BAKAN ÇAĞATAY KILIÇ SPOR VE GENÇLİK FAALİYETLERİ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR YAPTI

27 Aralık 2014

Akif Beki’nin hazırladığı, CNN Türk Baştan Sona programının canlı yayın konuğu olan Bakan Çağatay Kılıç, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, ‘E-bilet konusunda sıkıntı yaşanmaması ve uygulamanın iyi yürümesi için gerekli takibi yapıyoruz” diye konuştu.

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, ‘E-bilet konusunda vatandaşlarımızın sıkıntı yaşamaması ve uygulamanın iyi yürümesi için gerekli takibi yapıyoruz” dedi. Bakan Çağatay Kılıç, maçların gündüz yapılması konusunda çalışmalar yapıldığını  söyledi.
Akif Beki’nin hazırladığı, CNN Türk Spor Müdürü Cem Yılmaz’ın da yer aldığı Baştan Sona programının canlı yayın konuğu olan Bakan Çağatay Kılıç,  gençlik ve spor gündemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Çağatay Kılıç’ın sorulara verdiği cevaplar şöyle:

İlk olarak ‘Gençlik’ başlığı altında Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın imza attığı projeleri sormak isteriz. Örneğin Gençlik Merkezleri’nde son durum nedir? 
Şu anda 182 tane faal gençlik merkezimiz bulunuyor. Ayrıca inşaatı devam eden ve proje çalışmasında olan 202 tane gençlik merkezi var. Hedefimiz, bu sayıyı 2016’da 344’e yükseltmek.
Ortaya koyduğumuz fiziki imkânlar anlamındaki hedeflerimiz bunlar ama merkezlerimizin faaliyetleri ile ilgili yoğun çalışmamız da var. Gençlik merkezi üye sayımız Türkiye’de 800 bine yakın. Bazı merkezlerimizin çok amaçları salonları var ve burada spor faaliyetlerinin yanı sıra tiyatro gösterileri de yer alabiliyor. Bu fiziksel faaliyetlerle beraber aynı zamanda dersliklerimiz var. Dersliklerimizi geleneksel sanatlardan modern sanatlara, ebrudan hat sanatına kadar çeşitli eğitimlerde kullanıyoruz. Osmanlıca derslerimiz Hayrat Vakfı’yla birlikte iki senedir devam ediyor ve derslere ilgi artarak devam ediyor. 

Bu merkezlerin yaygınlığı ne durumdadır? Tüm İllerimizde var mı?
Şu anda bütün illerimizde irili ufaklı olarak mevcut.Yaptığımız yeni bir çalışma içerisindeki gençlik merkezlerinin mimari projeleri açıdan da yenilenmesi söz konusu, artık müstakil olarak yapıyoruz. Çünkü şu anda bazı kurumların içerisinde olabiliyor. KYK içerisinde olan bazı merkezlerimiz var. KYK da kalan gençlerimizin gençlik merkezlerindeki faaliyetlerden daha fazla faydalanması için çalıştığımız projemiz var. 
Çok fazla sosyal tecrübelerden gelen gençlerimiz bir araya geliyor. Beden eğitimi yapan kişiler de var, çok enteresan şekilde herkes birbirine destek olmaya başlıyor. Örneğin Eskişehir’de maket ahşap uçak yapan ve bununla uluslararası yarışmaya katılan gençlerimiz var. İmkanların hepsi gençlerimize sunuluyor. 

Yaş grupları bazında nasıl bir değerlendirme yapılıyor? 
Dil eğitimi konusunda, farklı seviyelerde olan dil kabiliyeti ile ilgili çalışmalar var. Örneğin 14, 15, 16 yaşında ve birkaç senedir dil eğitimi alan birisiyle dört sene eğitim alanı aynı sınıfa koyamazsın. Aynı okul sistemi içerisinde uygulanan, pedagojik formasyonlarla eğitim almış eğitmenlerin bize verdiği bilgiler doğrultusunda yapılan çalışmalar bunlar. 
Özellikle gençlik projelerinin gelişmesinde güzel geri dönüşümler alıyoruz. Son yaptığımız öğrenci yerleştirme sınavlarındaki 3 milyon kalem kitlerini gençler topladılar ve ihtiyacı olan köy okullarına dağıttılar. Atık pil toplama projesinde ise 9 milyona yakın pil toplandı.

Okullarda branşlaşma konusunda aileler de oldukça istekli fakat burada tarama yapılıyor mu?
Gençlerimizin ve çocuklarımızın erken yaşta kabiliyetlerinin taranması konusunda bir çalışma başlattık. 6 milyon çocuğumuzu ve gencimizi taramak için. İlkokul seviyesinden başlıyoruz. Çok küçük yaşta çocuklarımızın kabiliyetlerinin belirlenmesi gerekiyor. Kimi çocuğumuz daha fazla sıçrar, kimisinin kol boyu uzundur.
Bunların testleri var, bunun hazırlıklarını yapıyor arkadaşlar. Bütün okullarda bunları zaman zaman tarayarak ve bir envanter oluşturarak çocuklarımızın hangi dalda daha fazla desteklenmesi konusunda ortaya çıkartarak geleceğe hazırlamak niyetindeyiz. MEB ile beraber çalışıyoruz çünkü burada beden eğitimi öğretmenlerimizin de okullardaki öğretmenlerimizin de dahil olması gerekiyor ki belli bir sisteme oturtalım.

