20 Kasım 2014
Brüksel’de gazetecilere açıklama yapan Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, Milli maçta yaşananlarla ilgili incelemenin devam ettiğini belirterek, "Ben herhangi bir yönlendirici, bağlayıcı bir şey kullanmak istemiyorum. Çok parçalı bir süreç.Resmin tamamını görmeden önce yorum yapmamak lazım”dedi.
Brüksel’de bulunan Bakan Çağatay Kılıç, temasları öncesinde gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında spor ve gençlikle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. BU ülkede yapacağı görüşmelerde spor ve gençlik konusunda fikir-alış verişinde bulunacaklarını söyleyen Bakan Çağatay Kılıç’ın gazetecilerin sorularına verdiği cevaplar şöyle:
Brüksel'de Avrupa Birliği'nin başkentindeyiz. Dolayısıyla burada AP başkan yardımcısıyla bir görüşmemiz olacak. Değişik ülkelerden gelen milletvekilleriyle görüşmemiz olacak. Bazı parlamentodaki gruplarla görüşmemiz olacak. Brüksel bölgesi spordan sorumlu bir bakanla görüşmemiz olacak. Sonra vatandaşlarımızla bir görüşmemiz olacak. Sivil toplum örgütleriyle görüşeceğiz. Böyle bir Brüksel programımız var.
AP içerisindeki görüşmelerde spor da olur mutlaka ama gençlik olacak.
Spor bakanıyla genel olarak zaten kendiside bizimle görüşmek istemiş. Spor altyapısı bakanlığı olarak. Genel bir fikir alışverişinde bulunacağız. Spesifik bir konu üzerine değil. Asıl amacın genel bir ziyaret olduğunu sizde biliyorsunuz. Fikir alışverişinde bulunacağız. Onların buradaki tecrübeleri, bizim Türkiye'deki tecrübelerimiz onları paylaşacağız. Benim bazı öğrenmek istediğim konular var. Burada altyapı çalışmaları ile ilgili olarak yapılan farklı bazı konular var onları öğrenmek istiyorum. Özellikle kullanılan farklı yöntemleri var. Onlarında bizim tecrübelerimizden yararlanacakları noktalar var.
Altyapıdan kasıt sadece futbol ya da spor mu?
Toplu spor alt yapısı.
Çalıştayda sporumuzun yol haritasını belirleyeceğiz demiştiniz. Bu onun içinde olabilir mi?
Doğrudan değil. Farklı farklı ülkelerin bölgelerin uygulamalarını tabi ki araştırıyoruz, gözlemliyoruz ve bunun yanında kendi bildiğimiz bazı uygulamalar var. Yapılan her bir çalışma, yeni bir tecrübeyi beraberinde getirdiği için belli farklılıkların ve tecrübelerin de paylaşılmasında fayda görüyorum. Burada yapılan organizasyonların farklı anlamdaki yerleştirilmesi ve yapılmasının birer tecrübe olduğu gibi bizde de çok büyük bir tecrübe var. Bizden de tabi ki öğrenmek istedikleri birçok konu var. Onlar da bizden tesis yapımındaki hızlı çalışmalarımızı, altyapı çalışmalarımızdaki farklı olarak neleri devreye sokuyoruz neler yapıyoruz, bunları öğrenmek istiyorlar. Karşılıklı olarak genel fikir alışverişi ama branşlar açısından da bazı ülkelerin daha kuvvetli olduğu spor branşları vardır.
Belçika’da göçmen kökenli olan vatandaşların çocukları ve gençleri ili ilgili neler yapılıyor, onunla ilgili çalışmaları nedir bunları da değerlendireceğiz. Zamanında bizim de yaşadığımız ve birinci elden tecrübeli olduğumuz bir konu. Hem Avrupa Birliği ile alakalı olan süreçler içerisinde hem de Avrupa Birliği ile ilgili kendi içlerinde bazı konularla ilgili fikir alışverişinde bulunacağız. Bizim de onlara katacağımız şeyler olduğunu düşünüyorum.
Türk spor kamuoyunda Volkan Demirel olayı ve sonrasında gelişen şiddet olayları konusunda size gelen bilgiler ne yönde?
