03 Haziran 2015
TRT Spor kanalında Ersin Düzen’in sunduğu Stadyum Özel programına konuk olan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, BESYO mezunlarına müjde vererek, 1500 kişinin işe alınması için maliye Bakanlığından kadro beklediklerini açıkladı.
Okullar tatile girerken bir müjdeli haber de öğrencilere vererek, Türkiye genelinde 500 mahalle arası spor tesisinin bir ay içinde hizmete açılacağını kaydeden Bakan Çağatay Kılıç’ın sorulara verdiği cevaplar şöyle:
Öncelikle nerede olduğumuzu müsaade ederseniz izleyicilerimize aktarayım. Samsun'da Kent Müzesi'nden gerçekleştiriyoruz yayını. Ben bu zamana kadar Avrupa’da birçok şehre gittim, çok gezdim dolaştım. Şuanda için bulunduğumuz Kent Müzesi, dünya çapında bir kent müzesi. Samsun'a gelmemiş olanlara tavsiyem, mutlaka gelmeleri ve geldikleri zaman da bu Kent Müzesi'ni ziyaret etmeleri. Muazzam… Ellerinize sağlık. Emek veren herkese çok teşekkür ediyorum. Çok duygulandım gezerken ve çok güzel bir müze gerçekleşmiş burada. Sanırımda yeniymiş Sayın Bakanım.
Burada Büyükşehir Belediyemizin özellikle başkanımızın gerçekten çok büyük emekleri oldu. Çok farklı bir mekan oluştu burada. Dediğiniz gibi burası ödüllü bir müzedir. Samsun'daki tüm hemşerilerimizi ve Samsun'u ziyarete gelen tüm vatandaşlarımızı müzemize bekliyoruz. İnşallah buradaki güzelliklerden onlar da hem faydalanırlar hem de burada görsel anlamdaki bir farklılığı yaşamış olurlar.
Samsun tabi başka bir heyecan da yaşıyor. Malum play off'ta 5 Haziran’da bir final müsabakası oynanacak. İstanbul Başakşehir Fatih Terim Stadı'nda olacak ve rakip de Antalyaspor. Sizin heyecanınız nasıl, neler söyleyeceksiniz?
Tabi öncelikle 5 Haziran Cuma akşamı, İstanbul'daki mücadelede, tüm sporcu kardeşlerimize başarılar diliyoruz. Ümit ediyorum ki final mücadelesine yakışır bir şekilde hem futbol kalitesiyle hem tribünlerdeki coşkusuyla, play off finaline yakışır bir şekilde mücadele olur ve böylece kazanan takım da buradan Süper Lig yolculuğuna devam edip, Süper Lig'e geçer. Bu anlamda bizim Samsun ile alakalı düşüncelerimiz ortada. Ümit ediyoruz ki yoluna devam eder. Ama dediğim gibi futbol sonuçları olarak iki takımdan ya Samsunsporumuz ya da Antalyaspor Süper Lig'e çıkacaklar. İkisine de şimdiden başarılar diliyorum. Hem Antalya için hem Samsunumuz için gerçekten farklı bir atmosferi getirdi. Malumdur, bu bir play off finali dolayısıyla şehirler de bir heyecan yaşıyorlar. Ümit ediyorum ki her şeyiyle play off'un finaline yakışır bir müsabaka olur ve güzel bir oyunun sonucunda yoluna devam eden takım da önümüzdeki sene Süper Lig'de mücadele eder.
Stat mevzusuna geleceğiz ama iki takımdan hangisi çıkarsa çıksın yeni sezonda aynı zamanda yeni statlarında da maç yapma imkanına sahip olabilecekler. Özellikle Samsunspor yanılmıyorsam aradan geçen 9 senenin sonunda Süper Lig'i de özledi. İkisine de başarılar dileyelim. 5 Haziran akşamı TRT Spor ekranları da bu final mücadelesinin heyecanına sahne olacak. Değerli izleyiciler sorularımıza başlayalım ama öncelikle bir de geçmiş olsun dileklerimi iletmem gerekiyor. Malum seçim yoğunluğu var Sayın Bakanım. Sürekli olarak burada, Samsun ilinde vatandaşlarımızla beraber konuşuyorsunuz, görüşüyorsunuz ve onlarla sohbet ediyorsunuz. Bunun da yorgunluğuyla birlikte bir de soğuk algınlığınız var, buna rağmen programımıza katıldığınız için çok teşekkür ediyorum. Sizi ağırlamak gerçekten bizim için bir onur. Süper Lig play off heyecanı var, ama bir taraftan da Galatasaray'ın şampiyonluğu ile noktaladığımız Süper Lig var. Neler düşünüyorsunuz nasıl bir sezonu geride bıraktık?
Öncelikle Galatasaray camiasını taraftarlarını, spor kulübünü, Hamza Hoca’yı, bütün futbolcuları ve başkanı tebrik ediyorum. Kendileriyle de zaten görüştüm. Galatasaray açısından şampiyonluk hem maddi anlamda hem de Avrupa’ya gidecek olmasıyla alakalı olarak elbette önemli bir sonuç. Tabi diğer bütün takımlarımızın da bir mücadelesi oldu. Bu sene ipi göğüsleyen Galatasaray oldu. Önümüzdeki sezon başka bir takım olacaktır veya başka bir sonuç olur onu bilemiyoruz. Özellikle Avrupa’daki yolculuğun çok önemli olduğunun üzerinde durmak istiyorum. Çünkü ülkemizin Avrupa’daki, uluslararası arenadaki temsili önemli. Bu anlamda Avrupa’ya gidecek olan tüm takımlarımıza şimdiden başarılar diliyorum. Orada ortaya koyacakları mücadele ile ülkemizin futbolunu temsil edeceklerinden dolayı, bu bilinçle yollarına devam etmelerini istiyoruz. Bizim de onlara verebileceğimiz destekler varsa, onlara destek vermeye hazırız.
