BAKAN ÇAĞATAY KILIÇ AA EDİTÖR MASASI'NA KONUK OLDU

29 Eylül 2016

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, konuk olduğu Anadolu Ajansı Editör Masası’nda, siyaset, gençlik ve spor gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

AA Editör Masası'nın konuğu olan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Hükümetin terörle mücadele konusundaki kararlılığının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın göreve geldiği günden bu yana yaptığı açıklamalardan belli olduğunu belirten Kılıç, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki tavrı nettir. Milletimizin de tavrı nettir. Özellikle milletimizin tavrı diyorum, çünkü görüyoruz ki terör örgütü, özellikle kendisinin merkezi olduğunu iddia ettiği bölgede, bölge halkı tarafından hiçbir şekilde karşılık bulamıyor." diye konuştu.

Halkın, şiddetten, kandan bıktığını, bunları yaşamak istemediğini dile getiren Kılıç, şu ifadeleri kullandı:

"İnsanların, aileleri ile huzurlu bir şekilde gelecek planları yaparak yaşamak istediklerini biliyoruz. Son yapılan saldırıda hepimizin içini yaralayan, yüreğini dağlayan şehit haberlerini yine aldık. Dün Samsun'da şehit olan kardeşimizin defnini gerçekleştirdik. Vatandaş, ciddi anlamda üzüntü içerisinde olduğunu açık açık söylüyor. 'Ödün vermeyin, şehitlerimizin kanını da yerde bırakmayın.' diyorlar. Devletimiz ve milletimiz, geçmişinden, medeniyetinden gelen bu bilinçle, ülkesinin geleceği için fedakarlıklarla ilgili hiçbir zaman geri dönmemiştir."  

"En çok zararı görenler, o bölgelerde yaşayan insanlar"
Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında gösterilen fedakarlıklardan sonra ara ara, bazı dönemlerde Türkiye'ye musallat olan bu olumsuzluklara karşı kararlı bir şekilde durulduğunu,  terör örgütünün ortaya koyduğu iddiaların boş olduğunun da halk tarafından artık görüldüğünü vurgulayan Akif Çağatay Kılıç, şöyle devam etti:
"En önemli unsurlardan birisi bu. Terör örgütünün, 'bu bölgenin, bu etnik grubun temsilcisiyiz.' deme noktasındaki iddiaları boşa düşmüştür. Çünkü en çok zarar görenler, Kürt kökenli vatandaşlarımızdır. Biz çok şehit verdik ama en çok zararı görenler, o bölgelerde yaşayan insanlar. Çünkü örgüt, devletimizin, oraya yatırım yapmak isteyen özel sektörün önünü kapatıyor. Daha doğrusu kapatmaya çalışıyorlar. En son saldırılardan bir tanesi, Şırnak'a yapılacak otoyol ile alakalıydı. Fabrika yatırımları, altyapı yatırımlarına ciddi anlamda saldırılar mevcut. Bunlar yapıldığı zaman kim zarar görüyor, hepimiz. Şehit veriyoruz, bölgenin kalkınmasının, Türkiye'nin kalkınmasının önü kapanıyor. Bunu hangi vatandaşımız ister. Kepenk kapatmak zorunda kalan esnaflar var."

Evlatlarını bu örgütten kurtarma çabasıyla yaşayan insanlar olduğunu dile getiren Bakan Kılıç, şunları kaydetti:
"Evlatlarımızı elimizden alıp götürüyorlar, ailelerine saldırıyorlar. Baktığınız zaman şehit cenazelerinde anneler Kürtçe ağıt yakıyor. Peki siz o zaman neyi iddia ediyorsunuz? Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı olarak ay-yıldızlı bayrağımız altında, huzur içerisinde, geleceğe yönelik yaptığımız çalışmalarla, ülkemizi, tarihinden ve medeniyetinden gelen güce tekrar kavuşturmak üzere, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak için çaba sarf ediyoruz. 2023, 2053, 2071 hedeflerimiz var. Bunlara hep beraber ilerleyeceğiz. Bunun da bilincindeyiz. Aramızı bozmaya, aramıza fitne sokmaya, vatandaşımızın içerisine fitne sokmaya çalışanlara karşı uyanık olacağız. Birlik olacağız. İnanıyorum ki en kısa süre içinde, en kararlı şekilde bunların kökünü Türkiye'den kazıyacağız."   

"Ailelere çok büyük görev düşmekte"
Terör örgütünün gençleri kendi safına çekip, kullanmaya çalıştığını ifade eden Kılıç, "Bunun yanında bilinçlenmiş olan vatandaşlarımızın da ciddi anlamda buna karşı mücadelesi var. Öncelikle ailelere çok büyük görev düşmekte. Bir ailenin verebileceğini, hiçbir zaman başkası veremez. Bu bir gerçek. Bizim şu anda özellikle bölgede ve Türkiye genelinde inşa ettiğimiz gençlik merkezlerimiz var." şeklinde görüşlerini aktardı.

