29 Mart 2015
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Ülke TV kanalında Ömer Önder'in sunduğu Spor&Spor programının konuğu oldu.
Samsun'un ev sahipliği yaptığı Judo Grand Prix müsabakalarını takip etmek için Samsun'a giden ve bazı temaslarda bulunan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Ülke TV kanalında Ömer Önder'in sunduğu Spor&Spor programının canlı yayın konuğu oldu. Bakan Çağatay Kılıç, gençlik, spor ve tesis konularında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Çağatay Kılıç’ın sorulara verdiği cevaplar şöyle:
Bugün canlı yayın programımızı Samsun’dan önemli bir konuğumuzla yapıyoruz. Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Akif Çağatay Kılıç bey ile Hoş geldiniz.
Sizler de Samsun’a hoş geldiniz. Şu anda çok önemli bir uluslararası bir organizasyon var Samsun’da, aynı zamanda olimpiyatlara puan veren bir yarışma Judo Grand Prix. 68 ülkeden 500 sporcumuz var. Samsun’umuz uluslararası anlamdaki müsabakalara ev sahipliği yapıyor.
“Çok farklı noktaya geldik”
Samsun spor anlamında önemli projelere imza atıyor. Önümüzde ki dönemde de tekvandonun Grand Prix’i yapılacak. Siz kısaca değindiniz ama Judo ile devam edelim isterseniz. Nasıl buldunuz, İki sporcumuz gümüş ve bronz madalya aldılar. Siz de izlediniz müsabakada Hasan gerçekten altını kaçırdı.
Tabi birazcık herhalde atmosferdeki yoğunluktan dolayı da bir heyecan vardı. Fakat güzel bir atmosfer var dediğim gibi. Çarşamba gününden beri devam eden müsabakalar var. Dün resmi açılışını yaptık. Bugün de inşallah bir madalya ümidimiz daha var. Haber bekliyoruz göreceğiz. Fakat genel anlamda dün yaptığımız görüşmelerde, özellikle yabancı misafirlerle yaptığımız görüşmelerde gerçekten çok büyük bir mutluluk vardı. Artık Türkiye bu tip organizasyonları çok rahat bir şekilde yapabiliyor. Çok bir farklı noktaya geldik. Yani uluslararası anlamdaki birçok müsabakanın, birçok organizasyonun ülkemizde çok rahatlıkla yapıldığını biliyoruz. Ak Parti hükümetleri dönemindeki özgüvenle, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki Ak Parti hükümetlerinde Türkiye’ye kazandırdığımız özgüvenle doğru bağlantılı olarak giden bir süreç. Ve tabi şu anda geldiğimiz noktada biz artık uluslararası anlamdaki müsabakaları seçiyoruz. Her önümüze gelen müsabakayı almak gibi veya her bize teklif edilen uluslararası müsabakayı mutlaka Türkiye’ye almak gibi değil de, şöyle tabir edelim; Sporda belli bir seviyeye gelmiş, dünya spor camiasında belli bir noktada duran ülkeler gibi seçerek alıyoruz. Hem ülke değerimize, hem spor değerimize bir katma değer olacak ama aynı zamanda uluslararası tanıtımımıza katkısı bulunacak. Aynı zamanda da kendi sporcularımızın olimpiyata yönelik, uluslararası müsabakalara yönelik tecrübelerini geliştirecek , hem de puan alma noktasındaki gelişmelere yönelik olacak.Bunları doğru orantılı olarak götürüyoruz.
Bunu özellikle söylemek istiyorum, artık olimpiyatlar yaklaşıyor. Bütün spor camiamızın artık buna hazırlanmalı.Zaten şu anda federasyonlarımızla yaptığımız toplantılar var. Bazı kesimler bizi eleştirdi o noktada “çalıştay çalıştay herkes çalıştay yapıyor” diye ama öyle değil. Şuan ciddi anlamda kendilerine bir yol haritası çizmiş, rakiplerini takip ve analiz eden, kendi sporcularımız nezdinde de hazırlıklarına devam eden bir spor yapımız var. İstenilen noktada mıyız? İstenilen noktada değiliz, bunu söylemiyorum ama geçmişe oranla daha iyiyiz. Daha da iyi olacağız inşallah.
Çalıştay sonrasında siz bir rapor düzenlenip verileceğini söylemiştiniz.Size her hangi bir rapor ulaştı mı?
Bana orada yapılan çalışmalarla ilgili olarak federasyon başkanlarımızın, oradaki çalışan arkadaşlarımızın aynı zamanda üniversite hocalarımızın ve diğer katılımcıların hepsinin önerilerini kapsayan rapor bana sunuldu. Oradan da bazı konularda faydalandık tabi çalışmalarımız içerisinde.
“Şimdiden yol haritamız belli”
Biz 2020’ye çok heveslenmiştik. Bundan sonraki hedefimizde var mı bir olimpiyat düzenlemek?
