06 Mayıs 2015
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, dijital ortamda yayınlanan TRT Spor DD’ye sporda şiddetten e-bilet uygulamasına, ilgilendiği spor dallarından Bakanlığın projelerine kadar çeşitli konularda önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Çağatay Kılıç’ın TRT Spor DD’ye verdiği cevaplar şöyle:
Soru: Fenerbahçe’ye yapılan saldırıdan sonra futbolda şiddet farklı bir boyut kazandı. Bu noktada gerilim, kutuplaşma ve şiddet ortamından uzaklaşmak için ne gibi adımlar atılabilir?
Fenerbahçe kafilesine yapılan menfur saldırı bizleri, bütün spor camiasını derinden yaraladı. Bu üzücü olay sonrasında spor kamuoyunun kenetlenmesi ve herkesin sporda şiddeti ortak bir dille en sert şekilde eleştirmesi çok önemliydi. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız olmak üzere devletin önemli kademelerindeki isimler konuyla yakından ilgilendi. Yaşananlardan sonra hızlı bir şekilde Kulüpler Birliği Vakfı ve Türkiye Futbol Federasyonu ile bir araya geldik. Bu refleksin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu tür durumlarda daha önce de bu birliktelik ve beraberliğin güçlü örnekleri verilmişti. Toplantı öncesinde Türk sporu ve futbolunun o olaydan sonra güçlenerek çıkacağına olan inancımı dile getirmiştim. Nitekim yaptığımız toplantılar sonrasında, yeniden bir araya gelen Kulüpler Birliği ve TFF’nin aldığı Spor Toto Süper Lig’de maçların bir hafta ötelenmesi kararı aldı. Bu kararı çok olumlu karşıladım. Çünkü bu karar, sporda şiddete karşı birlik mesajı verilmesi açısından çok önemliydi.
Yine hatırlayacağınız üzere Sayın Cumhurbaşkanımız; Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören, Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ ve Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'in yanı sıra Spor Toto Süper Lig’deki takımların kaptanlarıyla bir araya geldi. Benim de bulunduğum bu buluşma, devletimizin sporda şiddete karşı sergilediği tavizsiz duruşu ve verdiği büyük mücadeleyi en net şekilde gözler önüne serdi. Saldırıyı gerçekleştiren faillerin bulunması adına emniyet teşkilatı bütün imkânlarını seferber ediyor. Bu işin sonuna kadar takipçisi olacağız. Bu çirkin eylemi gerçekleştiren faillerin yakalanarak adalete teslim edileceğine yürekten inanıyorum.
Şiddet ortamından uzaklaşmak için futbolun güzel yanlarını ortaya çıkarmamız lazım. Peki bu nasıl mümkün olacak? Öncelikle şunun altını çizmek gerekiyor. Burada futbol camiasında yer alan her kuruma büyük görevler düşüyor. Yöneticilerden futbolcusuna, medyadan federasyona bir çok kurum; futbolun güzel, rekabetçi ve fair play ruhu çerçevesinde rekabet düzeyi yüksek bir ‘oyun’ olduğunu unutmadan hareket etmesi gerekiyor. Spor medyasının ve kulüp yöneticilerinin ortamı gerecek açıklamalardan uzak durmaları, gerçekten çok önemli. Futbolcular da keza bu oyunun ne kadar özel ve güzel bir spor dalı olduğunu hissetmeli ve hissettirmeli. Sporun dostluk ve barışı içerisinde barındıran önemli unsurlarını taraftarlarına göstermeleri gerekiyor. Onlar bu spor dalına gönül veren milyonlarca genç için önemli bir rol model. Bunun sorumluluğunu her zaman göstermeleri gerektiğini düşünüyorum.
Basın, futbolcular ve yöneticiler bu gerilimi arttırıcı açıklamalar yapıyorlar. Futbolla ilgili kişi ve kurumlara tansiyonu düşürmek için ne gibi görevler düşüyor, nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Az önce de belirttiğim gibi basının bu konuda gerilimi arttırmasından ziyade bu olay özelinde birlik içinde net bir tavır sergilediğini düşünüyorum. Tabii sporda şiddete karşı genel anlamda en büyük sorumluluklardan biri de hiç kuşkusuz medyaya düşüyor. Bu anlamda artık herkesin daha fazla dikkatli açıklamalar yapması ve bu büyük düşmana karşı birlik içinde hareket etmesi gerekiyor. Sporda şiddete karşı durabilmek için herkesin elini taşın altına koyması ve sorumluluk alması şart.
