09 Şubat 2017
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Milliyet'e özel açıklamalarda bulundu.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, yasaklı madde kullanımının erken yaşta başladığına dikkat çekti, “Bu hem bağımlılık yapıyor hem de uyuşturucu kapsamına giriyor. Bunlar zaten hem Sağlık Bakanlığı hem de Emniyet tarafından takip ediliyor. Gümrüklerle ilgili de çalışmalarımız var. Bu maddelerin Türkiye’ye girmesi yasak. Kaçakçılık yapılıyor. Yasa dışı giriyor. Burada mentalitenin değişimi önemli” dedi.
Türkiye’ye olimpiyatlarda altın madalya kazandıran sporcuların dopingli çıkmasının ardından süren tartışmaya ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, önemli açıklamalar yaptı. TBMM’de Milliyet’e konuşan Bakan Çağatay Kılıç, dopinge karşı yürütülen mücadeleyle ilgili şöyle konuştu:
“IOC ve WADA’nın koyduğu kurallar uluslararası anlaşmalara tabi. Şöyle ki; ikili ilişkiler içerisinde uluslararası bir anlaşmaya tarafsanız eğer o sizi bağlar. İç hukukun üstündedir. WADA ve IOC’yi öyle düşünmek lazım. Bunlar uluslararası kural koyucuları. Onların yasaklı madde olarak belirledikleri bir şeye ‘daha artık yasaklıdır’ demenize gerek yok.
Yasa dışı giriyor
Erken yaşta başlayan eğilimler var. İnsan sağlığına zararlı olduğundan hem bağımlılık yapıyor hem de uyuşturucu kapsamına giriyor. Bunların zaten hem Sağlık Bakanlığı hem de Emniyet’ten takibi yapılıyor. Gümrüklerle ilgili de çalışmalarımız var. Bu maddelerin Türkiye’ye girmesi yasak. Kaçakçılık yapılıyor. Yasa dışı giriyor. Burada mantalitenin değişimi önemli.
Antrenöre soruşturma
Erken yaşta sporcuya ‘şu madde yasaklıdır, bu madde sana ileride şöyle döner’ dediğiniz zaman sporcu ondan uzaklaşıyor. Antrenöre eğitim verdiğinizde ‘ben sporcuyu yakalarım ama bununla kalmam sana da soruşturma açarım’ dediğiniz anda spektrum genişlemiş oluyor. Başarıyı nasıl üstleniyorsanız, başarısızlığın veya yapılan yanlış işin altındaki sorumluluğunu da size sorarız. Türkiye’de bu işlerin merkez olarak tutulduğu yerlerdeki yapı çok dağılmış
WADA’nın talimatı
Türkiye Antidoping Ajansı’nın (TADA) tamamen bağımsız olması gerekiyor. Şu anda Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi altında görev yapıyor. Oradan ayrılacak ve tamamen bağımsız olacak. Mesela, ben de bilmiyorum hangi sporcudan ne zaman gidilip numune alındığını. Bunları hiç kimse bilemez sadece oradaki kurul bilir. WADA’nın bu yönde talimatları var. Biz de onu oluşturacağız. Bu işleyen bir süreç. TADA’nın tam anlamında bağımsız olması için bu ay içinde Norveç’te bir toplantı yapılacak. Bu toplantıda son aşama görüşülecek.
Tolerans ve af yok
TADA eğer bize bildirirse ‘şu sporcuda doping var’ diye biz de gereğini yaparız ama bizden önce zaten federasyon devreye giriyor. Biz olimpiyatlara gitmeden önce bazı sporcuları kafileden çıkarttık. Şu anda herkes şunu biliyor: Bunun toleransı ve affı yok. Cezalar otomatik olarak devreye giriyor. Doping yapan sporcuya en büyük ceza, kariyerinin ve adını lekelenmesi. Olimpiyatlarda şu anda 2008 numuneleri inceleniyor.
Madalya sebep değil
Her gittiğim yerde sporcularla görüşürken sorduğum soru şu: En son sağlık eğitimini ne zaman aldınız? Genç sporculara soruyorum, ‘Başınız ağrıdığında ne yapıyorsunuz?’ ‘Annemiz, babamızın verdiği ilacı kullanıyoruz’ diyorlar. Hata burada. Doktorunun verdiği ilacı içecek. Annen ve baban nereden, nasıl bilecek? Doping illa performans artırıcı bir şey değildir, ilaçların içinde yasaklı maddeler de vardır. Sporcu bunu bilecek. Olimpiyattaki madalya sonuçtur, sebep değildir. Madalya sayınız ve başarınız sizin sonucunuzdur.
İhlal sayısı düştü
Türkiye’nin dopingle mücadelesine rakamsal olarak baktığınızda nereden nereye geldiğimizi net şekilde görebilirsiniz. 2013’te 1.579 kontrol yapılıyor ve 176 tane kural ihlali tespit ediliyor, 2014’te 1.533 kontrol yapılıyor 31’inde ihlal tespit ediliyor. 2015’te kontrol sayısı bin 66’ya çıkıyor ve 32 kişide ihlal yaşanıyor. 2016’da ise 2 bin 503 kontrol yapılıyor, 13 ihlal tespit ediliyor. Yani rakamsal anlamda baktığımızda tarama sayısı artıyor, bulunan yasaklı madde ve ihlal sayısı düşüyor.”
Terörün panzehiri spor
Terörün tahrip ettiği Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yürütülen yeniden inşaa çalışmalarına Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın da katıldığını açıklayan Bakan Çağatay Kılıç, şunları kaydetti:
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı inşa sürecini başlattı. Yeni inşa edilecek şehirlerin planlarında, bize spor alanları yapmamız için yerler bırakıldı. Mahallelerin içerisinde... Oralara futbol, basketbol, voleybol sahaları ve kapalı antrenman salonları yapacağız. Bu çalışmalar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın işleriyle beraber yürüyecek. Konut ve iş yerleri inşa edilirken biz de spor alanlarını inşa edeceğiz. Terörün panzehiri spor. Bu güne kadar 865 mahalle tipi spor tesisi inşa ettik. 697 tesisin yapımı ise sürüyor. Bunların da tamamlanmasıyla mahalle tipi spor tesislerinin sayısı 1.562 olacak. Mahalle tipi spor tesisleri bunlar. Mahallelere yaptık. Şu anda kayyumların el koyduğu belediyelerin kampları var. Bunları gençlik kampları yapacağız.”
‘En az Paris kadar güvenli’
Bakan Çağatay Kılıç, “Türkiye’deki spor müsabakalarına yönelik terör tehditi ve riski” olduğuna yönelik iddialara karşılık, “Risk Londra’da, Berlin’de, Paris’te ne kadarsa o kadar. Paris’te 4 intihar saldırısı yapıldığında stadın kapısında terörist bomba patlattı. Stadda Fransa Cumhurbaşkanı Hollande da vardı. Bana ‘Türkiye güvenli mi’ diye sorduklarında, ‘En az Paris kadar’ diyorum ve bu olayı anlatıyorum. Galatasaray Fenerbahçe derbisini erteledik. Niye Almanya’da güvenlik gerekçesiyle ertelenen maç konuşulmadı da bu konuşuldu?