Görevlerini yerine getirmeyip, teröre bulaşan, imkanlarını terör örgütünün kullanıma sunan ve bunlara maddi kaynak aktaran bazı belediyelerle ilgili olarak, devletin ve milletin aleyhine hareket etmiş olmalarından dolayı, yerlerine kayyum atamaları gerçekleştiğini hatırlatan Bakan Kılıç, şunları söyledi:

"Bu belediyelerin aynı zamanda bir takım kampları oluyordu. Bunlar bize geliyordu. Çok büyük çaplı değil. Bizim yapabileceğimiz çapta asla değil. Örneğin; geçenlerde Diyabakır Valimizle yaptığımız bir görüşmede kendisi, belediyenin orada kullanmaya çalıştığı bir yapıyla ilgili olarak, bizim müdahil olmamızı, buranın kamp olarak kullanılabileceğini önerdi. Biz de kabul ettik. Şu anda çalışmalar devam ediyor. Yaptığımız gençlik merkezleriyle imkanlarımızı sonuna kadar sunmaya devam ediyoruz. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde 40 tane gençlik merkezi inşa ediyoruz. Bunlar sportif, kültürel faaliyetlerin yanı sıra aynı zamanda kişisel gelişim faaliyetleri, kariyer destekleriyle ilgili olarak da gençlerimize yardımcı oluyorlar." 

Türkiye'nin genelinde inşa ettikleri "mahalle tipi" olarak adlandırılan tesislere de değinen Akif Çağatay Kılıç, şöyle devam etti:
"Bunlar futbol, basketbol, voleybol sahalarının bir arada olduğu ama mahalleye yapılan, büyük ölçekli futbol stadyumu ya da spor salonu anlamında değil ancak bu hizmeti verebilecek yapılar. Bununla beraber farklı illerde yaşayan gençlerimizin birbirleriyle tanışmalarını ve kaynaşmalarını sağlayacak, 'hareketlilik projeleri' olarak adlandırdığımız ve aynı zamanda gençlik kamplarını da bu noktada kullandığımız çalışmalarımız var. 70 bine yakın kardeşimiz gençlik kamplarından faydalanıyor. Farklı illerden gelip birbirleriyle kaynaşıyorlar. Tanıştıktan sonra birbirlerini ziyarete gidiyorlar. Edirne'den gelen kardeşimiz, Şanlıurfa, Gaziantep'ten gelen bir kardeşimizden bir farkının olmadığını ama tam aksine olağan farkların da birbirlerini desteklediklerini görüyor. Devletimizin orada yapılan bazı olumsuz propagandaların aksine tüm imkanlarını gençlerimize sunduğunu görüyoruz."    

Bakan Kılıç, "Biz neler sunduğumuzu gençlere gösterdiğimizde, bunu ailelere de aktardığımızda, inanıyorum ki zaten terör örgütünün hiçbir şekilde gençler üzerinde etkisi olamayacaktır." diye konuştu.  

Bakan Çağatay Kılıç, FETÖ mensuplarının ülkelerine ihanet içerisinde olduğunu belirterek, "Bunu 15 Temmuz gecesi hep beraber yaşadık, keşke yaşamasaydık. Keşke aldığımız önlemler, yaptığımız çalışmalar bunu engelleyebilseydi ama gözü dönmüş, kendini, zihnini, düşünce yapısını ipotek altına aldırmış, teslim kişilere karşı mücadele kolay olmuyor." dedi. 

17-25 Aralık sürecinde de dile getirdiklerini, bunun bir darbe girişimi olduğunu, ülkenin ve devletin kurumlarına karşı bir müdahale olduğunu ifade ettiklerini kaydeden Kılıç, şöyle konuştu:

"O zaman bunu herkes anlayamadı. Bunun alıştırmasıydı, o zaman da dile getirdik; bu, sivil otoritelere bir müdahaledir. O yıl hükümet değişikliği sonrası biz göreve geldik ve o günden itibaren mücadeleyi başlattık. Bu FETÖ'nün nelere girişebileceğini, milletimize karşı nasıl bir göz karalığı içinde hareket edebileceğin gördük. Sayın Cumhurbaşkanımızın, başbakan olarak bize verdiği talimatlar açıktı. Bu noktada çalıştığımız için zaten 15 Temmuz'a kadar genel bir resim ortaya çıkartmıştık. Özellikle yargı içinde uzanmış bir yapısı vardı. İki bini aşkın hakim, savcı açığa alındı ve uzaklaştırıldı." 

