CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: “TÜRGEV ONLAR İÇİN BİR TEHDİTTİ”

25 Şubat 2015

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "TÜRGEV onlar için bir tehditti. Çünkü TÜRGEV, inancını, tarihini, kültürünü bilen, araştıran, sorgulayan, öğrenen, üreten şuurlu gençler yetiştirmek istiyor" dedi.

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfının (TÜRGEV) ATO Congresium'daki toplu yurt açılış töreninde yaptığı konuşmaya, yurtların TÜRGEV'e, eğitim ve öğretim camiasına hayırlı olmasını dileyerek ve bu hizmetlerin Türkiye'ye kazandırılmasında emeği geçen vakıf yöneticileriyle hayırseverlere teşekkür ederek başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Malatya'da iki uçağın düşmesi nedeniyle şehit olan pilotlara Allah'tan rahmet, ailelerine ve TSK'ya başsağlığı da diledi.
Bu hizmet kervanının, 1996'da İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı adıyla yola çıktığını, Kadıköy ve Fatih'te açılan kız yurtlarının ilk hizmetler olduğunu, 2008'den sonra yurt açma faaliyetlerinin hızlandığını dile getiren Erdoğan, 2012'den itibaren yurtların Türkiye'ye yayılmaya başladığını, vakfın adının da Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı olarak değiştiğini anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1996'dan bu yana gençliğe ve eğitime hizmet amacıyla TÜRGEV çatısı altında emek verenlerden, bağışlarıyla katkıda bulunanlardan ölenlere rahmet diledi, hayatta olanları kutladı. 
Bugün TÜRGEV'in ülkenin her köşesine yayılmış 20 yurt ve dört misafirhanesiyle hizmetlerini sürdürdüğünü, gündüz bakımevleri, kreş ve ilkokulla eğitim faaliyetlerinin yelpazesini genişlettiğini, öğrencilere yönelik destek programlarıyla yeni Türkiye'yi inşa edecek gençlerin yetişmesi için önemli hizmetler verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "TÜRGEV'in önümüzdeki dönemde faaliyete geçireceği üniversitesiyle kreşten yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde hizmet veren bir yapı haline geleceğine inanıyorum. Allah sizlerden razı olsun. Emeğinizin, çabanızın, gayretinizin boşa gitmeyeceğinden emin olmanızı istiyorum" diye konuştu.
Erdoğan, dünyadaki en karlı, verimli ve en hayırlı yatırımın insana yapıldığını vurgulayarak, "İnancını, tarihini, kültürünü bilen aynı zamanda araştıran, sorgulayan, öğrenen, üreten gençler yetiştirme konusundaki çabalarınızda sizlere başarılar diliyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima yanınızda olacağımı bilmenizi istiyorum" ifadelerini kullandı.
"Milli olan herşey hedef alındı"
TÜRGEV'in, 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün en önemli hedeflerinden biri olduğunu anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Böylesine güzel, önemli, böylesine hayırlı hizmetler yapan bir kurum niçin hedef alınır? Bu soruyu sormak ve cevabını aramak durumdayız. Bu kurumun hizmetleri niçin iftiralarla engellenmek istenir? Bu kurumun hizmetlerine destek veren insanlar özel olarak tespit edilip niçin saldırıya uğrar? Yetimin, öksüzün, fakir fukaranın evlatlarının sığındığı bu kapıya niçin kilit vurulmaya çalışılır? Üstelik de tüm bunlar, yolsuzluk gibi gerçekten alçakça, gerçekten ahlaksızca bir kılıfla niçin yürütülür? Aslında cevap kendi içinde gizli. Dikkat ederseniz, Türkiye'nin ne kadar milli kurumu, milli projesi varsa hepsiyle birlikte TÜRGEV de hedef alınmıştı. Halkbank'tan ne istedilerse, Türkiye'nin küresel projelerinden niçin rahatsız oldularsa TÜRGEV'in üzerine de aynı sebeple gittiler.
“Mankurtlaştırılmış nesil istiyorlar.”