Türk futbolu uluslararası prestiji açısından olumsuz bir görüntü verdi. Yabancı oyuncuların Türkiye’de oynamak için daha temkinli olacakları iddiası var. Stat güvenliği ve kafileler için ek tedbirler olacak mı?
Bu olay sonrasında elbet ek tedbirler alınacaktır. Herkesin artık çok daha hassas olacağına ve dikkatli davranacağına inanıyorum. Ancak burada stat güvenliğinden ziyade bir zihniyet değişimine ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum. Sporda şiddete karşı toplum olarak artık çok daha dikkatli olmalı ve bunları yapan holiganlara karşı daha net bir duruş sergilememiz gerektiğini düşünüyorum. Bu zihniyet değişimi için sporun temel fair play ve ahlaki değerlerini kendimize esas almamız gerekiyor. Sporun dünya üzerinde ne kadar birleştirici bir unsur olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu örnekleri her zaman hatırlamamız ve ona göre hareket etmemiz gerektiğine inanıyorum.
Passolig e-bilet uygulaması futbolda şiddetin önüne geçilmesi adına atılmış en önemli adımlardan biriydi. Kart sahibi sayısı her geçen gün artıyor. Katedilen yolu nasıl değerlendirirsiniz, beklentiler karşılanabildi mi?
E-bilet uygulamasında gelinen nokta sizin de belirttiğiniz gibi futbolda şiddetin önüne geçme adına büyük bir adım oldu. Sürecin ilk zamanlarında tabii ki bazı aksaklıklar olabilir ancak gelinen noktada bu uygulamanın şiddete dur deme aşamasında ne kadar etkin bir çözüm olduğunu herkes gördü. Uygulama hayata geçirildikten sonra Spor Toto Süper Lig’de 26. hafta sonu itibariyle 2014-2015 sezonunda toplam 1 milyon 645 bin 472 seyirci karşılaşmaları izledi. Bu sayının gelecek haftalarda ve sezonlarda çok daha yukarılara çıkacağına inanıyorum.
İçerisinde büyük kulüplerinde yer aldığı birçok takım borç ve mali sıkıntı içerisindeler. UEFA lisansı almak da çok zorlaştı. Bu kapsamda “Kulüpler Yasası” ile ilgili çalışmalar hangi aşamada ve düzenleme ile ilgili ne gibi tedbirler öngörülüyor?
Türk futbolunun finansal fair-play konusunda Kulüpler Birliği Vakfı ve TFF çalışıyor. Hatırlarsanız Bursaspor Kulübü fair-play kriterlerinden dolayı Avrupa kupasından men edildi. Evlerimizi temizlememiz gerekiyor. Ödevimizi yapmamız gerekiyor. Ev ödevimizi yapmazsak, bu işi düzene sokmazsak, kurallara uyma noktasında büyük sıkıntılar yaşarız. Çünkü kurallar çok keskin. Onu beklemeden kendimiz harekete geçmemiz gerekiyor. UEFA kriterleri içinde sıkıntısı olmayan kulüplerimizin maalesef sayısı az. Keşke daha fazla olsa. Mali disiplini sağlamış kulüplerin zaten sıkıntısı yok. Olmayanların ciddi manada oturup çalışıp, birbirinden destek alması gerekiyor. Kulüpler Yasası taslağında iyi noktaya gelmiş durumdayız. Şu anda ittifak sağlanamamış olan noktalar üzerinde hemen bir çalışma yapmak üzerine bir anlaşma var. Bunu artık yasalaştırmamız lazım.
Avrupa’nın büyüklük olarak 7. Ligine sahibiz. Ancak bu gelir düzeyi Milli takıma yansımıyor ve biz yeni yıldızlar yetiştirmekte zorlanıyoruz. 3 çok önemli kupadan elendik 2016 Avrupa kupası şansı ise azalıyor. Milli takım düzeyinde Türk futbolunun eski parlak günlerine dönmesi için ne yapmak lazım?
