Başbakan Davutoğlu kabulde yaptığı konuşmada, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile gençlerin dünyaya açılması konusunda belirli kolaylıkların getirilmesiyle ilgili görüştüğünü belirtirken şunları söyledi:
"Mesela 42 ülke ile vizesiz seyahat vardı, benim Dışişleri Bakanlığım döneminde 72'ye çıkarttık. Şimdi size de çağrıda bulunuyorum, bütün gönül coğrafyamızı gezin. Balkanları gezin, Orta Doğu'da çatışma olmayan yerleri gezin. Orta Asya'ya gidin, Avrupa'ya gidin. Yurt dışı seyahatleri için bu anlamda gençlere özel bir indirim uygulayalım, Türk Hava Yolları ile de konuşarak. Yurt dışına kültürel ziyaret yapan bütün gençlere özel bir tarife uygulamak için de harekete geçeriz inşallah. Yeter ki siz dünyayı tanıyan, kendinden emin olan, öz güveni yüksek, insan onuruna saygılı, en önemlisi de kendisiyle, ülkesiyle ve insanlıkla ilgili zihninde bir iddia, bir hedef, bir rüya olan gençler olarak yetişin."
Kabulde bir konuşma yapan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, gençlerin "Gençlerden Ecdada Mektup" yarışmasında yazdıkları mektuplarla, tarihten aldıkları güçle geleceğe ne kadar sağlam yürüyeceklerini ortaya koyduklarını söyledi.
Yarışmaya 250 bin gencin katılmasını hedeflediklerini ancak rakamın 500 bini aştığını belirten Bakan Çağatay Kılıç, "Geçmişinizle ecdadınızla köklerinizle ne kadar iç içe olduğunuzu ve medeniyet değerlerinizin ne kadar farkında olduğunuzu en güzel şekilde ortaya koyan bu tabloyu yaşattığınız için teşekkür ediyorum" dedi.
Görevlerinin gençlik ve spor alanında gençlere en iyi alt yapıyı ve imkanları hazırlamak olduğunu dile getiren, gençlerden onlara sunulan imkanları en iyi şekilde ve sonuna kadar kullanmalarını isteyen Bakan Çağatay Kılıç, "Bunlar, sizin milletinizin, devletinizin sunduğu imkanlardır, sizin imkanlarınızdır ve bunlarla geleceğe aydınlık şekilde yürüyeceğinize inanıyorum" diye konuştu.
Gençlik ve Spor Bakanlığınca düzenlenen "Gençlerden Ecdada Mektup" yarışmasında birinci olan Siirt Üniversitesi öğrencisi Kübra Erbek, mektubunu okudu.
Yarışmada dereceye girenler, mektuplarını Başbakan Davutoğlu'na hediye etti. Davutoğlu da dereceye girenlerle 81 il ve KKTC'den gelen gençlik temsilcilerine hediyeler verdi.
Başbakan Davutoğlu, dereceye girenlere mektuplarının bir bölümünü okuttu.
Yarışmada 11-14 yaş arasında dereceye girenlerden Bilgecan Numanoğlu'nun mektubundan çok etkilendiğini belirten Davutoğlu, kendisinin de aynı yaşlarda bir kompozisyon hazırladığını, yıllar sonra Başbakanlık Başdanışmanı olduğunda öğretmeninin o mektubu getirdiğini anlattı. Davutoğlu, öğrenciye hayallerini hiç unutmamasını söyledi.