Branşlaşmalar yapılınca kulüpler üzerinden mi yola devam etmek niyetindesiniz?
Çiftli ve üçlü ayakları kullanmamız gerekiyor. Okulun da, kulüplerin de federasyonun da destek olacağı noktalar var. Yakın zamanda Antalya’da bir çalıştay yaptık ve bu olumlu eleştirilerle birlikte bazı olumsuz eleştiriler aldığımız da oldu. Benim orada sorduğum ve özellikle cevabını beklediğim sorular şöyle: “2016 ve 2020 Olimpiyatları için hedefiniz ne? Öngördüğünüz hangi sporcu elinizde var? Hangi branşta, neyin üzerine gitmeyi planlıyorsunuz? Oraya gitmek için yapacağınız yol içerisinde hangi uluslar arası müsabakalara katılacak? Hangi yolla, hangi antrenörle yapacaksınız?”
 Başka türlü başarılı olma imkanınız yok zaten. Okul, kulüpler ve federasyonlar bir taraftan destek verecek ve biz de bir çatı olarak, onları koordine ederek yolumuza devam etmek durumundayız. 

Öğrenciler için eğitim mi spor mu noktasında kritik bir durum ortaya çıkıyor. Bu kapsamda görüşleriniz nelerdir?
Konuyu Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi Avcı hocamızla konuştuk ve şöyle bir prensip noktasında anlaşmaya vardık; ortaokuldan liseye ya da ilkokuldan ortaokula geçişlerde bir karar mekanizması devreye giriyor ‘Spora mı devam edeceğim, akademik hayatıma mı devam edeceğim?’ Burada bir ikileme düşülüyor.
Amerika ve Avrupa’da farklı sistemler devreye girip o gençleri yönlendirerek sporlarını yapmalarını ve aynı zamanda eğitimlerini de ihmal etmemelerini sağlıyor. Biz MEB ile konuştuğumuzda bunu nasıl sağlayacağımızla ilgili olarak bir çalışma yapıyoruz şu anda. Ümit ediyorum ki önümüzdeki sene eğitim-öğretim yılı başlamadan bu çalışmayı nihayetlendirip gençlerimizin karar verme noktasında rahatlamalarını sağlayacağız. Bazılarının aileleri doğal olarak ‘spordaki geleceğin belli, sen akademik hayatına devam et’ diyor ama biz imkanı verebilirsek ikisini de beraber götürerek daha başarılı olabileceğimizi düşünüyorum. Ben de şu anda arkadaşlara talimatı verdim. 

Tesis altyapısının oluşması noktasında neler yapılıyor?  Sadece büyük şehirlerde değil taşrada da talep ve ihtiyaç var. Peki, bunun ne kadarı karşılandı?
Şunu gerçeklikle ortaya koymak lazım: Türkiye’nin 2002 öncesi ve 2002 sonrası ekonomik yapısı doğal olarak tesis sayısına yansıdı. Bunların özel bütçeli sistemler içerisinde devam ettiğini söyleyebiliriz.
 Stat konusunda çok ciddi manada çalışmalar devam ediyor. Örnek verecek olursak; Afyon’da inşa çalışmaları süren 15 bin seyirci kapasiteli stadımız yüzde 99 seviyelerinde. 33 bin seyirci kapasiteli Antalya’daki stadımız yüzde 65, yine 33 bin seyirci kapasiteli Samsun’daki stadımız yüzde 45 seviyelerinde.

Bu kapsamda tüm illerimizdeki spor altyapısının en azından oradaki ihtiyacı kapsayacak şekilde oluşmasına özen gösteriyoruz. Toplamda 900’e yakın tesisin inşası devam ediyor ya da tamamlandı. Her tesis her yere de uygun değil. Bu konuda çalışmalarımız sürüyor. 
Mesela şuan da yaptığımız büyük spor salonların içerisinde Samsun’da Konya’da ve İstanbul’da var. Bu seyircisi olmayan spor salonu olan tesisler. Örneğin 10 branşta aynı anda eğitim yapılabiliyor. Bu sene ‘Nerede, nasıl’ bir yapımız var ona bakıyoruz. Anadolu’da 60’lardan kalan spor salonları var. Bunları yenileme çalışmalarımız var. 

Ayrıca stadı sadece 15 günde bir futbol karşılaşması oynanan yapıdan çıkarıp, yaşayan bir mekan haline çeviriyoruz. Bunun üzerine çalışıyoruz.Tribün altlarında alanlar var. Ayrıca statların içerisinde sportif anlamda kullanılabilecek ofis alanları var. Bunlar bir araya geldiğinde yaşayan yapılar haline gelecek. 

Özellikle statlarımız modern statlar olacak. Yapılarının çok daha yaşanır hale gelmesi mümkün. Sportif anlamdaki ticari yer, sosyal alan ve salon olarak kullanılabilir. Ciddi talepler geliyor spor yapmak isteyenlerden. 