Şu andaki hedefimiz bir kere 2016 Rio Olimpiyatları…Hem katılım anlamında hem de orada alacağımız sonuçlar anlamında çalışmalarımızı yapıyoruz. 2020 için de şimdiden çalışmaya başladık. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum. Çünkü şimdiden çalışmaya başlamamız bizi başarıya götürecek. Uluslararası anlamda başarıya ulaşmış ülkelerin kullandıkları yöntem bu. Erken zamandan başlayarak kendilerini hazırlama. Bizim şu anda 2016 çalışmalarımız tam hızla devam ediyor ama 2020 çalışmalarımız için şimdiden yol haritamız belli. Araştırmalarımız, çalışmalarımız yapılıyor. Bu arada taramalarımız da başlamış vaziyette.Bunlar kamuoyunda çok dile getirilen konular değil. Şunu da görüyoruz çok ciddi anlamda eleştiri yapma konusunda herkes hevesli. Bunu da anlıyorum ama şunu da dile getiriyorum bizim çalışmalarımız da belli bir noktada artık eskisi gibi değil. Planlı programlı, ekiplerin nasıl bir başarı elde edebileceği noktasında hedefler ortaya koyan aynı zamanda rakiplerini analiz eden, rakip olabilecek olanların üzerinde çalışan, kendi sporcularımızın ne noktada geliştirebileceksek kendileri üzerinde çalışan ve en önemlisi bunu Milli Eğitim Bakanlığı ile beraber yapan bir organizasyon var. Milli Eğitim Bakanlığımız ile birlikte yaptığımız bir çalışma var şu anda. Neden yapıyoruz bunu?
Çünkü burada doğal bir şey var. Bizim sporcu arkadaşlarımız, kardeşlerimiz belli bir yaşta aynı zamanda okullarına devam ediyorlar. O yaş bandında kendilerini hazırlıyorlar. Ama buna hazırlanırlarken de hem okul eğitimlerini götürmeleri gerekiyor. Ama aynı zamanda sportif anlamda da çalışmaları ve kendilerini hazırlamaları gerekiyor. Şimdi burada çok ince bir nokta var. Burada yapmamız gereken şey şu. Tamamen sadece ve sadece spor olmaz ama okul çalışmalarından dolayı da spor yaşantısının olumsuz anlamda etkilenmemesi gerekiyor. Bu ince bir denge. Bunu iyi sağlamamız gerekiyor.
“4 bin sporcuya asgari ücrete kadar destek”
Biz o ince dengede takılıp kalıyoruz herhalde. Siz yurt dışında yetişmiş bir insansınız, ben de öyle. Bizim okullarımızda yurt dışında okullarımızın içi spor salonlarıyla doluydu. Biz spordan kaçamıyorduk. Siz de zannediyorum öyle yetiştiniz. Ama Türkiye’de bu, şu anın problemi değil.
Şunu iyi görmemiz lazım. Çok basit bir örnek vereceğim; Milli Eğitim Bakanlığımızın bahçelerinin bazılarında spor salonları var. Bunlar spor yapma imkanı olan tesisler. Peki bunlar nasıl kullanılıyor? Okul zamanı içerisinde açık olan bu tesisler, öğrenciler tarafından kullanılıyor. Daha sonra okulun günlük eğitimi bittiğinde okulun girişinin kapısı kapatılıyor. O salon da kapanıyor, o spor tesisi de kapanıyor. Ama hazır orada var, yapılmış, envanterin içerisinde olan. Peki bunları kullanalım dendiği zaman bir takım bürokratik sorunlar yaşanıyor. Mevzuat anlamında bazı sorunlar yaşanıyor. Nedir? Elektriği, suyu yani günlük kullanımı anlamındaki masraflarıyla ilgili olarak nasıl bir yol çizilmesi gerekiyor? Bu soru işaretleri çıkıyor. Dolayısıyla onları gidermek için biz şimdi Milli Eğitim Bakanlığımız ile çalışıyoruz. Yani var olan tesisi kullanılıp, sporcular ve antrenörler tarafından ciddi anlamda değerlendirilmesi. Tabi bunların yanında olimpiyata hazırlık merkezlerimizde de çalışmalarımız hızlı bir şekilde devam ediyor. Bununla alakalı mevzuat çalışmalarımız son noktaya geldi. Aynı zamanda sporcularımıza yönelik bir cep harçlığı, katkı verme anlamında düşündüğümüz 4 bin sporcuya asgari ücrete kadar destek vermek istiyoruz. Hem 2016 hem 2020 için. Ben inanıyorum ki önümüzdeki özellikle 2-3-4 sene sonra çok farklı bir profille karşılaşacağız. Eksiklerimizi bu noktada hızla giderme içerisindeyiz. Ama şunu bilmek lazım eleştiriyi yaparken, günlük anlamda çözülebilecek konular vardır, zaman gerektiren konular var.