Gençler Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakan Çağatay Kılıç başkanlığında, aralarında milli sporcular, temsilci gençler, engelli ve çalışan gençliği temsil eden gençler, sporcu gençler ve Gençlerden Ecdada Mektup Yarışmasında derece alan gençlerden oluşan 350 kişilik gençlik heyetini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençleri Cumhurbaşkanlığı külliyesinde görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirirken, "Ben hepinize her bir genç kardeşime bu müstesna günde Cumhurbaşkanlığı Külliyesine milletin evine hoş geldiniz diyorum. Burası benim şahsi mülküm değil, burası sizin, milletin. Tabi bunun üzerinde de çok spekülasyon yapanlar oldu. Ama inanıyorum ki bu gençlik, bu millet kendisine yakışanın en iyisi bulmaya en iyisini imar etmeye azimli kararlıdır ve bundan sonra da bunun adımlarını atacaktır" diye konuştu.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın 78 milyon tarafından coşkuyla ve sevinçle kutlandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Birçok etkinlikler ülkemizin değişik yerlerinde yapılıyor. Bu salondaki gençlerimizle ülkemin bütün gençlerinin bayramını yürekten tebrik ediyorum. 19 Mayıs 1919’da Samsun’da Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımını atan, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’in Bandırma Vapuru'ndaki yol arkadaşlarını rahmetle yad ediyorum. Onları ilk önce Samsun’da ardından Havza, Amasya, Erzurum, Sivas’ta bağrına basan Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarına Allah’tan rahmet diliyorum. İstiklal Harbimiz başta olmak üzere Balkan Harbinde, 1. Dünya Harbinde, Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Kut'ül Amare’de, Yemen’de, Şanlı Medine müdafaasında, Galiçya’daki tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Kore’de, Kıbrıs'ta, uzun yıllar süren teröre mücadele döneminde, şehit olan gazi olan tüm askerlerimizi minnetle anıyor, şehitlerimize rahmet, hayatta olan gazilerimize uzun ömürler niyaz ediyorum. Rabbim onlardan razı olsun. Kabirlerini bir gül bahçesi, mekanlarını cennet eylesin."
"Sizin şah damarınızı ancak böyle keserler"
Bir milletin geleceğini ipotek altına almaya çalışanların öncelikle o milletin tarihi ve tarihten gelen bağlarını tahrip etmeye yöneldiklerine vurgu yapan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu hep böyledir. Çünkü sizin şah damarınızı ancak böyle keserler. Bunu kestikleri anda da bitersiniz tükenirsiniz. Hangi tarihi zemine ayak bastığını fark etmeyenler hatta reddi miras edenler bizde var böyleleri biliyorsunuz ülkenin geleceğini de tehlikeye atar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de yıllarca koskoca bir milletin kendi geçmişinden, kendi değerlerinden, kadim tarihi mirasından kopartılmak ve bunlara yabancılaştırılmak istendiğini belirtirken, gençlere şöyle seslendi:
"Gençler şunu unutmayın, dilimizden kopartıldık, bin yıllık bir birikimi kenara attık. İşte az önce söylediğim 'şah damarının kesilmesi' budur. Bir şah damarı kesilirse o canlı yaşayabilir mi? Yaşayamaz, işte dil bu kadar önemlidir. Biz şu anda bin yıllık tarihimizi bilmiyoruz, okuyamıyoruz, onunla ilişkiyi, ilgiyi, irtibatı kuramıyoruz."
Erdoğan, Osmanlıca konusunda yeni bir adım atıldığını, bununla yeniden ülkenin tarihinin keşfedilmesi, öğrenilmesi ve bununla geleceğinin temellerinin çok daha farklı ve güçlü bir şekilde inşa edilmesini istediklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Sevgili gençler, inancımızdan kopartılmaya çalışıldık, dün Türkçe ibadet bunu yaptılar. Bugün Kürtçe ibadet diye aynı emelin peşinde koşuyorlar'' dedi.
Son 12 yıldır bunun mücadelesini verdiklerini anlatan Erdoğan, "Bizim 12 yıllık mücadelemiz köklerimizle kadim değerlerimizle irtibatımızı yeniden kurma mücadelesidir. Değersizleştirilen, yok sayılan, tahkir edilen tarihimizi doğru bir şekilde anlama ve anlatma mücadelesidir. Hamasetten ve husumetten uzak bir şekilde adil, hakikate ve hakkaniyete uygun bir şekilde onu idrak etme ve kavrama mücadelesidir. Bizim çabamız aradaki yanlışları düzelterek, eksikleri gidererek milletimizle tarihini yeniden buluşturma mücadelesidir" değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye Cumhuriyeti bizim ilk değil son devletimizdir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923 yılında kurulduğunu ama köklerinin çok daha derinlerde olduğuna vurgu yaparak, "Herhalde '23' deyip, orayı sıfır noktası kabul etmiyoruz değil mi, kökümüz bizim çok daha derinlerde" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti bizim ilk değil son devletimizdir. Cumhurbaşkanlığı forsunda sembolik olarak yer alan 16 devletimizin tarihi 2 bin 200 yıldan fazladır. Biz bir kabile devleti değiliz, biz bir göçebe devleti değiliz, biz devletler inşa etmiş, tarihi, medeniyeti güçlü olan bir devletiz. Bizim böyle bir yapımız var. Bugün bize hizmet veren birçok kurum, kuruluş, vakfımızın tarihine şöyle bir bakın. Geçmişi 300 yılı, 500 yılı, bin yılı bulan kurumlarımızın olduğunu görürsünüz. Açın Selçuklu tarihini, Osmanlı tarihini, Cumhuriyet tarihini okuyun, 15 yaşında kumandanlar, 17 yaşında fatihler, 20 yaşında mimarlar, dünyaya mal olmuş şairler, sanata, bilime yön vermiş delikanlılar olduğunu göreceksiniz."