Statların zeminlerinde yaşanan sorunlar hakkındaki değerlendirmeleriniz nelerdir?

Bakın yurt dışında da oluyor; Örneğin Wembley’de ciddi konserler oluyor ama zemin bozulmuyor. Sahne kurmanın da usulü var. Bizde de korunduğu söyleniyor ama nedense zemin bozuluyor. Demek ki bir yanlışlık, eksiklik var. Bu konuyu araştırıyoruz.
İngiltere’de yağmur bizden fazla ama zemin bozulmuyor ama burada yağmur zeminin bozulması noktasında neden olarak sunuluyor. Demek ki eksiğimiz var, özel bir çalışma yaptırıyoruz. 

Mevcut yurt adedi nedir? Paralel yapıyla mücadele kapsamında artan talebin karşılanamadığını biliyoruz. Bu öğrenciler yer bulamadı ve ciddi bir açık ortaya çıktı. Bu açığın ne kadarı kapatıldı?
Şuan Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun kapasitesi 360 bin civarında. Yılbaşına kadar 390 bine varmış olacak. Bu çok ciddi bir manada artışı ortaya koyan bir rakam. Bazı illerimizde yedek listemiz dahi kalmadı. Ama bazı illerde bize gelen talepleri karşılayamıyoruz. 2014’ün başına baktığımızda farklı noktaya geldik. Bir yıl içerisinde 100 bine yakın kapasite arttı ve yüzde 30’un üzerinde artış oldu toplamda. 
Bize bu yıl yapılan 480 bin civarı başvurudan, 417 bini geçerli konumdaydı. Biz de bu doğrultuda 180 bin civarı öğrenciyi yurtlarımıza yerleştirmiş olacağız.
Paralel yapıyla mücadele kapsamında ciddi çalışmalarımız oldu.  Gerçekten bazı öğrenciler o yapının yurtlarında üzücü şeyler yaşadı. O noktada iyi bir sınav verdik diye düşünüyorum. 
Ayrıca ilk kez KYK’da öğrencinin başvurusundan sonra sadece beyanı esas almadık. Beyanlar 11 kurumda inceleniyor ve ona göre sıralama oluyor. 
Yurt ziyaretlerim sırasında öğrencilerle yaptığım görüşmelerde başarıya ulaştığımızı gördüm. ‘Geçen yıl malum paralel yapının yurdundaydım’ diyenler bu sene KYK’da. 

Peki, özel yurtların denetimi noktasında gelişmeleri bizimle paylaşır mısınız?
Özel yurtlarda denetimimiz yok. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı yetkili konumda. Bir ihtimal tüm yurtların denetiminin bize geçmesi mevzu bahis. 
Özel yurtlarda da kapasite artırımına gidildi. Ama genel olarak başvurular bize yöneldi. Bilindiği gibi KYK yurtları artık eskisi gibi değil. Tabi değişim içerisinde ranzalı yurtlarımız var ama yeni yurtlarımızda bazalı sistemler kuruluyor. Bu noktada bizim de tercih edilme oranımız yükseldi. 

Üniversite öğrencilerine verilen krediler ne durumda, öğrenciler mutlu mu? Size gelen tepkiler nasıl?
Rakam vermek isterim bu noktada; 2002 yılını baz aldığımızda 451 bin öğrenciye kredi verilirken 2004’te yüzde 176 artış ve 1 milyon 245 bin öğrenciye burs veya kredi vermiş durumdayız. Lisans öğrenimini yapan öğrenciye 300 TL, master öğrencisine 600 TL ve doktora yapanlara 900 TL. 100 bine yakını burs, geri kalana kredi noktasında kim başvurursa alıyor. Bu sene Ocak ayında yeni bir rakam belirlenecek ve Sayın Başbakanımız açıklayacak.
Beslenme yardımı da şu anda günlük, 7 lira 30 kuruş. Verdiğimiz beslenme yardımı aylık 220 TL’ye geliyor. Sabah kahvaltısı 2.30, akşam 5 TL olmak üzere veriliyor.  Burs ve kredinin dışında bu yardım KYK’daki her öğrenciye veriliyor ve burada da bir artış olacak.  Bunların hepsini Sayın Başbakanımız zamanı gelince açıklayacak.
İlhan Cavcav’ın ‘İstiklal Marşı sadece Milli marşlarda okunsun ’ şeklinde bir açıklaması var. Sizin böyle bir tespitiniz, gözleminiz var mı?
Bana verilmiş böyle bir bilgi yok ve İstiklal Marşımızın da 77 milyon vatandaşımız tarafından benimsendiğini düşünüyorum. Ama farklı fikirleri olanlar olabilir okunup, okunmaması noktasında. Türkiye Futbol Federasyonu’nun bu noktada elindeki veriler nedir onu ben şu anda bilmiyorum.

