paris’te ve Brüksel’de meydana gelen saldırılar nedeniyle hepimiz üzüldük. Bizim nezdimizde herhangi bir terör saldırısının hiçbir bahanesi olamaz. Hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Bizim için tüm terör örgütleri ve terör saldırıları aynıdır. Açıkça dile getirmek isterim ki, Ankara ve İstanbul saldırılarında, bizim onlara karşı göstermiş olduğumuz birlik ve beraberliği, biz onlardan göremedik. Bunu görmek istedik, ama olmadı. Sosyal ağlarda bile bu olmadı. Biz bunu bu sosyal ağlarda neden göremiyoruz? Biz bunları Ankara, İstanbul, Türkiye için niye göremiyoruz? Bir İngiliz ve Fransız gazeteci dile getirdi bunu.  Biz manşet atarken ne diye atıyoruz? Terör saldırısı üzerinden hepimiz yastayken, siz manşet atıyorsunuz ülkenizin aleyhine. Aynı saldırı Paris’te oluyor Brüksel’de oluyor biz sizinle beraberiz diye manşet atılıyor Türkiye’de olduğu zaman tam tersi,  bu nasıl bir durumdur?

“AVRUPA’DA ABD’DE ÖZGÜRLÜK VAR DİYENLER ÜLKEMİZDE YAPTIĞINIZ ŞEYLERİ ORADA YAPIN DA GÖREYİM”

-Türkiye’nin terörle ilişkilendirilmesine ne dersiniz Sayın Bakanım aynı saldırı Avrupa’da da oluyor Türkiye’ye gelince terörle ilişkilendirilme gibi bir algı mı var?

Avrupa’nın içerisinde birçok kurullarında bizim arkadaşlarımız da görev yapıyor burada yapılan çalışmalarda şunu görüyoruz. Kendi ülkesini şikayet eden aleyhine raporlar çıkartmaya çalışan ana muhalefet ve muhalefet partilerinin milletvekilleri var. Brüksel’in ortasında terör örgütünün çadırını kuruyorlar bunu bir de savunuyorlar bu nasıl bir düşünce özgürlüğü. Gidecek bir terör örgütü vatandaşlarımızı gelen turistlerimizi öldürecek sonra gidecek Brüksel’de bir çadır açacak ve bu fikir özgürlüğü olacak..  Açtırsanıza DAEŞ’e bir çadır El Kaide’ye bir çadır o zaman ne olacak bakın. Onun için Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği bir şey var ‘biz ikircikli bir tavır istemiyoruz’. Avrupa’da, ABD’de özgürlük var diyenler, o ülkelerde yaşadık az çok biliyoruz. Yazanlar çizenler ülkemizde yaptığınız şeyleri gidin orada yapın da bir göreyim sizi orada. ABD’de, İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da size dur diyen polise bir kafa tutsanıza, terör örgütünün uzantıları hadi bir yol kapatsın çukur kazmaya kalksın.

 “KİMSE ÇIKIP DA FRANSIZ BAKANI BOMBARDIMANA TUTMADI”

-Avrupa Şampiyonası da kısa zaman sonra başlayacak. UEFA bazı maçları belki seyircisiz oynatma gibi.  Şunu da tartışıyor. Türkiye de oraya gidecek. Siz bu konuya dair neler düşünüyorsunuz?