Biliyorsunuz, sadece futbolla alakalı değil, spor kulüplerimizin amatör branşlarını da içeren bir desteğimiz var. Bu noktada Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek ile bir görüşmemiz oldu. Amatör branşların vergi yükünü düşürmek için bir çalışma içerisindeyiz. Daha önce de bunu duyurduk. İnşallah önümüzdeki zaman içerisinde bunu hayata geçirip, amatör branşların üzerindeki vergi yükünü düşürmüş olacağız. Böylece, sportif anlamda bu kulüplerimizin desteklediği, geliştirmek istediği branşlarını ve sporcularımızın daha fazla desteklenmesi için bir imkan sunmak istiyoruz. Tabii ki bu, verimliliğin ve harcamaların doğru şekilde yapıldığını takip ederek olacak. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum. Kendilerine yaptığımız amatör branşlara olan desteğimizi arttırmak niyetindeyiz. Bu bizim içi neden önemli? Çünkü spor kulüplerimizdeki amatör branşlar, amatör ruhun köküdür. Orada kendilerini geliştirecek gençlerimiz ve sporcularımız var.
Milli Eğitim Bakanlığımızla da bir çalışma yapıyoruz bununla birlikte. Çünkü sporcu kardeşlerimizin, tabiri caizse iki arada bir derede kalmamaları gerekiyor. Bunu şu anlamda söylüyorum. Eğitim de çok önemlidir ama sportif bir kariyer seçmiş olan yetenekli kardeşlerimizin de bu anlamda kendilerini geliştirebilmeleri için onlara bu imkanı vermemiz gerekiyor ki, rakipleriyle bu yarışın içerisinde eşit noktaya gelebilsinler. Dolayısıyla böyle bir genel çerçeve içerisinde yolumuza devam edeceğiz. 2002 yılında kulüplere yapılan yardımlar 315 bin TL civarındaydı. Şimdi 13 yılda yapılan yardım 67 milyon TL Bunu söyledikten sonra şunu soruyorlar; Bu kadar yardım yapıldı peki sonuçlar? Ben şunu açıkça söylüyorum; maddi destek verme anlamında, federasyonlar bazında olsun, kulüpler bazında olsun, verdiğimiz maddi desteğin karşılığını tam alabiliyor muyuz? Hayır. Bunu da açık yüreklilikle dile getiriyorum. Maddi kaynağın verimli harcanması noktasında, daha iyi çalışmamız gerekiyor. Bununla neyi kasdediyorum; elinizdeki kaynakların kullanımıyla alakalı olarak yapmanız gereken programları. Bunları iyi yapmanız gerekiyor. 2016 Rio Olimpiyatları'na bir sene kaldı. Bunun hazırlıkları devam ediyor. Genel bir çerçevemiz var. Biz şuanda aşağı yukarı bir resim görüyoruz. Ama katılım anlamında temmuz, ağustos aylarında daha net bir resim göreceğiz. Ama 2020'ye de şimdiden çalışmaya başladık, hatta 2024'ün temellerini şimdiden oluşturmak için ben arkadaşlarımıza talimatı verdim. Neden bunu yapıyoruz? 800'ü aşkın sporcumuz, Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezleri'nde (TOHM) çalışmalarına devam ediyor. Ama aynı zamanda yetenek taramalarımız ve yetenekli sporcularımızın desteklenmesi konusunda yaptığımız çalışmalarımız da devam ediyor. Bizim spor federasyonlarımıza bugüne kadar ayırmış olduğumuz 2 milyar TL’yi aşkın çok ciddi bir bütçe var. Biz şöyle bir şey yaptık. 2016 Rio Olimpiyat Oyunları’na bir sene kaldı. Biliyorsunuz her sene başında biz bütün federasyonlara bir genel destekleme yapıyoruz. Destek bütçesi ayırıyoruz. Bu sene normal yapılan desteklemenin yanında, olimpiyata gidecek olan branşlara eksta özel bir bütçe ayırdık. Bu yıl içerisinde yapılacak olan müsabakaların gidişatına göre ve kota müsabakalarındaki başarı durumuna göre, sporcularımızın desteklenmesi için federasyonlarımız için ayrılan bir bütçe. 2016 ve 2020'yi de kapsayan ve 4 bin sporcuyu ilgilendiren bir asgari ücret kadar destek ile alakalı kanun meclisten geçmişti. Aynı zamanda yönetmeliğini de geçirdik ve bunu uygulamaya başladık. Maddi kaynağı ayırmak konusunda bir sıkıntımız yok. Burada antrenörlerimizin, psikologlarımızın, diyetisyenlerimizin, fizik tedavi uzmanlarımız ve fiziki gelişim uzmanlarımızla beraber bir ortak çalışma içerisinde bunu başarabiliriz.
Bazı tesislerimizin kamp alanı olarak değerlendirilmesi söz konusu. Özellikle İl Özel İdarelerinden Bakanlığımıza devredilen bazı tesislerimiz var. Bunların da kamp merkezi olarak kullanılması ile ilgili bazı çalışmalarımız olacak.