Kulüpler Birliği ile gerçekleştirdiğiniz toplantı sonrasında bir açıklama geldi: “Finansal Yapılandırma Komisyonu’nun kurulması” konusunda. Devlet bu işin ne kadar içinde olacak, nasıl bir disiplin oluşturulacak?
Yaptığımız toplantı gerçekten özeleştirinin de açıkça yapıldığı, her konunun masaya konulduğu ve bütün kulüp başkanlarının fikirlerini ortaya koyduğu bir toplantı olarak geçti. Şu noktada bir çalışma yapıldı. UEFA’nın Finansal Fair-Play kriterleri var. Bursaspor Kulübü Finansal Fair-Play kriterlerinden dolayı ceza alıp, Avrupa kupalarından men edildi. Onu beklemeden, bizim harekete geçmemiz gerekiyor. Bütün kulüp başkanlarının ve temsilcilerinin ortak noktası şu, bu kıskaçtan beraberce çıkmamız lazım. 

Kulüpler farklı durumlardalar, hepsini aynı çerçevede mi görüyorsunuz?
Zaten UEFA kriterleri içerisinde sıkıntısı olmayan kulüplerin sayısı az, keşke daha fazla olsa. Onların yapmasını gerektirecek bir şey yok ama olmayanların çok ciddi manada çalışıp, birbirinden destek alması. Fikir fikirden üstündür ve o komitenin kurulmasındaki amaç da odur, destek vermek.

Avrupa kupalarından takımlarımızın Finansal Fair Play açısından men edilmesinin önüne geçilmesinin ilk yolu kulüpler yasası. Kulüpler yasası kabul edilecek mi? Süper Lig’de gündüz maçı izleyebilecek miyiz?

Bazı maçların gündüz oynanması konusunda bir fikir birliği var ama nasıl yapılacağına dair federasyonlarla birlikte kulüplerin çalışması gerekiyor. Ama gündüz maçlarının ben hem seyirci hem de kulüpler açısından faydalı olacağını düşünüyorum çünkü her maçın gece oynanmasını gerektirecek bir şey yok. Gece maçları aslında belli maçlar için olup gündüz maçlarının daha fazla olması lazım. Çünkü gündüz maçları aynı zamanda bir sosyal aktivite anlamına gelir.  Ailelerin beraber gidebilmesi, gençlerin beraberce gidebilmesi. Pazar akşamı belli bir saatten sonra olan maça ertesi gün okula gidecek olan bir genci götürmek açısından gece maçları sıkıntılı bir şey. 

Birçok ülkede gündüz maçları oluyor, tribünler de doluyor ve kimse bunu yadırgamıyor. Herhalde yakın zamanda Türkiye’de de olur… 
Bu noktada da bir talep var hem de fikir de bu noktada olgunlaşıyor. Bu sezon olur mu bilemiyorum ama bu taleplere baktığımız zaman, karar verici değilim ama fikrimi söyleyebilirim; önümüzdeki sezon bazı maçların gündüz oynanmasının hem futbolumuza hem de sporumuza faydası olur.  Sadece büyük takımların maçları olarak değil derbilerden de bazı maçların gündüz oynanması aynı zamanda yaşayan statlarımıza çok ciddi manada desteği olur. 
Gündüz olacak olan o maçın öncesi ve sonrası var. Öncesinde olacak olan bir takım faaliyetler yapılabilir, panayır olabilir, maç sonrası faaliyet koyarsınız devam eder. Bütün günü faaliyet alanına çevirebileceğiniz bir program haline gelir.  Konya’da oynanan Beşiktaş-Trabzonspor maçında tüm şehir olduğu gibi o maçı yaşadı.

Kulüpler yasası ile ilgili iyi bir taslağımız var ve iyi bir noktaya gelmiş durumdayız. Hızlı bir şekilde şu anda ittifak sağlanamamış noktalar üzerinde hemen yeniden bir çalışma yapılması gerekli. Çünkü ittifak sağlanmış konular sağlanamamışlardan fazla. Dolayısıyla önümüzdeki günler içerisinde tekrar bir çalışma yaparak, fikir ayrılığı olan konuları masaya yatırıp, en kısa zamanda yasalaştırmak istiyoruz. Zaten bu Finansal Fair Play çerçevesinde biz adımımızı atmazsak zorla adım atmak durumunda kalacağız. Ben inanıyorum ki eksikliklerden bir tecrübe oluşmuş, uygulanmaması gereken yanlış yönetim şeklinden uzak kalma isteğine varılmıştır. 

Yerli oyuncuların çok yüksek rakamlarla oynamasında sizce yabancı sınırlanmasının etkisi var mı? Yabancı  oyuncuların  sınırlandırılması konusunda TFF Başkanı, Ocak ayında bir değişikliğe gidileceğini açıkladı. Sizin görüşünüz nasıl?
Futbolculara ödenen fiyatlar konusu kulüplerin kendileri ile alakalı bir konu. Bir oyuncuyu illa ki alacağım ve başka kulübe vermeyeceğim diye bakarsanız fiyat yükselir. Biz altyapılarımızda yeterince iyi oyuncu yetiştirmediğimizi düşündüğümüzden dolayı, kendi oyuncularımıza da yeterince fırsat vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu altyapı çalışmalarını iyi yaptığımız noktada bizim zaten belli sayıda yabancı futbolculara ihtiyacımız olur, bunlar da yıldız isimler olur. 