Mesela kabiliyet taraması, buna başladık. Bundan enteresan sonuçlar alamaya da başladık. Örneğin gülle atmada, hayatında hiç o branşta spor aktivitesinin içinde bulunmamış genç kardeşimizi antrenörler tespit ediyor. Bunda ışık var diyorlar. Çok kısa bir hazırlık süresiyle, belli noktalarda teknik ve fiziki anlamda bir buçuk ay süren hazırlık süresi sonucunda Türkiye’de derece yapıyor. Taramanın sonuçlarında çıkan böyle ilginç ilginç şeyler olacak.
Mesela şimdi 2016 olimpiyatları için daha önce katılmadığımız bazı branşlarda katılma ihtimalimiz var. Bunlar belirdi. Branşlaşmayla ilgili yapacağımız çalışmalarla bunların üzerine gideceğiz.
Yeni Türkiye ile birlikte spor tesislerimizi bütün Türkiye’ye yaydınız. İsterseniz Samsun’dan başlayalım diğer illere doğru mesela futbol bizim bir parçamız olacak bugün. Biliyorsunuz biz daha çok diğer branşlara önem veren bir programız. İsterseniz spor tesisleri ile ilgili düşüncenizi alalım. Statlarımız bitmek üzere mi nasıl?
Şimdi bakın şöyle bir şey var, şu an içinde bulunduğumuz mekan yeni yapılmış olan bir spor salonu. Biraz evvel judodan bahsettik. Şu anda judonun müsabakalarının oynandığı Yaşar Doğu Spor Salonu. O da yeni sayılabilecek bir spor salonu. Ve yanında Samsun’un stadının inşaatı devam ediyor. Onu bugün biz futbolcularımız, yöneticilerimizle beraber ziyaret ettik. İnşaatın son durumunu inceledik. Güzel devam eden bir çalışma var orada da. 33 bin kişilik bir stadımızın yapımı orada devam ediyor. Spor tesisleri noktasından çok ciddi bir çalışmamız var.
Çok ciddi anlamda ilerleyen çalışmalarımız var; Antalya stadı yüzde 75 seviyesine geldi. Büyük ihtimalle mayıs ayına veya haziran başına yetişecek. Afyon stadı yüzde 99 seviyesine geldi. Bursa hızlı bir şekilde ilerliyor. Onun belediyeyle beraber üzerinde çalışılıyor. Eskişehir’in şuanda stadı yüzde 50 civarında. Aynı zamanda Gaziantep’in stadı,bu da yüzde 50 civarında. Kocaeli stadının yakın zamanda temelini attık o da yüzde 15’e ulaşmış durumda. Malatya yine yüzde 50 civarında, Mersin bitti zaten; şu anda kullanılıyor. Trabzon’un stadı hızlı bir şekilde ilerliyor. Sakarya’nın stadı yüzde 25 seviyesinde. Sivas’ınki de yüzde 70 civarına gelmiş durumda. Konya tamamlandı, şu anda kullanılıyor. Arazi tahsisi konusunda çalışmaları olan statlarımız var. Aynı zamanda yer teslimiyle ilgili bazı sıkıntılar yaşadığımız yerler var. Ama onları da kısa zamanda aşacağız.
Antalya’da yüzme havuzuyla ilgili bir şey vardı?
O şu anda rayına girmiş durumda. Hem salonla hem yüzme havuzuyla ilgili orda bir sıkıntımız yok. Ama burada önemli olan şey şu; birincisi o tesisleri yaşatmak, ikincisi içini doldurmak. Onun için ben diyorum ki; Milli Eğitim ile birlikte çalışmamız gerekiyor. Milli Eğitimle, federasyonla birlikte çalışarak öğrencilerimizle, gençlerimizle, bu statları salonları, havuzları, spor tesislerini genel anlamda yaşatmamız gerekiyor.
Eskişehir ile ilgili de çalışmalarımız var, Eskişehir stadı ile alakalı olarak. Onun da yaşayan bir stat projesi haline gelmesi, ticari alanlarının bulunması. Ticari anlamdan kastım şu, hemen yanlış anlayıp da başka yerlere çekmesin kimse. Stadın içerisindeki mekanları. Londra’daki Chelsea stadını örnek alalım. Bakıyorsunuz koskocaman ofis bloğu var stadın içerisinde. Kulüp oradan hem gelir elde ediyor, stadın giderlerini karşılıyor aynı zamanda çalışmalarını da orada yapıyor. İstanbul’da Başakşehir stadı, her şeyi içerisinde olan bir stat. Antrenmanını da orda yapıyor, kulüpte orada oluyor. Gayet düzgün bir şekilde kendi içerisinde gidiyor.