‘’Olimpiyata hazırlık merkezlerinden iki tanesini Türkiye’ye kazandırmak benim hayalim var’’
Hepsinden önemlisi hayal olarak kalmasını istemediğim bir düşüncem var. Japonya’da olsun, Amerika’da olsun Avrupa’da, Rusya’da, Latin Amerika’da olsun bunların hepsinde olimpiyata hazırlık merkezleri vardır. Buralarda bilimsel anlamdaki araştırmalar, beslenme, psikoloji, rakiplerinizin takibi ve özel yapılan çalışmalar yapılıyor. Bunlar ile birlikte burada kendinizi nasıl geliştirebilirsiniz, vücudunuzun branşınız ile alakalı nasıl bir antrenman programına ihtiyacı var noktasında çalışmalar da var. Bu anlamdaki profesyonel desteklerin verilmesi gibi bizim merkezlerimizde de bu desteklerin hepsi mevcut olacak. Bunlardan iki tanesini Türkiye’ye kazandırma noktasında bir hayalim, bir isteğim var. Bu çalışmanın içerisinde olmak istiyoruz. Tabi TOHM’lardaki 120 tane antrenör ile birlikte özel çalışmalar yapılarak bu kardeşlerimiz destekleniyor. Bizim sporcular kadar antrenörlerimizin de desteklenmesi gerekiyor. Bu noktada özellikle antrenör eğitimi çok önemli ki gelecek nesillerin yetiştirilmesi devreye girsin. O yüzden şimdiden 2020 ve 2024 diyorum. 2024 çok uzakta gelebilir ama zaman çok hızlı geçiyor. Şimdiden başlarsak ciddi mesafe alabiliriz. Şimdiden bu çalışmaların içerisinde olacağız.
En önemli görev ailelere düşüyor. Çünkü hemen hemen her kentte ve hatta her köyde tesisler var. Çocukların kendini geliştirebileceği, ailelerin vakit geçirebileceği tesisler var. Önemli olan tabi bu çocukların aileleri ile birlikte bu tesislerde değerlendirilmeleri.
Türkiye’nin tesis anlamdaki envanteri çok farklı bir noktaya geldi. Tabi içerinde yapılacak olan çalışma da çok önemli. İşte o yüzden antrenör, sporcu bu anlamdaki ilişkilerinin çok ciddi derecede desteklenmesi gerekiyor. Bu arada Mili Eğitim Bakanlığı ile yapacağımız çalışmalar çok önemli. Mesela Samsun’da başlattığımız ‘Geleceğe Kulaç Projesi’ var. Bu proje ile Samsun’da 240’a yakın çocuk yaşta olan evladımıza yüzme öğretiliyor. Cimnastikle ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. O yüzden 2020-2024 diyorum şimdiden. Bu anlamda yapacağımız yetenek çalışmaları ve diğer gelişmelerle birlikte gelecekte çok daha büyük başarılar elde edebiliriz.
‘’1 yıl içerisinde biten tesis sayısı 280’’
Sayın Başbakanımız ile beraber Ankara’da geçen hafta spor tesislerinin toplu açılış törenine katıldık. 190 tesisin aynı anda açılışını yaptık. 1 yıl içerisinde biten tesis sayısı 280. Şu anda inşaatı devam eden ve Türk spor camiasına kazandırılacak olan tesis sayımız da 500. Bunlar da önümüzdeki bir sene içerisinde bitecek olan tesisler. Orada 22 tane tesisimizin de temelini atmış olduk. Özellikle Samsun ölçeğinde bakacak olursak, Sayın Başbakanımızın Samsun ziyaretinde sözünü vermiş olduğu İlkadım Atletizm Stadyumumuz var. 2017’de Samsun’da yapılacak olan İşitme Engelliler Olimpiyatı için de bir altyapı yatırımı olarak gerekliliği olan bir tesisti. Bunun temel atma töreni yapıldı. Yani Sayın Başbakanımızın daha önce sözünü verdiği tesisin temel atmasını gerçekleştirmiş olduk. Tesisin inşası devam ediyor. O törende çok güzel sahneler yaşandı. Öncesinde yapılan gösterileri hatırlarsınız. Burada engelli kardeşimiz Ahmet bir kata gösterisi yaptı. Gerçekten kendisini tekrar tebrik ediyorum. Hiçbir engel tanımayarak bunu ortaya koydu. Engel olmadığını açıkça dile getirmiş oldu. Gerçekten çok güzel ve duygulu anlar yaşadık.
‘’Engelli otobüslerimizden her ilde bir tane sporcumuzun emrinde olacak’’
Temel atma ve açılış töreninden sonra 30 tane engelli sporcularımızı da taşıyabilecek kapasitede olan otobüsümüzün hizmete alım törenini yaptık. Bu çok ciddi bir yatırım. Maddi anlamda çok ciddi bir kaynağın ayrıldığı bir yatırım 30 tane şu anda. Bunlar uluslararası seyahat sertifikasına sahip. Engelli sporcumuzu da, engelli olmayan sporcumuzu da taşıyabilecek kapasitede. Özellikle inşa edilmiş olan asansör sistemiyle tekerlekli sandalyede olan kardeşlerimizin de hiçbir şekilde tekerlekli sandalyeden inmeden otobüsün içerisine binmelerini sağlayan bir asansör sistemi var. Uluslararası sertifikasıyla birlikte bütün uluslararası müsabakalara gidebilecek nitelikte. Bu yatırımın devreye alınmasından sonra ne kadar buna önem verildi spor camiası tarafından? Eleştirilir ya engelli sporcumuza yeterince destek olunmuyor diye.. 2002 de 2763 tane engeli sporcumuz varken şimdi şu anda 30 binin üzerinde engelli sporcumuz var. Biz bu otobüslerimizi devreye aldık ama ben bu otobüslerin bir yerde yazıldığını çizildiğini görmedim. Bu bizim için değil, engelli kardeşimizin bunu görüp şevklenmesi için söylüyorum. Bizim buna ihtiyacımız yok biz işimizi yapıyoruz zaten. Biz bunu yapmak ile yükümlüyüz. Ama bunu göstermemiz lazım ki o engelli kardeşlerimiz bize de imkanlar veriliyor, verilebilir, biz de bu imkanlardan faydalanabiliriz diye şevklensinler. Sayın Başbakanımız ile görüşmemiş oldu. Tüm illerimizde bir tane olmak koşulu ile sayısını artıracağız. Çünkü bunlar illerde bu sporcuların emrinde olacak.