Her yabancı da gelecek diye ve bizim futbolcumuzdan iyi diye bir şey yok. Bizim altyapı çalışmalarımıza daha iyi yoğunlaşırsak zaten ideal noktaya geliriz. Sayı konusunu kulüpler müzakere ederler ve federasyonla da görüşürler, o noktada belli bir olgunluğa geldikten sonra bizim de fikrimizi isterlerse biz de fikrimizi onlarla paylaşırız ve yol göstermek isteriz.

Bu kapsamda konuyu esnetme taraftarı değil misiniz?
Türkiye’de spora ayrılan kaynak kadar dünyada hiçbir ülkede kaynak ayrılmıyor. Bizim yıllık federasyonlara verdiğimiz maddi destek 230 milyon TL’den fazla. Diğer ülkelerde bu tip çalışmaların içerisinde devlet belli bir ölçüde desteğini veriyor ve gerisini kendi kaynaklarına bırakıyor. Biz daha fazlasını veriyoruz ve vermeye de hazırız. Buradaki en önemli nokta bu kaynakların en verimli şekilde kullanılması. Biz bu kaynağı aktaralım ama bu kaynak nasıl kullanılıyor, nereye harcanıyor ve verimli harcanıyor mu tüm mesele bu.

Kulüplere ciddi paralar aktarılıyor. Acaba bu bütçeler doğru yerlerde kullanılıyor mu? Ülkemizde spora destek en üst düzeyde. Biz her branşla alakalı olarak sağladığımız yardımın ve harcamaların doğru bir şekilde yapılıp yapılmadığını araştırıyoruz. Şuan da belirttiğini yönde bir kısıtlamamız yok. 
Orada ince bir nüans var; Yüksek ücretli sporculara tüm kaynağın aktarılması. Sorunlar ve düşünceler ortak. Aslında nelerin düzeltilmesi gerektiği noktasında herkes ortak noktaya gelmiş durumda. 
Kanunen paranın nereye harcanıp, harcanamayacağı bellidir. Doğal olarak düşüncem şu olur; Bir kulüp altyapısına yatırım sağlar ki gelecek için önemli adımlar atsın ve ekonomik bir değer elde eder. Kendileri bunu düşünür zaten. Şuan da genel olarak düzenleme noktasında bir düşüncemiz olmadı.

Türk Telekom Arena ile ilgili çatı tartışması  sürüyor. Bakanlığın yaptırımı bu noktada ne olacak? 
O konu aslında teknik bir konu. Stat inşası konusunda kulüp ile TOKİ arasındaki anlaşma doğrultusuna ilerleyen bir süreç. Biz olaya hukuki ve teknik açıdan bakıp yolumuza devam edeceğiz. Ortak noktada buluşulması ve sorunun giderilerek sonuçlanması için bir araya gelinmesi gerekirse de bunu yapmaya hazırız.

Galatasaray iyi bir stada sahip ama sorunları bir türlü bitmiyor. En son yaşadıkları sorun da ulaşım konusu. Bu konuda yaşanan sıkıntılar ne durumda? 
Galatasaray’ın stadında belirli bir metro sorunu var. Ulaştırma Bakanı Sayın Lütfi Elvan ile de görüştüm ve çalışmaların en hızlı şekilde güvenli olarak tamamlanacağını ifade etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’ın da bu konuda çalışmaları devam ediyor. Kısacası her kurum konunun çözülmesi için çalışıyor. 

Peki, Atatürk Olimpiyat Stadı için ne düşünüyorsunuz?
Gerçekten büyük ve önemli bir stat. Şampiyonlar Ligi finalini ağırladı hem de tarihin en güzel finallerinden birisi oldu. Ama açıkçası şehrin merkezine uzak olması, rüzgar sıkıntısı yaşanması ve kapasitesinin fazlalığı olumsuzlukları diyebiliriz. 
Örneğin; 26-27 bin seyirci varken bile stat boşmuş gibi duruyor. Ama bu sayıyı, Eski İnönü Stadı’nda getirsek neredeye tribünler dolu olacak. Bu noktada böyle bir sıkıntısı var. 

Futbolda seyirci kaybından söz ediliyor. Stat kapasitelerinin artmasına rağmen…E- bilet uygulaması 3 sene önce yasada öngörülmüştü, bu üç yıllık süreç neden gecikti? Statlardaki bu düşüş, e-bilet ile ne kadar ilişkili?
Yasa, 3 sene önce meclisten geçti. 2013 yılının Temmuz ayında Futbol Federasyonu, E-bilet ile ilişkili ihalesini yaptı. Dolayıyla 14 Nisan 2014’te hayata geçen uygulamadan herkes haberdardı. Sanki yeni ortaya çıkmış gibi lanse edildi. Ciddi bir eleştiri içerisinde de yürüdü. 
Benim takıldığım nokta şu; neden acaba yeni ortaya çıkmış gibi haberleri yapılıyor? Ben de garipsiyorum. Yaz döneminde yapılması gereken çalışmalarla alakalı herkesin üzerine düşeni yapmadığı görüşündeyim. 
Satış ve pazarlama noktasında şirketin de eksikleri olmuş olabilir, kulüplerimizin de eksikleri oldu. Bununla beraber uygulamanın içerisinde eksiklikler de ortaya çıktı ve sorunlar giderildi. Şuanda işleyen bir sistem var. 

