27 Mart 2017
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile gençlere 18 yaşta milletvekili olma hakkı veren Anayasa değişikliğinin gençlerin geleceğine etkisini konuştuk. Kılıç, Hayır diyenlerin aslında ‘biz 18-25 yaş arasındaki vatandaşların ülkenin geleceğine katkı sunabileceğine inanmıyoruz’ demek istediğini söyledi.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, oy verme yaşının 18 olduğunu hatırlatarak, gençlere seçilme hakkını şimdi teslim ettiklerini söyledi. Kılıç, “Şimdiki nesil gelecekte anayasalarından şöyle bahsedecekler. “Kendimiz gidip sandık başında anayasamızla ilgili değişikliği onayladık. Yeni hükümet sistemine biz doğrudan karar verdik ve ülkemiz de bununla yönetilmeye başlandı. Bunu sivil siyaset yaptı” diyecekler” şeklinde konuştu.
GENÇLERE SEÇİLME HAKKINI TESLİM EDİYORUZ
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Yeni Şafak Ankara Haber Müdürü Hüseyin Likoğlu'nu ve Muhabirimiz Yasemin Asan'ı makamında ağırladı. Bakan Kılıç özel açıklamalarda bulundu.
18 yaşın Türkiye'de ve tüm dünyada reşit olma yaşı olduğunu belirten Kılıç, “Reşit olmak hukuki olarak her hareketinizle, açıklamanızdan sorumlusunuz anlamına gelir. Oy verme hakkı 18 yaşında veriliyor. Gençlere seçilme hakkını şimdi teslim ediyoruz. Hayır kampanyasını yürütenler aslında, 'biz 18-25 yaş arasındaki Türkiye'deki vatandaşların ülkenin geleceğine katkı sunabileceğine inanmıyoruz” demek istiyorlar. 30 yaş 25'e düşerken de aynı itirazları yapıyorlardı” dedi.
Meclis'in her kesimi temsil ettiğini dile getiren Kılıç, “Niye o zaman 18-25 yaş aralığındaki vatandaşların temsil edilemeyeceğini iddia ediyorsunuz. Seçerken seç diyordunuz, oyunu istiyorsunuz ama kendini temsil etme noktasında Meclis'te olsun deyince olmaz diyorsunuz. Meclis'te sadece kadınlar olmalı ya da sadece erkek olsun diyebilir misiniz, hayır diyemezsiniz. Herkes 60 yaş üstü olacak diye bir şey mi var, hayır yok. Herkes bir meslekten olmak zorunda mı, değil. Toplumun bütün farklı kesimlerinde yer alan kişilere yetki vererek mecliste sizin adınıza yasa çıkarmasına izin veriyorsunuz. Meclis'te kadınları, yaşlıları, gençleri anlayan herkes olmalı” şeklinde konuştu.
GENÇLER, “ZATEN HAKKIMIZDI” DİYORLAR
Kılıç, gençlerinin ülkesinin geleceğine en üst seviyede katkı sunabileceğini kaydetti.
Gençlerden olumlu geri dönüş aldıklarını belirten Kılıç, “Gençler diyor ki; bu zaten bizim hakkımızdı. Geç bile kalındı. Bunu en iyi şekilde değerlendireceklerini söylüyorlar” diye konuştu.
Mecliste sanki sadece 18 yaşındaki kişilerin olacağı iddialarına tepki gösteren Kılıç, şunları söyledi: “Bakanlarımız arasında çifti çocuğu da var, doktor çocuğu da var, esnaf çocuğu da var. Önemli olan bayrağına, ülkesine sadakatli ve bağlılıkla hizmet etmek isteyen kişilerin o görevlerde olmasıdır. Ülkesini, devletini bayrağını en üst seviyede temsil etmesidir”
İŞİNİ LİYAKATLİ YAPACAK KİŞİLERİN ÖNÜ AÇILIYOR
Kılıç, yeni anayasayla ülkenin gelecekteki yapısı ile ilgili çok daha verimli, çok daha hızlı kararların çok daha uygun şekilde alınabileceği, işini liyakatli yapacak kişilerin de görev başında olabilmesinin önünün açıldığını söyledi.
Mevcut anayasanın darbe sonrasında ortaya çıktığını hatırlatan Kılıç, “18 kez değişikliğe uğradı. Yeni bir anayasa yazmak için yola çıkmıştık. Ama muhalefet bu işi hep uzattı ve öteledi. Yapmak istediğimiz değişiklikleri ülkemizin gelecek yıllarında yönetim içindeki rahatlamayı getirmesi için yapıyoruz” dedi.