TÜRGEV’in vatanına milletine bağlı nesiller yetiştirmek istemesinin engellenmek istendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan.” Kendi kurdukları ankebut sistem için, güneydeki sevdikleri ülkenin, özellikle de ikamet ettikleri yerdeki destekçilerinin çıkarları için TÜRGEV'i bir tehdit olarak gördüler. Gerçekten de TÜRGEV onlar için bir tehditti. Çünkü TÜRGEV, biraz önce ifade ettim, inancını, tarihini, kültürünü bilen, araştıran, sorgulayan, öğrenen, üreten şuurlu gençler yetiştirmek istiyor. Vatanına bağlı, milletine sevdalı gençler yetiştirmek istiyor. Bunu hazmedemediler. Halbuki onlar kayıtsız şartsız kendilerine tabi olacak, mankurtlaştırılmış, bu vasıfların tam tersi mahiyette bir nesil istiyorlar. Yani biri ak diyor diğeri kara. Böyle olunca anlaşabilmeleri elbette mümkün değildi. Nitekim olmadı."dedi.
"Milletin tokadını yediler."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "paralel yapı"nın, milletin hayır, hasenat, eğitim konusundaki duygularını, hassasiyetini yıllarca istismar ettiğini, "yardım, kurban, zekat" diyerek topladıkları paraları yurtiçinde ve yurtdışında Türkiye aleyhindeki lobilere, milletin değerleriyle hiçbir zaman barışamamış olan partilere aktardığına dikkat çekerek,
"Sadece yurtiçinde değil aynı şeyi yurtdışında da yaptılar. Ülkemiz aleyhine oralarda lobiler oluşturmak için bu paraları harcadılar. 'Allah rızası için' diyerek adeta karın tokluğuna çalıştırdıkları insanların emeklerini karanlık güçler adına oynadıkları oyunların malzemesi yaptılar. Sonunda kendi elleriyle kendi kuyularını kazdılar. Milletin feraset duvarına çarpıp, milletin tokadını yiyip yerlerine oturdular. Bu milletin gönlünden sildiği hiç kimse, hiçbir kurum bir daha iflah olmaz, bir daha ayağa kalkamaz. Milletimiz bunları gönlünden sildi." Diye konuştu.
"Hizmetler kesintiye uğramayacak."
Erdoğan, tüm sivil toplum kuruluşlarına, gönüllü teşekküllere, vakıflara, derneklere yurtiçinde ve yurtdışında çok büyük, önemli görevler düştüğünü belirtti.
Hiçbir yerde, bu yapının ortadan kalkmasıyla, herhangi bir hizmetin kesintiye uğramasına izin vermeyeceklerini dile getiren Erdoğan, ''Hiçbir insanın, hiçbir evladımızın mağduriyetine asla göz yumamayız. Daha çok çalışacağız, daha çok koşturacağız, daha çok mücadele edeceğiz. Meselenin özünden, amacından en küçük bir sapmaya mahal vermeden, bu hizmetleri daha iyisiyle, daha başarılı bir şekilde, daha fazlasıyla yürüteceğiz. Buna mecburuz'' diye konuştu.
“Maarif Vakfı kurulacak.”
Millet, vatan ve geleceğin teminatı çocuklar için buna mecbur olduklarını belirten Erdoğan, yurtdışındaki okullar için Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) yaptığı hazırlığı hükümete sunduğunu, MEB'in öncülüğünde ama tamamen sivil yapıya sahip "Maarif Vakfı" adıyla bir vakıf kurulacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Oralardaki eğitim hizmetlerini artık bu vakıf yürütecek. 'Yurtdışında acaba ne olacak?' sorusu, cevabını böylece buluyor. Yurtiçinde de ne barınma, ne burs, ne diğer eğitim ve yardım hizmetleri konusunda en küçük bir aksamaya yol açılmayacağına inanıyorum. Az önce Bakanımız 400 bin öğrenci kapasitesine, Kredi ve Yurtlar Kurumunun ulaştığını zaten ifade ettiler'' diye konuştu.
Bu konuda diğer kuruluşlarla TÜRGEV'e, kız öğrenci yurtlarını inşa, ihya eden STK'lara çok büyük görevler düştüğünü belirten Erdoğan, ''Arkadaşlarımızın meselenin künhüne vakıf olduklarını biliyorum. Yeni yurtlarla, yeni okullarla, üniversiteyle kendi alanında ülkemizin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olma yolunda yürüttüğünüz çalışmalarda sizlere başarılar diliyorum'' dedi.