"Uzaklaştırmalar ve görevden atılmalar tabii ki oldu"
Kanunlar çerçevesinde belli bir noktaya kadar gidilebildiğini vurgulayan Akif Çağatay Kılıç, şu ifadeleri kullandı:
"Biz aktif olarak bakanlık içinde olmamalarını sağladık. Uzaklaştırma noktasında kimilerinde başarılı olduk, kimilerinde olamadık. Milletimize ve devletimize karşı yapılmış olan bu girişimden, silahlı kalkışmadan sonra elimizde hukuki enstrümanların da başka bir noktaya gelmesiyle, daha önceden hazırlamış olduğumuz bu çalışmaları, tespitleri değerlendirme imkanımız oldu. İstihbarat ve emniyetten bize gelen bilgileri bunlarla karşılaştırma imkanımız oldu. Bu çerçevede uzaklaştırmalar ve görevden atılmalar tabii ki oldu. 322 kişiye varmış durumda. Bize bağlı olan merkez ve taşra teşkilatlarımızın yanında Ankara'daki merkez binamızda bin 200, bin 300 personelimiz var. Bunun içinde yaptığımız çalışmalarda avantajımız ve dezavantajımız oldu. Yeni kurulan, 2011'den sonra bürokrasisini ve yapısını yeniden inşa eden bir bakanlık olduğumuz için, kimin ne zaman işe girdiğini, nereden geldiğini, KPSS ile ilgili bir sıkıntısının olup olmadığını incelemek çok daha kolay oldu. KPSS şüphelisi olarak da görevden uzaklaştırılmış olanlar var."  

Bakan Kılıç, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın talimatları açık. Acımayacağız ama adil olacağız. Bunu da yapıyoruz. Verilerin, bilgilerin desteklediği kurumlar içindeki bazı şeylerin bilinmesiyle adımlar atıyoruz. Daha önce 2 bin kişiyi görevden alma noktasındaydık. Mutlu olduğum bir şey var, FETÖ'nün, özellikle bağlı kuruluşlarımız, Kredi Yurtlar Kurumu ve Spor Genel Müdürlüğü ile bunların Anadolu'daki taşra olarak adlandırabileceğimiz teşkilatlarına çok fazla girme imkanları olmamış. Belki yapısından kaynaklanan nedenlerden, belki önem vermediklerinden... Ama yok mu, var. Onları da hemen bularak uzaklaştırdık." 

"Bu, ihanetin ötesinde bir şey" 
"15 Temmuz gecesi için bu canilerin neye kalkışabileceklerini, neler yapabileceklerini tüm dünya gördü." diyen Kılıç, şöyle devam etti:
"Siz, vatanın, milletin size emanet etmiş olduğu F16'ları alıyorsunuz, havalanıyorsunuz, vatandaşınızı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni ve diğer kurumları bombalıyorsunuz. Bu nasıl bir aklını kaybetme halidir. İhanet kelimesi aslında bunu açıklamıyor, kelimeler kifayetsiz kalıyor. Bu, ihanetin ötesinde bir şey. Bunlara karşı acıma noktasında düşüncem olmaz, adil olacağız, olmazsak bunlardan farkımız kalmaz." 

FETÖ'nün, federasyonların içine de girmeye çalıştığını ve bu konuda da gerekenlerin yapılacağını anlatan Kılıç, şunları kaydetti:

"Bize gelen bilgiler doğrultusunda gerekli işlemler yapılacak. Denetleme kurullarında teşkilatımızdan gönderdiklerimiz var. Seçimle gelenler de var. Burada seçimle gelmiş, gelmemiş önemli değil. FETÖ ile iş birliği içindeyseniz, bunun kanunda karşılığı belli. Atılan adımlar var. Türkiye Futbol Federasyonu da bizimle koordineli olarak çok ciddi çalışmalar yaptı. Çok popüler ve ciddi maddi kaynağı olduğu için, bunların maddiyatla da çok yakından ilişkisi var. En çok para neredeyse, oradalar. Paranın olduğu yöne eğilimleri var. Hem dünyayı halledelim, ahireti de kendilerince hallediyorlar. Hiç müsamahasız çalışmalarımız devam edecek."  

"Eskiden yurtlara yoğun bir şekilde giriş ve çıkışlar yaşanıyordu" 
Kredi ve Yurtlar Kurumu'na (KYK) da değinen Bakan Kılıç, 1 Ocak 2014'te KYK kapasitesinin toplam 285 bin civarında olduğunu, o zamanki sistemin yapısıyla, manuel sistemlerin kullanıldığı bir yapı olarak faaliyet gösterdiğini söyledi.

Bunun tamamen elektronik sisteme aktarıldığını, şu an öğrencilerin işlemlerini internet üzerinden yapabildiğini dile getiren Kılıç, şu ifadeleri kullandı:

"KYK daha önce bölge müdürlükleri üzerinden hizmet veriyordu. 1960'larda kurulmuş bir kurum olarak kapasite itibarıyla bu şekilde yönetime cevap verebiliyordu. 27 Eylül itibarıyla 673 yurt ve 540 bin 603 öğrenci kapasitesi bulunuyor. Nereden nereye gelindiğinin en açık göstergesi bu. Bunun yılbaşına kadar çıkacağı rakam 560 bin olacak. Yeni yapılanların hepsi baza sistemine göre yapıldı. Eski yapıdaki mobilya sistemi yeni yapılarda yok. Bazı yurtlarımız fiziki imkan ve yapısı itibarıyla ranza hizmetine devam ediyor. Ranzalarımızı da yeniledik. Demirden farklı olan, estetiği daha iyi, yenilenmiş bir ranza sistemi kullandık."   