Maçla ilgili şöyle bir şey var, 3-1 kazandığımız Türkiye Kazakistan maçıyla ilgili olarak farklı farklı olaylar var. Bunları farklı anlamda değerlendirmek lazım. Evet hepsi bir resmin parçası ama o resmin oluşturulması içerisindeki farklı yaşanan süreçler var. Volkan'ın maçtan önceki yaşadığı bir süreç var. O sürecin içerisinde yine iki taraflı unsurlar var. Bunlarda birisi küfür konusu ve bunun zaten doğru olmadığını hepimiz söylüyoruz. Ama bir anlamda da Volkan'ın oradaki tepkisinin ne derece doğru ne derece yanlış olduğu konusu üzerinde şuanda bir tartışma var. Tabii resme kimsenin alanına girmeden dikkatli bir şekilde bakmamız gerekiyor. Çünkü olayı doğrudan yaşayanların ve içinde olanların da değerlendirmeleri olacak ve kararları onlar verecekler. Şuanda herhangi bir yönlendirme anlamında ya da farklı bir yöne çekilebilecek bir söz kullanmak istemiyorum. Onun için süreci bekleyeceğim.
“Bilgiler toplandıktan sonra resim ortaya çıkacak”
Bir diğer süreç de maçı 3-1 kazanmamız ve maç sonrasındaki tekrar içerisinde farklılıklar barındıran yine farklı bir sürecin yaşanması. Maçtan ayrılan Volkan'ın sonra tekrardan geri gelmesi, Emre'nin gelmesi, giriş çıkış esnasında ve ayrılışında yaşananlar, güvenlik görevlilerinin oraya gelip gitmesi, olmaması gereken kişilerin farklı alanlarda olması… Bunların hepsi farklı farklı konular. Orada yaşandı ama hepsi farklı açılardan incelenmesi gereken şeyler. Ben de maçtan bir gün sonra iki tane müfettişi görevlendirdim. Şuanda o müfettişlerimizin incelemeleri devam ettiği için ben herhangi bir yönlendirici, bağlayıcı bir şey kullanmak istemiyorum. Tabii ki bana gelen bilgilerin yanısıra, emniyetten aldığım bilgiler ve federasyondan aldığım bilgiler var. Ben de maçtaydım zaten. Bu bilgilerin hepsi toparlandıktan sonra tam bir resim ortaya çıkacaktır.
Birçok iddia var, birçok farklı düşünce var. Birçok farklı fikirlerin ortaya konduğu konu var. Federasyonun alacağı raporlar, gözlemlerin alacağı raporlar, UEFA'dan gelecek olan bilgiler, maçtan sonra yaşanan olaylarla ilgili olarak adli süreç, emniyet kayıtları, bunların hepsi bu resmin bileşenleri.
Uluslar arası toplantılarda bile herkes her yere giremez
Dediğim gibi içerisinde farklı farklı değerlendirilmesi gereken unsurlar var. Bundan da kastım bir bölgede olmaması gereken insanlar orada nasıl bulunuyor, bakacağız. Yıllardır içerisinde bulunduğumuz siyasette, yaptığımız ziyaretlerde, uluslar arası temaslarda bariz olan bir şey vardır ki herkes her yere giremez. Yani uluslararası zirvelerde ve büyük toplantılarda belli sayıdaki kişiler belli yerlerdedir. Herkes her yerde bulunamaz. Bulunmaması gereken yerlerde nasıl bulundu? Neden o hareketler yapıldı, o hareketler nasıl yapıldı? Gördüğünüz görüntülerde altyapılı bir süreç olduğu için herhangi bir şekilde yönlendirme yapmak istemiyorum ama televizyonlara yansıyan çekimlerde çok kontrolsüz bir ortamdan bahsediyoruz. Benim gördüğüm oydu. Kimin nerede olması gerektiği, kimin nereden gelmesi gerektiği, nerden çıkacağı bunlar normalde belli. Stada giriş izinleri var, girebileceğiniz noktalar, kapılar var. Bunlar olması gereken şeyler.
Bizim artık şunu tartışmamamız lazım, şiddetin aması pardonu yoktur. Ben bunu daha önce de söyledim şimdi de söylüyorum ve söylemekten de hiç bir zaman geri durmayacağım. Kimin ne dediği, nasıl dediği şiddetin sebebi ya da hafifletici sebebi olamaz. Hangi takımı tutuyor olursanız olun, hangi sporu yapıyor olursanız olun yaşananları hangimiz kabul edebiliriz ki. Bırakın sporu, hayatın içinde uyulması gereken kurallar vardır ve siz bunlar dışında hareket edemezsiniz. Sporu bunun dışında değerlendirmek ne denli doğru bilmiyorum. Avrupa’da yaşanan bazı olaylar oluyor ve kurumlar ellerindeki yetkileri kullanarak hareket ediyorlar ama bizde yetkilerini kullanmayanlar var.
Artık bir şey yapma zamanı geldi gibi, iş çığırından çıkmış durumda. Milli futbolcu sahayı terk ediyor, biri bir şey yapacaktı belki de bunu bekliyorduk..