Tabii ülke futbolunun zorlu bir süreçten geçtiğini söyleyebiliriz. Bu zorlu süreçte, TFF’nin ve Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in geleceğe dair attığı adımları önemsiyorum. Ülke futbolunun milli takımlar düzeyinde sıkıntılı bir dönemden geçtiği ortada ancak sorunu görmezden gelmek ya da günü kurtaracak çözümlere yönelmek de olmamalı. Bu noktada Fatih Terim’in, uzun vadede kalıcı çözümler bulma ve bir sistem oturtma noktasında çalışmalar gerçekleştirdiğini biliyorum.
Hafta sonu yoğun bir çalışma programınız oluyor, spor etkinliklerini veya maçları izleme fırsatı bulabiliyor musunuz?
Hayatımda sporun önemli bir yer var. Tabii yoğun bir çalışma tempomuzun olduğu aşikar ancak sporun insan hayatındaki önemini iyi bilen biri olarak her zaman yaşantımın belirli kısmında spora vakit ayırıyorum. Spor Toto Süper Lig’de oynanan derbi maçları izliyorum. Ayrıca ülkemizde düzenlenen önemli spor organizasyonlarını yakından takip ediyorum. Son olarak İstanbul’da düzenlenen Avrupa Karate Şampiyonası’nda Milli sporcularımızın elde ettiği büyük başarıları yerinde takip ettim. Tabii Rio 2016 yolunda mücadele verecek branşlarda kota alma müsabakaları da devam ediyor. Bu tarihi süreçte ülkemizin düzenlediği turnuvalarda da büyük bir heyecan yaşıyoruz. Samsun’un ev sahipliğinde düzenlenen Grand Prix Samsun 2015 müsabakalarında milli sporcularımız kota almak için çok önemli puanlar kazandı. Onlara da destek olmak ve salondaki güzel atmosferi yakından yaşama fırsatını buldum. İlerleyen aylarda da birçok farklı organizasyonda yer almaya ve milli sporcularımızın tarihi başarılarını yakından takip etmeye devam edeceğim.
Fiilen ilgilendiğiniz bir spor dalı var mı?
Tenis, taekwondo, binicilik ve basketbolla yakından ilgileniyorum diyebilirim.
Sporu gençlerle buluşturma, sporcu havuzunu genişletme, yoksul çocukları spora kazandırma Bakanlığınızın projeleri arasında yer alıyor. Yeni projeleriniz var mı?
Bakanlığımızın en önemli misyonları arasında gençlerle sporu, bir araya getirmek yer alıyor. Türkiye genelindeki 198 gençlik merkezimizde 1 milyona yaklaşan üyemiz, çeşitli spor faaliyetlerinden faydalanıyor. Aynı durum gençlik kamplarımız için de geçerli. KYK yurtlarımızda da birçok spor aktivitesine yer vererek, sporla, hayata karşı daha sosyal olabilen, sorumluluk alabilen ve kendine güvenen bir neslin yetişmesine vesile oluyoruz. Sporun gençlerin hayatlarında önemli aşamalarda olması için projeler üretiyoruz. İl Spor Merkezlerimizde 2014 yılında 1 milyon 211 bin 728 çocuk ve gencimiz ilk kez sporla tanıştı. 2015 yıl sonu hedefimiz ise bir buçuk milyon üzerine çıkmak olacak.
Ülke genelinde toplam 19 şehirde faal olan Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezlerimiz geleceğin olimpiyat şampiyonlarını yetiştirmek için çalışıyor. Merkezlerimizde 545 erkek, 285 kadın olmak üzere toplam 830 sporcumuzu, 120 antrenör eşliğinde büyük başarılara hazırlıyoruz.
Genç bir nüfusa sahip Türkiye’de, spor yapmak isteyen gençlere ve çocuklara, spor yapmayı kolaylaştırmak için neler yapılabilir?