Eskiden yurtlara yoğun bir şekilde giriş ve çıkışların yaşandığını vurgulayan Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fiziki imkanların eksik olması, küçük alan, çok sayıda öğrencilerin kaldığı koğuş tarzı odalar olduğu için kendilerine bir yer bulduklarında yurttan ayrılıyorlardı. Artık az sayıda çıkış oluyor. 285 bin civarında bir kapasite vardı. Biz bu sene ilk yaptığımız yerleştirmede, 220 bin kardeşimizi yerleştirdik. Bu neredeyse o zamanki kapasitenin tamamı kadar. Taleplerdeki ilk karşılama oranlarımız yüzde 60'a ulaşmış durumda. Bazı illerde sıramız yok. Büyük illerde yedek sıramız mevcut çünkü çok yoğun bir talep var. Sadece eleştiri olsun diye konuşanlar var. Türkiye'de 6 milyon öğrenci var, 500 bin civarında yurt kapasitesi var. Şunu görmek gerekiyor; nereden nereye geldik. Altı milyon öğrenci var ama bunun 3 milyonu açık öğretim okuyor, sıkıntı yok. Açılan yeni üniversiteler dolayısıyla kendi illerinde eğitim görenler var. KYK olarak bize başvuru yapanlar arasından çalışmalarımızı yürütüyoruz. 368 bin geçerli başvurunun ilk anda yerleşeni 220 bin, bu artmaya devam ediyor."    

"FETÖ'nün yurtlarına yurt denmez"
Bakan Kılıç, kapatılan yurtlarla ilgili olarak da şunları söyledi:

"FETÖ'nün yurtlarına yurt denmez. Gördüğümüz yerler var, evlerin içerisinde oraya buraya kanepe koymuşlar, öğrencilik için gelip yerleşenleri sürekli kontrol etme, yönlendirme çalışmaları var. Üstlerinde bir hegemonya kurmaya çalışmışlar. FETÖ'nün Ankara'da bir yurdu vardı. Bunu söylemeden geçemeyeceğim, semboldü. FETÖ'nün en önemli yurtlarından biri, Eskişehir yolu üzerindeki Melek İpek yurdu idi. Bu artık KYK'ya devredildi. Tabelamızı asmış durumdayız. Burada farklı bir çalışma içerisinde olunmuş. Emniyetle birlikte çalışıyoruz, aranıyor, gizli bölme var mı? Enteresan şekilde bir yurdumuz daha var, o da bizim için önemli. İstanbul'da Maltepe'de Mimar Sinan yurdu. Burayı kendilerine yapmaya çalışmışlar. Bu 4 bin 200 kişilik yurt, artık bakanlığımız bünyesinde."

KYK'nın artık sadece barınma ihtiyacı sağlayan bir kurum olmadığını, eğitim çalışmalarının, sportif çalışmaların yapıldığını dile getiren Kılıç, "Her iki kurum da bize bağlı olduğu için spor imkanlarından da faydalandırabiliyoruz. Turnuvalar düzenliyoruz. Gençlik merkezlerindeki faaliyetlerimizi yurtlarımızda da gerçekleştiriyoruz. Yeni tesislerle, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları, iş birliğinde güzel çalışmalar yapılıyor. KYK artık sadece girilip yatılan, barınılan bir yer değil. Verilen hizmetler noktasında artık çok ileride." dedi. 

Ciddi yol katettiklerini vurgulayan Kılıç, "2017'de 682 bin, 2018'in sonunda 712 bin, 2019'un sonunda da 750 bin civarında bir kapasiteye ulaşmış olacağız. Bu bize neyi getirecek? Hedefimiz, bu noktadaki ihtiyaçları karşılamak." ifadelerini kullandı.

"Manevi rehber" olarak adlandırdıkları Diyanet İşleri Başkanlığı ile yaptıkları protokol çerçevesinde, kurum içinde görev yapan ve devlete bağlılığı şüphesiz olan görevlilerin, 100'den fazla yerde göreve başladığını kaydeden Kılıç, "Farklı noktalarda öğrenci kardeşlerimize ehil kişiler destek verecek. Yanlış algı verilmeye çalışılıyor. KYK'lardaki tüm faaliyetlerde gönüllülük esastır. İsteyen kardeşimiz katılır, istemeyen katılmaz. O kadar güzel bir geri dönüş alıyoruz ki, bütün faaliyetlerde, dil kursları, sanat, sportif alanlarda, yoğun bir talep var. Bu da bizi mutlu ediyor. Bu talepleri karşılamak için çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