Sayın Bakanım siz tabi teknik detayları rakamları verdiniz. Benim çocukluk dönemimde engelliler evlerinden neredeyse çıkamıyorlardı. Şimdi bugün siz sporcuların sayısının ne kadar artığını dile getirirken aynı zamanda tüm engelli vatandaşlarımızın da hayata nasıl bağlandığı görebiliyoruz. Tesislerden bahsederken futbol seyircisini de heyecanlandıran statlar var. Kısa zaman içerisinde açılacak olan, açılmış olanlar var. Sanırım 2 sene içerisinde Türkiye’de yeni prıl prıl statlar karşımıza çıkacak.
Türkiye’mizin çok farklı illerinde devam eden stat projelerimiz var. Bunlardan İki tanesi bitti. 19’u devam ediyor. 8 tane proje aşamasında olan toplam 29 stadımızın çalışmaları sürüyor. Şunu öncelikle belirtmek isterim ki bu statların toplam maliyetleri 3 milyar TL’nin üzerinde. Bu anlamda şunu diyebiliriz ki, stat yapılmış olmakla bitmiyor. 3 milyar TL’nin üzerinde olacak bu yatırımların gelecekle ilgili çalışmaları var. Bu statlar hayata geçirilirken sadece ve sadece futbol amaçlı olarak kullanılan, iki haftada bir maç yapılacak yerler değil de, her gününü yaşayan bir stat diye tabir ettiğimiz bir spor tesisi olarak hayata geçirilecek. Bununla birlikte tribün altlarından salonların oluşturulmasını, sportif anlamdaki ticari alanların oluşturulmasını kastediyorum. Şunu özellikle söyleyeyim: Ticari alan dediğimde bir AVM’den bahsetmiyorum. Sportif malzemenin satıldığı ve ticaretinin yapıldığı alanları kastediyorum. Çünkü bunların statlara ciddi anlamda bir gelir katkısı olacak. Şu anda Antalya stadı, koltukları ve çimleri anlamında gerçekten ilerlemiş durumda. Samsun, Eskişehir, Gaziantep ve Sivas stadı bu yıl bitiyor.
“Yaşayan Statlar İnşa Ediyoruz”
O zaman önümüzdeki sezona hazır olacak diyebilir miyiz?
Bazıları yetişecek, bazıları da sezonun ortasına yetişecek. Antalya’nın yetişme ihtimali mevcut, bununla birlikte Eskişehir, Samsun, Antep ve Sivas’ta hızlı gidiyor. Bu statlarımız 2015 takvim yılı içerisinde bitecek. Burada önemli olan şu; statlarımızın önemli giderleri var. En önemli giderlerinden biri de enerjidir. Çünkü ışıklandırma ve genel anlamda stadın içerisinde kullanılan enerji çok önemli. Statlarımız güneş alma alanı çok fazla olan yerler. Bu anlamda ilk olarak çatıların güneş panelleriyle donatılması ve bu güneş enerjisinden elektrik enerjisi elde edilmesi, şebekeye verilip mahsuplaşmasıyla statların maliyetleri çok ciddi anlamda düşürülecek.
İkinci olarak tribün altı alanlardan spor alanları oluşturularak sporcularımızın kendilerini geliştirebilecekleri imkanlar ve aynı zamanda restaurant ve cafeler gibi sosyal alanlar oluşturulacak. Bazı statlarımızın öyle yerleri var ki oralar sosyal alan haine gelecek. Sadece futbolla alakalı olan bir müsabaka veya organizasyonlar yapılmayacak. Başka organizasyonlar da yapılacak. Bu statlarımızın otoparkları da olacak. Bunlar Avrupa’da, Latin Amerika’da, Amerika’da örneği olan şeyler. Bu statlar sadece futbol anlamında değil, diğer branşlar ve sosyal aktivite noktasında kullanılabilen geniş alanlar ortaya çıkartıyor. Yaşayan stat anlamında ki düşüncemiz bu. Bunları hayata geçirdiğimiz zaman çok daha farklı alanların ortaya çıkacağını biliyoruz. Bunlar dediğim gibi sinema, ferdi anlamda kullanılabilecek alanlar ve restaurantlar anlamında da kullanılabilecek alanlar. Bu örneklerin Avrupa’da örneği çok fazla mevcut. Chelsea, Barcelona, Real Madrid ve Arsenal bu tarz yaşayan statlara sahip. Ülkemizde Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu ve bildiğim kadarıyla Galatasaray Türk Telekom Arena’da bu yapı da statlar. Bu anlamda baktığımızda yeni yapılan statlarımızı çok farklı şekillerde ciddi anlamda bir sosyalleşme anlamında bize cevap verebilecek ve farklı yerlere taşıyabilecek statlar olarak görüyoruz.
Passolig’e bir geçiş süreci yaşandı. Uygulamayla ilgili bizi nasıl bir gelecek bekliyor?