Genç nüfusumuzun Yeni Türkiye yolunda çağdaş bir refah toplumu olma adına en önemli rehberlerinden biri spor olacaktır. Bu hedefte spor bilincinin toplumda yerleşmesi için en kritik görev ailelere düşüyor. Ailelerimiz çocuklarını çok erken yaşta sporla tanıştırmalı ve bu önemli faktörün, çocuklarının hayatlarında bir yaşam tarzı olması için mücadele etmeli. Tabii bu aşamadan sonra Gençlik ve Spor Bakanlığı’na büyük bir sorumluluk düşüyor. Bizler de bu sorumluluğu yerine getirmek ve sporla gençlerimizi buluşturmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Bakanlık olarak toplam 36 atletizm pisti, 194 gençlik merkezi, 88 havuz, 325 stat (il, ilçe), 715 spor salonu, bin 146 futbol sahası ve 469 diğer tesisten oluşan envanterimizle gençlerimize hizmet veriyoruz.
Gençlerimizin ve çocuklarımızın erken yaşta kabiliyetlerinin taranması konusunda bir çalışma başlattık. 6 milyon çocuğumuzu ve gencimize ulaşmayı hedefliyoruz. İlkokul seviyesinden başlayacağız. Çok küçük yaşta çocuklarımızın kabiliyetlerinin belirlenmesi gerekiyor. Kimi çocuğumuz daha fazla sıçrar, kimisinin kol boyu uzundur. Bunların testleri var, bunun hazırlıklarını yapıyor arkadaşlar. Bütün okullarda bunları zaman zaman tarayarak ve bir envanter oluşturarak çocuklarımızı, hangi dalda daha fazla desteklenmesi konusunda geleceğe hazırlama niyetindeyiz. Milli Eğitim Bakanlığı ile beraber çalışıyoruz çünkü burada beden eğitimi öğretmenlerimizin de okullardaki öğretmenlerimizin de konuya dahil olması gerekiyor ki belli bir sisteme oturtalım.
Ortaokuldan liseye ya da ilkokuldan ortaokula geçişlerde bir karar mekanizması devreye giriyor; 'Spora mı devam edeceğim, öğrenim hayatıma mı devam edeceğim?' Burada bir ikileme düşülüyor. Amerika ve Avrupa'da farklı sistemler, bu durumlarda devreye girip o gençleri yönlendirerek spor yapmalarını ve aynı zamanda eğitimlerini de ihmal etmemelerini sağlıyor. MEB ile bu durumun ülkemizde nasıl sağlanacağına dair bir çalışma yapıyoruz. Gelecek sene eğitim-öğretim yılı başlamadan bu çalışmayı nihayetlendirip gençlerimizin karar verme noktasında rahatlamalarını sağlayacağız.
Bilirsiniz mahalle arası 35’e 50 civarı halı sahalar vardır. Bununla beraber onların yanında basketbol sahası ama bu basketbol sahalarının voleybola da çevrilebilmesi anlamında iç içe alanlar yapılacak. Bu alanlar mahallelerin içindeki yerlere yerleştirilecek. Çocukların ayağına götürülecek. Özellikle yazdan önce bitirmek anlamında bir gayretimiz var. Bunlar çok uzun süren çalışmalar değil. Biliyorsunuz veliler çocuklarını sokakta oynamak için bir yere gönderdikleri zaman yer sıkıntısı yaşıyorlar. Bunların aşılması konusunda bu çalışmamızla yardımcı olacak. Ama aynı zamanda genç kardeşlerimizin ve çocuklarımızın bir spor yapma imkanı ve tesisiyle çok erken yaşta evlerinin yakınında tanışma fırsatı olacak. Sadece futbolun değil, basketbol ve voleybolun da içinde olmasıyla farklı branşlarla ilgili olarak çalışmalar yapılabilsin. Hedefimiz bu noktada 500’e yaklaşmak. Türkiye genelinde genç kardeşlerimizin rahatlıkla kullanabileceği yerleri seçmeye çalışıyoruz. Bu anlamda bir hedefimiz var.
Bakan Çağatay Kılıç’ın TRT Spor DD’ye verdiği röportaja, iPhone, iPad ve Android cihazlardan ulaşılabilir.