“Rio’da elde ettiğimiz dereceler beklentilerimi karşılaşamadı" 
Bakan Çağatay Kılıç, olimpiyatta kıl payı kaçırdıkları madalyalar bulunduğunu belirterek, "Örneğin basketbolda gerçekten son saniye, son atış. Hakikaten bu kadar olur. O çeyrek finali geçselerdi finaldi, ben ona final diyorum çünkü performansları başarılıydı. Nasip değilmiş olmadı. Aynı zamanda judoda beklediğimizi alamadığımız madalyalar var. Yüzmede açık söyleyeyim sonuçlar beni üzdü, daha farklı bir sonuç bekliyordum. Atletizmde Escobar ile aldığımız madalya, açıkçası potansiyeli vardı, iyi bir yarış çıkardı." diye konuştu.

Bakan Kılıç, Escobar'ın yarıştan sonra ortaya koyduğu tablonun kendisini mutlu ettiğini vurgulayarak, "Bu madalya Türkiye'nin madalyası. Çünkü şunu bilmek gerekiyor, o arkadaşımız Küba asıllı fakat Küba'da spor yapması noktasında destek olunmamış. İspanya'ya gitmiş, teklif almış ama olmamış. Bizden destek istendiğinden her yere baktık. Bu arkadaşın potansiyeli var dedik. Gerçekten o da kendisine sunulan imkanı ve desteği en iyi şekilde değerlendirip, çok büyük bir performans ortaya koydu. Kendisine teşekkür ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Taha Akgül, Rıza Kayaalp, Selçuk Çebi, Cenk İldem ve Soner Demirtaş'ın performanslarını da değerlendiren Bakan Kılıç, şöyle devam etti:

"Tabii Taha'nın burada altın madalyayla ilgili ortaya koyduğu fedakarlık söz konusu. Kimsenin bilmediği bir şey var, bunu da ilk kez burada dile getireyim. Taha, o müsabakaya biraz da sıkıntılı çıktı. Çünkü bir sakatlığı söz konusuydu fakat bunu büyük fedakarlıkla hiç bir şekilde etki ettirmeden performansını ortaya koydu. Son gece bir destek gerekti, parmağı ile ilgili bir sıkıntı yaşadık. Türkiye'den götürdüğümüz uzman doktorlarımız, orada o müdahaleyi yaptılar, iyi de oldu. Kendisinin de bu noktada stres yaşadığıyla ilgili açıklamaları var. Soner'in de çok büyük bir performansı vardı. Büyük mücadele verdi. Hakikaten ciğerindeki son nefese kadar, vücudundaki son enerjiye kadar mücadele ortaya koydu. Cenk keza öyle. Fakat tekvandoda Servet ile üzüldük. Biz Servet'ten farklı bir performans bekliyorduk. Nasip değilmiş ama inşallah bu onu yeniden şevklendirir. Bir ara (tekvandoyu tamamlasak mı) diye düşündüğü geldi benim kulağıma. Maçtan sonra görüştüğümüzde 'ben bunun intikamını 2020'de alacağım' diyordu. Nur'un kişisel beklentisi de farklı bir noktadaydı. Gerçekten o da elinden gelen çabayı ortaya koydu ama bazen olmuyor."

"Paralimpikte kardeşlerimiz özveriliydi" 
Bakan Akif Çağatay Kılıç, Paralimpik Oyunları'nda mücadele eden sporcuların büyük bir özveri gösterdiğini dile getirdi. 

Türkiye'nin paralimpik geçmişinin çok eskilere dayanmadığının altını çizen Kılıç, "Paralimpikte 10 yıllık bir geçmişe sahibiz ama katılım üst seviyedeydi. Hem orada ortaya konan performanslar, alınan madalyalar ki bir tanesi Golbol Kadın Milli Takımı'nın aldığı altın madalya... Bu anlamda ilklerin yaşandığı branş ama bunlar yetmiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Yapılması gerekenlerin ortada olduğunu ve Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek bulunmadığını belirten Kılıç, şunları söyledi:
"Bunların çalışmasını başlatmış bulunuyoruz, gerçekten değişiklikler olacak. Bu hem federasyonlar anlamında, hem de bizim kendi içerimizde bürokraside, spor yönetiminde bazı değişiklikler olacak. Bunlar kısa süre içinde gerçekleşecek ama bizim önemli açığımız antrenör açığımız. Bizim uluslararası anlamda kendini ispatlamış, uluslararası anlamda ortaya tavır koyabilecek sporcu yetiştiren antrenöre ihtiyacımız var. Olimpik hazırlama merkezlerimizin de yapısını yeniden düzenleyeceğiz. Olimpiyat köyü diyebileceğimiz 2 tane merkez inşaatımız var. ABD'de, Rusya'da, Japonya'da örnekleri var. Olimpik sporcularımızın beraber antrenman yapmaları ve birbirlerini desteklemeleri gereken noktalar var. Bunun sağlanması amacıyla yapılacak bir çalışma olacak. Bazı askeri alanların da bu noktada değerlendirilmesi anlamında yaptığımız bir çalışma var. Hem yeşil alan hem de sportif alan olarak değerlendirebileceğimiz alanlar. Tamamen sporumuzu ve sporcumuzu geliştirebilecek çalışmaları kapsayacak."