''TÜRGEV’in gönüllerde müstesna bir yeri var.''
Vakıf geleneğinin Türklere özgü olduğunu belirten Erdoğan, ''Ecdadımız tarafından oluşturulan ve geliştirilen bu kurumsal yapı, bugün Amerika başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde başarıyla uygulanıyor. TÜRGEV'in nispeten yeni, genç bir vakıf olmasına rağmen samimi ve titiz çalışmalarıyla kısa sürede milletimizin gönlünde müstesna bir yer etmeye başardığını görüyorum'' ifadesini kullandı.
TÜRGEV ve Ensar Vakfının müşterek oluşturduğu "Turken Foundation" adlı vakıfla da Amerika'da atılan adımın önemine değinen Erdoğan, ''Orada master ve doktora öğrencileri için şu anda inşa edilecek bu yurt ile inanıyorum ki çok çok farklı bir gelişme başlamış oluyor. Bundan dolayı da burada, bu oluşuma destek veren tüm hayırseverlerimizi tekrar kutluyorum'' dedi.
Erdoğan ,TÜRGEV’in sadece   yurt binaları açmadığına dikkat çekerek,
''Aynı zamanda ecdadımızın bize bıraktığı emanete, medeniyetimizin önemli bir mirasına da sahip çıkıyoruz.  28 Şubat 1997'de ... 28 Şubat geliyor, yad edeceğiz. Ama bu defa farklı yad edeceğiz. Nerelerden nerelere. Kudret, kuvvet sahibi olan Allah'tır. Bugünleri gördük. Şimdi 17-25 Aralık 2013'te köklerinden sarsılmak, köklerinden kopartılmak istenen bu mirasa sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Zahirde farklı gözükse de aslında her iki teşebbüs de aynı amaca yönelikti. Amaç bu milletle kadim tarihi, kadim medeniyeti arasındaki bağları koparmaktı. Böylece milletimiz, istikametsiz, hedefsiz bir topluluk haline dönüştürülecekti. İşte o zaman bu milletin ne kendisi, ne yakın coğrafyasındaki kardeşleri, ne de diğer tüm mazlum halklar için dünyada seslendirebileceği hiçbir iddiası, hiçbir itirazı kalmayacaktı. Biz buna izin vermedik, biz kendi geleceğimiz için değil, milletimizin ve tüm kardeşlerimizin istikbali verdik ve veriyoruz.''dedi.
''Bu nasıl çarpık bir ilişkidir''
Meseleyi, ''Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi'' gibi göstermeye çalışanların, aslında bu yapının kendilerine de düşman olduğunu gayet iyi bildiğini belirten Erdoğan, "(Düşmanımın düşmanı, dostumdur) gibi basit bir mantıkla yanında yer aldıkları yapı, eğer darbe teşebbüsünde başarılı olabilseydi hepsini esir alacaktı" dedi.
Erdoğan, ''Şantajla esir alacaktı, kasetle, montajla, dinlemeyle esir alacaktı. Biz aslında Türkiye ile birlikte, milletimizle birlikte onları da bu büyük tehditten kurtardık. Bu, çok önemli. Ama gittiler kendi ayaklarıyla o yapıya teslim oldular. Sen kendi ayağınla gidersen, o da seni hem kullanır hem de şantajını yapar'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İşte günlerdir gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Görüyorsunuz yaşanan rezilliği. Biri diğerine montajlı, dublajlı kasetler veriyor, öteki ona biatını bildiriyor. Arada birbirlerini tehdit etmekten, hakaret etmekten, alaya almaktan da geri durmuyorlar. Bu nasıl hastalıklı bir ilişkidir? Bunu 30 Mart'ta gördük mü, gördük. Cumhurbaşkanlığı seçiminde gördük mü, gördük. Şimdi hedef, 7 Haziran. Bu nasıl çarpık bir ilişkidir? Ama her iki tarafa da yakışır. Çünkü cibilliyetlerinin gereği bu. Varsın onlar kendilerine icazetli şakirtler yetiştirsinler, varsın onlar 'inadına dekolte, inadına mini etek' diye feveran etsinler. Biz TÜRGEV ile diğer vakıflarımızla, derneklerimizle birlikte inancına, tarihine, kültürüne bağlı nesiller, düşünen, tartışan, üreten gençler yetiştirmek için çalışmaya, çabalamaya devam edeceğiz.''