"Passolig ile birlikte tribünlerde görmek istemediğimiz olaylar fazlasıyla azaldı"
Öncelikle şunu görmemiz gerekiyor: Bu sene sezonun tamamına baktığımızda, süper ligi izleyen toplam seyirci sayısı 2 milyonu aştı. Baktığımızda bir geçiş dönemi söz konusu oldu. Her yenilikte, her yeni devreye giren sistemde, uygulamayı beğenenler de olacaktır, beğenmeyenler de. Sistemin de bazı eksiklikleri olacaktır. Bu anlamda Türkiye Futbol Federasyonu, Passolig'in yönetilmesi ve işletilmesiyle alakalı sorumluluk üzerinde olan bir kurum. Ancak biz de kanun koyucu olarak ve ben de icra tarafı olarak takip etmiş durumdayım. Passolig, bildiğiniz üzere daha önceden ihaleleri yapılan ve bilinen bir süreç. Üç yıl öncesine dayanan bir süreç. Şu anda baktığınızda maçlardaki heyecan ve futbol kalitesi arttıkça, daha yoğun bir yarış içerisine girildikçe passolig sayısı otomatik olarak artmaya başladı. Statların içerisinde yaşanmasını istemediğimiz olaylarda istatistiksel anlamda da çok ciddi düşüşlerin olduğunu görüyoruz. Özellikle kötü ve küfürlü tezahürat noktasında ciddi anlamda düşüş oldu. Bu arada Fenerbahçe kafilesine yapılan saldırıyı da buradan tekrar lanetliyorum. Bu olayın zaten sporla, sportmenlikle ve spor camiasıyla uzaktan yakından alakası yok. Statların içerisindeki azalan bu olaylar ümit ediyoruz ki önümüzdeki sezonlarda daha farklı noktalara, daha farklı görsel anlamdaki yaşanacak güzelliklere doğru yol aldırır bizi. Şunu gördük ki; farklı gruplar statlara gelmediği zaman, farklı gruplardan kastım şu; taraftar gruplarından bahsetmiyorum. Futbol, basketbol, hentbol gibi farklı branşlarda kameralarla yapılan takipte tespit edilen gruplardan bahsediyorum. Biz bir spor müsabakasını izlemeye gittiğimizde ne istiyoruz? Sportmence geçecek bir müsabaka izlemek istiyoruz. Bu anlamda her sahaya giden seyircinin istediği şey; nezih bir ortamda oturup, taraftarı olduğu takımı desteklemektir. Marşlar söyleyecek, tezahüratlar yapacak… İşin doğasında olan bir şey… Ama küfür, hakaret, sahaya yabancı madde atma bunlar bizim kabul edebileceğimiz şeyler değil. Çok şükür bu sezon bunu farklı bir noktaya taşıma imkanımız oldu. Ümit ediyorum ki önümüzdeki sezonlarda bu çok daha farklı şekillerde yaşanacaktır. Şunu gördük ki bunu azaltma imkanımız olabiliyor. Kararlı bir şekilde uygulamalar olduğu zaman gördük ki bu tarz şeyler daha aza inebiliyor.
"Bütün futbol camiasının birleşmesi gerekiyor"
Bu noktada özellikle bütün futbol camiasına seslenmek istiyorum. Bütün camiaların birleşmesi lazım. Başkanlardan yöneticilere kadar herkesin birleşmesi gerek. Bu konu şu anda öyle bir noktaya gelmiş vaziyetteki şimdi sağlam durulursa bu işin ben belinin kırıldığını düşünüyorum. Stat içerisindeki yaşanan olaylarla alakalı olarak söylüyorum. Bütün yöneticilerimizin kulüp başkanlarımızın yaptıkları açıklamalarda dikkatli olmalarını istiyorum çünkü geçmişte gerçekten hiç de hoş olmayan konuşmalar yaşandı. Kullanılan üsluplarda hiç hoş olmayan hiç kimsenin tasvip etmediği şeyler yaşandı. Bunları artık geçmişte bırakalım. İyi bir sezon geçirdik yeni bir sezona gidiyoruz. Bu anlamda önümüzdeki sezonun geçmiş sezonlara göre farklı bir noktaya geleceğini ümit ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde sayın Cumhurbaşkanımız TRT ekranlarındaydı. Kendisinin, 'Artık 4 büyüklerin arasındaki gerginlerin kesinlikle ortadan kalkması ve kulüplerin de bu konuda çok daha dikkatli olmaları gerekir' şeklinde açıklaması oldu. Peki sizin spor medyasına bu konu hakkında bir uyarınız olabilir mi ?
Bir spor müsabakasına gittiğimiz zaman ne istiyoruz? Sportmence geçecek bir müsabaka izlemek istiyoruz. Sayın cumhurbaşkanımızın o programda dile getirmiş olduğu konu, daha önce görüşmüş olduğumuz bir konudur. Gerçekten de bu anlamda özellikle 4 büyüklerin örnek olması gerekiyor. Artık belli bir takım şeylerin bırakılması, tarihe gömülmesi gerekiyor ki biz ileriye bakalım. Geçmişteki konuları geride bırakalım. Bunların nerelere vardığını gördük.
"Spor medyası, daha sorumlu bir yayıncılık anlayışı içinde olmalı"
4 büyük kulübün başkanıyla bir araya gelmeyi düşünüyor musunuz?
Seçim ortamını inşallah hayırsıyla bir geçelim. Ondan sonra bazı düşüncelerimiz var tabi.