Bunları çok iyi değerlendirmek lazım. Çünkü sonuçta futbolun ortaya konan bir görsel şölen olduğunu da unutmamak lazım. Fransa’daki spordan sorumlu bakan dile getirdi. Gerekirse seyircisiz oynatırız dedi.  Orada Fransız bakan bir düşüncesini dile getirdi. Bu şimdi tartışılıyor, müzakere ediliyor. UEFA’nın bu konuda alacağı kararlar için daha vakti var. Bununla ilgili, güvenlikle ilgili alınması gereken kararlar var. Bir düşünce olarak dile getirdi. Kimse çıkıp da Fransız bakanı tabiri caizse günlerce bombardımana tutmadı. Fikrini tartışalım dedi. Ülkemizde biz böyle bir şey söylesek Allah bilir bazıları bizi neyle eleştirecekler. Benim düşüncem alınacak gerekli güvenlik önlemleriyle bu karşılaşmalar seyircili olarak oynanabilir. Zaten terörün amacı nedir? Normal hayatı engellemeye çalışmak. Bu, onların amaçlarına ulaştığının bir göstergesi olur. Bununla ilgili güvenlik tedbirlerinizi en üst seviyeye çekersiniz. Bu noktada bizim de onlara desteğimiz olacak tabii bizden de bir takım bilgilerin istendiğini biliyoruz. Bunlarla ilgili de müzakereler yapılacak. Gerekli önlemlerin alınarak gerekli çalışmaların yapılarak mutlaka o şölenini yaşatılması gerektiği düşüncesindeyim. Ülkemizden alınıp başka ülkelere verilen organizasyonla çok büyük organizasyonlar değil. Onları da hatırlamakta fayda var. Bazı organizasyonlar ülkemizden farklı ülkelere farklı gerekçeler dile getirilecek alındı. Alınmayanlar da var.  Örneğin şu anda Samsun’da biliyorsunuz boksta Avrupa kıtası olimpiyat elemeleri yapılıyor. Ondan önce de judonun ve tekvandonun elemeleri oldu. Buz hokeyinde erkeklerin şampiyonası İstanbul’da yapıldı. Kadınlar şampiyonası İspanya’ya alındı. Aslında Ankara’da yapılacaktı. Bunları çok da büyütmemize gerek yok. İyi çalışmalarla ülkemizde devam eden çok şampiyona da var ve devam edecek.

“LONDRA 2012’DEN SONRA SPORUMUZUN İÇERİSİNDE OLUMSUZLUKLA ANILAN BAZI KONULARI VE BAŞLIKLARI TEMİZLEMEKLE UĞRAŞTIK”

-Bir yandan da olimpiyatlara sporcular gönderiyoruz. Sporda geldiğinizden bu yana ciddi bir iddianızın olduğunu biliyorum. Olimpiyatlara dair ne bekliyorsunuz?

2012 Londra olimpiyatlarından sonra ülkemizde önemli bir süreç yaşadık. Sporumuzun içerisinde olumsuzlukla anılan bazı konuları ve başlıkları temizlemekle uğraştık. Ama biz bu temizliği saklayarak yapmadık. Biz bununla yüzleştik. Yüzleşmemizin bize getirdiği belli bir bedel var. Bunu açıkça dile getiriyorum.  Ödememiz gereken bir bedeldi ve bunu yaptık. Tabiri caizse konuyu halının altına süpürmedik. Kapatmadık, açtık ve yüzleştik. İsteğimiz noktaya geldik mi? daha iyi bir noktadayız. Örneğin Dünya Dopingle Mücadele Ajansı’nın (WADA),  Başkanı Sir Craig Reedie, Türkiye’de yaptığı konuşmada ‘dopingle mücadele konusunda kendine örnek arayan ülkeler Türkiye’yi örnek alabilir’ dedi. Bunu İstanbul’da söyledi.  Dolayısıyla bu anlamda önemli çalışmalar yapıyoruz. Şu anda olimpik branşlarda 51 sporcumuz kota aldı. Paralimpik branşlarda da 64 kotamız var. Tabii farklı branşlarda da yaptığımız çalışmalarda örneğin kanoda olimpiyatlara katılacağız. Şu anda zaten kota müsabakaları devam ediyor. Ne kadar sporcumuzun gideceği konusunda tam bir rakama ulaşmış değiliz. Belli beklentilerimiz var. Örneğin kadın basketbol milli takımımız ile erkek basketbol milli takımımızın da Rio 2016’ya gitmek üzere şansları mevcut.  Farklı branşlarda bu ay ve önümüzdeki aylarda yapılacak müsabakalar var.  Yakın zamanda güreş takımımızın müsabakaları olacak. Biz daha fazla sporcuyla gidip daha fazla madalya alabileceğimiz bir yapımızla gidelim istiyoruz. Türkiye bu kadar yatırımla bu kadar ortaya konan çalışmayla yeterince temsil edilmiyor diye eleştiriler oluyor. Ama neden acaba yeterince temsil edilmiyor neden acaba biz madalya sayımızda istediğimiz noktada değiliz?  Bunları konuşalım,  bunlara çalışalım. Biz şunda Türkiye’de çok ciddi fiziki alt yapı geliştiriyoruz.  Türkiye Cumhuriyeti’nde 2002 yılına kadar 1575 spor tesisi yapılmış. Şu anda bu sayı 3339.  13 yılda AK Parti iktidarlarında Sayın Cumhurbaşkanımızın 2002’den sonra başlatmış olduğu, şu anda Sayın Başbakanımızın devam ettirdiği o  ivme  ile biz bu noktaya geldik. Fiziki imkanı yapmak yeterli değil ama fiziki imkanınız olmazsa olmaz. Yani spor salonunuz, stadyumunuz, sahanız, yüzme havuzunuz olacak. Bunlar olacak ki içerideki sporcu kendini yetiştirebilsin.  İçindeki sporunun kendini yetiştirmesi önemli doğru biz bunun için çalışıyoruz zaten.   Önümüzdeki hafta Milli Eğitim Bakanlığımız ile bir protokol imzalayacağız. Sporcularımızın öğrencilerimizin kendilerini sporda geliştirebilmeleri için imkanlar vermek için.