Şimdi Samsun ile ilgili yaptığımız çalışmada da stadın ticari alanları içerisinde olabilecek spor anlamında gıda anlamında, sportif anlamda ticaret yapılsın. Olsun ki bunlar aynı zamanda statların da sürekli yaşamasını sağlayacak olan şeyler. Gıda anlamında, belki orada açılacak güzel restorantlar, restoran tarzındaki yerlerde insanlar hafta sonu veya akşamları gelip güzel bir yemek yemek isteyecek. Spor kültürü aynı zamanda hayatın içerisine doğrudan monte etmekle alakalı bir şey. Bu sadece belli şeyleri yapmış olmak için değil, bu aynı zamanda insanları aynı noktaya da çekiyor. Siz stada, spor tesisine gittiğinizde doğal olarak daha fazla sporun içerisinde olmayı istersiniz.
Kavak’dan örnek verelim, bugün Samsun’dayız, yine Samsun’dan gideceğiz. Orada yaptığımız spor salonunun inşaatını geçen hafta inceleme fırsatımız oldu. Şu anda içinde bulunduğumuz Mustafa Dağıstanlı Spor Salonu gibi altındaki kot farkından kaynaklanan yerden antrenman salonları çıkartıyoruz. Gençlerimiz gelip orada farklı farklı branşlarda antrenman yapabilecekler. Yaptığımız spor tesislerinin çok verimli bir şekilde kullanımı üzerinde çalışmamız gerekiyor.
Tesisleri yapmak yetmez. Yapmak önemli, en önemli işlerden bir tanesi ama yaptıktan sonra asıl devreye giren iş; içini doldurup orada sporcu kardeşlerimizin kendilerini geliştirmelerini sağlamak. Tabii çok farklı anlamda rakamlar da şimdi verebilirim.
Bu yıl içerisinde 400'ün üzerinde tesisin yapımı tamamlanacak. Geçen sene 150 spor tesisin yapımını tamamlamıştık. Yeni devreye girecek tesislerle birlikte şu an itibariyle 250'nin üzerinde tesisin yapımını bitirdik. Bilirsiniz mahalle arası 35'e 50 civarı hali sahalar vardır. Bununla beraber onların yanında basketbol sahası ama bu basketbol sahalarının voleybola da çevrilebilmesi anlamında iç içe alanlar yapılacak. Bu alanlar mahallelerin içindeki yerlere yerleştirilecek. Çocukların ayağına götürülecek. Buradaki amaç ne? Özellikle yazdan önce bitirmek anlamında bir gayretimiz var. Bunlar çok uzun süren çalışmalar değil. Biliyorsunuz veliler çocuklarını sokakta oynamak için bir yere gönderdikleri zaman yer sıkıntısı yaşıyorlar. Bunların aşılması konusunda bu çalışmamızla yardımcı olacak. Ama aynı zamanda genç kardeşlerimizin ve çocuklarımızın bir spor yapma imkanı ve tesisiyle çok erken yaşta evlerinin yakınında tanışma fırsatı olacak. Sadece futbolun değil, basketbol ve voleybolun da içinde olmasıyla farklı branşlarla ilgili olarak çalışmalar yapılabilsin.
Hedefimiz bu noktada 500'e yaklaşmak. Türkiye genelinde genç kardeşlerimizin rahatlıkla kullanabileceği yerleri seçmeye çalışıyoruz. Bu anlamda bir hedefimiz var.
Samsun'dan devam edelim isterseniz sizin düşünceniz yüzme salonu ve spor salonu olmayan il kalmayacak şeklinde? Şu anda bu konuda ne aşamadayız?
Samsun’da şu anda o noktada iyi bir yere gelmiş durumdayız. Samsun Merkez'deki yüzme havuzumuz neredeyse tamamlanmak üzere. Tabii Türkiye genelinde de yaptığımız çalışmalar devam ediyor. Bunu planlı ve programlı götürmememiz gerekiyor.Çünkü şunu belirtmemiz lazım havuzun işletmesi ve hayatta tutulması kolay bir şey değil. Sağlık anlamında çok ciddi anlamda düzgün bir şekilde işletilmesi gereken bir tesis. Çünkü hijyeni çok önemli. Onun için çok dikkatli olmamız gerekiyor bu noktada. Tabii şunu da söylemek lazım; yakın zamanda bir takım eleştiriler aldık. Bizim havuzlarımızın kullanımı sporcu endekslidir. Bütün spor tesislerimizin kullanımı sporcuya endekslidir. Belli tesislerimizi halka açık olarak da kullanıyoruz. Mesela atletizm pistlerimizde yürüyüş alanları, bazı tesislerimiz bu anlamda da hizmet veriyor veya halka açık olan salonlarda sporcularımızın amatör ve profesyonel anlamda çalışmaları olmadığı zamanlarda halkımız da kullanabiliyor. Tesis anlamında bu tür yatırımlar devam edecek tabii. Fakat bu yatırımları yaparken, Türkiye’yi bir spor ülkesi durumuna getirirken süreci programlı ve dikkatli bir şekilde götürmemiz gerekiyor. Çünkü kaynaklarımızı iyi kullanmamız lazım.