Bakın medya bu noktada bu işin çok önemli bir ayağı. Ben bu konuda bir eleştiri yapacağım, bana hemen medyanın özgürlüğü denmesin. Bu özgürlükle alakalı bir şey değil. Sizin tabii programda fikrinizi söyleme, tartışma, farklı fikirleri dile getirme hakkınız var ama bunu yaparken de Allah aşkına birazcık tansiyonu düşürücü sakin şekilde yapmamız gerekiyor. Yurt dışından örnek vermeyi sevmiyorum. Türkiye'deki örneklerle konuşmamız gerekir ama yurt dışından örnek verildiği için bu örneği dile getiriyorum. Yurt dışındaki spor ve özellikle futbol programlarına baksınlar bir de ülkemizdeki barı spor programlarına baksınlar. Bu anlamda ortaya konan yaklaşımlar noktasında oradakilerde bizler arasındaki farkı da görmemiz gerekiyor. Daha sorumlu bir yayıncılık ve program tarzının yapılması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle kulaktan dolma, kesin olmayan bilgilerle ve insanların şahsıyla ilgili konulara kesinlikle girilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Sportif anlamda eleştirebilirsiniz ama bir kişiyi övmek diğerini yermek anlamında olmamalı. Birisini övebilirsiniz ama onu yaparken birisini kötüleyeceksiniz diye bir şey yok ki.
"Sporcular, kendilerini örnek alan gençlere karşı doğru bir rol model olmalı"
Spor Toto Süper Lig takımlarının kaptanları, yakın zamanda sayın cumhurbaşkanımızla bir araya geldiler. Ben de o toplantıdaydım. Orada konuşulanlar ortada, hepsi bir araya gelebiliyor. Aynı işi yapıyorlar. Sonuçta buradan geçimlerini de sağlıyorlar. Aynı zamanda sportif bir müsabakaya da çıkıyorlar. Tabii sporcularımıza da önemli görevler düşüyor. Sahada sergiledikleri davranışlar ve yaklaşımlar da önemli. Buradan onlara bir kez daha seslenmek istiyorum. Özellikle birbirlerine karşı olan davranışlarında ve konuşmalarında sözlerini iki kere düşünerek hareket ederlerse daha iyi olur çünkü onlar birçok kişiye örnek oluyorlar. Onları izleyen ve örnek alan gençler var. Burada doğru örnekleri ortaya koymamız gerekir.
Tabi medya açısından konuşmak gerekirse. kulüplerimizin de medya temsilcilerine daha sıcak ve yakından davranmalarını bekliyoruz. Böylelikle doğru iletişimle bazı sorunların çok daha kolay şekilde atlatılabileceğini düşünüyorum.
Hayatın her alanında olduğu gibi iletişim de önemli tabi ki. Her zaman aynı fikri paylaşmak durumunda değilsiniz ama fikrinizi açıkça dile getirerek birçok konunun yanlış yerlere gitmesinin engellenmesi mümkündür.
Önümüzde UEFA Şampiyonlar Ligi finali var ve bu önemli maçı Cüneyt Çakır yönetecek. Tabi bu gurur sizleri de heyecanlandırıyordur.
Tabii Cüneyt hocayla zaman zaman görüşmelerimiz oluyor. Buradan öncelikle kendisine başarılar diliyorum. Şampiyonlar Ligi'ni yönetecek olması, bizim açımızdan gurur verici bir durum. Ümit ediyorum ki, iyi de bir performansla Türk hakemliğini orada en iyi şekilde temsil edecektir.
"Uluslararası spor kurullarında daha fazla temsil edilmemiz gerekiyor"
Şu anda uluslararası organizasyonlarda ve kurullarda Türkiye'nin daha fazla temsili noktasında çalışıyoruz. Uluslararası spor camiasının içerisinde de değişik kurullarda daha fazla kardeşimizin Türkiye'yi temsilen bulunması gerekiyor. Biliyorsunuz FIBA'nın Avrupa başkanı Turgay Demirel. Uğur Erdener bey de şu anda IOC yönetim kurulu üyeliğini yapıyor. Bunlar önemli ama bu örnekleri arttırmamız gerekiyor. Yani sadece bir iki örnekle değil daha fazla olması gerekiyor. Mesela neden olimpiyat komitesinin genel merkezinde, UEFA'da, FIFA'da, FIBA'da, FILA'da Türkler çalışıyor olmasın? Bu anlamda çok ciddi çalışmalar yapıp bu noktalardaki temsiliyetimizi arttırmamız gerekiyor. Çünkü buradaki ilişkiler çok önemli.
"Dopingle mücadelede sıkıntılarımızı halının altına süpürmedik"
Bakın dopingle alakalı biz bir sıkıntı yaşadık ama tabiri caizse bu sıkıntıyı kaldırıp halının altına süpürmedik. Bununla yüzleştik. Bu çalışmalarımızın, kararlı duruşumuzun sonunda önemli gelişmeler de yaşandı. Geçen sene WADA'nın başkanı İstanbul'daki bir sağlık toplantısında, "Türkiye dopingle mücadelede doğru yolda, dopingle mücadele etmek isteyen ülkeler Türkiye'yi kendine örnek alsın" dedi. WADA başkanının bütün dünyaya bunu söylemesi Türkiye acısından önemlidir. Çünkü kendisi uluslararası anlamda çok ciddi bir kurumun başkanı.