2020 çalışmaları başladı 
Bakan Kılıç, 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları hazırlıklarına da ara vermeden başladıklarını, olimpiyat çalışmalarını farklı bir noktaya taşımaları gerektiğini kaydetti. 

Uluslararası spor camiasındaki lobicilikte gücü artırmak gerektiğini ifade eden Kılıç, "2020'ye adaylık sürecimizle yaşadıklarımız bize bir tecrübeydi. Yakın zamanda inşallah sportif kurullarda Türkiye ile ilgili bir gelişme olabilir. Bunun haberini bekliyoruz, olacak öyle görünüyor." dedi.

Doping konusuyla ilgili de konuşan Bakan Kılıç, şunları aktardı:

"2012 olimpiyatlarından sonra doping ile ilgili çok ciddi mücadele içerisine girdik. Orada bir olumsuzluk yaşadık. WADA'nın tespitleri doğrultusunda da IOC Rusya ile ilgili yaptırımlar uyguladı. Bizim göreve gelmemizden sonra hiçbir şekilde müsamaha göstermediğimiz bir şey var, doping ile ilgili sıfır tolerans. Bunu asla değiştirmeyeceğiz. Sporcularımızın bunu görmeleri gerekiyor. Ortaya konan çalışmalar çerçevesinde, tıbbın da ilerlemesiyle geriye dönük 2008 ve 2012 oyunlarında çıktı. Orada tekrar gözden geçirmeler yapıldı. Biz de bazı konularla muhatap olmak zorunda kaldık. Bu mücadeleyi sonuna kadar yapacağız. Aynı zaman uluslararası anlamda da bu mücadelenin en önemli unsurlarından birisi olmak zorundayız."

Eğitim ve sporun birlikte yapılabilmesi 
Bakan Kılıç, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapacakları çalışmaların erken yaşta sporcuların potansiyellerini ortaya koyacağını vurgulayarak, spor mu eğitim mi ayrımını ortadan kaldırmaları gerektiğini belirtti. 

Tercih edenin her ikisini de yapabilmesi gerektiğini dile getiren Bakan Kılıç, "Biz sadece sportif veya sporla ilgili dallarda devletin içerisinde imkan veriyoruz. Örneğin farklı ülkelerde emniyet teşkilatının, silahlı kuvvetlerin veya farklı yerlerde memuriyet imkanları, sözleşmeli personel olarak çalışma imkanları veriliyor. Özel sektör de bunu yapıyor, bunları geliştirdiğimiz takdirde bunun önü açılacaktır." şeklinde konuştu.

THY Avrupa Ligi 2017 Dörtlü Finali  
Bakan Akif Çağatay Kılıç, THY Avrupa Ligi 2017 Dörtlü Finali'nin İstanbul'da organize edileceğini hatırlatarak. "2017 Avrupa Şampiyonası'nın finalini de İstanbul'da yapacağız. Erzurum'da EYOF'u, Samsun'da 2017 İşitme Engelliler Olimpiyatı'nı gerçekleştireceğiz. Bizim uluslararası anlamda bir eksiğimiz yok. Artık organizasyonları seçerek alıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıç, vergiyle ilgili çalışmayı Maliye Bakanlığının belli bir noktaya getirdiğinin altını çizerek, bu konuda çok hızlı ilerlediklerini yeni yasama yılının başında yasayı çıkaracaklarını kaydetti. 

Bu yasayla kulüplerin amatör branşlara yapacağı yatırımları daha rahat harcamalarına olanak sağlayacaklarını vurgulayan Kılıç, "Kulüpler üzerinden sporcularımızı hızlı bir şekilde hazırlayacağız. Bizim havuz olarak nitelediğimiz merkezlerimizde 22 tane sporcumuz var. Aksaray'daki merkezimizi paralimpiklere tahsis ettik. Buralardan çıkacak sporcularımız kano, kürek, yelken, atletizm ve yüzme gibi yüksek madalya veren branşlarda yer alacak. Örneğin atıcılıkta şöyle bir düşüncemiz var. Atıcılığı dünyada ve Türkiye'de potansiyel olarak kim yapıyor? Emniyet Teşkilatı ile Silahlı Kuvvetlerimiz... Bunlarla görüşme halindeyiz. Bize potansiyel olacak sporcuları havuzumuza alalım, onları hazırlayalım ve oradan bir madalya alalım. Bu tip stratejik çalışmalarımıza başladık." şeklinde görüşlerini aktardı.

