15 Nisan 2016
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Alman hükümetinin Almanya’da yayınlanan bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret eden komedyen Jan Böhmermann hakkında hukuki süreç başlatmasının kendisin için sürpriz olmadığını belirtirken, bu süreci yakından takip edeceklerini söyledi.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç TRTHaber’de canlı yayın konuğu oldu. Bakan Çağatay Kılıç, TRTHaber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Yaşar Taşkın Koç'un sorularını cevapladı. Bakan Çağatay Kılıç’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
"ALMANYA’DA DEVAM EDEN TAKİP ETTİĞİMİZ DİĞER DAVALAR GİBİ, BU YARGI SÜRECİNİN DE TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
- Almanya Başbakanı Sayın Angela Merkel, Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik yapılmış hakaret içeren görüntülerle ilgili soruşturma başlatılması talebini kabul etti. Bu karar sizin için sürpriz oldu mu?
Bu kararın benim için sürpriz olduğunu söyleyemem. Çünkü bir kere şunu iyi görmemiz gerekiyor. Burada, o kişinin dile getirildiği kelimeleri burada tekrarlamak ve hatırlatmak istemiyorum. Burada yapılan şey herhangi bir şekilde komedi üzerinden eleştiri yapmak değildir. Bildiğimiz üzere geçen hafta, Sayın Merkel’in kendisinin de dile getirmiş olduğu gibi bu tamamıyla kişiye saldırı, şahsa saldırı, Sayın Cumhurbaşkanımızın kendisine doğrudan saldırıdır. Almanya kanunlarına göre; bir kişinin yabancı devlet başkanına hakaretten dolayı yargılanması ve yargı sürecinin işlemesi için Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır. Bundan dolayı bu talep Almanya’ya yapılmıştır. Bu talepte tamamen kişisel hakların korunması ile alakalı bir süreçtir. Verilmiş olan bu izne hiçbir şekilde şaşırmadım. Hatta, verilmeseydi şaşırmış olacağımı dile getirmek istiyorum.
“KONU TAMAMEN KİŞİSEL BİR SALDIRIDIR. MİLLETİMİZE VE ALMANYA’DA YAŞAYAN VATANDAŞLARIMIZA DA YAPILMIŞ BİR HAKARETTİR”
Türkiye’de bazı noktalarda eleştiri yaptığını düşünen, bir pencereden bakarak, eleştiri yaptığını düşünenlere de kişisel hak, basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü gibi hakların nerede ayrıldığını böylelikle görmüş olduklarını dile getirmek isterim. Ayrıca, şunu da dile getirmemiz gerekir. Evet, siyasetçiler eleştirilere tahammül etmesi gerekmektedir. Eleştiri aslında siyasetçi ve kamu hizmeti yapanlar için destek alabilecekleri bir konudur. Fakat hakaret böyle değildir. Konu tamamen kişisel bir saldırıdır ve bu konu aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılmış olan bir hakaretin yanı sıra ülkemize, milletimize ve Almanya’da yaşayan vatandaşlarımıza da yapılmış bir hakarettir. Şunu da görmüş oluyoruz. Bu süreç artık hukuk sürecine girmiş bir olaydır. Burada Almanya kendi yasalarına göre hareket ederek sonuca bağlayacaktır. Almanya’da devam eden takip ettiğimiz diğer davalar gibi, bu yargı sürecinin de takipçisi olacağımızı belirtmek isterim.
- Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi de terörle mücadele konusudur. Terörle mücadele denilince de terörle mücadelenin yapıldığı yerdeki insanlar ve gençler akla geliyor. Bakanlığınızın çalışma alanını kapsayan bu konuda da yaptığınız çalışmalardan söz edebilir misiniz? Terörle mücadele konusunda yaratılan bir algıya göre sanki o bölgelerde iç savaş varmış izlenimi yaratılıyor. Bizler biliyoruz ki orada hayatın başka bir boyutu var. Terörle mücadele daha sınırlı alanlarda sürüyor. Bunu kendi çalışmalarınız açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Hem terörle mücadele konusunda panzehir olması açısından, hem de terörle mücadelenin çalışmalarınızı engellediği boyutlar nedir?