Hacettepe Üniversitesi Doping Kontrol Merkezi'miz akreditasyonunu geri aldı. Bu anlamda yeniden WADA akrediteli bir laboratuvar haline geldi. Burada doping araştırmaları, testleri yapabilecek duruma geldi. Bu konuda emeği geçenlere tekrar teşekkür ediyorum. Yeni bir yönetmelikle merkezimizi, maddi anlamda kendini idame ettirebilecek bir yapıya kavuşturduk. Ümit ediyorum ki gelecekte çok daha verimli bir çalışma yapılacaktır. Diploması de olduğu gibi spor dünyasında da birbirimizle konuşmamız gerekiyor. Ama aynı zamanda gücümüzü de ortaya koymamız gerekiyor. Türkiye, 78 milyonluk bir ülke ve çok yüksek sayıda genç nüfusa sahibiz. Biz dopingle olan mücadelemizi temiz bir spor için yaptık ve bundan da hiçbir şekilde taviz vermeyeceğiz. Bu anlamdaki uluslararası kurullarda çok ciddi bir şekilde temsili arttırmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye’de yaşadığımız başarıları oraya anlatmamız lazım. Uluslararası arenada neler olduğunu anlatmamız lazım. Bizim destek olduğumuz birçok kurul ve maddi anlamda üzerimizde olan sorumluluklarımız var. Biz bunları yerine getiriyoruz, hatta Türkiye bazı konularda bu sorumlulukları yerine getiren tek ülke ya da ilk ülke. Bunları da bizim dünyaya anlatmamız gerekiyor.
"Bakü'deki 1. Avrupa Oyunları'nın açılışına sayın cumhurbaşkanımız da katılacak"
Basketbolda, voleybolda, takım sporlarında da hemen hemen her hafta çok büyük başarılar elde ediyoruz. Önümüzde de iki önemli organizasyon var. Birisi Azerbaycan’da oynanacak olan Avrupa Oyunları, diğeri de 2016 Rio Olimpiyat Oyunları. İlk olarak Avrupa Oyunları’nda ka. Sporcuyla temsil edilme durumumuz var?
Öncelikle Azerbaycan’daki tüm kardeşlerimize sevgi ve muhabbetlerimi göndermek istiyorum. Azerbaycan 1. Avrupa Oyunlarının ev sahipliğini yapıyor ve bundan dolayı kendilerini tebrik ediyorum. Biz inşallah Bakü’de oynanacak olan 1. Avrupa Oyunları’nda 23 branşta 81 kadın, 11 erkek ve toplam 192 sporcuyla katılma durumumuz var. 12 Haziran’dan 28 Haziran’a kadar olacak olan bir organizasyon ve Sayın Cumhurbaşkanımız da açılış seremonisine katılacak. Sayın İlham Aliyev’in Türkiye ziyareti sırasında yapılan görüşmelerinden sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın açılış seremonisine katılımını resmi olarak bildirdik. Orada sporcu kardeşlerimizin başarıları için biz de dönem dönem onlarla beraber olacağız. Burada bizim iyi bir sonuç alacağımızı düşünüyorum. Farklı branşlarda iyi sporcu kardeşlerimiz var, olimpik olmayan branşlarda da müsabakalar olacak. Ama bu anlamda Türkiye’de de Bakü Avrupa Oyunlarının lansmanı yapılmıştı. Sayın İlham Aliyev’in eşi de gelerek Çırağan’daki lansmana katılmıştı. Ümit ediyorum ki 1. Avrupa Oyunları hem Bakü açısından hem de tüm katılımcılar açısından iyi geçer. İlerideki müsabakalar için de iyi bir adım olacağını umuyorum. Orada nasıl bir başarıyı ve tempoyu ortaya koyacağımızı hep beraber göreceğiz.
"Türkiye’nin bugüne kadar yapmış olduğu en büyük organizasyon Samsun'da yapılacak"
Ülkemizde de birçok organizasyona ev sahipliği yaptık. Önümüzde hayal edebildiğiniz ne var? Mesela bir Avrupa Şampiyonası, Dünya Kupası ya Olimpiyat… Bunlardan hangisini en kısa sürede ülkemizde görebiliriz?
Şu anda Samsun’dasınız ve sohbetimizin başında da dile getirdiğim gibi 2017’de Samsun’da İşitme Engelliler Olimpiyat Oyunları olacak. Bu katılımı ve çağı anlamında Türkiye’nin bugüne kadar yapmış olduğu en büyük organizasyon olacak. Çünkü çok farklı bir tesis altyapısı hazırlanıyor ve çoğu bitti, azı kaldı. Ama bir şehir hazırlanıyor şu anda. Samsun şu anda 2017 İşitme Engelliler Olimpiyatı’na hazırlanıyor. Esnaf, sanayici, taksici… Valiliğimiz ve yerel yönetimlerimizin koordinasyonunda belli noktalarda herkes işaret dilini öğreniyor. Buraya işitme engelli olan hem sporcularımız hem onların ailelerinden ve federasyonlardan misafirlerimiz olacak. Dolayısıyla bu yakın zamanda yapılabilecek organizasyonlardan en büyüğü olacak. Ondan önce 4-9 Ocak 2016 tarihlerinde olimpiyatlar için Bayan Voleybol Avrupa Kota müsabakaları da Türkiye’de olacak.
Bazı organizasyonlar bize öneriliyor ama biz hepsini kabul etmiyoruz. Türkiye’nin tanıtımı, uluslararası alandaki sportif anlamda marka değerini artıracak olan, görünürlüğünü en üst seviyeye çekecek olan organizasyonlarla ilgili bu yatırımları yapıyoruz. Örneğin, 51. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu yeni yapıldı ve dünyada çok yoğun bir şekilde takip edilen bir yarışmaydı. Sn bir yılda kırktan fazla organizasyon yapıldı.
Sporcuların hepsi çok memnun ayrıldı ve gelecek organizasyonda da yer alacaklarını söylediler.