''TÜRGEV dimdik ayakta.''
''Dün, yok etmek için üzerine saldırdıkları TÜRGEV burada hamdolsun, işte burada'' diyen Erdoğan, vakfın hizmetleriyle, çalışmalarıyla dimdik ayakta durduğunu vurguladı.
Erdoğan, ''Onların ise Pensilvanya'dan başka sığınacak yerleri, kendilerini kabul edecek kapıları kalmadı. Buyrun şu anda Pensilvanya'nın ikinci yakalama emri çıktı. Beraber kontak kurdukları kişilerin yakalama emirleri çıkıyor. Ne oluyoruz, nereye gidiyor bu iş? Şimdi 17-25 Aralık'ın sırları ortaya çıkmaya başladı, görüyoruz. Türkiye'de kendilerine payandalık yapan, yol arkadaşlığı yapanlardan da boşuna medet ummasınlar. Millet asla onlara bu ülkenin kaderini teslim etmez, bu ülkenin yönetimini teslim etmez, bunu böyle bilsinler'' diye konuştu.
Türkiye'de çok farklı bir hedefi oluşturmanın, gerçekleştirmenin gayreti içinde olduklarının altını çizen Erdoğan, ''Bizim ilişkimiz tarihimizle, bizim ilişkimiz tarihten aldığımız ilhamla geleceği inşa etmek, yani 'kökü mazide olan ati anlayışı'nın gereğini yerine getirmek. Biz bunların tabiatının, bunların cibilliyetinin gereğini tamamen bir kenara koyan ve tam anlamıyla eşrefi mahlukat olan insana yakışanı yapmanın gayreti içindeyiz. Bu bir dürüstlük ilkesidir. Bu Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma hedefidir'' şeklinde konuştu.
"Zaman kaybına tahammülümüz yok"
Erdoğan, üzerilerine düşenin, sorumlulukların bilincinde ve bunun gereğini yerine getirmek olduğunu söyledi.
Bunun için zaman kaybına tahammüllerinin olmadığını belirten Erdoğan, bunun için çok çalışacaklarını ifade etti.
TÜRGEV'in bütün şehirlerde attığı adımların bunun en güzel göstergesi olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Ülkemizdeki tüm gariplere el uzatma sorumluluğumuz var. Ekmeği olmayana ekmek, yakacağı olmayana yakacak, evi olmayana barınak, okula gidemeyene eğitim imkanı sağlamak mecburiyetindeyiz'' dedi.
Erdoğan, TOKİ'nin 630 bin civarında konut yaptığını ve sahiplerine teslim ettiğini anlatarak, bunun yeterli olmadığını, daha da artarak devamının gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özel sektörün yaptıklarının da ayrı olduğuna işaret ederek, dar orta gelir grubuna yönelik bu çalışmanın bir taraftan devam etmesi gerektiğini belirtti.
''Bugün tek bir kız evladımız dahi, ailesi onu gönül huzuruyla, güvenle, gözü arkada kalmadan bırakabileceği bir yurt bulamadığı için eğitim imkanından mahrum kalmışsa, bunda Kredi Yurtlar Kurumunun sorumluluğu olduğu gibi TÜRGEV'in de diğer benzer vakıf anlayışının da sorumluluğu var'' diyen Erdoğan, daha çok çalışacaklarını, daha çok yurt açacaklarını, böyle bir durumun yaşanmasına mümkün olduğunca müsaade etmeyeceklerini bildirdi.
''Hepimiz sorumluyuz.''