Vatanımız, milletimiz için şehit olan tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Ortaya koymuş oldukları fedakarlıktan dolayı Allah onlardan ve ailelerinden razı olsun diyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti terör ile mücadele ediyor. Sayın Başbakanımızın 2015 yılı yaz döneminde bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen polislerimizin sonra başlayan farklı bir sürecin içerisindeki karanlığı ortaya koyduktan sonra yürüyüşümüz aynı kararlılıkla devam etmekte.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız dile getirmiştir. Bizler hükümet üyeleri olarak bulunduğumuz her ortamda dile getiriyoruz. Bu bir mücadeledir. Bu herhangi bir şekilde bazıları tarafından lanse edilmeye çalışıldığı gibi değildir. Bakın TBMM’de bugün bile ana muhalefet partisinin bir milletvekili teröriste terörist diyemiyorsa orada bir sorun demektir. Bölücü terör örgütünün üyeleri teröristlerdir. Devletimizin, güvenlik güçlerinin mücadelesi bunlarladır. Vatandaşımızla asla değildir. Tam aksine vatandaşımız bunları alın götürün, bizi onlardan kurtarın diye bizden yardımcı olmamızı istiyorlar. Bunlar yapıldıktan açıkladığımız bir programımız var. Nedir bu; yeniden imar. Yeniden imarın içerisine aynı zamanda sosyal yapının da düzelmesi ile yapılacak olan çalışmalar. Bunlar içerisinde farklı bakanlıkların görev alanı olduğu gibi bizim de görev alanlarımız var. Orada yapacağımız çalışmalarla gençlerimizin kendilerini geliştirmelerini, eğitmelerini aynı zamanda imkan verildiği takdirde neler yapabileceğini bildiğimiz kardeşlerimiz var orada. Spor altyapısı ve gençlik çalışmaları ile ilgili yaptığımız yatırımlar… Bu sene sonunda 330 gençlik merkezine ulaşma hedefimiz var. 2002‘de 72 olan sayı 330’a çıkıyor. Burada bütün gençlerimiz bir araya gelerek sanatsal faaliyetler, sportif faaliyetler, dil öğrenimi, birbirlerini daha iyi tanımaları için iller arası geziler. Farklı illerimizdeki farklı özelliklerin tarihlerin ortaya çıkması… Milli ve manevi değerlerin ortaya konulduğu farklı çalışmalar yapıldığı çalışmaları bir arada yapıyoruz. Şu an 30’un üzerinde gençlik kampımız var. Bunlar sadece yazın değil, yıl boyunca da hizmet veriyorlar. Bunun altyapısın hazırlıyoruz, onunla ilgili hazırlıklarımız var. Yaz kamplarında geçen sene 50 bini aşkın gencimizi ağırladık. Bu sene bu sayıyı da aşıp onların birbirleriyle kaynaşmasın sağlayacağız, inşallah.