"Parlamento'daki süreci askerliğe sayarsın olur biter"
"Türkiye'de seçme yaşı 18, seçilme yaşı 30'du. Burada mantık var mı? Burada sadece mantıksızlık var. Zor olan seçmektir, seçilmek kolaydır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçme seçilme yaşının 18 olduğu ülkeler var, Avrupa'nın birçok ülkesinde bu var, peki bizde niye bu olmuyor? Biz niye gençlerimize değer vermiyoruz." dedi.
Başbakan’a “Ahmet bey, ne yapalım edelim, seçme, seçilme yaşını 18'e indirelim, çekelim” dediğini aktarırken, “Seçme seçilmeyi 18'e indirdiğiniz zaman Parlamento 18 yaşındaki gençlerle dolacak diye bir şey yok ki. Maksat, yarışa 18 yaşındaki gençlerimizi de koyalım. Hemen bahane hazır, 'askerlik ne olacak.' Askerlik olacak, hiçbir şey yok, ona mani bir hal yok ki. Parlamento'daki süreci askerliğe sayarsın olur biter" diye konuştu.
"Büyük devletin evlatları büyük düşünecek"
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiğinde çok genç olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tıpkı atalarımız, mirasını devraldığımız dedelerimiz gibi sizler de tarih yazacak, sizler de tarihin akışını değiştirecek yaştasınız. Çünkü siz o kumaştasınız" dedi.
Fatih'in karadan gemileri yürüttüğü gibi kendilerinin de Marmaray'ı denizin altından götürdüklerini kaydeden Erdoğan, "Büyük devletin evlatları büyük düşünecek. Size, gençlere küçük düşünmek asla yakışmaz, hep büyük düşüneceksiniz. 'Ama ben daha gencim' yok, siz güçlüsünüz" dedi.
19 Mayıs 1919 müstesna bir tarih
19 Mayıs 1919'un millet için çok önemli, çok müstesna bir tarih olduğunu aktaran Erdoğan, bu tarihin, düşman işgaline karşı Anadolu'nun her köşesinde yükselen istiklal ruhunun, adeta gelecek hesabının yapıldığı bir istikbal ruhunun kıvılcım aldığı gün olduğunu vurguladı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu tarih, bugün üzerinde barış, huzur ve güven içinde yaşadığımız Türkiye'nin inşasında, ilk tuğlanın konulduğu gündür. 19 Mayıs 1919 günü, milletimizin esarete karşı direnişini ortaya koyduğu, özünden aldığı güçle topyekun bir varoluş mücadelesi başlattığı gündür. Bugün daha sonra 'Ya istiklal ya ölüm' nidaları ile vücut bulan bu milletin varlık - yokluk mücadelesinin başladığı gündür. 19 Mayıs, Çanakkale'de başlayan, tüm zorluklara, yoksulluklara rağmen Birinci Dünya Savaşı boyunca sönmeyen, asla pes etmeyen bir milletin, yeniden diriliş mücadelesidir."
"19 Mayıs ruhu bu milletin en büyük sermayesidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mayıs'ta, bir Karadeniz şehri Samsun'da istiklal meşalesinin yakıldığını ve bu ışığın Amasya, Erzurum, Sivas ve ardından Ankara ile tüm Anadolu'ya dalga dalga yayıldığını belirterek "Yaklaşık bir yıl sonra bu yeniden diriliş ruhu, ilk meyvesini verdi. 23 Nisan 1920'de Ankara'da, ülkemizin tüm vilayetlerinden gelen vekiller; dualarla, Yasinlerle, Salat-ı Tefriciyelerle, mevlid-i şeriflerle hatta Hatmi Buhari-i Şeriflerle... Bu kadar hassas davranılmış ve bunun ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıyor. Açılış böyle yapılıyor. Ne günlerden ne günlere geliyoruz. 19 Mayıs 1919'da mücadele azimlerinden başka hiçbir şeyi olmayan bir millet, 29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilanıyla bu mücadelesinin başarısını tüm dünyaya ilan etti" ifadesini kullandı.