E-bilet konusunda ‘Neden bu kartı bir banka çıkarıyor?’ gibi tepkiler var? Bunu nasıl karşılıyorsunuz?

Eleştirdiğim nokta: ihaleyi kazanmış olan şirketin bu noktadaki bilgilendirme noktasında yavaş kaldığı. Aynı zamanda federasyon ve kulüplerin de yavaşlığı. Yeni bir şey olduğu için bir takım sorular da ortaya çıkıyor. 
Ben yürütme ve icra makam olarak e-bilet tarafındayım. Ben vatandaşlarımızın sıkıntı yaşamaması, uygulamanın iyi yürümesini takip ediyorum. Kredi kartı gibi özelikler de tamamen kullanıcıya bırakılmış durumda. Dileyen açtırmayabilir. Bazı maddelerin zorunlu olup olmadığı noktasından kaynaklanan yanlış algılar da var. Bu noktada kulüpler ve federasyonun ciddi bir sorumluluğu bulunuyor. 

Bu uygulamada her hangi bir revizyon ihtimali var mı? E-bilet ile ilgili düzenleme gündeminizde mi?
Gündemimizde yok ama dediğim gibi kulüpler ile federasyon arasında görüşmeler sonrasında çalışmalarımız olabilir. E-biletin kaldırılmasıyla ve vazgeçilmesiyle alakalı değil ama kanuni yönden sorun varsa bakılır. 

Beşiktaş-Trabzonspor maçında 37 bin seyirci, Galatasaray-Fenerbahçe derbisi 36 bin seyirci katılımlı bir maç oldu. Ama burada şunu söylemem gerek, ertesi gün yapılan haberlerde 52 bin kapasiteli TT Arena Stadı’nın geçen sene tamamen dolu olduğu söyleniyor ama doğru değil. Elimizdeki resmi rakamlar 47 bin olduğunu söylüyor ve bu sene 37 bin oldu.

Geçen sene kapıda satılan bilet sayısı 6 bin küsur ve bu sene 9 bin küsur. Bilet fiyatları o maçta çok yüksek belirlenmişti ve bu elbette kulüplerin kararı ama bu da seyirci sayısını etkiledi,.Bunların hepsini üst üste koyduğunuz zaman sebep e-bilet değildi.
Maçta bazı gerginlikler oldu hatırlayın, fakat o Galatasaray ve Fenerbahçe maçında sahaya hiçbir şey atılmadı. E-biletin amaçlarından biri olan şiddeti engelleme noktasında amacına ulaştığını söyleyebiliriz. Özellikle sahaya yabancı madde atılmasında ve kötü tezahürat noktasında düşüşler var. Futbol ya da başka bir branşta taraftarlık takıma destek olmak, spora destek olmaktır. 

Pınar Karşıyaka ve Galatasaray basketbol karşılaşmasında yaşananlar çok üzücüydü. Neden basketbol maçlarında e-bilet yok?
Kameralar ile alakalı bir çalışma oldu sadece kartlar olarak görmemek lazım bir de kamera sistemi de var. Bizim temel olarak konuşmamız gereken başka bir konu var. Bu konuda yeterince kafa yormadığımızı düşünüyorum. Siyasi bazı düşüncelerle e-biletin uygulamaya geçirildiği eleştirileri geliyor ama 2011 yılında bütün partilerin ortak kararıyla e-bilet uygulamasına geçildi.  Bu siyasi bir şey değil. 

Bu bir fişleme diyorlar ama futbol seyircisinin maça gitmiş olmasının belgelenmesinde nasıl bir sakınca var? Bilgilerinin paylaşılması konusunda mı bir sıkıntı var?
Ben de o konuyu sizler gibi takip edeceğim. Bu konuyla alakalı ben şunu yaptım: Hepimizin Twitter hesabı var, ben aktif kullanmasam da resmi olarak duyurular yapıyorum, geri dönüşümleri takip ediyorum, gençlerden talepleri alıyorum ama orada yakın zamanda genç bir kardeşimiz anın ve gençliğinin heyecanı ile bana olumsuz bir mesaj atmış. Ben de görünce girdim ve baktım. Kendi takımının oradaki bazı resimleri paylaşıyor fakat duvarlara yazılan küfür yazılarını paylaşmış, oralara nasıl ve kimlerle gittiğini paylaşmış. Bu arkadaşlar fişlemelerden bahsediyorsa Twitter ve Facebook’ta zaten her şeyi açık ediyor.

Stada gidiyorsunuz ve zaten oradaki yayınlar için olan kameralar sizi çekiyor. Siz olumsuz bir şey yaptığınız zaman takibi yapılacaktır. Fişleme dediğiniz zaman bazı gruplar bunu çok güzel suistimal edebiliyor. Siz kanunu ihlal ettiğiniz zaman zaten kanunu uygulamakla yükümlü olanlar sizi yargının karşısına çıkaracaklar. Yargıya da büyük iş düşüyor burada. Statlara girişlerle alakalı men cezası alan seyirciler var. Niye alıyorlar o men cezasını? Tespit ediliyor. Yaptıklarının kanuna aykırı bir şey olduğunu ortaya koyduğu zaman tespit ediliyor ve cezasını alıyor. Bir futbolcunun arkasına geçip ağza alınmayacak hakaretlerde bulunan ya da fiziki müdahalede bulunan kişinin alacağı ceza kanunlarda bellidir. 