Benim açıklamalarımı da geçmişe doğru değerlendirerek zihinlerimizi tazeleyip bakarsak ben çok öncesinde şunu söylemiştim. Yöneticilerin sporcularına yapmış oldukları açıklamalar her şeyi etkiliyor. Taraftarlar taraftar olmayanları aralarından ayıklasınlar, müsamaha göstermesinler.
Soma kazasından sonra oynanan Manisa’daki Süper Kupa maçında yine ağza alınmayacak küfürler edildi, muşta atıldı sahaya. Bu hareketlerin sporla, yöneticilikle, taraftarlıkla ne alakası var. Şeref tribününde yaşananlar var. İnsanların şöyle bir bakıp etrafına dur demesi lazım. Geçenlerde federasyonun ve kulüpler birliğinin ziyaretinde bir aile ortamı vardı ve herkes fikir birliği yapmış bir şekilde sorunları dile getiriyor ve hepsi bunlara artık dur dememiz lazım diyor.
Atılan tweet’i hatırlattı, üsluba dikkati çekti
Trt de canlı yayındayken birisi tweet atmış ‘Ben stada gittiğimde küfür etmeyeceksem eğer sinemaya giderim’ diye ama kusura bakmayın herkes kendine şöyle bir bakacak. Yüksek bir tansiyon var, yüksek mücadele gerektiren bir ortamdır ama tribünler bundan etkileniyor. Biz bu kadar olayın ortasında dikkatli bir şekilde incelememizi yapıp neyin ne olduğunu anlamaya çalışırken herkes bir yandan açıklama yapıyor. Tweet atan yöneticiler twetlerinde kullandıkları üslup ve kelimeler bunlar.
-Elektronik bilet mahkemeye taşındı…
Yaşadığımız birçok konu benim ne anlatmaya çalıştığımı ortaya koyuyor. Bizim sahalarımızda ve statlarımızda yaşadığımız olayların çok azının yaşandığı başka ülkelerde hemen devreye girip önlemini alıyorlar. Teknik eksiklikler olabilir, eksiklikler olabilir. Futbol federasyonunun ihaleyi kazanan şirket ile çalışmaları, ihaleden doğan yükümlülükler, kulüplerin yapması gerekenler var. Herkes genel anlamda bir çalışma ortaya koyduğu zaman sorunların aşılacağını düşünüyoruz. Mahkeme süreci o ayrı bir şey o yargı sürecidir. Ona benim bir şey söylemek gibi bir durumumum olmaz tüketici mahkemesi görüşülmesine yönelik bir karar vermiş, bekleyeceğiz.
Bana gelen yöneticilerde de bu konularda daha farklı bir şey görmedim. Bir ilke konuldu ortaya, ona da herkesin uyması gerekiyor. Kurallar belli ve bu kurallara da herkes uyacak.
- Kararlı bir devlet tavrı olarak yorumluyorum bunu. Biz ister istemez yönetici tarafında da söylemler zaman zaman çelişebiliyor, elbette onlar da hizaya gelecek .
Ben bunu yola gelme olarak algılamıyorum, sorumlulukların bilincinde hareket etme olarak ortaya koyuyorum. Biz şu anda icra makamıyız dolayısıyla bizim yaptığımız açıklamalarla biz uyarılarımızı da dile getiriyoruz. Dolayısıyla herkes,n sorumluluklarının bilincinde hareket etmesi, gerekiyor.
Futbolda devşirme sporcuya bakışınız nasıl?
Türk futboluna, Türk sporuna fayda ve katkı sağlayacağını düşünüyorsak, neden olmasın. Gelmek isteyenler, giydikleri formanın, taşıdıkları ay yıldızın hakkını vermek için, ter dökmek için gelecek olanlar tabii ki gelebilirler. Buna karar verecek olan bizler değiliz, onlarla çalışmak isteyenler bu kararı verecektir.
Gerçekleştirilen Çalıştay ile ilgili rapor size geldi mi?
Söz konusu rapor geldi ancak henüz detaylı olarak okuma fırsatı bulamadım ama belli noktalarda amacımıza, zihnimdekine ve düşündüğüm noktalara ulaştım. Ben ‘Hedeflerimiz nedir?’, ‘Rakiplerimiz kimler?’, ‘Hedeflerimize ulaşmak için çalışmalarımız neler?’ ve ‘2016 Olimpiyat Oyunları’yla alakalı gelişmeler neler?’ gibi sorulara yanıt aradık. Bunlarla ilgili veriler de oluştu. Önümüzdeki haftalar içinde bu veriler ışığında atmamız gereken adımları hızlı bir şekilde belirleyeceğiz.