"Gençler, şunu asla unutmayın; 19 Mayıs ruhu, bizim, bu milletin en büyük varlığı, en büyük sermayesidir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni Türkiye'nin çelik çekirdeğini oluşturan ruh, işte budur. 96 yıl sonra bugün, bir kez daha diyoruz ki bu millet, sadece rükuda eğilir, sadece secdede diz çöker. Başka hiçbir yerde eğilmez" diye konuştu.
"Sakın kula kul olmayın"
Konuşmasında gençlere tavsiyelerde de bulunan cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sakın kula kul olmayın. Sakın makam, mevki sahiplerinin önünde eğilmeyin, ister cumhurbaşkanı olsun, ister başbakan olsun, ister para babaları olsun, ister sermaye olsun. Bilesiniz ki rezzak-ı alem olan, rızkın sahibi olan Allah'tır. Tabii ki biz rızkımızın peşinde koşacağız. Zaten koşmadan o kapılar açılmaz. Arayacağız ve bulacağız ama şunu bilelim ki eğilmek, dalkavukluğu getirir ve bu milletin gençlerine asla dalkavukluk yakışmaz, yaraşmaz."
Milletin, özgürlüğünü namusu bilerek, karşılaştığı her zorluk karşısında birbirine daha sıkı kenetlenerek, hiçbir fedakarlıktan kaçmayarak istiklalini kazanmayı başardığına dikkati çeken Erdoğan, "Bu bakımdan 19 Mayıs'a sahip çıkmak, 19 Mayıs'ın özüne, ilkelerine, ideallerine, hedeflerine sahip çıkmaktır. 23 Nisan'a, 30 Ağustos'a, 29 Ekim'e sahip çıkmak, o tarihlerdeki heyecanın, coşkunun, umudun anlamına sahip çıkmaktır. Tıpkı 1071'e, 1299'a, 1453'e, bu tarihlerin ifade ettiği anlamlara sadakatla bağlı olduğumuz gibi, bu tarihleri de samimiyetle benimsemek zorundayız" dedi.
"2053'ün köşe taşlarını sizler yerli yerine koyacaksınız"
Türkiye'nin 92 yıldır devam ettirdiği, son 12 yıldır da her türlü baskıya, provokasyona rağmen hızlandırdığı kalkınma, büyüme, güçlenme mücadelesini ancak bu şekilde sürdürebileceğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"19 Mayıs ruhuna sahip çıkmak, 2023 hedeflerine, 2053 ve 2071 vizyonuna sahip çıkmak demektir. Ben ve arkadaşlarım, bizim jenerasyon, 2053'ü göremeyeceğiz. Ama şu gençlik, 2053'ü Allah'ın izni ile 2053'ün Türkiyesini görecek. Ama 2053'ün köşe taşlarını sizler yerli yerine koyacaksınız… Meşrebine, mezhebine, etnik kimliğine bakmadan, mazlumun yanında olmak, zalimin karşısında durmak için de 19 Mayıs ruhuna sahip çıkmalıyız. Yeni Türkiye'nin neferleri olan sizlerin, bu ruha sahip çıkacağına inanıyorum. İşte Fatih olmadan 2053 olmaz, değil mi? Alparslan olmadan 2071 olmaz. İşte onun için Alparslan'ı, onun için Fatih'i, onun için Osman Gazi'yi çok iyi bilmek, çok iyi anlamak lazım."