“VAN’DA TERÖRİSTLERİN YAKTIĞI SPOR SALONU EN KISA SÜREDE ESKİ HALİNE GELECEK VE ORADA ESKİSİNDEN DAHA YOĞUN FAALİYET YAPILACAK”
Birkaç gün önce Van’da bir spor salonumuz bölücü terör örgütü ve sempatizanları tarafından kundaklandı. Daha önce Sarıkamış’ta böyle bir girişimde bulundular. Sarıkamış’ta yakılan tesis, kayak sezonuna yetişecek diye talimatı verdim. Ve biz Sarıkamış Şehitlerini anma programını yaparken aynı zamanda da kayak tesisimizin açılışını gerçekleştirdik ve sezona yetişti. Zarar verdikleri, kundakladıkları spor salonu ile ilgili devletimizin kudretini çok iyi görecekler. Van’da yakılan Spor Salonu en kısa sürede eski haline gelecek ve orada eskisinden daha yoğun faaliyet yapılacak. Buraya gelen gençlerimiz kendilerini geliştirebilecekler. Biz bu imkanları kardeşlerimize vermek için görevdeyiz. Onların elinden bu imkanları almak isteyen bölücü terör örgütü var işte bizim mücadelemiz onlarla. Hiçbir zamanda durmayacak bu mücadele. Bitene kadar devam edecek. Son çırpınışları olduğunu hep beraber görüyoruz. Gençlerimizin terör örgütünün propagandasına karşı çok uyanık olması lazım. Onları kandırmak için bin türlü yalanlar söylüyorlar. Bunların hiçbirine itibar etmemeleri gerekiyor.
“DOĞU VE GÜNEYDOĞU BÖLGELERİNDEKİ İLLERİMİZ YATIRIMLARDAN CİDDİ ANLAMDA PAY ALDILAR”
2002 yılından bu yana Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminden gelen hızlı ivme ile AK Parti iktidarları Türkiye’de yoğun bir şekilde yatırım yaptılar. Doğu ve Güneydoğu Bölgesindeki illerimiz bu yatırımlardan ciddi anlamda pay aldılar. Havalimanlarını, yolları, yaktıkları okulları kim yaptı? AK Parti hükümetleri yaptı. Orada TOKİ ile birçok konutlar yapıldı. Altyapılar, üstyapılar, barajlar inşa edildi. Barajlardan elde edilen enerji, sulama imkanları bölgedeki çiftçilerimiz tarafından kullanıldı. Terör örgütü sempatizanları bunların Avrupa Birliği tarafından yapıldığın yaymaya kalktılar. Bu tip doğru olmayan yalanlar söylendi. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin imkanları ile AK Parti Hükümetleri tarafından yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız 2002’deki seçim döneminde birçok konuda ilerleme kaydedileceğini dile getirmişti. Elhamdülillah neredeyse hepsi gerçekleştirildi. Kaynak nereden bulacaksınız sorulduğunda kaynak Türkiye demişti. İşte biz Türkiye’den aldığımız bu kaynakları AK Parti iktidarlarının doğru koordineli çalışması sonucunda milletimize aktardık. Ama bölgede bazıları diyor ki bunları Avrupa Birliği yaptı. Buna ancak gülünür, geçilir. Bunların hepsi bizim iktidarlarımızın kuvvetle iradeyle ortaya koymuş oldukları yatırımlardır.
“YURTLARI SADECE SAYISAL ANLAMDA ARTTIRMAKLA YETİNMİYORUZ, STANDARTLARI DA ÇOK FARKLI BİR NOKTAYA TAŞIYORUZ”
-Yurtların açılması da sizin sorumluluk alanınızda. Muhalefetin zaman zaman yurtların yeterince açılmadığı, bunun da kasıtlı olarak açılmadığına yönelik eleştirileri oluyor. Bu eleştirilere karşı cevabınız nedir?