 “YATIRIM ORTADAYKEN ‘YATIRIM YAPMIYORSUNUZ’ DİYORLARSA ELEŞTİRİYİ YAPANLARA NEYİ KASTETTİKLERİNİ SORMAK LAZIM”

Kılıçdaroğlu’nun ciddi bir eleştirisi var. Diyor ki son dönemde hiç yurt yapılmadı. Bilerek de yapmıyorlar. Çünkü bunları KAİMDER Ensar Vakfı gibi bir takım vakıflara yönlendirmek için bu kasıtlı bir AK Parti politikasıdır dedi.  Daha önce yapılmıyor dedi. Dün akşam da bilerek yapmıyorlar dedi.

2002’de Türkiye’deki yurt sayısı 190, kapasite ise 182 bin, 2013’te ise yurt sayısı 362,  kapasitesi ise 286 bindi. Bugün itibariyle yurt sayımız 604, yurt kapasitemiz ise 462 bin. 2019 yılına kadar ise 260 bin kapasite daha eklenecek. Bu yatırım ortadayken yatırım yapmıyorsunuz diyorlarsa eleştiriyi yapanlara neyi kastettiğini sormak lazım.

Paralel yapının geçmişte bir takım yurt yapılanmaları vardı bunların önüne geçmek sizin hedeflerinizden biriydi daha fazla yurt yaparak onları muhtaç etmeyeceğiz demiştiniz bu hedefe ulaşabildiniz mi?

Özel yurtların ve yüksek öğrenim yurtlarının takibi Milli Eğitim Bakanlığı’nda ama bu konuda biz de takibimizi yapıyoruz. Gördüğümüz ve aldığımız rakamlar başarıya ulaştığımızı gösteriyor. Ciddi anlamda bir düşüş olduğunu görüyoruz. Artık öğrencilerimizde onlarla aynı karede bulunmak istemiyor, art niyeti görmüş durumdalar.Paralel yapının vatandaşlarımızın iyi niyetini suistimal ettiklerini herkes gördü.

“Avni Aker Stadyumu Trabzon’a yakışacak”

Avni Aker Stadyumuna dair desteğiniz sürecek mi?

Ülkemizin farklı şehirlerinde 29 farklı stadyum inşa ediyoruz. Avni Aker Stadyumu da bunlardan bir tanesi. Çalışmalar sürüyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde başlatılan bir yatırım bu. Bunun Trabzon’a yakışacağını biliyoruz. Bu işin takibindeyiz. Güzel de gidiyor İnşallah en kısa süre içerisinde böyle güzel bir stadyumu Trabzonumuza kazandırmış olacağız. Karadeniz’in içerisinde yapılmış bir stadyum olarak bir farklı bir özelliği de olacak. Bu anlamda ciddi bir farklılığı olacak dünyada. Sadece yurt içinde değil, İnşallah Avrupa’dan da gelen futbolculara Karadeniz’in içinde denizde maç yapacaksınız denilecek bu da ayrı bir güzellik olacak.​