“Gezi tezgahının amacı belliydi”
12 Eylül öncesini genç olarak yaşadığını, o dönem üniversitelerin çok hareketli olduğunu ancak kendisinin sorumluluğundaki gençlik teşkilatlarını olayların içerisine sokmadığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, birbirine kurşun sıkan gençlerin ellerine silahı hep aynı güçlerin verdiğini, 1960 darbesinden önce sokakları ve üniversiteleri hareketlendiren, gençleri kışkırtarak başbakanın yakasına yapıştıranların da aynı güç olduğunu ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Son olarak Gezi olaylarında yine gençler üzerinden, onların heyecanları ve dinamizmleri üzerinden kurulan tezgah da aynı amaca yönelikti. Sevgili gençler, ne dediler? Biz ağaçları kesiyormuşuz. Bunu söylediler. Kesmek değil, 12 ağacın İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Taksim Parkı'ndan alınıp, Çağlayan Parkı'na, Adalet Sarayı'nın arkasındaki yere taşınması olayından başka bir şey yoktu ki biz 2 milyarı aşkın fidan ve ağacı bu ülkede dikmiş bir iktidardık. Bunların sadece 600 bini 15 yaş grubunun üstü ağaçlardı. Bunları diktik. Ama onların derdi aslında bu değildi. Dert başkaydı. Hani bir tanesi çıktı, sözde artist, ne diyor? 'Hala anlamadınız mı olay ağaç olayı değil' diyor. Olay ne, olay gençliği birbirine düşürmek, olay o günün iktidarına yönelik bu tür bir hareketi yapmak. Milletimizi köklerinden koparmak. İşte o zaman her şeyin çok daha kolay olacağını biliyorlardı. Maalesef başaramadılar. Siz bakmayan bazılarının o karanlık dönemler için romantik güzellemeler yaptıklarına, gelen acı haberler, yürekleri dağlanan, yıllarca o acıyla yaşamak zorunda kalan o anne babaların, kardeşlerin dramı bunlar için hiç önemli değildi. Bunlar sadece acının istismarını yaparlar. Gazetede yazar, televizyonda anlatır, şarkısını yapar, filmini çeker, para kazanır. Bu kadar. Dikkat edin bunlar her devrin kazananıdırlar, hiç kaybetmezler."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün üniversitelerde, seçim meydanlarında, gençlerin kanı üzerinden kendi iktidar alanlarını devam ettirmek isteyenlerin bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"İşte dün Adana, Mersin, bütün bu olayların arkasında hep bu tür anlayışlar, zihniyetler var. Şu anda emniyet teşkilatımız, güvenlik teşkilatlarımız hepsi bunların, istihbari anlayışla arayışlarını yapacak. Bakalım neyin altında ne çıkacak? Bir yandan bölücü örgüt, diğer yandan paralel örgüt, en büyük oyunu gençlerimiz üzerinde oynuyor. Sizlerden istediğim, bunlara asla prim vermemenizdir. Gençler bizim umudumuzdur, geleceğimizdir. 2053 vizyonunu hayata geçirecek Fatihler, 2071 hayalini ete kemiğe büründürecek Alparslanlar inşallah sizlerin arasından çıkacak. Yeni Türkiye meşalesini diken hamdolsun biz olduk ama onu burçlara dikecek olan inşallah sizler olacaksınız. Bunun için uyanık olmalısınız. Defalarca tedavüle sürülmüş senaryolara itibar etmemelisiniz."
"Üniversite sayısı 193'e yükseldi"
Gençlerin bugününe sahip çıkması, birbiriyle kenetlenmesi ve birbiriyle kardeşlik hukukunu geliştirmesini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biliyoruz ki sizin öz güveniniz, sizin azminiz bu ülkenin en büyük teminatıdır. Unutmayın, 'Sahipsiz olan memleketin batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır'. Siz sahip olduğunuz sürece bu vatan batmayacak, bu milletin fertleri arasına nifak girmeyecektir. Onun için kendinizi gayet iyi yetiştirin. Diyorum ya okuyun, araştırın, ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip edin. Bunun yanından kendinizi ihmal etmeyin, spor yapın. Hobiler edinin, ben gözlerinizdeki ışıltıda Türkiye'nin aydınlık yarınlarını görüyor, heyecanlanıyor, umutlanıyorum. Azim, aşık ve muhabbetle çalışarak medeniyet yolculuğunda ülkemize büyük katkılarda bulunacağınıza inanıyorum" diye konuştu.
Son 12 yılda ülkenin istikbali olarak görülen gençler için tarihte emsali olmayan yatırımlar ile reformlar gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Erdoğan, 2002'de 76 olan üniversite sayısının 8'i vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere 193'e yükseldiğini anlattı.
Erdoğan, Türkiye'nin tüm illerinde üniversite bulunduğunu, 2002'de üniversite öğrencilerine 45 lira burs verildiğini, ocak ayı itibarıyla bu rakamın yüzde 633 artırılarak 330 liraya yükseltildiğini bildirdi.