Hollanda -Türkiye maçı hakkında neler söylersiniz?
Hepimiz maçı heyecanlı bir şekilde izledik. Güzel de başlangıç oldu ama uzatmalarda talihsiz bir şekilde gol yedik ve maç 1-1 bitti. Biz yolumuzda devam edeceğiz.
Şansımız azaldı mı?
Şansımız var olduğu sürece biz onun peşinde koşmaya devam edeceğiz. Dün maçtan önce Fatih Hoca ile de konuştuk. Motivasyonu da gayet iyi. Hepimiz birlik ve beraberlikle Milli Takımı destekleyerek, eleştirilerimizi de belli bir seviye içerisinde tutarak yollumuza devam edeceğiz. Ben inanıyorum ki önümüzdeki dönemlerde çok daha iyi bir noktaya geleceğiz.
Tabii beraber yaptığımız çalışmalar da var. Bu anlamda Türkiye’de futbola baktığınızda yayın ihalesiyle ilgili bir çalışma var. Kulüpler birliğinin federasyon nezdinde yaptıkları ve bize getirecekleri bir çalışma var. Onun üzerinde bir değerlendirme yapacağız. Ona müteakip yapacağımız çalışmalarla yolumuza devam edeceğiz ama şunu görmemiz lazım; kulüplerimizin şu anda bulundukları noktaya gelmelerinde birinci sorumlu yine kulüplerin bugün veya önceki dönemlerdeki yönetim kadrosunda olan arkadaşlarımızın ortaya koyduğu performanstır. Tespiti doğru yapmamız lazım ki sıkıntıyı giderecek olan çalışmaları da doğru yapalım. Biz şu anda kulüpler birliğiyle iyi bir çalışma götürüyoruz. İyi bir iletişimimiz var. TFF ile de iyi bir iletişimimiz var. Ama uluslararası anlamda futbolda başarı elde etmiş ülkelere baktığımızda, benim bir takım farklı kullandığım nüanslar var. Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda gibi ülkelerin bu yayın konusundaki çalışmaları da onlardan bir tanesi. Kendi aralarında yaptıkları çalışmalarla önümüze getirecekler onu ve oturup konuşacağız. İnşallah düzgün bir şeklide bunu götürürüz diye düşünüyorum ama dediğim gibi başarı örnekleri ortadayken çok fazla aramaya gerek yok diye düşünüyorum.
KYK son yıllarda müthiş bir atağa kalktı. Dışarıda kalan öğrencilerimizin sayısı yurt anlamında oldukça azaldı. Bundan sonraki hedefiniz nedir KYK’da?
Bir kere şunu görmemiz gerekiyor. Bizim şu anda KYK’nın kapasitesiyle ilgili ulaşmış olduğumuz sayı 400 bin. Bu rakamın şöyle bir anlamı var; bu bizim kapasitemiz. Şu anda devreye giren yurtlarımız, kiralama yoluyla, satın alma yoluyla, inşaat yoluyla.. Bu hızlı gelişimimizle alakalı olarak ki Cumhurbaşkanımızın bu konuda çok açık talimatları olmuştur. Başbakanlığı döneminde hatırlarsınız özellikle 30 Mart yerel seçimlerinden önceki 17-25 Aralık’ta darbe girişimlerinden sonra yaşadıklarımız, bazı yurtlarda yapılan olumsuz davranışlar, paralel yurtların içerisindeki beddua seansları bunları hepimiz biliyoruz. Tabi burada öğrencilerden de çok ciddi bir takım talepler gelmeye başladı. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımızın da başbakanımızın da bu noktada çalışmalarımız konusunda açık talimatları oldu. Şunu dile getirebilirim ki 1 yıl içerisinde KYK’nın kapasitesini 100 binin üzerinde arttırdık. Bu bir ilk. Eylül Ekim 2013 itibariyle baktığımız zaman bu rakamın 285 bin civarlarında olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla biz yıl başından itibaren yaptığımız yoğun bir çalışmayla 2015 Eylül ayı içerisinde, yeni akademik yılın başlangıcından önce şu andaki kapasiteye 65 bin kapasite daha dahil etme hedefinde çalışıyoruz. Hedefimiz bu senenin sonuna kadar 500 bine varmak.