Ben bu eleştirilere şu rakamlarla cevap vereceğim. Çünkü ana muhalefet partisinin genel başkanının veya sözcülerinin bu noktada neyi kastettiğini hala anlamış değilim. Rakamlar herhalde her şeyi açıklayacaktır. 2002 yılında Türkiye’de KYK’nın 190 yurdu vardı. Toplam kapasitesi de 182 bindi. 2016 yılının Nisan ayında KYK’ya bağlı 604 yurdumuz ve 462 bin kapasitemiz var. Bu şu anda envanterimizde olan, yatırımını anlaşmasını yaptığımız, harekete geçirdiğimiz yatırımlar. Toplam artış kapasitesi 260 bin. Sadece bu sene devreye girecek olan yeni kapasite 94 bin civarında. Bu rakamlar herhalde bu sorunun cevabını veriyor. 2002’de KYK’da barınan öğrencilere verilen beslenme yardımı aylık 11 TL idi. Bizim şu anda verdiğimiz aylık beslenme yardımı 270 TL. 2002’de öğrencilere verilen aylık burs-kredi miktarı 45 TL idi. Şu anda 400 TL. Bu rakamlar neyin nereden geldiğini açıkça ortaya koyuyor. Bizim bu arada karşılama oranımız da yükselmiş durumda. Sadece sayısal anlamda arttırmakla yetinmiyoruz, standartları da çok farklı bir noktaya taşıyoruz. Evet, az sayıda kalan ranzalı yurtlarımız var. Onların da dönüşümü devam ediyor. Yeni yurtlarımızın hepsi baza sistemiyle yapılmış olan, çalışma alanları olan, 4-5 yıldızlı otel seviyesinde olan yurtlar. Şu anda yurtlarımızda sadece barınma imkanı da verilmiyor. Artık yurtlarımızda öğrencilerimizin sosyal ve sportif aktivite yapmalarına, aynı zaman da eğitimlerine de destek veriliyor. Kendilerini geliştirebilecekleri, sosyal faaliyet yapabilecekleri, kariyerleriyle ilgili destek verdiğimiz faaliyetler var. STK’lar, iş dünyasıyla beraber yaptığımız programlar var. Bunların hepsi gençlerimizin kendilerini daha iyi yetiştirebilmeleri için.
“BİZ STATLARI YAPIYORUZ, AMA NEDENSE FARKLI SİYASİ PARTİYE MENSUP YEREL YÖNETİCİLER BUNU BİR SİYASET MALZEMESİ OLARAK KULLANIYOR”
-Spor Toto Süper Lig’de ve PTT Birinci Lig’de çekişmeli mücadele devam ediyor. Hem lig yarışını hem de stadyum yatırımlarınızla ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Şu anda inşaatına devam ettiğimiz 29 stadyumumuz var. 2’si yargı süreciyle karşı karşıya. Maalesef İzmir’deki statlarda oradaki yerel yönetimin ortaya koymuş olduğu tabiri caizse ‘istemezük’ yaklaşımından dolayı durumlar var. Bir yargı süreci var. O süreçten de vazgeçmiyorlar.
-Kendileriyle görüştünüz mü?
Daha önce görüştük. Onlar ısrarlı bir şekilde farklı şeyler dile getiriyor ama tabii yargı son kararı verecek. Biz hükümet olarak bu anlamda hükümetin içerisindeki konuyla ilgili bakanlık hazırız. İhaleyi yaptık yürümek istiyoruz. Bizim önümüzü açsınlar. Tabii yapımı devam eden ve açılmış olan statlarımız var. Antalya Stadı şu anda kullanımda. Stadımızın alanın içerisinde de 10 bin kişilik spor salonu yükseliyor. İnşaatı da bitmek üzere. Adana’daki, Samsun’daki stat inşaatımız devam ediyor. Gaziantep’deki stadımızın inşaatı sonlara yaklaştı. Eskişehir Stadı çok hızlı ilerledi. Orada da yerel yönetimle ilgili bir sıkıntımız var. Biz bu hizmetleri yapıyoruz, sporumuza sunmak istiyoruz nedense farklı siyasi partiye mensup yerel yöneticiler bunu bir siyaset malzemesi olarak kullanıyor. Bu siyaset malzemesi değildir. Bu alandaki yatırımları lütfen siyasetle değerlendirmeyin. Buradan herkes faydalanacak. Bunu düşünsünler, buna göre hareket etsinler. Hatay’daki stadımızın inşaatı başlamış durumda. Malatya’daki stadımızda bir gecikme oldu. Orada yüklenici firmanın maddi anlamda sıkıntı