Kılıç, olimpiyatların yayını konusunda yöneltilen bir soruyu ise şöyle yanıtladı: 
"Olimpiyatın her açısıyla ilgili yeniden bakmamız gereken şeyler bulunuyor. Olimpiyatların kendi içinde çok ciddi bir yapısı var, bunu da görmek gerekiyor. Adeta kendi bürokrasisi var, bunu iyi takip etmek lazım. Çok sert ticari kuralları var. Ülkenin yayıncı kuruluşu ve resmi kuruluşu belli. Ticari bir olay olduğu için son ana kadar sıkıntı olabiliyor. Şimdiden bazı önlemleri alabiliriz. Hakları elinde bulunduran kurum, anlaşmaları olan hukuki yorumlara açık olan şeyler, çözmeye çalışıyoruz. Herkesin fedakarlık yapması gerekiyor."

“Devşirme sporcular hakkında seçiciyiz”
Bakan Çağatay Kılıç, devşirme sporcularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. "Devşirme" kelimesini çok kullanmak istemediklerini dile getiren Bakan Kılıç, "Bunlar bayrağımız için mücadele veren, Türk vatandaşı olmuş kardeşlerimiz. Biz tabii hiçbir zaman kim olursa olsun gelsin Türkiye'ye bu imkanları onlara sunalım noktasında değiliz. Belli bir potansiyeli olan ve bu noktada gerçekten ileriye dönük olarak da Türkiye'ye fayda sağlayabilecek sporcuların gelmesiyle ilgili çalışma yapılıyor." ifadelerini kullandı. 

Başvuruların çok daha yüksek seviyede olduğuna ve uluslararası sporcuların milli forma için ciddi bir elemeden geçtiğine değinen Kılıç, "Atletizmde Copello'nun durumuna bakacak olursak, orada özel bir durum var. Hatırlarsanız Paralimpik Oyunları'na gitmeden önce (Eski sporcu kardeşlerimiz eşofmanlarını dolaptan çıkartsınlar, daha önce başarı elde etmiş ama aktif spor hayatını bırakmış olanlarla araziye yetenek avına çıkacağız) şeklinde bir açıklama yapmıştım. Copello da bu arkadaşlarımızdan birisi. Aktif spor hayatıyla ilgili bir karar alma aşamasında. Bize (Türkiye'de sizlerle çalışma konusunda emrinizdeyim) açıklaması var. Onunla beraber çıkacağız, yetenek arayacağız. Ben de gideceğim." şeklinde konuştu.

Devşirme sporcuların olimpiyatlardaki potansiyellerinin sorulması üzerine Bakan Kılıç, şunları söyledi: 
"Başarılı olduğumuz performanslar da var, bekleyip alamadıklarımız da var ama o programı da yeniden gözden geçiriyoruz. Yapılacak araştırmalarda, kulüplerin özellikle bu noktada ortaya koydukları verilerin önemine binaen yapılacak çalışmalar var. Bazı beklemediğimiz sonuçlar oldu. Kriterlerle alakalı bir sıkıntımız yok. Bu sadece yurt dışından Türkiye'ye gelmiş sporcular için değil, kendi sporcumuz için de aynısı geçerli." 

Olimpiyatlara veya müsabakalara yaklaşırken devreye girmesi gereken farklı konular bulunduğuna dikkati çeken Kılıç, "Diyetisyenle alakalı yapılması gereken çalışmalar noktasında bazı yerleri ikna etmekte zorlandık ama ettik. Bazı zihniyet değişimlerinin yapılması zor. Uluslararası anlamda yapılan çalışmaları iyi takip ettiğiniz zaman zaten bu ortaya çıkıyor, onları alıp uygulamak durumundasınız. Kendimize has olan şeyler de var ama daha yoğun bir takibin yapılması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu. 

"Federasyonlarda değişikliklerin olabileceğini göreceksiniz" 
Bakan Kılıç, olimpiyatlar sonrasında federasyonlarda büyük değişim yaşanacağı yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine, "Federasyonlarda önümüzdeki dönemde değişikliklerin olabileceğini göreceksiniz. Uzun süredir bir yerlerde bulunup da bunun karşılığını veremeyenler de olmuştur. Onların da tahmin ediyorum ki kendileri gereğini yapacaktır." diye konuştu. 

Sportif anlamda başarının olabilmesi için gerçekten iyi bir koordinasyon ve yönlendirme gerektiğine değinen Kılıç, "Avrupa bunu yaptı. İngiltere 1996'dan sonra doğrudan devletin müdahalesiyle bir yönetim sistemine geçti. Almanya'da yapılan çalışmalarda koordinasyon takibi çok önemlidir. Bizim bu noktada bir çekincemiz yok. Başarılı olamayacağını düşündüğümüz bir takım yapılar devam etmek noktasında olurlarsa, o zaman biz de ülkemizin geleceği ve sporumuzun geleceği için uluslararası çalışmalarımızın doğru yolda gitmesi için elimizden geleni yapacağız. Gerekirse müdahil de olacağız. Çünkü gerçekten büyük kaynakların ve büyük yatırımların yapıldığı bir alandan bahsediyoruz. Tabii ki 'maddi kaynağı ver gerisine karışma' tarzında bir anlayış olmaz." şeklinde görüşlerini aktardı. 