Tabii son torba yasayla meclisten geçen bir değişikliğimiz oldu. Onu da tekrar burada gündeme getirmek istiyorum. KYK’nın yapısı 20 tane bölge müdürlüğü üzerine kuruluydu. Fakat artık bu yapı şu andaki kapasiteye cevap verebilecek kapasitede bir yapı değildi. Türkiye’nin her ilinde yurdumuz var. Dolayısıyla bunlara bir şehirde yer alan bölge müdürünün başka bir şehre veya ilçeye yetişmesi mümkün değil. Yani sayı anlamında söylüyorum. Dolayısıyla biz şimdi, Cumhurbaşkanımızın da onayıyla ve resmi gazetede de yayımlandıktan sonra KYK İl müdürlüklerini kuruyoruz. Şu anda hepsinin fiziki yapısı hazır. Yani 81 ilimizde bir sorumlu müdür olacak ve o müdür sorumlu olduğu ildeki yatırımlardan ve öğrenci kardeşlerimizin barınmaları gibi birçok konudan sorumlu olacak. Tabii biz KYK’nın yapısını sadece bir barınma olarak görmüyoruz. Böyle algılamıyoruz. Aynı zamanda sosyal hem de eğitim anlamında öğrencilerimize yardım edebilecek, destek verebilecek bir yapı olarak görüyoruz. Dolayısıyla bu noktada çalışmalarımız var. Biliyorsunuz yurtlarımızda ücretsiz internet kullanımı var. Tabii ben de öğrencilerin taleplerini yakından takip ediyorum ve internet kullanımı anlamında, hız konusunda bazen bazı dönemlerde şikayetler oluyor ama arkadaşlarımız şunu dikkat etsinler; Ücretsiz olduğu için belli zamanlarda film ya da dizi gibi şeyler indirebiliyorlar internetten. Tabii o da yoğun bir şekilde olunca interneti yavaşlatıyor. Dolayısıyla ben öğrenci kardeşlerimden rica ediyorum. Bu konuda bize biraz yardımcı olsunlar. Kendi aramızdaki sohbetlerde de bu konuda bize yardımcı olmalarını rica ediyorum. Çünkü bu gerçekten kolay bir sistem değil. Yani 400 bin kapasite için siz ücretsiz internet sağlıyorsunuz. Bu ciddi bir rakamdır. 400 bin kapasite anlamında baktığınızda bazı yerlerde aksaklıklar olması mümkündür. Bunları gidermek için de arkadaşlar hızlı bir şekilde çalışıyorlar. Cumhurbaşkanımızın hep dile getirdiği bir sözü vardır ‘Kolay unutuyoruz.’ Onun için genç kardeşlerimizin bunları hatırlaması lazım. Kendileri için ortaya konan imkanların ne olduğunu iyi bilmeleri gerekiyor ve ben rica ediyorum onlardan hem bu imkanları iyi kullansınlar ama aynı zamanda ellerindeki imkanların da ne olduğunu iyi bilerek ona göre herhangi bir şekilde bir olumsuzluk dile getirileceği zaman bunlar da hatırlanılsın. Ben tabii şunu söylüyorum: "Bir eksiklik varsa giderelim." Beraberce çalışalım ama sabırla ve iyi niyetle yaklaşalım konulara.
2002 yılında KYK’da aylık beslenme yardımı 11 TL idi. KYK’nın Türkiye genelindeki kapasitesi ise yaklaşık 182 bin. 400 bin nerede 182 bin nerede.. Bu sayıyı yuvarlayarak 185 bin diyelim, bu sayısının neredeyse tamamı ranzaydı. Çok az sayıda karyola, baza tarzında olan vardı. Bizim bu sene içerisinde açtığımız 115 bin civarındaki yurdun hepsi bazalı. Yeni devreye girenlerden bahsediyoruz. Eskilerde ranzayı devreden çıkarıyoruz. Bazı yurtlarımız hala ranzalı ama biz bunu hızlı şekilde bazalı sisteme ve 3 ile 4 kişinin kalacağı odalara doğru getiriyoruz. Şu anda yeni devreye girenler öyle. Niye bunu dile getiriyorum bizim şu anda aylık beslenme yardımımız 240 TL. Arada çok ciddi bir fark var.
Sosyal aktivite anlamında imkanlar nasıl?
Sosyal aktivite anlamında bizim şöyle bir imkanımız var; Gençlik ve Spor Bakanlığı olduğumuz için spor da gençlik de bizim yetki alanımız içerisinde. Sporla beraber onları çalıştırma imkanımız var. Bu seneye çok yetişemedi ama önümüzdeki seneye harekete geçecek olan çok özel bir çalışma üzerinde gidiyoruz. Kredi ve Yurtlar Kurumu ligler ekibi.. Basketbol, futbol, voleybol, tekvando, judo gibi farklı branşlarda ligler yapalım. Yurtlardan başlayarak, katlar arası, bloklar arası, yurtlar arası ligler yapalım diyoruz. Futbolun finalini, yeni yapılmış olan büyük bir stadımızda, örneğin Samsun'daki stadımızda gelecek yıl finale kalanlar orada öğrencilerle final yapsınlar. Yaşar Doğu Spor Salonu'nda 7bin 500 kişinin önünde basketbol finali yapacaklar. Samsun'da olduğumuz için burayı örnek veriyorum ama diğer illerimizde de var tabii ki.Voleybolun finalini Ankara'daki Arena Spor Salonu'nda yaparız. Bu bize neyi getirir? Oradaki kardeşlerimizin bu tesislerin içerisinde müsabakalar yapmalarını sağlar. Bu işin önümüzdeki yıl hayata geçecek olan tarafı.