''Bu yavrularımızı, buralarda gayet iyi yetiştireceğiz, bu konuda belli kabiliyetlerle bezeyeceğiz'' ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
'' Aynı şekilde ülkemizin neresinde olursa olsun, tek bir vatandaşımız dahi akşam karnı aç şekilde yastığına başını koymuşsa, bunda devletle birlikte, bu alanda çalışan tüm vakıflarımızın, derneklerimizin sorumluluğu vardır. İşte şu kışta kıyamette tek bir kardeşimiz, tek bir ailemiz bile sıcak yuvadan mahrumsa, bunda aynı şekilde başta şahsım olmak üzere hepimizin sorumluluğu var. Sadece bu kadar değil. Bugün coğrafyamız başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında zulüm altında, baskı altında inleyen kardeşlerimiz var. Suriye'de, Filistin'de, Irak'ta, Mısır'da, Libya'da, Türkistan'da, Myanmar'da, Kırgızistan'da var. Biz bu insanların her birine el uzatmak, gücümüz, imkanlarımız nispetinde yardımcı olmak mecburiyetindeyiz.''
''Vicdanımızı tatil edemeyiz''
Suriye'den ve Irak'tan gelen 2 milyon insana ev sahipliği yapılmasının önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Ama buna bakarak 'tamam' diyemeyiz. Vicdanımızı tatil edemeyiz'' dedi.
Türkiye'nin yaptığı uluslararası yardımların miktarının 12 yıl önce 45 milyon dolar iken, geçen yıl bu rakamın 4,5 milyar dolara ulaştığına dikkati çeken Erdoğan, ''Keşke daha fazla imkanımız olsa da bunu 14,5 yapsak, 24,5 yapsak. Daha da artsa. İnşallah o günler de gelecek. Biz biliyoruz ki veren el, alan elden üstündür'' görüşüne yer verdi.
''Adaletin terazisi şaşmamalı.''
''Son günlerde özellikle kadına şiddet konusunda gelinen nokta bizler için gerçekten çok üzüntü verici'' diyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
''İşte Özgecan kızımızla ilgili yaşanan yenilir yutulur değil. Arka arkaya 3,4,5 kızımızla, bayanla ilgili olanlar yenilir yutulur değil. Bu toplumun genlerinde aslında bu yoktur. Nasıl oldu da biz bu hale geldik? Bu konuda özellikle bu vakıflarımızın, özellikle  STK'larımızın müşterek çalışmaları çok önemli. Bu bir vahşet ve bunların da yargıda karşılığının hem kısa sürede hem de en yüksek derecede verilmesi gerekiyor. Bir çok şeyler tartışılıyor. Tabii mevcut Anayasamızın kuralları içerisinde daha ileri bir ifade kullanmadan ben şunu söylüyorum, 'adaletin terazisi yerini milim şaşmadan bulmalıdır' diyorum. Bunun olması şart. Üstad ne diyor 'İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki sonunda, ne rütbe var, ne de mal''
''Özgecan’ın babası irfan dersi verdi.''
Üzerilerinde  böyle bir mukaddes yük olduğunu anlatan Erdoğan, bunun gereğini yerine getirmek gerektiğini söyledi.
''Daha Özgecan'lar görmememiz lazım, bu olayları yaşamamız lazım'' ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Ama bu vesileyle bir şey yaşadık. Mehmet Bey'in o irfan dersi gerçekten unutulacak bir ders değildi. Baba, bütün bu acılar içerisinde tüm insanlığa bir irfan dersi verdi, bir insanlık dersi verdi. Burada hepimizin ortak almamız gereken dersler de var ayrıca. Bu da çok manidar. Ben kendilerine anneye, babaya bu noktada da 'Allah razı olsun' diyorum. Onlar tahrik unsuru olmadılar, tam aksine hem teenni unsuru oldular, hem de 'bu ülkede bak, böyle babalar da varmış, böyle anneler de varmış' dedirttiler. Bu bakımdan çok önemli.''
Rütbe beklemeden, mal beklemeden, hiçbir şey beklemeden, tehditlere, saldırılara, sıkıntılara göğüs gererek bu yolda yürüyeceklerini vurgulayan Erdoğan, milletin sorumluluğunu üstlenmiş insanlar olarak üzerilerine düşenlerini yapacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Bize bu milletin duası yeter, bize samimi bir gülümseme, samimi bir teşekkür yeter. Biliyoruz ki şöyle kalpten sökülüp gelen bir 'Allah razı olsun' sözü hedefini bulmada oktan etkili, kurşundan hızlı bir duadır'' dedi.
Erdoğan, TÜRGEV'de çalışan herkesin de bu anlayışla, bu hassasiyetle görevini yürüttüğünü ve yürüteceğine inandığını belirtti.