"24 saat yaşayan statlar yapıyoruz"
Bakan Kılıç, Ankara'ya yapılması gereken statla ilgili de açıklamalarda bulunarak, "24 saat yaşayan statlar yapıyoruz. En iyi örneklerinden bir tanesi Beşiktaş'ın stadıdır. Fenerbahçe'nin stadı da benzer niteliktedir." ifadelerini kullandı. 

Trabzon'da yapımı devam eden stadın çok hızlı ilerlediğini belirten Kılıç, şöyle devam etti: 
"Trabzon'da inşa edilen Akyazı Stadı, Türkiye'deki önemli statlardan birisi. İlk ihalesi yapıldığı zaman nispeten daha farklıydı. Teknoloji çok hızlı gelişiyor. Çim konusunda da değişiklik yapıldı, hibrit çime geçildi. Gerçekten çok güzel ancak çatısı zor olan bir stat. Türkiye'de örneği olmayan bir şey. Özel bir çatı, Karadeniz'in dalgalarının anlatılmaya çalışıldığı bir mimari yapıya sahip. Bundan dolayı da çok dikkatli inşa edilmesi gereken özel bir yapı ama sona gelinmiş vaziyette. Ekim ortasında bir açılış planlıyoruz."  

Bakan Kılıç, Ankara'da yapılması planlanan statla ilgili ise şunları kaydetti: 
"Ankara'da yapılması planlanan statla ilgili de bugün Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Ankara Valisi ve bakanlık teşkilatımızın bir toplantısı olacak. Yapılması gereken işlemlerle ilgili en hızlı şekilde kimin neyi üstlenmesi gerektiği noktasında ilk toplantımızı yapacağız. Ankara için özellikle düşündüğümüz şey, yeni stat şu anda 19 Mayıs Stadı'nın olduğu bölgede yapılacak. Uluslararası anlamdaki müsabakalara ev sahipliği yapabilecek bir yapıda olacak. Kapasite noktasına ise bakacağız. İnşallah çok hızlı yapacağız, çünkü Ankara'da stat konusunda geciktik. Göreve geldiğimde stadın yeriyle ilgili bir hukuki süreç vardı, onun sonuçlanmasını beklemek durumundaydık. O sonuçlandı. Ankara'nın stadını yapmak zannedersem bizim görevimiz. İnşallah başkente bunu kazandıracağız."

“Türkiyemiz ve milli takımımız için en hayırlı kararın verilmesini ümit ediyorum"
Bakan Çağatay Kılıç, Arda Turan ve Fatih Terim arasında gelişen olaylarla ilgili açıklamalarda bulundu. 
Arda Turan'ın Türkiye'yi, İspanya'da temsil ettiğini ve sezona iyi başladığını anlatan Bakan Kılıç, "Fatih hoca Türkiye'de ve dünyada kariyerini ispatlamış bir teknik direktörümüz. Şu anda milli takımımızın teknik patronu. Bu noktada birçok oyuncuyu milli takımlara ve kulüplere kazandırmış. Altyapılardan kazandırmış olduğu birçok sporcumuz var. Hoca ile talebesi arasında bizim çok fazla bir şey yapmamamız gerektiğini düşünüyorum. Biraz onlara alan vermek lazım. Hoca ile talebesi mutlaka anlaşacaktır. Ümidimiz ve düşüncemiz o yönde." diye konuştu.

"Milli takımımız için en hayırlı kararın verilmesini ümit ediyorum"
Söz konusu futbol olduğunda basının çok fazla yorum yaptığını anlatan Kılıç, hem Fatih Terim, hem de Arda Turan'ın Türkiye için önemli bir değer olduğuna dikkati çekti.
Alana biraz daha geniş bakmak gerektiğini belirten Bakan Kılıç, şöyle konuştu:
"Fatih Terim bu ülkede hem futbolculuğu döneminde, hem de teknik direktörlüğü zamanında büyük başarılara imza atmış, milli takımda çalışmaları devam eden çok önemli bir değerimiz. Arda Turan milli takım kaptanlığı yapmış, uluslararası arenada, Barcelona'da top koşturan önemli bir değerimiz. Dolayısıyla onlar, hocası ve talebesi bir yere geleceklerdir. Bir karar verilecektir. Ben Türkiyemiz ve milli takımımız için en hayırlı kararın verilmesini ümit ediyorum."

A Milli Takım'daki değişikliklerin normal olduğunu dile getiren Akif Çağatay Kılıç, "İleriye giden bir süreç. Yeni sporcular gelecek. Tecrübe de önemlidir. Zaten en tecrübelisi milli takımın başında. Ona ve futbolcularımıza güveneceğiz. Bu noktada yolumuza en iyi şekilde devam edeceğiz." şeklinde konuştu