Bununla beraber isteyen kardeşlerimizi bizim gençlik merkezlerindeki kurslarımızdan da faydalandırma anlamında çalışmalarımız var. Nedir bunlar? Dil kursları, sanat, eğitim kursları ve bunun yanında destek kursları. Aynı zamanda özel sektörle kariyer günleri tarzında programlar var. Biliyorsunuz şirketlerimiz de istihdam anlamında eleman bulma sıkıntısı yaşıyorlar. Üniversite gençlerimizi erken yaşta işverenlerle tanıştırma noktasında çalışmalarımız var. Kişisel gelişim açısından çok ciddi anlamda çalışmalar var. Bir enstrüman öğrenmelerini sağlıyoruz. Talep ettikleri durumda hemen yapıyoruz çünkü talep esaslıdır.
Özellikle eleştiri yapanlara söylüyorum; evet, Kur'an-ı Kerim öğrenmek isteyen ve talebini yapana biz bu imkanı veriyoruz. Osmanlıca öğrenmek isteyene de, İngilizce öğrenmek isteyene de hem gençlik merkezlerimizde hem yurtlarımız bu imkanı veriyoruz. Biz de bunun ayrımı yok. Diyanet İşleri ile çok güzel bir çerçevede iş birliği protokolümüzü yaptık. Yazın Kur'an kursları olacak ve burada genç kardeşlerimiz hem Kur'an-ı Kerim öğrenecekler hem de sportif anlamda kendilerini geliştirecekler. Bunlara eleştirel yaklaşmanın ve bir şeyler aramanın bir anlamı yok. Bakın, gençlerimiz bizim ve görüşü ne olursa olsun bizim için her gencimiz değerlidir. 'Gelecek gençlerin' sözü klişedir ama bugünden gençlerindir. Onlara bugünden verdiğimiz bilgi, birikimin yanı sıra aynı zamanda kültürümüzle vereceğimiz imkanlarımız olacak. Bunları kullanmak isteyenler kullanacak tabii.
Yurt ziyaretlerim sırasında çok farklı siyasi düşünceler içerisinde olan gençlerimizle sohbetim oluyor. Onlar bir aradalar ve bizim gençlerimiz arasında öyle sıkıntılar yok. Siyaseten onları kullanmak isteyenler, farklı noktalara götürmek için uğraştıklarında da sıkıntılar çıkıyor ortaya. Yoksa genç kardeşlerimiz birbirleriyle kaynaşıyorlar. Çok farklı dünya görüşü olan kardeşlerim aynı masada yemek yiyorlar, aynı dersi çalışıyorlar .Çok da güzel sohbetlerimiz oldu onlarla. Benim dünya görüşüm ve siyasi görüşüm anlamında çok farklı noktada olan kardeşlerimiz var ama çok güzel sohbetlerimiz oldu onlar. Fikir anlamında, oturup onlarla müzakereler ettik, fikirlerimizi paylaştık. Fikrine güvenen fikir hürriyetinden korkmaz. Biz fikrimize güveniyoruz. Biz kültürümüze güveniyoruz. Genç kardeşlerimiz de böyle ama bunları doğru şekilde dile getirmek önemli. Şiddet içeren, farklı anlamda bir noktaya çekilen, bir takım grupların kullanımı ve su istimali noktasında yapılan değil, kendi öz fikrini düzgünce dile getiren kardeşlerimizin başımız üstünde yeri var.
Gençlik merkezlerinde son durum nedir?
Şu anda 194 gençlik merkezlerimiz faaliyette. Önümüzdeki yıllarda devreye gireceklerle biz bunu 300ün üzerine taşıyacağız inşallah. Yeni programa aldığımız gençlik merkezlerimiz de var ve bu gençlik merkezlerimizin üye sayısı bir milyonu geçmiş durumda.
Çanakkale ile ilgili olarak da 57.Alay yürüyüşümüz var. Program sabah namazından önce dualarla başlayacak namaz sonrası da yürüyüşle devam edecek. Cumhurbaşkanımızla birlikte yabancı misafirleri de Çanakkale'de olacaklar.
Biz gençlerimizle yeniden yapacağız bu yürüyüşü inşallah. Sporcularımız da olacak, gençlik merkezlerinden gelen gençlerimiz de olacak .Çünkü gençlerimize aidiyet duygusunu vermemiz gerekiyor.
Doping noktasında aynı yerde miyiz?