İstanbul Sivrikapı yurdunu, Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi yanındaki yurdu gezdiğini, gördüğünü ve bildiğini anlatan Erdoğan, ''Gerçekten insanımıza, kızlarımıza insanca yaşayabilecekleri, geleceğini hazırlayabileceklerini bu yurtları kurdukları için kendilerine çok teşekkür ediyorum'' ifadesini kullandı.
TÜRGEV'in çok daha ileri bir seviyeye geldiğine işaret eden Erdoğan, sözlerini ''Yeni açtıkları yurtlarla kızlarımıza adeta farklı bir onur, farklı bir özgüven kazandırdıkları için teşekkür ediyorum. Bu duygularla açılışını yaptığımız 8 yurdumuzun bir kez daha ülkemize, evlatlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Bu yurtlarda kalarak eğitim hayatlarını sürdüren tüm öğrencilerimize başarılar temenni ediyorum'' diyerek tamamladı.
Bakan Çağatay Kılıç; “Evlatlarımız Arasında Ayrılığa Gayrılığa Yer Yoktur”
Törende bir konuşma yapan Bakan Çağatay Kılıç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 12 yıldır gösterdiği yolda, özgüvenli, kendisine, ülkesine, milletine, medeniyetine güvenen bir gençlikle yola devam ettiklerini söyledi. Gençlerin bugün verilen eğitim ve donanımla geleceğe yürüyeceklerini kaydeden Bakan Çağatay Kılıç, Kredi ve Yurtlar Kurumu olarak görev alanlarında olan yurtlar ve TÜRGEV gibi özel yurtların birlikte çalışmasıyla kendine güvenen, sorgulayan, kendini geliştiren, medeniyetinden, tarihinden güven alan ve inanan gençler yetişeceğini ifade etti. Kılıç, "Kendine, medeniyetine güvenmeyen gelecekte de ne yapacağını bilemez" dedi.
Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtların kapasitesinin 400 bine ulaştığına dikkati çeken Kılıç, "Biz buradaki genç kardeşlerimize, aynı TÜRGEV'deki gibi bir yuva kazandırmak ve evlerinde hissetmeleri için çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. Üniversite eğitimi için farklı şehirlerdeki yurtlara gelen öğrencilerin kendilerini güvende hissetmek isteyeceklerini vurgulayan Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendilerine verilecek donanım ve yardımla, destekle geleceğe yürümek isterler. Yönlendirmeyle, farklı fikirlerin kendilerine aşılanmaya çalışılmasıyla, devlet kademelerinin içerisinde farklı emellere hizmet etmek için yetiştirilmek istenmiyorlar. İşin özü, devletin içerisinde bir paralel yapının hizmetkarı olarak yetiştirilmek istenmiyorlar. Bundan dolayıdır ki biz bu gençlerimize kendilerini yetiştirmeleri için bu fırsatı vereceğiz, vermekle yükümlüyüz. Devletimizin geleceği buna bağlıdır. Biz bu bilinçle ve zatı devletlerinin bize vermiş olduğu yönlendirme ve liderlikle yolumuza devam edeceğiz. Başbakanımızla da yaptığımız müzakere ve istişarelerle yolumuza devam ediyoruz. Gençliğin içerisinde aynı zamanda sadece yurtlarla değil, spor aktivitelerimizle de onları bir araya getirerek, kardeşliklerini perçinleyerek, farklılıkların ancak ve ancak zenginlik olduğunu onlara bir daha hatırlatarak yolumuza devam edeceğiz. Bu milletin evlatlarının arasında ayrılığa gayrılığa yer yoktur. Ancak ve ancak birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe yer vardır. Bunu şimdiden sizlerle beraber ve birlikte inşaa edeceğiz. Ben inanıyorum ki bugün yaptığımız açılışlarla hayata geçecek TÜRGEV yurtlarında barınacak olan öğrencilerimiz gelecekte ülkemizin çok farklı yerlerinde büyük hizmetler verecek.”
Bakan Çağatay Kılıç, bütün gençlerin kendileri için değerli olduğunu vurgularken, hizmetlerinden dolayı TÜRGEV'e teşekkür etti.