Maddi olarak kulüplerin lehine mi aleyhine mi çalışan bir uygulama?

Aldığınız biletin doğrudan elektronik sistem içerisinde yüzde 48’i direkt olarak düşüyor. Aldığınız gelir ortada ve bu gelirin yok olması diye bir şey yok. Sahte bilet basamazsınız, kulübün geliri açısında her biletten yüzde 48’i otomatik olarak aktarılıyor. Belki alışılması, o 3 senelik gelinen yavaş süreç olarak algıladı herkes ama şimdi hızlı giden bir süreç var burada.

Bu kadar zorluklarla çıkarılan  kanunun, neden kullanılmadığı noktasında görüşlerinizi merak ediyorum. Özellikle ligin ikinci yarısındaki uygulamalar daha geniş bir çerçeveye yayılır mı? 
Kanunun uygulanmasıyla alakalı bir nokta var; uygulama noktasında eksiklik gösterilince sıkıntı yaşanıyor. Emniyetin tespit ettiği kişiyle ilişkili, yargı noktasında sürecin devam etmesi gerekiyor. 
Örneğin yurtdışında özellikle Milli takım maçlarında yasaklı olan holiganlar maç günü karakolda bulunmak ve imza atmak zorunda. Bu tür yaptırımlar var. 
Men cezalarının uygulanması noktasında adımlar atıyoruz ve yargımız da daha hızlı hareket etmeye başladı. 

Fair Play’i yaşatma ve devam ettirme adına her hangi bir çalışmanız olacak mı?
Haftanın maçı tarzında bir çalışma olunacağı düşüncesi var. Bu çerçevede teşvik edici konular dile gelebilir. Çok da özendirici olur. Bunu da değerlendirmek gerçekten gerekir. Bizim de belli noktalarda düşündüğümüz şeyler var. Bakalım farklı konular devreye girebilir.

Merkez Hakem Kurulu Başkanı istifa etti ve atama yapıldı. Bu doğrultuda hakemlerin performansları ve hakemlere olan baskı hususunda Bakanlık nasıl bir konumda? 

Süreci tamamen federasyon yönetiyor. Hakemlik kolay bir şey değil. Yoğun bir seyirci topluğu önünde maç yönetiyorsunuz. Bu noktada herkesin destek olması gerekli. İnsanın hatası olur. Olumlu atmosfer içindeyse sorunlar çözülebilir. 

Avrupa Şampiyonası elemeleri var. Bu noktada Fatih Terim konusunda gelişmeler ne olacak? Milli Takım meselesi nihayetinde. Sizin değerlendirmeniz nedir?
Mili takımın yönetimiyle alakalı konulardan federasyon sorumlu. Hepimizin görüşleri ve sorumlulukları vardır Milli takımızın taraftarı olarak. 
Şunu da görmek lazım; Fatih Hoca bu noktada başarı için elinden gelen her şeyi yapacak bir isim.  Bazen şanssızlıklar olabiliyor futbolun içerisinde. Kazakistan maçını kazandık iyi gidiş var diye görelim ve düşünelim. İstediğimiz noktada değiliz. Herkes bunu görüyor. Futbolcular, Terim ve teknik kadro da aynı görüşte.

Yıldız diyebileceğimiz oyuncu yok ve son dönemde ciddi sıkıntı yaşıyoruz bu konuda.
Altyapı meselesinin, kendi içerimizde çalışmamızı yapmamız gerekiyor. Arda Turan, Türk futbolu için değerse, altyapıda yetişmiş çok değerli bir kardeşimiz. Demek ki bizim kardeşlerimizi daha iyi yetiştirmek konusunda daha fazla çalışıp, kaynaklarımızı daha iyi kullanarak onlara katkıda bulunmamız gerekiyor. Milli Takımımızın olması gereken noktada olmadığını ben de düşünüyorum. Bunun takımın yönetiminden sorulu olanlar ve futbolcular inanıyorum ki bu işi çevirecekler. Ümit ediyorum ki bunun altından kalkacaklardır.

Türkiye 2024 Olimpiyat Oyunları’na aday olacak mı? Rakip takım seyirciler de ev sahibi taraftar ile birlikte hak ettikleri oranda maçları izleyebilecekler mi?
Olimpiyat adaylığı çok büyük bir adım ve hem siyasi anlamda bir üst karar gerektiren hem de ülke içinde verilecek yoğun bir karar olacak. Biz 2024 Olimpiyat konusunu değerlendirme aşamasındayız. 2020 Olimpiyat da görüşüldü, artıları ve eksileri değerlendirildi ve bizim de bu konuda tecrübe ettiğimiz çok şey var. Sayın Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız ile bu konuyu değerlendirdikten sonra nasıl bir karar alacağımızı ortaya koyacağız. 