yaşamasından dolayı yeniden ihale süreci oldu. Süreç tamamlandı ve oradaki inşaatımız da hızlandı. Trabzon’daki stadyum inşaatı devam ediyor. Bu stat dolgu alanı içerisine yapılan bir stat olacak. Sakarya’daki stadımızın inşaatı hızlı bir şekilde devam ediyor. Bugün Kocaeli’ndeydik. Oradaki stadyum inşaatımız da hızlı bir şekilde devam ediyor. Bu sene açacağımız stadyumlar var. Afyon stadı oradaki spor kompleksiyle beraber açıldı. Tabii sadece stadyumların yapılması yeterli değil. Biz stadyumların, yaşayan stadyumlar olmasını istiyoruz. Bu statlar, sadece haftada bir maçların oynandığı yer değil, sosyal ve sportif anlamda da alt yapısını kullanabileceğimiz şekilde inşa ettiğimiz statlar oldukları için modern statlar olacak. Fiziki alt yapı olmadan sporcu yetişmez. Ama fiziki alt yapı olduğu zaman da tek başına olmaz. Dolayısıyla bu iç içe geçmesi gereken bir konu. Yaptığımız bu spor tesislerini çok verimli kullanmalıyız. İçini doldurmalıyız. Bunun üzerine çalışıyoruz. Antrenörlerimizin ve kulüplerimizin buraları daha iyi kullanmaları için yaptığımız altyapı çalışmaları, olimpik hazırlık merkezlerimizde yaptığımız çalışmalar, sporcularımızın bu imkanları daha iyi kullanabilmeleri bizler için çok önemli. Milli Eğitim Bakanlığımız ile yapacağımız protokolle bunu daha da yaygınlaştıracağız. Sporcu kardeşlerimizin aynı zamanda öğrenci olduklarını biliyoruz. Onların öğrenim hayatıyla spor hayatı arasında tercih yapmaya zorunlu kalmadan bunu beraber yürütmelerini sağlamamız gerekiyor. Bu anlamda yapacağımız çalışmalar var. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ortaya koymuş olduğu yatırım hamlesinin yanında aynı zamanda burada kendini geliştirecek olan sporculara bu imkanın verilmesi çalışması da var. Yani sporcunun o imkanı kullanıp kendini geliştirip Türkiye’yi uluslar arası müsabakalarda temsil etmesini sağlamak istiyoruz.
“A MİLLİ FUTBOL TAKIMIMIZA GÜVENİMİZ TAMDIR”
- Futbol ligleri bitiyor. Ardından Avrupa Şampiyonası başlayacak. Milli takımımızda büyük bir başarı ile bu şampiyonaya direkt katılma hakkı elde etti. Zorlu rakipleri var. Orada ki beklentileriniz nedir?
Liglerimizde baktığınız zaman çok güçlü olmayan takımlarımızın da üst düzey takımlarımıza zor anlar yaşattığını görmekteyiz. Avrupa Şampiyonasına katılan milli takımlar arasında da güç farkının olmadığını düşünmekteyim. Bazı ülke takımlarının oturtmuş oldukları sistemleri olmasına rağmen, bütün milli takımlar her şeye açık. A Milli Futbol Takımımıza, futbolcularına, teknik kadrosuna ve yöneticilerine bizlerin güveni tamdır. Daha önceden de dile getirdiğimiz gibi, neden final olmasın. Ben bunu inanarak söylüyorum. Bu sadece iyi bir şey söyleyelim değildir. Gerçekten kardeşlerimizin ve teknik heyetimizin bir arada ortaya koyacakları başarılı bir çalışmayla, iyi bir motivasyonla bunu başarabileceklerini düşünüyorum. Daha önceden nerelere kadar çıktıklarını biliyoruz. İyi bir çalışma, iyi bir motivasyon ve iyi bir birliktelik - beraberlik ile Ay Yıldızlı bayrağın hakkını vererek ortaya konulabilecek bir başarı olduğunu düşünüyorum. Biz kardeşlerimize inanıyoruz. Şunu da unutmamamız gerekir ki hem kadınlar hem de erkekler Basketbol Milli Takımımız da Rio Olimpiyatları için kota almak üzere müsabakalara çıkacaklar. Birçok kardeşimizde Rio için kota almak adına müsabakalara çıkıyorlar. Onlara da başarılar diliyorum. Rio Olimpiyatlarına gidip Ülkemizi orada temsil edecekler.