1 milyon 351 bin öğrenciye kredi ve burs
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002'de 451 bin öğrencinin öğrenim kredisi aldığını, başbakanlığı döneminde, "Bundan böyle kim ki kredi ve burs müracaatı yapar, boş döndürülmeyecek, muhakkak verilecek" talimatı verdiğini hatırlatarak, bu uygulamayla 1 milyon 351 bin öğrenciye kredi ve burs imkanı sağlandığını kaydetti.
2002'de 190 yurtta, 182 bin yatak kapasitesi varken, bunu 533 yurt ve 389 bin yatak sayısına çıkardıklarını, bu yıl sonuna kadar teslim alınacak 92 bin yatak sayısıyla bu rakamın 481 bine yükseleceğini vurgulayan Erdoğan, öğrencilerin eskiden 8-10 kişilik ranza sisteminde koğuşlarda yattıklarını, şimdi ise otel konforunda, her türlü imkana sahip, 1 veya 3-4 kişilik odalarda kaldıklarını, yurtlarda öğrencilere ücretsiz internet erişimi sağlandığını da aktardı.
Spora ayrılan bütçeyi 2002'ye göre yüzde 700 oranında artırdıklarını ifade eden Erdoğan, "Üniversite harçlarını kim kaldırdı, biz kaldırdık. Artık üniversitede harç diye bir sorun var mı, yok, bitti. Ama buna rağmen bazıları susuyor mu, yok, susmaz" dedi.
Spor kulübü, yüzme havuzu, spor tesisi, sporcu sayısını kat kat artırdıklarını, Türkiye'de ulusal ve uluslararası spor karşılaşmalarının başarıyla gerçekleştirildiğini belirten Erdoğan, yüzme havuzu olmayan il kalmayacağını, yeni stadyumlar yaptıklarını, spor kulüplerine malzeme desteğinin devam ettiğini, 81 ildeki gençlik merkezlerini ilçelere yaygınlaştıracaklarını da savundu.
Engellilere yönelik çok önemli reformları hayata geçirdiklerini ifade eden Erdoğan, 2012'de dünyada bir ilke imza atarak, engelliler için ayrı ve merkezi sınav uygulaması getirdiklerini, böylece 2002'de 5 bin 777 olan engelli memur sayısının, 2014'te 35 bine ulaştığını, özel sektördeki engelli istihdamını yeniden düzenledikleri bilgisini verdi.
Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç'ın konuşması
Programda konuşan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ise gençlere seslenerek, "Türkiye Cumhuriyeti devletinde ay yıldızlı bayrağımızın altında gelecekte her zaman başımız dik, hür ve özgür olarak yaşayacağız. Bunun teminatı sizlersiniz" dedi.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Samsun'da olduğunu anımsatan Bakan Çağatay Kılıç, "Zatıalinizin çizmiş olduğu 2023 hedefi ve vizyonu doğrultusunda ilerlemek için elimizde hangi imkan varsa, hangi donanım varsa bu gençlerimizin ayaklarının altına seriyoruz. 13 yılda Türkiye'de çok büyük bir değişim yaşandı ve bu hızlanarak devam edecek. 2023'te, Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde inşallah dünya üzerindeki yerimizi, ilk 10 ekonomi arasındaki yerimizi alacağız. Türkiye Cumhuriyeti devleti daha da büyüyerek ve daha da gelişerek sizlerin sayesinde sunulan imkanların en iyi değerlendirilmesi ölçüsünde en iyi derecede geleceğe taşınacaktır" diye konuştu.
Bakan Çağatay Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin en üst makamları sizleri kabul ediyor, sizlerle beraber hasbıhal ediyorlar. Bu çok büyük bir ayrıcalıktır. Bunu lütfen iyi değerlendirin. Akranlarınıza, kardeşlerinize bunu iyi anlatın ve şunu hiçbir zaman unutmayın; biz sizlerin hepinizin kardeş olduğunuzu düşünüyoruz. Bu ülkenin eşit fertlerisiniz. Türkiye Cumhuriyeti devletinde ay yıldızlı bayrağımızın altında gelecekte her zaman başımız dik, hür ve özgür olarak yaşayacağız. Bunun teminatı sizlersiniz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından gençlere, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda resepsiyon verdi.