Deplasman yasağına gelince il güvenlik kurullarının aldığı kararlar var ama kulüplerin de bir takım talepleri var. Bu çok ince bir çizgi. ‘Siz bunu değiştirecek misiniz?’ dediğinizde TFF’nin yapısı devreye giriyor, bizim nereye kadar yetkimizin olduğu devreye giriyor. Taraftar olmayan ve şiddet eğilimli olan kişilerin yan yana getirildiğini bir düşünün. Bizim oradan başlamamız gerekiyor.

E-bilet uygulaması olmasına rağmen neden hala deplasman yasağı var? 
Demek ki ona cesaret edemediler ya da bazı şeyleri gördükten sonra karar vermek istemiş olabilirler. Gönül ister ki yan yana olsunlar, doğru olan budur ve bunun hiçbir tartışması yok. Spor kültürümüzün içerisinde bir takım eksikliklere de bakmamız ve konuşmamız gerekiyor. Burada özeleştiriyi çok açık bir şekilde yapmamız gerekiyor. Futbolumuzun içerisindeki bu şiddet buraya niye geldi? Bu eleştiriyi açıkça yapmamız lazım.
Yöneticilerin bu noktadaki sorumlulukları, futbolcuların sorumlulukları ve basının sorumlulukları bilinmeli. Medyanın da bu konuda eksiklikleri var.

Bugün TRT dışında hiçbir kanalda maç görüntüsü yok. Maç görüntülerinin paylaşılmaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Burada ekonomik konular da devreye giriyor ve müzakere edilmesi gereken konular da var. Şu anda 3 dakikalık görüntünün, 45 dakika içerisinde verilmesi ve 15 dakikalık geniş görüntünün daha sonra verilmesi gibi.  Bu anlaşmalar içerisinde tekrar masaya yatırılması gereken ve müzakere edilmesi gereken konular var. İşin içerisine federasyonun yapısı ve yaptığı ekonomik anlaşmalar girdiği zaman hukuki şeyler sınırlıyor.
Uluslararası organizasyonlar da performansımızı yeterli buluyor musunuz? Durum pek parlak görünmüyor.
Umut verici durumumuz var,  o kadar da karamsar değiliz. 65 tane yüzme havuzu yapıyoruz, 203 tane gençlik merkezi yapıyoruz, 238 tane spor salonu yapıyoruz ve bunun içersinde de başarı gösteren gençlerimiz var.  Farklı branşlarda başarıların süreklilik kazanması için çabalıyoruz. Bu noktada sistemli bir şekilde çalışma içerisine girdiğimizde, rakiplerimiz kimler ve hangi sporcularımız mücadele edecek gibi sorular kapsamında ciddi anlamda çalışırsak başarıya ulaşacağımıza inanıyorum. 

Doping konusuna baktığımızda önemli adımlar atılıyor. Bu konuda ne durumdayız? 
Doping konusundaki gelişme şu: WADA’nın Başkanı ülkemizdeki toplantıda şu tabiri kullandı: Türkiye’nin dopingle mücadelesi doğru yolda gidiyor, diğer ülkeler de örnek alsınlar. Bu da nasıl bir duruş ortaya koyduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Sorunlarımızla yüzleştik ve ciddi adımlar attık. 

Kış Olimpiyatları konusunda Kayak Federasyon Başkanının açıklamaları oldu; 48 milyar Euro’nun 12 yılda kullanılabileceğine dair. Böyle bir iddianız var mı?
Kış Olimpiyatları’nın henüz zamanı var, onu gelecek dönemlerde değerlendiririz. 2026’da düzenlenecek. Bu nedenle uzun vadeli bir şey ve kayakla ilgili ciddi çalışmalarımız var. Biliyorsunuz Snowboard Yarışları İstanbul’da düzenlendi. Uluslararası organizasyonlar kapsamında da ses getirecek organizasyonların ülkemize yapılmasına dikkat ediyoruz.

BESYO mezunlarının KPSS ile atama isteği konusundaki değerlendirmeleriniz nelerdir?
Kardeşlerimiz bana çok yoğun bir şekilde elektronik ortamda soruyor ama devletin yapısı içerisinde kadro alma kararı bizimle alakalı değil. Ama biz yakın zamanda yaptığımız alımlarda binden fazla BESYO mezununu Bakanlığımıza almış durumdayız. Elimizdeki imkanlar bize müsaade ettiği sürece biz de onlara bu imkanları sunacağız. 

KYK Sözleşmeli Personel Sınavı sonuçları ne zaman açıklanacak?
900 kişi alacağız biz burada ama on katı kişinin başvurusunu almamız gerektiğinden dolayı süreç biraz uzun sürdü. Şu anda yapılan mülakatların hepsi bitmiş vaziyette, değerlendirme aşamasındayız. İki hafta içerisinde açıklamalarımızı paylaşacağız.

Futbolun Ustaları, Geleceğin Yıldızlarıyla Buluşuyor Projesi devam edecek mi?
Burada Tanju Çolak kardeşimizin yıllar önce düşündüğü projeye biz de destek verdik. Güzel bir dönüşüm aldık ve ben bazılarına katılmak istemiştim ama yoğunluk içerisinde programlarımız değişikliğe uğrayabiliyor. Önümüzdeki zaman içerisinde yeniden değerlendirme konusuna bakacağız.