İTİRAZ EDENLER, YÜZDE 50 OY ALAMAYACAKLARINI DÜŞÜNENLER
Bakan Kılıç, yeni anayasaya itirazların nedenini de şöyle açıkladı: “Bu model getirilmesi durumunda seçilecek olan cumhurbaşkanı aynı zamanda hükümeti kuracak olan kişinin en az yüzde 50 oy alması gerekiyor. Demek ki halkın nezdinde bu kadar oyu alamayacaklarını düşünenler var ki bu sistemin hayata geçmesini istemiyorlar”
Kılıç, şimdiki nesilin gelecekte anayasalarından bahsederken “Kendimiz gidip sandık başında anayasamızla ilgili değişikliği onayladık. Yeni hükümet sistemine biz doğrudan karar verdik ve ülkemizde bununla yönetilmeye başlandı diyecekler” şeklinde konuştu.
15 TEMMUZ GECESİ HALK SİSTEMİN DEĞİŞMESİNİ HAYKIRDI
15 Temmuz gecesi milletin canı pahasına istiklaline demokrasisine, hukukuna ve Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıktığını söyleyen Kılıç, “15 Temmuz'un eşi benzeri bir örneği yok. O gece geleceğini kurtaran millet kendisini de kimin yöneteceğine karar verdiği zaman yöneticilerin de buna uyması gerekir. Sistem de bunu getiriyor. 15 Temmuz gecesi halk sistemin değişmesi gerektiğini haykırdı. 'Ben kendimi kendim yönetirim' dedi. Devletime karşı hainlerin ellerini de kendim kırarım dedi. Seçtiğimin arkasında dururum. Gidecekse ben gönderirim başkası gönderemez. Kanunları da benim seçtiğim vekiller yapar dedi. Bu sistem ile gensoru yok deniliyor ya gensoru millettir. Millet hata yaptığınızda tarihin tozlu raflarına kaldırır” şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU'NUN OKUMADIĞI ORTAYA ÇIKTI
Kılıçdaroğlu'nun katıldığı bir radyo programında Cumhurbaşkanlığı Sistemini okumadığının anlaşıldığını hatırlatan Kılıç, “Metni okumazsanız Kılıçdaroğlu gibi seçilecek başbakan ile seçilecek cumhurbaşkanı arasında bundan sonra sıkıntı olur dersiniz. Kılıçdaroğlu'nun değişikliği okumadığı ortaya çıktı” dedi.
BAYKAL'A İZİN VERİP DE BAKANLARA İZİN VERİLMEME TAKDİRİNİ MİLLETE BIRAKIYORUM
Avrupa ülkelerinin toplantıları iptal etmelerinin sebeplerinin ne olduğunu göreceklerini söyleyen Kılıç şunları söyledi: “Alman yetkililerle biraraya geldiğimizde ne diyecekler göreceğiz. Deniz Baykal hayır kampanyası için gidecekti. Bizim de neden gideceğimiz belli. Fikrimiz, duruşumuz belli. Benim gidince ne söyleyeceğim belli. Sayın Baykal'ın da ne söyleyeceği belli. Ona izin verip de bakanlarımıza veya milletvekillerimize izin vermemenin açıklamasını, takdirini millete bırakıyorum. Baykal gitmeyerek doğru bir hareket yapmıştır. Bizim için önemli nokta Baykal'a izin verip de neden bakanlarımıza izin verilmiyor?
İslamofobik ve ırkçı akımları Avrupa'da birçok ülkede yükseldiğini görmek hepimiz için ürkütücü bir şey. Kutsallarımıza hakaret eden, vatandaşlarımıza hakaret eden kişilere, gidip de cevap veremiyor olmamız düşüncesi ürkütüyor. Bu doğru bir şey değil. Irkçılık kokan açıklamalardır.
Avrupa'nın bu tür akımlarla tecrübesi çok kötü. Dünya bunun yüzünden çok çekti. Avrupa'yı bu konuda dikkatli olmaya davet ediyoruz. Bu akımlara müsaade etmeyin. Almanya da ümit ediyorum ki yanlışlardan döner. Çünkü ülkelerinde 50 sene önce göçmen olarak gitmiş vatandaşlarımız var. Bu kişiler o ülkeye vergi veriyor, Almanya'nın gelişimine katkıda bulunuyor. Çalışıyorlar ekonomisine, sosyal hayatına katkı da bulunuyorlar. 4. nesil orada. Artık Alman toplumunun bir parçası.”