Yaptığımız organizasyonlara katılımlar oldukça güzel oluyor. Sadece müsabaka anlamında değil, karar mekanizması anlamında olan toplantıların da Türkiye’de yapılması için çalışmalar yapıyoruz. Her organizasyona da değil, gerçekten Türkiye’ye katkısı olacak organizasyonlar üzerinde çalışıyoruz.
Avrupa Şampiyonası ya da Dünya Kupası olarak…
Bakalım… Onlarla ilgili bir şey şu anda demeyeyim ama şunu söyleyeyim, Türkiye şu anda hepsini yapabilecek güçte.
Şu ana kadar yapılan U20 organizasyonu çok önemli bir organizasyondu ve FIFA tarafından da en iyi organizasyonlardan seçildi. Daha önceden Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi Finali gerçekleşti. Bunlar önemli organizasyonlar.
Çok da enteresan bir Şampiyonlar Ligi Finali olmuştu ve Şampiyonlar Ligi tarihine damga vuran bir final olmuştu.
Bu finalde bir favoriniz var mı?
Göreceğiz bakalım, iyi olan kazanır. Cüneyt Çakır’ın orada herkesi mutlu edecek bir yönetim sergilemesini umuyorum ki bu anlamda da kendisine güveniyorum.
Ben Karadeniz’e uzun zamandır gelmiyordum. Samsunspor’un Süper Lig’de olduğu zaman maçlarını birkaç kez anlattım. Özlemişim Samsun’u… Çok değişmiş ve çok gelişmiş. Bunda kuşkusuz sizin de çok büyük katkınız var. Yeni yerler yapılmış. Bu arada size karşı da inanılmaz bir sevgi ve saygı var. Bunu da dile getirmem gerekiyor.
Estağfurullah… Özellikle ailemin, büyükbabamın burada yapmış olduğu çalışmalar doğrultusunda, vatandaşımızla iç içe olan hayatından biz gururla yad ediyoruz ve bunun gururunu taşıyoruz. Biz de elimizden geldiği kadar onun öğrettiği şekilde çalışmalarımızı devam ettirme gayretindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın da talimatları doğrultusundaki çalışmalarımız devam ediyor. Son 13 yıl içerisinde Samsun’a gerçekten büyük yatırımlar yapıldı. AK Parti hükümetleri döneminde bu yatırımların hızı büyük bir ivme kazandı. Bu noktada yerel yönetimlerimizin de çük büyük payı var ve Büyükşehir Belediye Başkanımıza da çok teşekkür ediyorum. Samsunumuzun gelişmesi ve ilerlemesi için büyük bir çaba sarf etti. Samsun halkı bizim her zaman büyük bir destekle arkamızda durdu. Biz de hem Türkiyemiz'e hem Samsunumuz'a hizmet etme noktasında gecemizi gündüzümüze katarak yollardayız. İnşallah 7 Haziran seçimlerinden sonra da Türkiye’deki ve Samsun’daki hizmetlerimize aynı şekilde devam edeceğiz.
"Bin 500 BESYO Mezunu için Maliye'den kadro bekliyoruz"
Son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir?
Şunu dile getirmek lazım, 2002’de Türkiye’nin toplam spor envanterindeki tesis sayısı bin 570 civarındaydı. Son 13 yılda Türkiye’de yapılan spor tesisi sayısı bin 650.. Dolayısıyla toplam rakam 3 bin 200 civarına geldi. Bunun üzerine eklenecek olan yapımı devam edenler var. Biz Türkiye’nin spor envanterinin altyapı tesis yapısını çok iyi bir noktaya taşıdığımızı düşünüyorum. İnşallah gençlerimiz ve sporcularımız bunları en iyi şekilde kullanarak kendilerini geleceğe hazırlayacaklar.
Beni çok yakından takip eden bir grup var.. BESYO mezunları çok yoğun bir beklenti içinde. Biz şu anda Maliye Bakanlığı’ndan bin 500 atama için kadro talebimizde bulunmuş durumdayız. Yapılacak çalışmalarla önümüzdeki zamanda, bunların onayını aldıktan sonra da başlayacağız.
"500 mahalle arası tesis 1 ay içinde hizmete girecek"
Bizim özellikle son iki, 2.5 buçuk aydır yaptığımız sessizce devam eden bir çalışmamız var. Şu anda semt sahaları yapıyoruz. Bunlar 35’e 50 futbol halı sahası ve yanında da basketbol sahaları olan alanlar. Bunlar mahalle aralarına yapılan bir küçük spor kompleksi olarak düşünülebilir. Yerel yönetimlerin bize tahsis etmeleri ya da kendileri yapmaları durumunda ortak çalışmalarla devam ediyoruz. Bu çalışmalar için 120 milyon TL’nin üzerinde bir kaynak ayrıldı. Bunu niye yapıyoruz? Özellikle yazın tatile girecek olan gençlerimizin spor yapmaları için elbette büyük tesislerimiz var fakat oralar programlı ve sistematik şekilde kullanılan yerler. Bu tesislerimiz ise gençlerimizin ve çocuklarımızın mahal aralarında oyun oynayabilecekleri, ailelerin de gönül rahatlığıyla çocuklarını gönderebilecekleri tesisler. Bunun da bize gerçekten faydalı olacağını düşünüyorum. Ümit ediyorum ki şu anda bitmek üzere olan çalışmalarımız bir ay içerisinde tamamlanmış olacak. Bunlar futbol sahası ve basketbol sahası olarak ayrı değerlendirildiği zaman 500 tane tesis yapıyor ve bunlar da bir ay içerisinde bitecek olan tesislerimiz.
--------