“TÜRKİYE BİR OLİMPİYAT ÜLKESİDİR”
- Türkiye’nin sürekli olarak uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapıyor ama bazıları da yapılan oylamalarda kıl payı kaçıyor. 2020 içinde yine Avrupa Şampiyonası için adaylığımız var. Alt yapı konusunda da hazır bir Türkiye var. Dünya hızlı olarak değişiyor. Bu tür organizasyonlara ev sahipliği yapma konusundaki ısrarımız devam edecek mi? Umutlu olabileceğimiz gelişmeler de var mıdır? Ekonomik krizlerden aldığına pişman olan ülkelerde olabiliyor. Brezilya’nın da bu konudan dolayı sıkıntı yaşadığını biliyoruz? Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Alt yapı çalışmaları açısından çok farklı bir noktaya gelmiş durumdayız. Şuan da Olimpiyatlara ev sahipliği yapacak Brezilya hakkında olumsuz bir şey demek istemiyorum. Rio’da yapılan çalışmalar şuan da çok zor ilerliyor. Yapılmakta olan çalışmalarda bir takım eksiklikler tespit edilmiş vaziyette. Bunların giderilmesi için onlarda çaba sarf ediyorlar. Bunu neden örnek veriyorum. Biz zaten alt yapı konusunda bir noktaya gelmiş durumdayız. İstanbul zaten şehir yapısı olarak doğal bir olimpiyat şehridir. Türkiye’de ülke olarak bir olimpiyat ülkesidir. Medeniyetlerin bir araya geldiği, kesiştiği bir bölgede yaşıyoruz. Kendi medeniyetimizden aldığımız güç ile bugündeki temsilimiz, bu topraklarda, bu cennet vatanda bizim bunu yapabileceğimizi ortaya koymaktadır. Uluslararası spor organizasyonlarda yapılan oylamalarda istediğimiz sonuçları alamadık. Bizler kararlılığımızdan bir şey kaybetmiyoruz. Şunu da söylemek istoruz artık; biz Türkiye’de artık her organizasyonu yapmıyoruz. Biz seçerek alıyoruz Türkiye’de yapılacak organizasyonları. 2017 Avrupa Basketbol Şampiyonası grup ve final turunu aldı Türkiye, çünkü 2010 yılında başarılan Dünya Basketbol Şampiyonasını var ortada. Daha sonra 2014 Dünya Kadınlar Basketbol Şampiyonasını da yaptık. Bu güzel bir şeydi. Türkiye’nin tanıtımı açısından güzel organizasyonlar bunlar. Mersin’de yapılan Akdeniz Oyunlarını hatırlayalım ekonomik krizden dolayı yapılamayan bir organizasyonu biz Türkiye olarak çok kısa bir sürece gerçekleştirdik. Samsun’da önümüzdeki yıl 2017 İşitme Engelliler Olimpiyatı olacak. Bu olimpik ve paralimpik oyunlardan sonraki en büyük organizasyondur. Bu Türkiye’de olacak. Samsun’da alt yapı çalışmaları devam ediyor. Erzurum’da 2017’de EYOWF oyunları olacak. Bunlar hep isteyerek aldığımız organizasyonlar. Kabul etmediğimiz organizasyonlar da oluyor.