Kapsamlı bir değişimin ve sürprizlerin yaşanacağını beklemiştik. Beklentimiz devam etmeli mi? Sistem değişecek mi? Çeşitli yeniliklerin denemeleri yapılacak mı?
‘Federasyon başkanlığı ve yöneticiliği nedir?’ Başkanlar ve yöneticilerin adaylık sürecinde talip oldukları şey; yönetmektir. Peki, ‘orada kalmanın ölçüsü nedir?’ Bunun cevabıysa sportif başarı ve ortaya konulması gereken performans. Bu performansı ortaya koymuyor, koyamıyorsanız o zaman siz işinizi yapmıyorsunuz anlamına geliyor. Bu bazı şeyleri ortaya koyuyor.
Daha sistemle oynayacaksınız gibi geldi?
Belki de oynarız. Raporu bir inceleyelim, zihnimizde olan şeyler var. Dünyayla ilgili düşünceler de var. Örneğin Almanya ziyaretimde futbolu yönetenlerle bir araya geleceğim ve ne yaptıklarını göreceğim. Diğer branşlarla da genel anlamda aynı, ‘ Yakın zamanda neler yapılır?’ bunu değerlendireceğiz. Başarılı bulduğum da var, beklentimin altında kalan, beklediğim gibi olan da var. Kaynakları verimli kullanmada ciddi bir eksiğimiz olduğu kesin. Bunun sebepleriyle alakalı gördüğüm ve düşündüğüm konuklar var. Bunları konuşacağız ve bunları konuşmak zorundayız. Bugüne kadar yapılan çalışmalar istediğimiz başarıyı bizlere getirdi mi? Getirmedi. Maddi olarak verdiğimiz desteğin karşılığını alamdık. Demek ki bir yerde eksiğimiz var. Çünkü şuanda ülkemiz kadar spora maddi kaynak aktaran ve ayıran başka bir ülke yok.
Eksikliğin dile getirilmesi de önemliydi…
Her şey yolunda diyemeyiz, eksiklik var. Cumhurbaşkanımızın ve başbakanımızın da tespitleri var. Bizim emek ve kaynaklarımız var. Karşılığında olması gerekenler var ama “bizim verdiğimiz destek karşılığında şu derecede bir başarı elde etmelisiniz” diyemeyiz. Sporcu kardeşlerimiz elinden geleni yapıyorlar ama biz onlara yeterli imkanı sağlıyoruz ama imkanların kullanılmasını doğru bir şekilde yönetilmesinde sıkıntı var ve bunu çözmemiz lazım. Potansiyel var, yetenek de var. Gel gör ki istediğimiz noktaya gelemiyoruz. Neden gelemeyelim!
“Gençlerimizin çabalarını görmemiz gerek”
Gençlerin toplumsal olaylarda maalesef ki olumsuz anlamda kullanıldığını her söylüyoruz. Ankara’daki Gençlik Merkezi Günleri’ne 81 ilden bütün gençler geldi ve çalışmalarını ortaya koydu. Onların arasında Afyonkarahisar’dan görme engeli çello çalan bir arkadaşımızla neyzen Birgencimiz de vardı. Onlar orada ilk kez karşılaşıp tanışmışlar, onu gördüm ve bundan sonra beraber çalmayı sürdürecekler. Açılışta “7 Bölgeden 7 Türkü” ekibi de vardı. Gençlerin bu birleşmeleri birçok şeyin panzehiri olacaktır. Şu anda faal 182 gençlik merkezimiz var ve bunların sayısını hızla arttıracağız. “Gençliğimiz geleceğimizdir” diyoruz. O zaman onlara da fırsat vermemiz gerekiyor. Ben bakan olarak bu etkinliklere gittiğim için medyada yer alıyor ama ben gitmesem dahi medyada görünürlüğü olmalı çünkü çocuklarımız çaba sarf ediyor.
Gençlik Merkezi Günleri'nde el dokuması tezgahları inceleme fırsatı bulduk. Ardından birçok merkezimize bu tezgahlardan kurulması ve gençlik merkezleri kanalıyla yaşatılması kararını aldık. Gençlere bu el sanatını öğretebilirsek ve bu sanat gelecek nesillere taşınacaktır. Gençlik Merkezlerinin avantajı spor tarafını da kullanabiliyor. Spor salonlarımızı kullanarak çalışmalarını sürdürüyorlar. Gençlerin kendini geliştirmeleri için büyük adımlar atıyoruz. Bu bizi kurtaracak.