Doping noktasında sıfır tolerans noktasındayız. Şunu da önemsiyorum, özellikle spor camiasının bilmesinde önem var. WADA Dünya Başkanı İstanbul'da yapılan toplantıda şunu dile getirdi: "Doping konusunda Türkiye doğru yolda ve bu mücadeleyi vermek isteyen ülkeler Türkiye'yi kendisine örnek alsın."
Bu bizim içi önemli bir söz. Biz eksiklerimizi ve sıkıntılarımızı halının altına süpürmedik. Biz bunlarla yüzleştik. Şu anda sıfır tolerans noktasında çalışmalarımız devam edecek. Arada bazı sıkıntılarımız olmayacak mı? Olacak ama şunu çok iyi bilmek gerek, biz onları bulacağız, yakalayacağız ve yakaladığımız zaman da gözlerinin yaşına bakmayacağız. Tertemiz bir şekilde, kendi kabiliyetleri doğrultusunda kendi çabalarıyla çalışıp kendini geliştiren ve güzel sonuçlar alan çok kardeşimiz var. Onlar da lütfen unutmayalım ve onların ortaya koyduğu başarılar bu tartışmaların gölgesinde kalmasın. Doping konusu bizim için ortaya konulmuş, rotası çizilmiş, duruşumuzun belli olduğu ve aynı zamanda spor camiasında da duruşumuzun kabul gördüğü bir noktadadır. Önemli olan burada bunun felsefesini açık bir şekilde ortaya koymak.
Engelliler...
Engelli kardeşlerimizin ortaya koydukları her çalışma bizim için çok değerlidir. Bizim için engelli kardeşlerimizin yaptıkları spor müsabakaları ve orada ortaya koymuş oldukları çabalar çok değerlidir. Bütün kardeşlerimizinki değerli ama engelli kardeşlerimizinkinin farklı bir değeri var. Çünkü onlar ellerindeki eksik imkanlara rağmen, hayata hiçbir şekilde küsmeden bu noktada çalışmalarını ortaya koyuyorlar. Kendi çabalarıyla bunu yapıyorlar ve bu noktada biz onları sonuna kadar destekliyoruz. Hiç kimse tarafından da başka şekilde kullanılmalarına müsaade etmeyiz. Onlara verdiğimiz maddi destek konusunda da bir sıkıntımız yoktur. Onların hiçbir şekilde maddi anlamda bir sıkıntıda olmamaları için çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Samsun'da 2017'de İşitme Engelliler Olimpiyatı olacak. O noktadaki çalışmalarımız da devam ediyor. Örneğin, Batı Park olarak tabir edilen Samsun'daki bölgemizde okçuluk, bowling ve buz pateni tesislerimizin inşasına başlıyoruz. Samsun merkezdeki İlkadım Stadı olarak bilinen, büyüklerimizin bildikleri o yer, İlkadım Atletizm Pisti olarak da bilinir, burayı 2017 Olimpiyatları için uygun hale getiriyoruz.
Samsun aynı zamanda Mustafa Kemal'in Türkiye Cumhuriyeti'nin yürüyüşünün temellerinin atıldığı 19 Mayıs şehridir. Burada İstanbul'daki 1453 Panorama Müzesi gibi bir müzeyi de yapmak için belediyemizle ortak protokolümüzü yaptık. "Panoroma 1919" …Samsun'dan Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden hikayeyi anlatan bir müzeyi de Samsun'a kazandırmış olacağız.
Bunu önemsiyoruz çünkü gençliğimiz tarihimizi iyi bilmesi lazım. Her şeyi açık açık bilmeleri gerekiyor. Çanakkale ruhu diyoruz ya... "Ecdada Mektup Yarışması" projemize katılım 500 bin mektubu geçmiş durumda. 500 bini aşkın genç kardeşimiz bu yarışmaya katılarak, ecdadına mektup yazarak hissiyatını dile getirmiş durumda. Bu çok ciddi bir şey.
Çanakkale ruhu anlamında yaptığımız bir diğer şey de "Bir Hilal Uğruna" programı .
Son sözümüz şu, Biz Türkiyemiz için sonuna kadar çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin çok ciddi bir genç nüfusu var. Çok da iyi bir istikrarı var. Dünya üzerinde artık çok iyi bilinen, gelecekle ilgili olan çalışmalarda da çok farklı noktada olan bir Türkiyemiz var. Biz bu çalışmalarımıza devam edeceğiz. 2023 Cumhuriyetimizin 100.yılı, 2053 ve 2071 hedeflerimiz var. Bu hedeflere doğru yürümeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın 2002'den beri Başbakan olarak getirdiği, şu an Cumhurbaşkanımız olarak Türkiye'de yaptığı çalışmalara katkılarını tabii ki biliyoruz. Başbakanımızın koordinasyonunda bu çalışmalarımız devam edecek. Hükümetimizin Türkiyemizi yoğun bir şekilde 100.yılına taşıma yolunda çalışmalarımıza devam edecek.