“WADA BAŞKANI TÜRKİYE’Yİ DOPİNGLE MÜCADELEDE KENDİNİZE ÖRNEK ALIN DİYORSA BAZI YOLLARI İYİ KAT ETMİŞİZ DEMEKTİR”
Uluslar arası olimpiyat komitesi başkanı bir ay önce Türkiye’deydi. Güzel toplantılarımız oldu. Türkiye’nin alt yapısını birebir görme imkanı oldu, bunu kendisine anlattık. Uzun zamana dayanan bir dostluğumuz var. Uluslar arası spor kurulları ile farklı ilişkimiz var. WADA Başkanı Türkiye’yi dopingle mücadelede kendinize örnek alın diyorsa bazı yolları iyi kat etmişiz demektir. Bizim uluslar arası spor camiası ile farklı ilişkimiz ortaya çıkıyor. 2020 Olimpiyat Oyunları için yapılan adaylık sürecinde de biz çok şey öğrendik. Şu an 2024’e aday olmadık. Önümüzdeki yıllardaki duruma bakacağız. Edindiğimiz tecrübeler doğrultusunda bazı adımları atıyoruz. Ama Türkiye her organizasyonu yapabilecek güçtedir.
“ULUSLARARASI SPOR CAMİASININ KENDİNİ KONTROL ETMESİ GEREKEN BAZI KONULAR VAR”
-Dopingle mücadelede Türkiye laboratuarlarını açtı. Dünyanın birçok ülkesinde doping sayısında artış başladı. Doping neden önlenmiyor? Kurallar mı değişiyor?
Maalesef Türkiye’de bunu üzülerek ve ilk kez dile getiriyorum. Maalesef kendi sporcularımıza karşı çok acımasız oluyoruz. Bin dopinge karşı sıfır tolerans noktasında duran birisiyim. Benim mücadelem bu anlamda devam ediyorum. WADA başkanına çalışmamızı anlatıp bu noktada onun takdirini kazandıysak eğer, bu ortaya koyduğumuz mücadeledendir. Bu olay sadece Türkiye’de yaşanmıyor. Uluslar arası spor camiasının içerisinde da yaşanan olaylar var. Yakın zamanda ünlü sporcular bununla karşı karşıya kaldılar. Bunlar ülkemizin sporcuları değil, başka ülkelerin sporcuları. Evet, kurallar değişiyor. Daha uzun süreli taramaların olduğunu görüyoruz. Biyolojik pasaportla ile bazı şeyleri saklamanın imkanı yok. Geriye doğru daha uzun süreler taranabilecek numuneler söz konusu. Bir ülke bu konuda ciddi sorun yaşıyor. Şuna bakmamız gerekiyor. Yarışlardaki istatistiklerde kaç sporcu sorunlu bir madde ile karşılaşıyor veya kaç kişi karşılaşmıyor. Bunlar yakın zamanda konuşacağımız konular. Farklı noktalarda bazı gözlemlerimiz var. Uluslararası spor camiasının da bu anlamda kendini kontrol etmesi gereken bazı konular var. Uluslararası spor camiasında da konuşulması gözden geçirilmesi gereken çok konu var. Örneğin Eski Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) Başkanı Lamine Diack’ın görevi bırakma zorunluluğunda neden öyle olduğu; oğlunun, kendisinin oradaki etkisi, maddi anlamdaki bazı konuların açıklanamıyor olması gibi… Bunların hepsi spor camiasının içerisinde maalesef yaşandı. Bunları da uluslararası spor camiasının iyi incelemesi gerekiyor. Tabii biliyorsunuz FIFA süreci yaşandı. Bunların hepsini yakından takip edip ülkemizin bu noktalardaki duruşunu ortaya koyarak bu yollarda mücadelemize devam ediyoruz. Uluslararası Atletizm Federasyonu’nun başkanı ve FIFA’nın başkanı ortaya atılan iddialardan dolayı görevden ayrılmak zorunda kalıyorsa, bakılması gereken bir şey var. Hepimizin takdir ettiği, futbolcu olarak herkesin çok sevdiği ünlü bir Alman futbol adamı, Almanya Futbol Federasyonu Başkanlığını bırakmak durumunda kalıyorsa burada bir şeyler var.